Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2182
KARAR NO : 2021/1183
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2018
NUMARASI: 2016/1029 Esas, 2018/600 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesine dayalı tazminat talebiyle yapılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi şirket, davalı tarafından yapılan rafların kullanılamayacak derecede ayıplı olduğunu, bu nedenle sökülerek yeniden yaptıklarını belirterek bu işlem nedeniyle uğradıkları zararın tahsili için giriştikleri takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini iddia etmiş; davalı yüklenici şirket ise, ayıplı hususların kullanım hatasından kaynaklandığını, süresinde ayıp ihbarının yapılamadığını, sözleşmedeki garanti şartının kullanım hatasından kaynaklanan zararları kapsamadığını savunmuştur. Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, imalatın kullanılamayacak derecede ayıplı yapıldığını, davacı tarafın zararının takip tutarı kadar olduğunu, alacağın yargılamayla belirlendiğini belirterek davanın kabulüne, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı şirket vekili istinaf itirazında, mevcut hasarların yanlış ve hor kullanımından kaynaklandığını, delil tespiti işleminin yokluğunda yapıldığını, tespit raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, bilirkişilerin yapılan işin uzmanı olmadıklarını, garanti şartının kullanım hatasından kaynaklanan zararları kapsamadığını, bilirkişi raporunun delil tespit raporuna dayandırılmasının hatalı olduğunu belirtmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 22.03.2012 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici mevcut rafların sökülmesi, yeniden yapılması ve montaj işini üstlenmiştir. Sözleşme götürü bedel olarak düzenlenmiştir. Davacı iş sahibi, yapılan işin kullanılamayacak derecede ayıplı olduğunu iddia ederek davaya konu takiple uğradığı zararın tahsilini istemiş; davalı iş sahibi ise, ayıpların kullanım hatasından kaynaklandığını, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını, sözleşmede öngörülen garanti şartının talep konusu zararları kapsamadığını savunmuştur. Mahkemece alınan rapora itibar edilerek imalatın kullanılamayacak derecede ayıplı ifa edildiğini belirterek davacının raporda kabul edilen zarar miktarınca alacaklı olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmiştir. Sözleşme bedelinin davalı yükleniciye ödendiği dosya içeriği ile sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme konusu ürünlerde meydana gelen ayıpların imalat hatasından mı yoksa kullanmadan kaynaklanan ayıplar mı olduğu ve sözleşmedeki garanti şartının talep edilen zararları kapsayıp kapsamadığı noktalarındadır. Davadan önce alınan tespit raporu ve dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgelere dayanılarak yargılama aşamasında düzenlenen bilirkişi raporuna göre, yapılan imalatın kullanılamayacak derecede ayıplı üretildiği ve talep edilen zararın kadri marufunda olduğu kabul edilmiştir. Eser sözleşmelerinde garanti şartının kararlaştırılmış olması halinde ayıp ihbarında bulunma zorunluluğu yoktur.Somut olayda, sözleşmeye konu işin kullanılamayacak derecede ayıplı ifa edildiği ve sözleşmenin garanti hükmüne göre oluşan zararların garanti kapsamında olduğu dosya içeriği ile sabit olup, ihbar şartı aranmaksızın davacı uğradığı zararın tazmini isteyebilir. Davacının zararı hükme esas alınan raporla usulünce belirlendiğinden mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2018 tarih ve 2016/1029 Esas, 2018/600 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 26.738,88 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 6.684,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.054,16 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.