Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2157 E. 2021/1011 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2157
KARAR NO : 2021/1011
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2018
NUMARASI: 2014/1177 Esas, 2018/666 Karar
DAVANIN KONU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ile 10/02/2014 tarihinde davalı şirketin sözleşmede mevcut adresteki işyerinin dekorasyon, elektrik, proje, banyo ve inşaat vb. hizmetler vermek amacıyla eser sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin sözleşmede ayrıntısıyla belirtilmiş olan tüm hizmetleri sözleşmeye uygun şekilde yaparak davalıya teslim ettiğini, teslimden sonra sözleşmede olmadığı halde banyo tuvalet yapım işinin davalı tarafından müvekkiline yaptırıldığını, yapılan işlerin bir kısmının sözleşmedeki şekilde yapıldığı halde davalının talebi ile defalarca sökülüp tekrar yapıldığını, verilen hizmetlere istinaden müvekkili tarafından 180.906,51 TL’lik fatura tanzim edilip davalıya posta yoluyla gönderildiğini, ancak davalının 90.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin ödenmeyen kısım için davalı şirket aleyhine fatura bedelini tahsil etmek amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirketin ödeme emrini aldıktan sonra borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı şirketin icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamını, müvekkil şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline yapılan ilk tebligatta muhatabın adreste tanınmadığına ilişkin kaşe basılmış olduğunu bu durumun imzadan imtina eden şahsın beyanından anlaşıldığını, bu sebeple müvekkile yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, açılmış olan davanın tesadüfen öğrenildiğini, imzalanan sözleşme gereği davacı tarafın sözleşmede kararlaştırılan işleri kusursuz yapmakla mükellef olduğunu, ancak davacının sözleşmedeki işleri eksik ve noksan yerine getirerek sözleşmeyi gereği gibi ifa etmediğini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği posta yoluyla gönderilen faturanın dayanağının tam olarak anlaşılamadığını, faturanın dayanağının 10/02/2014 tarihli sözleşmenin olması gerektiğini, ancak sözleşme incelendiğinde sözleşme bedelinin 110.000,00 TL + %15 mimari bedeli olduğunun görüleceğini, davacı tarafça müvekkiline gönderilen fatura ve içeriğine, noter kanalı ile süresinde itiraz edildiğini, sözleşmeye göre kesin kabul bölümünde son kontrolden sonra işin kabulüne dair tutanağın imzalanacağını, ancak işin kabulüne dair taraflarınca imzalanan herhangi bir tutanağın bulunmadığını, bu nedenle yapılan işin maliyet bedeli üzerinden ödenecek olan %15 lik mimari bedelin de davacı tarafından hak edilmediğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmeye konu işlerin bir kısmının eksik bir kısmının ayıplı yapıldığının ve işlerin bedelinin tespiti için bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilmesi için İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde tespit davası açıldığını, müvekkilinin işlerinin aksamaması sebebiyle davacı tarafça yapılan eksik ve kusurlu işleri başkası eliyle gördürmek zorunda kaldığını, bu sebeple 13.176,00 TL harcama yaptığını, müvekkilinin davacı tarafın işleri zamanında yapmadığından dolayı iki aylık gecikme sebebiyle müvekkilinin iki ay boyunca iş yerini kullanmamasına rağmen 2 aylık kira bedeli olan 18.750,00 TL’yi ödemek zorunda kaldığını, davacı tarafa 90.000,00 TL ödeme yapıldığını, tüm bu nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini, yapılan harcamaların ayıplı yapılan işlerin bedelinin belirlenerek ve ödenen 2 aylık kira bedelinin sözleşmede belirlenen bedelden takas ve mahsubunu, müvekkili şirket lehine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesine göre işin bedelinin 110.000,00 TL + %15 Mimari bedeli + KDV olmak üzere toplamda 149.270,00 TL olduğu, davacı tarafça sözleşme uyarınca eksik yapılan işlerin bedelinin 11.941,60 TL olduğu, bu bedel düşüldüğünde davacı tarafın hak ettiği ücretin toplamda 137.328,40 TL olduğu, davalı tarafça davacı tarafa 90.000,00 TL ödeme yapıldığının her iki tarafın kabulünde olduğu, bu bedelin de mahsubu ile davacı tarafın icra takip tarihi itibari ile toplamda 47.328,40 TL alacaklı olduğu, her nekadar davalı taraf mahsup ve takas talebinde bulunmuş ise de, bu iddiasını kanıtlar delil ibraz edilemediği, davacı taraf işlemiş faiz talebinde de bulunmuş ise de icra takibi öncesi davalı tarafın temerrüde düşürülmediğinden bu talebinin yerinde görülmediği, davalı tarafın icra takip talebi öncesinde tespit yaptırdığı ve alacaklı tarafın alacaklı olduğunu bildiği, bu hali ile alacağın likit olduğu, icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen haksız ve davacı tarafın alacağını geç almasına sebep olacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla davalı taraftan icra inkar tazminatının da alınarak davacı tarafa verilmesi gerektiği, davacı tarafın icra takibini kötüniyetle yaptığına ilişkin delil elde edilemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile, davalı tarafın İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın 47.328,40 TL asıl alacak ve takip tarihinden sonra asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine yönelik itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile (47.328,40 TL)nin %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, HMK’nın 141/1-2 maddesi gereğince davalı yanın ikinci cevap dilekçesini mahkemeye sunması ile savunmayı genişletme ve değiştirme yasağının başladığını, yazılı yargılama usulüne göre görülen davalarda dilekçede değinilmeyen delile karşı tarafın açık muvafakati olmadan dayanılamayacağını, davalı yanın ise bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu kira kontratı ve kira ödemelerine ilişkin dekontların delil niteliğinde sayılmasını beklediğini, mahkemece bunların göz önünde bulundurulmamasının usulüne uygun olduğunu, davalı yanın, davacının taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmediği ve bu sebeple %15’lik mimari bedele hak kazanmadığı yönündeki iddiasının da yerinde olmadığını, müvekkilinin imalat süresince hak ediş bildiriminde bulunduğunu ve mail ortamında şirket yetkilisinden onay alındığını, işin eksik ve ayıplı olarak yerine getirildiği iddiasının hiçbir hukuki gerekçeye dayanmamakla birlikte eksik/kusurlu işler için nefaset kesintisinde bulunularak hükme konu bedelin elde edildiğini, hem sözleşme bedelinin belirli olması hem yapılan işlerin faturalandırılmış olması hem tarafların ticari defterlerine işlenmesi hem de İstanbul 48. ATM 2014/223 D.İş sayılı dosya ile tespit edildiği üzere alacağın likit yani belirli olduğunu, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, hukuki olarak aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunan kişilerin tanıklığının geçerli olup olamayacağına ilişkin hiçbir engel bulunmadığı gibi davalı yanın iddia ettiği gibi bir tartışma dahi bulunmadığını, mahkemece yapılan iş bedeli olarak 116.380,00 TL’nin kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, müvekkilinin davalı yanın taleplerini muntazaman karşılamak amacı ile kaliteli ve düzgün malzeme kullanmakla beraber davalı yanın talepleri doğrultusunda da kimi yerleri yıkıp tekrar yaptığını ve ciddi bir emek ve mesai harcadığını, yapılan işin takdir olunan piyasa değeri 126.500,00 TL olarak beyan edilmiş ise de keşif esnasında davalı yanın da belirtmiş olduğu gibi sözleşmeye konu alanın özel bir şekilde dizayn edildiğini, bu sebeple tüm işyerinin özel malzemeler ve ekstra mesai ile dizayn edildiğini, normal bir iş yerinin alçı, boya, inşaat ve mimari proje işleri ile özel bir iş yerinin alçı, boya, inşaat ve mimari proje işlerinin aynı maliyette olmayacağını, mahkemece herhangi bir eser sözleşmesi gibi değerlendirilen söz konusu eser sözleşmesi ile yapılan işlerin piyasa bedelinin 126.500,00 TL olarak takdirinin ve bu bedel üzerinden değerlendirme ve mahsup yapılmasının yerinde olmadığını, bu nedenle davalı yanca yapılan itirazın tümden iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde yeniden görülmesini, yapılacak yargılama neticesinde davanın tümden kabulüne karar verilmesini, aksi durumda kararın kaldırılmasını ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafında, sundukları deliller dikkate alınmadan karar verildiğini, mahsubu talep edilen kira bedeline ilişkin dekontların dosyada sunulu olmasına rağmen dikkate alınmadıklarını, bunların takas edilmesi gerektiğini, davacının sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirmediğinden sözleşme bedelinin tamamına hak kazanamadığını, %15’lik mimari bedele de hak kazanmadığını, sözleşmede kararlaştırılmış olmasına rağmen işin kabulüne ilişkin tutanak düzenlenmediğini, dava konusu alacak likit olmadığından ve ayıplı-eksik olarak yapılan işlerin değeri bilirkişi tarafından tespit edildiğinden davacı lehine hükmedilen icra inkar tazminatının da yerinde olmadığını, davacı tarafça sözlemenin gerekleri tam olarak yerine getirilmediğinden kararlaştırılan %15 mimari bedele hak kazanmamış olmasına rağmen dayanak bilirkişi raporunda davacıya ödenecek tutara bu bedelin de eklenmesinin hatalı olduğunu, ayrıca tam olarak bitmemiş, eksik ve ayıplı bırakılmış bir işin %15’inin tespitinin de mümkün olmadığını, dinlene davacı tanıklarının ikisinin davacı çalışanı olması, diğer ise örgüye dayalı bilgi sahibi olmaması nedeniyle beyanlarının geçerliliğinin bulunmadığını, davacının yaptığı işlerde kullandığı malzemelerin faturalarını davalı şirkete sunmadığını, itirazlarına rağmen bu hususun dikkate alınmadığını, bu durumun adil yargılanma ilkesine aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı iş sahibi, davacı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 10/02/2014 tarihli eser sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre, davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine ait taşınmazın dekorasyon, elektrik, mekanik, alçı, boya, inşaat ve mimari proje işleri ile 4×3 ölçülerinde demir konstrüksiyon balkon imalatı işi yapılacak olup, işin süresi 1 aydır. İşin bedeli ise 110.000,00 TL + %15 mimari bedeli + KDV olarak (toplam 149.270,00 TL) belirlenmiştir.Davacı yüklenici tarafından bu sözleşme kapsamındaki işlerin yapıldığı, ayrıca bazı işlerin davalının talebiyle defalarca sökülüp yeniden yapıldığı, ayrıca sözleşme dışı olan banyo-tuvalet işinin de davalının talebiyle yapıldığı, tüm bu işlerin bedeline dair 180.906,51 TL’lik fatura düzenlendiği, davalı tarafından sadece 90.000,00 TL ödeme yapıldığı iddiasıyla, davalı aleyhine ödenmeyen fatura kısmı olan 90.906,51 TL asıl alacak ve işlemiş faizinin tahsili için icra takibi başlatılmış, davalı tarafından itirazı üzerine takip durmuş ve sonrasında işbu itirazın iptali davası açılmıştır.Davalı iş sahibi tarafından, sözleşmeye göre usulüne uygun bir ifanın bulunmadığı, işin kabulüne dair bir tutanak imzalanmadığı, faturaya itiraz edildiği, sözleşme bedelinin 110.000,00 TL + %15 mimari bedeli olduğu, %15 mimari bedelin hak edilmediği, işlerin eksik ve ayıplı yapıldığı, bunların başkalarına tamamlattırıldığı, bu sebeple 13.176,00 TL ödeme yapıldığı, ayrıca iki aylık gecikme nedeniyle 18.750,00 TL fazla kira ödemek zorunda kaldığı, davacıya 90.000,00 TL ödeme yapıldığını belirterek, davanın reddi ve takas-mahsup talebinde bulunulmuştur.Dava öncesinde davalı iş sahibi tarafından yaptırılan delil tespiti kapsamında İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/223 D.İş sayılı dosyasına sunulan 12/06/2014 tarihli elektrik ve inşaat mühendisi bilirkişilerin ortak raporunda, davacının sözleşme kapsamında eksik ve ayıplı yapmış olduğu iş kalemleri ayrı ayrı belirtilmiş ve bu eksik ve ayıpların giderilmesi ile ilgili piyasa rayiç bedelleri dikkate alındığında, sözleşme bedelinin %8’i kadar bir eksik ve ayıplı işler bedeli belirlenmesi gerektiği, bunun da sözleşme bedeli olan 110.000,00 TL + %15 mimari bedel = 126.500,00 TL üzerinden hesap yapıldığında 10.120,00 TL olduğu şeklinde görüş belirtilmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında inşaat mühendisi, yüksek mimar, elektrik mühendisi ve SMM bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 12/04/2017 tarihli raporda da, tespit raporunda belirtilen eksik ve ayıplar doğrultusunda sözleşme bedelinin %8’i kadar nefaset bedelinin olabileceği, bunun da sözleşme bedeli olan 110.000,00 TL + %15 mimari bedel + KDV = 149.270,00 TL üzerinden hesap yapıldığında 11.941,60 TL olduğu, buna göre davacının talep edilebileceği miktarın 137.328,40 TL olduğu, bu miktardan yapılan 90.000,00 TL’lik ödeme mahsup edildiğinde 13/06/2014 takip tarihi itibariyle davacının talep edebileceği miktarın 47.328,40 TL olduğu şeklinde görüş belirtilmiştir. Aynı heyetten alınan 29/03/2018 tarihli ek raporda, taraf vekillerinin itirazları ayrıntılı olarak değerlendirilmiş, 3.bentteki değerlendirmede nefaset kesintisi farklı bir şekilde hesaplanmış ise de, nihai olarak kök rapordaki aynı rakamlara ulaşılmıştır.Her ne kadar davacı yüklenici vekilince istinaf dilekçesinde, iş bedeli olarak 116.380,00 TL’nin kabulünün mümkün olmadığı, davalının talepleri üzerine kimi yerlerin yıkılıp tekrar yapıldığı ve ciddi bir emek ve mesai harcadığı, sözleşmeye konu alanın özel malzemeler ve ekstra mesai ile dizayn edildiği, mahkemece herhangi bir eser sözleşmesi gibi değerlendirilen söz konusu eser sözleşmesi ile yapılan işlerin piyasa bedelinin 126.500,00 TL olarak takdirinin ve bu bedel üzerinden değerlendirme ve mahsup yapılmasının yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de, sözleşmenin 3. maddesine göre işin bedelinin 110.000,00 TL + %15 Mimari bedeli + KDV olmak üzere toplamda 149.270,00 TL olarak belirlendiği, davacı yüklenicinin sözleşmeyi götürü bedelli olarak imzalamış olması karşısında sözleşmede belirtilen tüm işlerin bu bedel üzerinden sözleşmeye uygun olarak yapması gerektiği, bahsettiği ekstra emek ve mesai nedeniyle ek bir ücret talep edemeyeceği, bazı yerlerin davalının talepleri doğrultusunda yıkılıp tekrar yapıldığına dair iddiasına ilişkin olarak ise ispata yarar bir delil sunamadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddine karar verilmiştir.Davalı vekilinin istinaf itirazı değerlendirildiğinde ise, gerek tespit raporunda gerekse mahkeme alınan bilirkişi heyeti rapor ve ek raporlarında yapılan gerekçeli ve denetime elverişli değerlendirmelere göre, sözleşmeye konu işlere ilişkin olarak davacı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan iş bedeline %8’lik bir nefaset kesintisinin yapılmış olması dosya kapsamında uygun olduğundan, sözleşmede götürü bedelinin bir parça olarak düzenlenen %15’lik mimari bedele hak kazanılamayacağına dair itiraz da yapılan işin niteliği ve bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler karşısında yerinde olmadığından bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak, her ne kadar 12/04/2017 tarihli kök raporda, davalının geç teslim nedeniyle fazladan kira bedeli ödediğine dair dosyada bir belge olmadığı belirtilmiş ve ek raporda da bu yönde bir değerlendirme yapılmamış ise de, davalı vekilince kök rapora karşı sunulan 12/07/2017 tarihli itiraz dilekçesinin 4.bendinde, kira bedellerine ilişkin açıklamada bulunulmasına ve ilgili kira sözleşmesi ile 3 adet ödeme dekontu dilekçe ekinde sunulmasına rağmen ek raporda buna dair bir değerlendirme yapılmaması ve gerekçeli kararda da geç teslim nedeniyle fazladan kira ödenmek zorunda kalınmasına dair takas-mahsup itirazı bakımından bir değerlendirme yapılmamış olması yerinde olmamıştır. Bu nedenle, mahkemece davalı tarafın geç teslim nedeniyle fazladan kira ödediğine dair takas-mahsup itirazının, gerekirse bu yönde bir ek rapor alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, yukarıda değerlendirilen istinaf itirazları dışında kalan itirazlar kaldırma gerekçesine göre bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2018 tarih, 2014/1177 Esas, 2018/666 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.