Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2136 E. 2021/1076 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2136
KARAR NO : 2021/1076
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI: 2015/862 Esas, 2017/888 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi şirket, taraflarca imzalanan sözleşme ile zemin kaplama yapım işini üstlenen davalı şirketin sözleşmeye konu işi kullanılamayacak derecede ayıplı ifa ettiğini belirterek sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle ödemiş olduğu bedelin iadesini istemiş; davalı yüklenici şirket ise, kaplama yapılacak zeminin kötü olması nedeniyle işi gereği gibi ifa edemediklerini, bu konuda davacı tarafın uyarıldığını fakat davacının masraftan kaçınmak için zemini işe uygun hale getirmediğini, işin sökülerek tekrar kendileri tarafından yeniden yapıldığı ileri sürmüştür. Mahkemece keşfen yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, sözleşmeye konu zemin kaplama işinin kullanılamayacak derecede ayıplı yapıldığı belirtilerek davacı tarafından davalıya yapılan ödemenin davacıya iadesi yönünde verilen tahsil kararı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı yüklenici şirket vekili istinaf itirazında, davaya konu zeminin bozuk olması nedeniyle zemin de deformasyonlar olduğunu, sözleşmeye konu işin yapılabilmesi için zeminin temizlenmesi ve yeni beton atmak suretiyle düzeltilmesi gerektiği hususu davacı tarafa bildirildiği halde davacı tarafça maliyet artışı nedeniyle gereğinin yapılmadığını, bu sebeple yapılan işte ayıplar meydana geldiğini belirtmiştir. Taraflar arasında davacıya ait iş yerinin zeminine kaplama yapılması işini konu alan 03/12/2014 tarihli yazılı sözleşme bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı iş sahibi, yapılan işin kullanılamayacak derecede ayıplı ifa edildiğini belirterek bu iş nedeniyle davalıya ödediği bedelin iadesini istemiş; davalı yüklenici ise, ayıbın zeminin kötü olması nedeniyle oluştuğunu, davacı firmaya sözleşmeye konu işlem yapılacak olan zeminin bozuk olduğu ve önce ana zeminin kazınarak komple beton dökülmesi gerektiği bildirildiği halde davacının gereğini yerine getirmediğini bu nedenle ayıpların ortaya çıktığını savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek işin kullanılamayacak derecede ayıplı ifa edildiği gerekçesiyle davacı tarafından davalıya ödenen bedelin iadesine hükmedilmiştir. Sözleşmenin varlığı, içeriği, davacı tarafından yapılan ödeme ve miktarı ile yapılan işin kullanılamayacak derecede kusurlu olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Eser sözleşmelerinde işin uzmanı olan yüklenicinin basiretli bir tacir gibi hareket ederek işin yapılması için gösterilen yeri inceleyerek ayıplı olup olmadığını, sözleşmeye konu işin yapılmasına elverişli olup olmadığının belirleyip ayıplı olması veya yapılacak işe uygun olmaması halinde bunu mutlaka iş sahibine bildirmek zorundadır. Uyarı yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenici bundan doğacak her türlü sonuçtan sorumlu olur. İhbar borcunu ifa eden yükleniciye iş sahibi tarafından işin devamı yönünde talimat verilmiş olması halinde ise yüklenicinin sorumluluğu ortadan kalkar.Yapılan açıklamalar ve belirtilen ilkeler ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; davalı yüklenici tarafından işin yapılacağı zeminin yapılacak olan işe uygun olmadığı hususu davacı iş sahibine usulünce bildirildiği yasal delillerle kanıtlanamadığına göre uyarı yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenicinin işin yapılacağı yerin yapılacak işe elverişli olmaması nedeniyle imal edilen işin ayıplı olmasından kusuru sebebiyle sorumlu olup, bu nedenle iş sahibi tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile sözleşme nedeniyle davalı yükleciye yapılan ödemelerin iadesine yönelik verilen kararda bir yanlışlık yoktur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2017 tarih ve 2015/862 Esas, 2017/888 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.210,45 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 303,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 907,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 01/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.