Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2111 E. 2019/286 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2111
KARAR NO : 2019/286
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2017
NUMARASI : 2016/218 Esas, 2017/66 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07/03/2019
Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, Dairemiz’ce açılan duruşmada bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 08/09/2015 tarihli sözleşme ile … inşaat işlerinin yapımının kararlaştırıldığını, işin yapılarak fatura düzenlenip tebliğ edildiğini, fatura bedelinin ödenmesi için 03/12/2015 tarihli ihtarname gönderildiğini, davalının 10/12/2015 tarihli cevabi ihtarla böyle bir fatura kaydı bulunmadığı, verilen 100.000,00 TL bedelli avans çekinin mahsup edileceği, ayrıca 33.357,00 TL … prim borcunun mahsubu ve diğer kesintiler yapılmadan ve kesin hesap mutabakatı sağlanmadan ödeme yapılamayacağının bildirildiğini, ancak 100.000,00 TL’lık çekin bu işin avansı olmayıp, sözleşme dışında ek olarak düzenlenen ve 03/11/2015 tarihli sözleşmede belirtilen dış cephe yapım işine ait çek olduğunu, işin tamamlanarak teslim edildiğini, 33.357,00 TL … prim borcunun asli yükümlüsünün davacı olup, borçtan mahsup ve takas edilemeyeceğini, faturanın tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz edildiğini, itiraz dilekçesinde belirtilen 150.000,00 TL’lik deknotun 150.000,00 TL çekin ödeme dekontu olduğunu, 100.000,00 TL dekontun da 100.000,00 TL’lik çekin dekontu olduğunu, itiraz dilekçesinde belirtilen 150.000,00 TL çekin dava konusu faturanın değil, … nolu faturanın karşılığı, 44.500,00 TL’lik çekin ise … nolu faturanın karşılığı olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatınına hükmedilmesine, alacağın tespit ve ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sözleşme gereği yapmayı üstlendiği işi yarıda bırakarak terk ettiğini, ihtara rağmen ayıplar giderilmediğinden yaklaşık 100.000,00 TL bedelli eksik ve ayıplı işlerin müvekkilince yapıldığını, davacının 38.977,17 TL SGK ödemesini yapmadığını, taraflar arasında bir hakediş düzenlendiğini, yapılacak kesin hesaba göre taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin netleşeceğini, davacının kesin hesaba davet edilmesine rağmen gelmediğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerin icra takibinde bildirildiğini, davacının bu ödemelerin başka işler için yapıldığını belirttiğini, ancak bu işlerin neler olduğunu söylemediğini, müvekkilinin yaptığı ödemeler, … prim borçları, eksik ve ayıplı işler bedeli hesaplandığında davacının borçlu çıktığını, müvekkilinin işletmesi gereken cezai şartın buna dahil edilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının takip konusu fatura nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu, fatura bedeli olan 362.237,53 TL yönünden davalının takibe itirazının iptaline karar verilmesi gerektiği, gönderilen ihtar ile davalının 18/12/2015 tarihinde temerrüde düştüğü, 34 gün için 3.542,98 TL işlemiş faiz talep edebileceği, davalının itirazında haksız ve alacak likit olduğundan hükmedilen tutarın %20’si oranında inkar tazminatının tahsili, davacının takipte haksız ve kötü niyetli olmadığı göz önünde bulundurularak davalı tarafın kötü niyeti tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçeleriyle; davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında itirazının 362.237,53 TL asıl alacak, 3.542,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 365.780,51 TL üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, fazla talebin reddine, hükmedilen tutarın %20’si oranında 73.156,10 TL inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, davalı tarafın kötü niyeti tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde; itiraz dilekçesi ekinde ödeme dekontlarının sunulduğu, bilirkişi raporunda bu delillerin yanlış da olsa değerlendirildiği, yerel mahkemenin delillerin sunulmadığı iddiasının çelişki oluşturduğu, karara dayanak yapılan 16.12.2016 tarihli bilirkişi raporunun çelişkili olduğu, itiraza rağmen yeni rapor alınmadığı, bilirkişinin …A.Ş. tarafından yapılmış olan 100.000,00 TL ödemeyi … dava dışı olduğu gerekçesi ile ödeme dışı bıraktığı, bu iki şirketin aynı şirket olup ünvan değişikliği yapıldığı, sözleşme gereği SGK giderleri sözleşmeye dahil olup, davacının … 33.357,47 TL borcu bulunmasına rağmen bu borcun talep edilen miktardan düşülmediği, raporda 19/11/2015 tarihli 100.000,00 TL çekin …’na ciro edildiği ancak kim tarafından tahsil edilmediğinin görülmediği belirtilmiş olup, bu hususun mahkemece bankadan sorulmasının gerektiği, çekin üçüncü kişi tarafından tahsil edilse bile müvekkilince ödendiği, 150.000,00 TL çekin ödendiğinin de hakedişte yazılı olduğu, raporda belirtilen diğer 100.000,00 TL’lik çekin ise aynı hakediş raporunun altında ödeme olarak düşüldüğü ve 262.000,00 TL hakediş yapılmış olduğu, çekin davacı defterlerine işlenmemesi nedeniyle ödenmediğini iddia etmenin hukuki olmadığı, 03/11/2015 tarihinde verilen 100.000,00 TL çek ödemesinin eksik ve ayıplı işlerin tamamlanması için verildiği, sözleşmede bunun belirtildiği, rapora itirazların gözardı edildiği belirtilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi istenilmiştir.Dava, bakiye iş bedelinin tahsili talebiyle girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı, icra ve inkâr tazminatının tahsili istemlerine ilişkin olup, Dairemiz’ce yapılan istinaf incelemesi sonucunda; “taraflar arasında imzalanan her iki sözleşmedeki düzenlemeler ve işin kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalı tarafından davacıya taraflar arasındaki 08/09/2015 tarihli sözleşme kapsamındaki işlere ilişkin ödeme yapıldığının anlaşıldığı, dosyaya sunulan yanlarca imzalanmış hakediş belgesinde yapılan işin bedelinin KDV dahil 512.237,53 TL olduğu, toplam iş bedelinden taraflarca kabul edilen 150.000,00 TL ödemenin mahsup edilerek bakiye 362.237,53 TL davacı alacağı kaldığının görüldüğü, davacının kendi defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davaya konu sözleşme kapsamında davalı tarafça 43.660,00 TL ve 44.500,00 TL olmak üzere iki ayrı ödemede bulunulduğu anlaşılıp, bu iki ödemenin de mahsubu halinde 274.077,53 TL davacı alacağı kaldığı, bunun dışında, taraflar arasında imzalanan 03/11/2015 tarihli belgede belirtilen eksik ve ayıplı işlerin 08/09/2015 tarihli sözleşme kapsamındaki işlerden olduğu, bu işlerin tamamlanması amacıyla işçilere ödenmek üzere 03/11/2015 tarihli belge ile verilen 100.000,00 TL bedelli çekin de 18/01/2016 tarihinde … yoluyla tahsil edildiği anlaşıldığından, bu 100.000,00 TL’nin de alacaktan mahsubu sonucu bakiye davacı alacağının 174.077,53 TL kaldığı, takip tarihindeki … prim borcu miktarı davacının dava dilekçesindeki kabulü ve davalının ihtarında belirttiği miktar olan 33.357,47 TL kabul edilerek, bu miktarın da iş bedelinden mahsubu halinde bakiye davacı alacağının 140.720,06 TL olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın 140.720,06 TL alacak üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, 19/11/2015 tarihli çek ile ayrıca 100.000,00 TL ödendiği iddia edilmesine rağmen, davaya konu işin öncesinde … Ltd.Şti’ne verildiği, bu şirket tarafından bir kısım işlerin yapıldığı, yapılan bu işler kapsamında doğan iş bedeli için 19/11/2015 tarihli 100.000,00 TL bedelli çekin davalı şirketçe … Ltd.Şti adına keşide edildiği, … Ltd.Şti tarafından da davacı yükleniciye ciro edildiği, ciro silsilesi göz önüne alındığında bu çeke ilişkin ödemenin davanın tarafları arasındaki sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıya yapılmış bir ödeme olduğunun ispatlanamadığından bu ödemenin iş bedelinden mahsubu yoluna gidilmediği, ayrıca, davalı yukarıda açıklanan nedenlerle icra takibine itirazında haksız ve alacak likit değil ise de, davalı tarafça mahkemece hükmolunan icra inkâr tazminatı konusunda istinaf talebinde bulunulmadığından bu hususun değerlendirilmediği, davacının da icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin reddi gerektiği” gerekçesiyle istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında itirazının 140.720,06 TL asıl alacak ve 1.395,47 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 142.115,53 TL üzerinden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen tutarın %20’si oranında 28.423,10 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine dair HMK’nın 353/1-b-2 bendi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmiştir. Dairemiz’in kararına karşı, davacı vekilince temyiz talebinde bulunulmuş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2018 tarih ve 2018/4364 esas, 2018/3987 karar sayılı ilamı ile; davacının sair temyiz nedenlerinin reddi ile, yerel mahkemece bilirkişi tarafından belirlenen 362.237,53 TL alacağa hükmedildiği, 43.660,00 TL ve 44.840,00 TL bedelli faturaların düşülerek alacak hesap edildiği halde istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince mükerrer şekilde bu ödemelerin yeniden düşülerek daha aza hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin bozma ilamına karşı beyanlarının alınması için duruşma açılmıştır.Davalı vekili 19/12/2018 havaleli dilekçesinde, istinaf talebinde bulunduklarını, ancak davacı taraf ile uzlaşma sağlanmış olması nedeniyle istinaf incelemesi sonrasında istinaf talebinden vazgeçtiklerini, vekalet ücreti ve masraf talebi bulunmadığını belirtmiştir. Davacı vekili 20/12/2018 tarihli dilekçesinde, daha önce davalı ve davacı taraf sulh olmakla ve borç kısmen feragat kısmen ödeme ile sona ermiş olmakla davanın konusuz kaldığını, davalı vekili istinaftan feragat edeceğini belirttiğinden, dosyada istinaftan feragat dilekçesi bulunması halinde feragati kabul ettiklerini belirtmiştir. Dairemiz’ce Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 19/12/2018 havale tarihli dilekçesinde, her ne kadar istinaf talebinden vazgeçtiğini bildirmiş, davacı vekili de tarafların sulh olduğu ve borcun kısmen feragat kısmen ödeme ile sona erdiğini belirtmiş ise de, Dairemiz’ce yapılan istinaf incelemesi sonucunda yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilip, temyiz incelemesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2018 tarih ve 2018/4364 esas, 2018/3987 karar sayılı ilamı ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verildiği, bu aşamadan sonra Dairemiz’ce yapılan incelemenin istinaf incelemesi olmayıp, esas hakkında inceleme niteliğinde bulunduğundan ve davacı vekilinin davadan feragat beyanı da bulunmadığından Dairemiz’ce incelemeye devam olunmuştur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında yerel mahkemece bilirkişi tarafından belirlenen 362.237,53 TL alacağa hükmedildiği, 43.660,00 TL ve 44.840,00 TL bedelli faturaların düşülmüş olmasına rağmen bölge adliye mahkemesi tarafından mükerrer olarak yeniden düşülerek daha aza hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, diğer hususlardaki temyiz talebinin reddine karar verildiğinden, Dairemiz’ce hükmolunan 142.115,53 TL alacağa bozmaya konu edilen ve mükerrer düşüldüğü belirlenen 43.660,00 TL ve 44.840,00 TL’nin eklenmesi ile davalı itirazının toplam 228.220,06 TL asıl alacak ve 2.263,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 230.483,24 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı istinaf ve bozma dışında kaldığından mahkemece hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında 45.644,01 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 228.220,06 TL asıl alacak ve 2.263,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 230.483,24 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında 45.644,01 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,2-Alınması gereken 15.744,31-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.451,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.292,80-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafından yatırılan 6.247,00-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,4-Davacı tarafından yatırılan 4.451,51-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı tarafından yapılan 135,10-TL tebligat ve posta gideri, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 299,95-TL temyiz giderleri (123,35-TL posta-tebligat, 176,60-TL temyiz başvurma harcı) olmak üzere toplam 1.034,95-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 647,19-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,6-Davalı tarafça yapılan 59,00-TL tebligat ve posta gideri, 85,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 247,40-TL istinaf yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 92,69-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 19.778,99-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 13.797,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,9-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine, Dair taraf vekillerinin yokluklarında, HMK’nın 361. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/03/2019