Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2100 E. 2021/782 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2100
KARAR NO: 2021/782
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2018
NUMARASI: 2016/1091 Esas, 2018/656 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkili şirketin mobilya imalatçısı olduğunu, borçlu şirketin müvekkiline mobilya siparişi verdiğini, müvekkilinin sipariş edilen ürünleri eksiksiz olarak tamamlayarak davalı sigortalı çalışanı …’a teslim ettiğini, faturanın da davalıya gönderildiğini, malların sevk edildiği yerin davalı borçlu veya tek yetkilisi …’ün evi veya şahsi ofisi olmasının faturayı ödeme yükümlülüğünden kurtaramayacağını, borcun ödenmemesi sebebiyle Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra yoluyla takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, sonrasında davanın reddini ve faturanın ve işin davalı şirketle değil dava dışı …’le ilgili olduğunu savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki ihtilaf konusu, takibe konu yapılan faturanın sevk irsaliyesinde … isimli şahsın adının yazılı olduğu, SGK’ya yazılan müzekkere cevabından davalının … isimli çalışanının bulunmadığının anlaşıldığı, davacının ticari defterlerine işlemiş olduğu faturanın içeriğinin davalıya teslim edildiğini mevcut delilleri ile ispat edemediği, dava dilekçesinde dayandığı yemin delili gereğince davacıya davalıya yemin teklif edip etmeyeceğinin hatırlatıldığı, davacı faturalarının içeriğindeki ürünün davalı şirket yetkilisine teslim edilip edilmediği hususunda yemin teklifinde bulunulduğu, davalı şirket yetkilisine yemin hususunda beyanda bulunmak üzere meşruhatlı davetiye gönderilmesine rağmen duruşmada hazır bulunmadığı, bu sebeple HMK’nın 228. maddesi gereğince yeminini eda etmekten kaçındığına karar verilerek, yemin konusu vakıanın ikrar edilmiş olduğunun ve davacının dayanağı olan fatura içeriğindeki ürünlerin davalıya teslim edildiğinin kabul edildiği gerekçesiyle, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itizarın iptaline, takip tarihinden itibaren %29’u aşmamak üzere faizi ile birlikte takibin devamına, 38.173,00 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, gönderilen yemin davetiyesinin muhatabına tebliğ edilmediğini, tebliğin ismi ve kim olduğunu belirsiz bir kişi imzasına tebliği edildiğini, 09/05/2018 tarihli karar duruşmasından önceki celse davalı vekili olarak mazeret dilekçesi verdiğini, 09/08/2018 tarihli duruşmanın hakim değişikliği sebebiyle 04/06/2018 tarihine ertelendiğini, 04/06/2018 tarihli duruşmada hazır bulunarak müvekkilinin yemin edeceğinin bildirilmiş olmasına rağmen karar verilmesi yoluna gidildiğini, ticari ihtilaftan kaynaklanan bir davada sadece yemine dayalı delil dayalı delil ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, takibe konu asıl alacağın müvekkili şirket nezdinde doğmadığının gerekçeli kararda da kabul edilmesine rağmen müvekkili şirketin kötü niyetli olduğu kanısı ile inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını, ayrıca verilen karardaki işletilecek faiz oranını da fahiş olduğunu, asıl alacığın ticari borçlanmadan kaynaklanan bir borç olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekili istinafında, mahkemece teslim hususunda bir şüphe duyuluyorsa, yapılacak keşifle mobilya imalatının yerinde tespit edilebileceğini ve tanıklarının keşif mahallinde dinlenebileceğini, malların teslim edildiği …’ın …’ün çalışanı olduğunu ve 01/04/2009’da emekli olduğunu, …’ün bu şirketin yönetim kurulu üyelerinden birisi olduğunu, …’ün her iki şirketin yetkilisi olduğu halde teslim hususun ispat edilmesini önlemek için emekli olmuş … isimli şahsa yaptırdığını, buna rağmen kendilerine yemin teklif edilmesinin hukuka aykırı olduğu, malların davalı şirket yetkilisinin uhdesinde olduğunu, keşif yapılırsa bunun görüleceğini, davanın kabul edilmiş olması karşısında bu usuli eksikliğin sonucu değiştirmeyecek olduğunda davanın temelde kabul edilmesinin doğru olduğunu, kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali edilmesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olduğunu, itirazın iptali hükmünün onanmasını dilediklerini, ancak karşı tarafın istinafı kabul edilirse, yemin teklif edilmesi hususunun hukuka aykırı olduğu ve delillerin değerlendirilmesi kapsamında keşif ve tanık dinlenme talepleri dikkate alınmadan yemin teklif edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu noktasında istinaf taleplerinin kabulünü talep ettiklerini, davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığını, davacı ticari defterlerinde alacaklarının tespit edildiğini, karşı tarafa tebliğ edilen bu rapora herhangi bir itirazda bulunulmadığını, bu durumda bilirkişi raporununda davanın kabulü için yeterli olduğunu, yemin metni davalı yetkilisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı yetkilisinin duruşmaya gelmediğini, bu nedene HMK’nın 228. maddesi gereğince davanın kabulüne karar verildiğini belirterek, öncelikle kararın onanmasını, bu talepleri kabul edilemez ise istinaf talepleri doğrultusunda bozulmasını talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeline ilişkin olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı yüklenici tarafından davalı şirkete mobilya imalatı yapılıp teslim edildiği, ancak buna ilişkin düzenleme fatura bedelinin ödenmediği ileri sürülerek, davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı şirket tarafından sözleşme ilişkisi ve söz konusu mobilyaların kendisine teslim edildiği iddiası reddedilmiştir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Somut olayda, davacı yüklenici davalı iş sahibine yaptığını iddia ettiği mobilya imalatı işinin bedelini talep etmiş ise de, davalı iş sahibi vekili aşamalardaki beyanlarıyla akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, taraflar arasında sözlü akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı yüklenici üzerinde kalmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği müddeabihin miktarına göre ve davalı iş sahibi yanca sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından tanık dinlenilmesine açıkça muvafakat gösterilmediğinden davacı taraf, taraflar arasında akdi ilişki kurulduğuna ilişkin iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu yönündeki iddianın ispatı yönünden davacı tarafça dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dosyaya taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini ispatlayacak yazılı bir belge sunulmadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır. Davacı tarafça takibe konu yapılan sevk irsaliyesinde adı ve imzası bulunan …’ın davalı şirketin çalışanı olmadığı SGK kayıtlarından anlaşılmaktadır. Kaldı ki dava dilekçesinde mobilya imalatı siparişinin … tarafından verildiği, ürünlerin de …’ün adresine teslim edildiği, faturanın kendi isteği üzerine yetkilisi ve ortağı olduğu davalı şirket adına kesildiği belirtilmiştir. Ayrıca Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere faturaya itiraz edilmemesi ancak sözleşme ilişkisinin ispat edilmiş olması durumunda faturanın tebliğ edildiği kişi bakımından bir bağlayıcılık arz edecek olup, sözleşme ilişkisinin ispat edilemediği durumlarda sadece tebliğ edilen faturaya itiraz edilmemesi bu kişiyi fatura bedeliyle bağlı hale getirmeyecektir. Buna göre, davacı yüklenicinin iddia ettiği sözleşme ilişkisini sunmuş olduğu delillerle ispat edemediğinden, kendisine yemin delilinin hatırlatılmış olması yerinde olmakla birlikte, davalı şirket temsilcisine çıkartılan yemin davetiyesinde HMK’nın 228/2 maddesinde belirtilen “yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorulara” dair bir açıklama yer almadığından, bu davetiyenin ve ihtarın usule uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Çıkartılacak yemin davetiyesinde hangi hususlar hakkında neler sorulacağının açıkça belirtilmesi, sonrasında HMK’nın 228/2.maddesinde yazılı olan ihtaratın eklenmesi gerekmektedir. Yemin davetiyesi üzerinde tebligat ekinde bir yemin metni gönderildiğine dair de kayıt bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, bu aşamada davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, diğer istinaf sebeplerinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde davalı şirket temsilcisine usulüne uygun yemin davetiyesi tebliğ edildikten sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin diğer istinaf sebeplerinin REDDİNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/06/2018 tarih, 2016/1091 Esas, 2018/656 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.