Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2099 E. 2021/101 K. 19.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2099
KARAR NO : 2021/101
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI : 2016/610 Esas, 2018/109 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 19/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, sözleşmenin feshi ve ödenen avansın iadesi; karşı dava ise eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı karşıda davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında müvekkilinin e-ticaret projesini tamamlamak amacıyla sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalının e-ticaret projesini tamamlayarak müvekkiline teslim etmesinin akabinde farklı tarihlerde toplam 44.000,00 TL ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, 27/03/2015 tarihinde 6.000,00 TL ödemenin davalının banka hesabına gönderildiğini, buna göre proje bitim tarihinin 27/07/2015 olarak belirlendiğini, davalının hesabına toplamda 36.500,00 TL ödeme yapıldığını, davalı yanca ödenmesi gereken SSL güvenlik sertifikasının ücreti olan 2.457,96 TL’ninde müvekkili tarafından ödendiğini, belirlenen sürede davalının e-ticaret sitesini tamamlamadığını, yazılı ve sözlü olarak tüm ikazlarına rağmen bu durumun değişmediğini, bunun üzerine Beyoğlu 41. noterliği aracılığıyla ihtarname gönderilerek sözleşmenin feshedildiğinin davalıya bildirildiğini, davalının temerrüde düşmesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, yapılan ödemelerinde 7 gün içinde iadesinin istenilmesine rağmen iade edilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı karşı davada davacı vekili, davacının mevcut e-ticaret uygulamalarından memnun olmaması nedeniyle, yeni bir uygulama hazırlamak üzere müvekkili ile çalışmak istediğini, görüşmeler neticesinde müvekkili banka hesabına 6.000,00 TL yatırıldığını, müvekkilinin internet sitesinin altyapısını hazır ettiğini, yazılım geliştirmelerini titizlikle gerçekleştiğini, ödemelerin ödeme planına uygun olarak yapılmasının talep edilmesine rağmen davacı tarafından ödemelerin aksatıldığını, davacının alan adını belirlemediğinden sanal pos başvuru sürecine başlanamadığını, projenin davacı yanın eksik ödemeleri ve üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmemesi neticesinde tamamlanamadığını, bu nedenle sitenin kullanıma alınamadığını, bu durumdan davacının sorumlu olduğunu beyan ederek davacı tarafından açılan davanın reddine ve karşı dava olarak, sözleşme nedeniyle kendilerine ödenmeyen 12.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporuna göre sözleşme konusu edimlerin aksamasında davalı tarafın kusurunun bulunmadığı, internet sitesinin tamamlanmış olduğu, siteye içeriklerin eklenmemesinin davalının sorumluluğunda olmadığı, içeriklerin davalıya iletilmemiş olmasından kaynaklandığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 12.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin üzerine düşen edimini süresinde yerine getirmesine rağmen, davalının üzerine düşen edimini süresinde yerine getirmediğini, davalı tarafından e-posta kayıtlarından kendi lehine olanların ibraz edildiğini, tüm e-posta kayıtlarının bir arada değerlendirmesi halinde davalının beyanlarının gerçeği yansıtmadığının anlaşılacağını, Whatsapp yazışmalarında davalının işi yapmamasının asıl nedeninin ortaya konulduğunu, bu hususta müvekkilinin hiç bir kusurunun olmadığını, davalının kendi özel sıkıntılarından ve işlerinden kaynaklanan bir aksama olduğunu, davalının bu hususu yazışmalarda kabul ettiğini, müvekkili şirket tarafından toplamda 36.500,00 TL ödeme yapıldığını, ayrıca 2.457,96 TL sertifika harcaması yapıldığını, müvekkili tarafından yapılan harcamaların davalının yaptığı işlerden çok daha fazla olduğu, davalı tarafından yapılan harcamaların zorunlu harcamalar olup olmadığının, namına harcama yapılan kişinin onayının alınıp alınmadığının araştırılmadığını, … isimli çalışanın ödemeye ilişkin almış olduğu kararın şirketi bağlamadığını, davalının sözleşme ile üstlendiği işi bitirmediğini, kendilerini oyaladığını, bu nedenle yapılan ödemeleri iade ile yükümlü olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı karşı davada davalı iş sahibi; davalı karşı davada davacı ise yüklenicidir. Taraflar arasındaki 05/04/2015 tarihli “AG Altın Ticaret / E-Ticaret Projesi” başıklı sözleşme ile davalı tarafından davacı şirkete ait e-ticaret projesinin tamamlanması ve teslimi üstlenilmiştir. Sözleşmede işin bedeli 44.000,00 TL olarak belirlenmiş, peşin olarak 6.000,00 TL, Nisan 2013 tarihinde 13.000,00 TL, Mayıs 2015 tarihinde 12.000,00 TL, son olarak Haziran 2015 döneminde 13.000,00 TL ödenmesi kararlaştırılmıştır. Sözleşmede işin teslim süresi ise ilk ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 4 ay olarak düzenlenmiş olup, 6.000,00 TL peşinat ödemesi 27/03/2015 tarihinde yapılmıştır.Davacı iş sahibi, davalı yüklenicinin sözleşme ile kararlaştırılan işi süresi içerisinde yapıp teslim etmediği gerekçesiyle sözleşmeden döndüklerini beyan ederek davalıya ödenen avansların iadesini talep etmektedir. Davalı ise davacının ödemelerini aksattığını ve üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle işin uzadığını belirterek asıl davanın reddini savunmaktadır.İlk ödeme 27/03/2015 tarihinde yapılmış olup, davalı tarafından işin bu tarihten itibaren en geç 4 ay içinde, 27/07/2015 tarihine kadar bitirilip teslim edilmesi gerekmektedir. Her iki taraf da elektronik yazışma dökümleri ibraz etmiş olup, proje devam ettiği sırada davacının yeni taleplerinin olduğu, bu taleplerin projeye sonradan eklendiği, yine davalı yüklenici tarafından yapılacak projede kullanılmak üzere bazı hususların tamamlanmasının davacıdan istendiği yapılan yazışmalardan anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından yapılan teknik değerlendirmede işin yapımı sürecinde ortaya sonradan çıkan bu durumlardan dolayı işin zamanında teslim edilememesinde davalı yüklenicinin kusuru bulunmadığı, sürecin aksamasına yol açan nedenlerin davacıdan kaynaklandığı denetime elverişli bir şekilde tespit edilmiştir. Davacı iş sahibi tarafından davalıya toplamda 36.500,00 TL ödeme yapılmıştır. Bu ödemelerden 4.500,00 TL’si, e-ticaret projesi işinden ayrı olarak kararlaştırıldığı taraflar arasındaki elektronik yazışma dökümlerinden ve bilirkişi raporundan anlaşılan “SEO” işi ile ilgilidir. Bunun dışında davacı tarafından 2.457,96 bedel karşılığında alındığı iddia edilen SSL güvenlik sertifikasının davacının kendi tercihi olduğundan ve sözleşmenin sona ermesinde davalının kusuru bulunmadığından davalıdan istenmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Karşı dava bakımından ise, Dairemiz’in 02/10/2018 tarihli 2018/1570 esas, 2018/1200 karar sayılı kararıyla karşı dava bakımından 204,93 TL istinaf karar harcı ile 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının HMK 344. Maddesi uygulanmak suretiyle ikmali için dosyanın mahalline geri çevrildiği, yerel mahkemece davacı vekiline 30/10/2018 tarihinde muhtıra tebliğ edilmesine rağmen karşı dava bakımından harç eksikliğinin tamamlanmadığı anlaşıldığından karşı dava yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine, karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun ise, harç süresinde yatırılmadığından yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/02/2018 tarih ve 2016/610 Esas, 2018/109 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, Davacı-karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun istinaf harçları yatırılmadığından YAPILMAMIŞ SAYILMASINA,2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.