Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2085 E. 2021/1318 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2085
KARAR NO: 2021/1318
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2015/1045 Esas, 2018/611 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı şirket vekili; taraflar arasında düzenlenen 29/12/2014 tarihli sözleşme uyarınca müvekkili şirketin sözleşmeye konu işleri tamamladığını ve hakedilen alacakla ilgili olarak 29/08/2015 tarih ve … Nolu faturayı tanzim ederek borçluya gönderdiğini, 02/02/2015 tarihli teslim belgesi ve ticari defter kayıtları ile müvekkilinin davalı borçludan 29/08/2015 tarihi itibariyle 44,502,05 TL alacağının bulunduğunu; alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine 08/09/2015 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe itiraz edildiğini belirterek haksız itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davacının TTK hükümlerine uygun olarak tutulan ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davaya ve takibe konu 29/08/2015 tarihli faturanın kayıtlı olduğu; faturaya konu hizmetin davalıya teslim edildiğine dair fatura içeriğinde herhangi bir imzanın ve şerhin bulunmadığı, davacı tarafından dosyaya sunulan 02/02/2015 tarihli teslime ilişkin belgenin fatura tarihinden önce olması ve teslim alanın ünvanının bulunmaması hususu ile birlikte davalının ticari defterlerini sunmaması ve 29/11/2014 tarihli sözleşme altındaki imzayı ve ticari ilişkiyi kabul etmemesi karşısında dava ve takibe konu fatura içeriğindeki malın teslimine ilişkin olmadığı kanaati ile dosya kapsamındaki delillerle taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının takip ve davaya konu fatura içeriğindeki hizmeti davalıya verdiği ve teslim ettiği hususunun ıspatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca işlerin tamamlanarak 02.02.2015 tarihinde mal teslim tutanağını şantiyede bulunan ilgili kişilere imzalatıp malı teslim ettiğini, inşaat sektöründe müteahhitlerin işin bitiminden sonra hak ediş verdiği bilindiğinden düzenlemiş olduğu fatura ve sevk irsaliyesini iptal ettiği, işin bitiminden sonra 29.08.2015 tarihinde tekrar düzenlediği sevk irsaliyesi ve faturanın davalı tarafından 23.09.2015 tarihinde iade edildiğini; sevk irsaliyenin imzalanmamış olmasının malların teslim edilmediği anlamına gelmediği gibi herhangi bir delil ile malların teslim edildiğini ispatlayabileceğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 07.04.1997 tarih, 1993/2879 Esas, 1994/3392 Karar sayılı kararının emsal olduğunu; teslimin yapıldığı ve malların kullanıldığı konusunda inşaatın yapımını üstlenen müteahhit, taşeron firmalar ve malların teslim alındığı firmalardan sorulması talebinin mahkemece dikkate alınmadığını; bilirkişinin raporunda müvekkilinin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğunu belirtmesi karşısında müvekkilin ticari defterlerinin müvekkilin lehine delil olduğu ve alacak durumunun ve miktarının ispatlanmış olduğunu; davalı tarafın usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen ticari defterlerini sunmadığını, bu durumun davalı tarafın aleyhine sonuç doğurması gerektiğini, dava dilekçesinde ticari defter kayıtlarının delil olarak kabul edileceğinin belirtilmiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK m. 222/5 gereğince iddialarının ispat edilmiş sayılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacının taşeron sıfatıyla imzaladığı 29/12/2014 tarihli sözleşmenin, Osmangazi Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi binasının tüm lamina tamperli sekürit cam + metal konstrüksiyon asansör kova kapama yapılmasına ilişkin olduğu, davalı adına işveren olarak imzalı olduğu; davacının sözleşme gereğince işin yapılarak teslim edildiği iddiasına karşılık davalının sözleşmenin imzalandığı ve işin teslim edildiği iddiası kabul edilmemiştir. Davacı taşoron tarafından davalı yüklenici hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile 44.502,05TL lik fatura alacağı yönünden ilamsız icra takibini başlattığı, davalı tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece 29/12/2014 tarihli sözleşmenin davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanıp imzalanmadığı hususunda davalıya HMK 169 maddesi uyarınca isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş; davalı şirket yetkilisi, sözleşme altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, davacı şirket ile aralarında imzalanmış taşeron sözleşmesi bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, davalı tarafın imzaya yönelik itirazı üzerine sözleşme tarihindeki davalı şirket yetkililerinin ticaret sicil memurluğundan sorularak tespiti ile taraflardan sözleşme aslı istenerek, belirlenen şirket yetkililerine ait emsal imzalar da toplanmak suretiyle sözleşmedeki imzanın davalı şirket yetkililerine ait olup olmadığının incelenmesi, sözleşme ilişkisi kanıtlandıktan sonra diğer delillerin değerlendirilmesi gerektiği halde, sözleşme üzerinde inceleme yapılmadan ve akdi ilişkinin varlığı kanıtlanmadan ticari defter incelemesi ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/05/2018 tarih, 2015/1045 Esas, 2018/611 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.