Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2080 E. 2019/82 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2080
KARAR NO : 2019/82
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
NUMARASI : 2010/860 esas, 2017/1187 karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/01/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 13.02.2009 tarihli fatura nedeniyle alacaklı olduğunu, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını, yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yaptığı cam siperliklerin takılmalarından kısa bir süre sonra çıkan şiddetli rüzgar sonucunda yıkılıp kullanılamaz hale geldiğini, bu sırada müvekkiline ait mobilyaların zarar gördüğünü, bu zarara ilişkin talep haklarını saklı tutuklarını, davacının edimini yerine getirmeden fatura düzenlediğini, gönderilen 13/02/2009 tarihli faturaya itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine, %40’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının sözleşme ve fatura muhteviyatı teras korkuluğunu ayıplı olarak imal edip teslim ettiği, davacı ağır kusurlu olup, davalının sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu, haklı olarak sözleşmeden dönen davalının iş bedelini ödeme borcunun olmadığı, dava ve takip konusu 13.02.2009 tarihli fatura muhteviyatında yer alan imalatların ayıplı imal edildiği ve kullanılamaz durumda olduğu, paslanmaz çelik engelli tuvalet tutanağının kullanılmakta olduğu, ayıplı olmadığından sadece bu imalat bedelinin talep edilebileceği, bilirkişi raporuna göre faturada belirlenen ücretin kadri marufunda olduğu ve tuvalete yapılan imalatın 300,00 TL değerinde olduğu, alacağın likit olmadığı gerekçeleriyle Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline ilişkin davanın kısmen kabulü ile, takibin 300,00 TL üzerinden takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek yasal faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına, davacının alacağı likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine, aşan davacı isteminin reddine, davalının koşuları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, TBK 481 Madde uyarınca davaya konu edilen 13.02.2009 tarih ve 131916 sayılı fatura tutarına göre davalı …’in sorumlu olduğu ve miktarı kadri maruf olan fatura tutarının 8.024,00 TL olduğunu, davalının teras korkuluklarının parçalanmasından dolayı uğradıkları zararı talep haklarını saklı tuttuğunu bildirdiğini, bu hususun tazminattan indirim sebebi olabileceğini, ancak davacının ücret alacağı bakımından bir indirime sebep olmayacağını, davalının ayıplı ifa def’ini ileri sürmediğini, bu nedenle alacağın tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında 14/10/2008 tarihli teklif ile eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.
Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarındaki teknik inceleme sonuçlarına göre, davacı tarafından cam siperlik imalatının sözleşmeye, fen ve sanat kurallarına uyulmaksızın yapıldığı, imal edilen korkuluğa payanda yapılmadığından, çıkan şiddetli bir rüzgarda koparak kırıldığı, konusunda uzman olan davacı firmanın sistemi şiddetli rüzgara mukavemet edecek şekilde dizayn edip faydalı ömrü boyunca kullanılmasını temin etmesi gerektiği, davacının imalatı ağır kusurlu olarak yaptığı, yapılan imalatın kabul edilemeyecek derecede ayıplı olup, zaten yerinden koparak kullanılmaz hale geldiği, bu durumda ortada bir imalat kalmadığından ayıp ihbarında bulunulması gerekmediği, imalat kullanılamaz hale geldiği için davacının cam siperlik imalatı yönünden bedel talebinde bulunamayacağı sonucuna varılmıştır. Davacının tuvalet için yaptığı paslanmaz çelik tutamak imalatının bedelinin 300,00 TL olup, bu imalatın zarar görmediği ve kullanılmakta olduğundan davacı bu imalatın bedelini talep edebilecektir. Bu nedenle, mahkemece icra takibine yapılan itirazın 300,00 TL yönünden kısmen kabulüne dair kararı yerinde olmuştur.
Davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu belirtilmiş olup, dosya kapsamında alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının teknik inceleme kısımlarında benzer hususların ifade edildiği, bu yönden bir çelişkinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Raporlar arasındaki çelişki hukukçu bilirkişilerin yorum farkından kaynaklanmaktadır. HMK’nın 266. Maddesinde “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmü düzenlenmiştir. İstinafa konu eldeki dosyada her ne kadar mahkemece bilirkişi heyetine hukukçu bilirkişi dahil edilmiş ise de, HMK’nın 266. Maddesi gereğince hukukçu bilirkişinin hukuki görüş ve yorumları dikkate alınmayıp, teknik bilirkişilerin görüşleri de birbirini doğruladığı ve tamamladığından bu husus istinaf sebebi sayılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nın 353/1-b-1 bendi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2017 tarih ve 2010/860 esas, 2017/1187 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 22/01/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.