Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2013 E. 2021/717 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2013
KARAR NO : 2021/717
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2015/662 Esas, 2018/286 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen Taşeron Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin bir otel projesinin kalıp ve beton işlerini yapmayı üstlendiğini, müvekkilini işi eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davalı ödemeleri tam olarak yapmadığı gibi işi de teslim almaktan kaçındığını, bunun üzerine müvekkilinin mahkemeden inşaatın durumunun tespitini istediğini ve düzenlenen rapor ile kalıp ve beton işinin tamamen bitirildiğinin tespit edildiğini, davalıya gönderilen ihtarname ile iş bedelinin ödenmesinin ve işin teslim alınmasının talep edildiğini, ancak davalının cevabi ihtarnamesi ile işin süresinde bitirilmediği ve işçi alacaklarının ödenmediği gerekçesi ile sözleşmenin feshedildiğini bildirdiğini, ancak işin bitirildiğinin tespit edildiğini, ayrıca işçi alacaklarının eksiksiz ödendiğini, kaldı ki işçi alacaklarının ödenmesinde eksiklik olsa bile hak edişten kesileceğini, bunun fesih nedeni olmadığını, davalının feshinin haksız olduğunu ve müvekkilinin zararının karşılanması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşme uyarınca işin 80 gün içinde yapılması gerektiğini, yer tesliminin 14/04/2014 tarihinde yapıldığını, buna göre 05/07/2014 tarihinde bitirilmesi gerektiğini, ancak sözleşmedeki iş süresi dolmasına rağmen işin sadece %20’sinin bitirilebilmiş olması nedeniyle 23/07/2014 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, ayrıca davacının sözleşmenin 18.1 madde uyarınca kilit eleman garantisi taahhüdünü yerine getirmemesi ve 12.madde uyarınca işçilerle ilgili ödemeleri yapmaması, ödemelerin müvekkilince yapılmasının da fesih nedeni olduğunu, davacının hak ve alacaklarının kendisine ödendiğini, 24/07/2014 tarihinde işin sözleşme ile 3.kişiye verildiğini, işin bu kişi tarafından bitirildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, yer tesliminin 14/04/2014 tarihinde yapıldığı, işin süresinin 80 gün olarak kabul edildiği, bu süreye göre işin bitim tarihinin 05/07/2014 olması gerektiği, ancak hak edişlerin ekindeki tutanaklar göz önüne alındığında işin bitim süresinin 20/07/2014 tarihi olabileceği, sözleşmenin davalı tarafından 23/07/2014 tarihinde feshedildiği, buna göre olayda BK 124/b.3 uyarınca sözleşmenin feshi için aranan şartların gerçekleştiği, davacının sözleşme konusu iş bakımından temerrüde düştüğü ve davalının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, davalı işveren ile 3.kişi arasında 24/07/2014 tarihli sözleşme yapıldığı, işin zamanında bitirilmesi halinde iş bitim süresinin 04/09/2014 tarihine tekabül ettiği, İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/113 D.İş dosyası ile yapılan tespit için inşaat mahalline 16/10/2014 tarihinde işin başka bir taşerona tamamlattırılma tarihinden çok sonra gidilmiş olup bu veriler ışığında işin başka bir taşerona tamamlattırıldığı, davacının sözleşme konusu işin tamamını yapmadığı, davalı defterlerinde dava tarihi itibariyle davacı tarafından düzenlenen fatura bedellerinin tamamının ödendiği, 08/09/2017 tarihli bilirkişi raporu ve 29/03/2018 tarihli ek raporun esas hakkında karar vermeye elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında imzalanan taşeron sözleşmesi uyarınca müvekkilinin sözleşme konusu işi gereği gibi tamamladığını, ancak karşısında bir muhatap bulamadığını ve iş teslimi gerçekleştiremediğini, delil tespiti raporu ile de işin bitirildiğinin belirlendiğini, fakat davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini, davalı tarafından eksik ifaya ilişkin bir ihtar gönderilmediğini, sözleşme ile belirlenen iş bitim süresine ilişkin vade ek işler nedeniyle uzamışsa artık belirli olma özelliğini yitireceğini, bu durumda temerrüt için ihtar gerektiğini, ayrıca davalının borcunu ifadan kaçınmak amacıyla dürüstlük kuralına aykırı davranarak müvekkiliyle sözleşmesi devam ederken muvazaalı bir başka firmaya ikinci hak ediş düzenlediğini, müvekkilinin işçi alacaklarını zamanında ödenmediği iddiasının ise gerçeği yansıtmadığını kaldı ki işçi alacaklarının ödenmesinde aksaklıkların yaşandığı kabul edilse dahi bunun tek başına fesih nedeni olamayacağını, bu durumda sözleşme uyarınca davalının müvekkilinin hak edişinden kesinti yapabileceğini, bilirkişi raporunda işin ne kadarının yapıldığının tespit edilememesine rağmen iş bedelinin %46,67’lık kısmının ödendiğini belirterek davalı taşeron firmanın her hangi bir borcunun olmadığının beyan edilmesinin son derece vahim olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 14/04/2014 ve 15/04/2014 tarihli aynı hükümleri içeren, otel projesi kalıp ve beton işleri konulu Taşeron Sözleşmesinin 8.maddesi uyarınca işin süresinin yer teslimi itibariyle 80 gün olduğu, Süre Uzatımı başlıklı 11.madde uyarınca, taşerondan kaynaklanmayan bir sebeple iş başlamaz veya durdurulursa, taşeronun durumu yazılı olarak 2 gün içinde yükleniciye bildireceği, taşeronun haklı bulunması halinde ..sürenin uzatılabileceği, madde 9 gereği iş miktarındaki artış veya azalıştan dolayı da işin süresinin işe etkisi oranında artacağı veya azalacağı,…iş 15 günden daha uzun süre durmuş ise sözleşmenin yüklenici tarafından feshedilebileceği, İşçilerle İlgili Yükümlülükler başlıklı 12.madde uyarınca, taşeronun çalıştırdığı işçilerle ilgili mevzuattan kaynaklanan bütün ödemeleri eksiksiz yapacağı, ödemenin yapılmaması halinde taşeronun ilk hak edişinden yapılacak kesinti ile işçi alacaklarının yüklenici tarafından ödeneceği, Kilit Eleman Garantisi başlıklı 18.1 maddesi ile taşeronun işyerinde bulundurması gerektiği personelin belirlendiği, Sözleşmenin Feshi başlıklı 27.maddesi uyarınca, taşeronun sözleşmeye aykırı davranması halinde yüklenicinin ihtara gerek kalmaksızın sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceği, taşeronun hak edişlerini irad kaydedebileceği, taşeronun fesih nedeniyle tamamlanamayan işler için hak talep edemeyeceği kararlaştırılmıştır. Yine taraflarca düzenlenen tutanak ile 14/04/2014 tarihi itibariyle yer tesliminin yapıldığı, ayrıca davalı tarafça bir kısım kesinti-hak edişe ekleme tutanaklarının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça davacıya hitaben düzenlenen 23/07/2014 tarihli yazıda, işin süresinde bitirilmemesi, işçilik alacaklarının ödenmemesi ve kilit eleman garantisinin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. Dosya kapsamında mevcut İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/113 Diş. Sayılı dosyasında düzenlenen tespit raporu ile, tespit tarihi olan 16/10/2014 tarihi itibariyle davacının üstlenmiş olduğu kalıp ve beton işinin tamamlandığı tespit edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, o sözleşme kapsamında kalan işlerin, o sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 18/06/2019 tarih 2018/3741 Esas, 2019/2837 Karar sayılı kararı). Somut olayda davacı taşeron sözleşme kapsamındaki işleri bitirerek teslim ettiğini iddia etmiş, İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/113 D.iş sayılı dosyasında düzenlenen tespit raporu ile, tespit tarihi olan 16/10/2014 tarihi itibariyle davacının üstlenmiş olduğu kalıp ve beton işinin tamamlandığı tespit edilmiştir.Sözleşmenin 23/07/2014 tarihinde davalı yüklenici tarafından feshi öncesinde yapılmış ayrı bir tespit ise bulunmamaktadır. O halde karine olarak işin davacı taşeron tarafından tamamlandığı kabul edilmelidir. Bu karinenin aksini savunan davalı yüklenicinin savunmasını yasal delillerle ispatlaması gerekir. Ancak, dosya kapsamı itibariyle işin davacı taşeron tarafından tamamlanmadığına dair yasal bir delil veya tespit bulunmamaktadır. Öte yandan davacı dava dilekçesinde sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiş ise de, zarar kalemlerini açıklamamıştır. O halde mahkemece öncelikle davacıya zarar kalemlerinin neler olduğu açıklattırılıp, ardından yukarıda açıklanan ilke ve tespitler dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak yargılama yapılıp bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2018 tarih, 2015/662 Esas, 2018/286 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.