Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2011 E. 2021/727 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2011
KARAR NO: 2021/727
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2018
NUMARASI: 2016/1407 Esas, 2018/587 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin saha taşeron işleri sözleşmesi imzaladıklarını, müvekkili şirketin imzalanan sözleşmeler uyarınca davalıya mal ve hizmet karşılığı hak edişlerin onaylanmasını müteakip faturalar tanzim edilerek davalıya teslim edildiğini, davalı şirketin bugüne kadar faturalara bir itirazının bulunmadığını, ancak başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, hem müvekkili şirketin hemde davalı şirketin ticari defterleri incelendiğinde davalı şirketin takibe kötü niyetli olarak itiraz ettiğinin anlaşılacağını, davalı şirketin dava konusu faturaları kabul ederek ticari defterlerine işlediğini düşündüklerini, davalı şirketin icra dairesine yaptığı itirazında borcun muaccel olmadığını, ödeme emrine konu tutarın sözleşme kapsamında kesin teminat olarak tutulduğunu beyan ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği böyle bir meblağın kesin kabule kadar teminat olarak tutulmasının mümkün olmadığı gibi, müvekkili tarafından kesin teminat senetleri verilmiş olduğundan nakdi teminat tutulmasının mümkün olmadığını, diğer taraftan davalı tarafından müvekkilinin borçlu olduğu üçüncü şahsın alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden davalıya haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve bu sebeple alacaklarına haciz konulduğunu belirttiğini, fakat söz konusu icra dosyası celpedildiğinde görüleceği üzere söz konusu dosyaya haciz ihbarnamesi gereği 7 gün içinde ödeme yapılmadığı gibi herhangi bir beyanda verilmediğini belirterek, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yapılan haksız itirazın 346.814,17 TL asıl alacak yönünden iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi ile takibin devamına ve alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 05/02/2015 tarihinde farklı projeler için Tip Sözleşme niteliğindeki Saha İşleri Taşeron Sözleşmesi adlı eser sözleşmeleri akdedildiğini, bu doğrultuda davacı tarafından ilgili sözleşmelerin 7. maddesi gereğince hak edişler düzenlendiğini, sözleşmenin 7. maddesi uyarınca davacı şirketin hak ediş bedeline hak kazanabilmesi için öncelikle davacı taşeron şirketin yapmış olduğu işin dava dışı işveren ve müşavir tarafından da kabul edilmesi, akabinde kabul edilen iş kaleminin müvekkili şirketin asıl işverenden olan hak edişine dahil edilmesi gerektiğini, davalı hak edişlerinin ödenmesinin 7. maddede düzenlenen koşullara bağlı olmakla birlikte yine sözeşmenin 1.2 taraflar ve tanımlar maddesinde geçici kabul ve kesin kabul hususlarının, sözleşmenin ilgili maddeleri birlikte okunup değerlendirildiğinde davacının dava konusu faturaların müvekkili şirketin ve hatta asıl işverenin kabulüne muhtaç olduğunun, aksi taktirde muaccel hale gelemeyeceğinin izahtan vareste olduğunu, taraflar arasında sözleşme ilişkisi devam ederken dava dışı … tarafından davacı şirket aleyhine 25/10/2016 tarihli kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, bu takip doğrultusunda müvekkili şirkete İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkili şirketin icra dosyasından uygulanan haciz işlemleri nedeniyle davacı şirkete olan borcunu bu dosya alacaklısına ödediğini, yapılan ödemelere ilişkin dekontların icra dosyasına ibraz edildiğini, hal böyle iken davacı şirketin haciz konulmuş alacağa ilişkin olarak İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatarak 29/11/2016 tarihli ödeme emrini müvekkiline gönderdiğini, davacının müvekkili şirket nezdinde bulunan doğmuş ve doğacak alacaklarına haciz uygulandığını bilebilecek durumda olduğunu, buna rağmen kötüniyetli olarak iş bu dava konusu icra takibini başlatarak haciz konulan alacağın ödenmesini engellemeye çalıştığını, müvekkili şirketin borcunu 89/1 gönderilen dosya alacaklısına ödemek zorunda olduğunu, 89/1 alacaklısına 3. şahsın borcu olması durumunda bununla ilgili bildirimdoe bulunma yükümlülüğünün yasada düzenlenmediğini, müvekkilinin bu doğrultuda dava dışı … ile 19/12/2016 tarihinde ödeme protokolü akdettiğini, faturaların kesin kabullerinin yapılması doğrultusunda aylık taksitler halinde …’e ödenmesi ile anlaşma sağlandığını, yapılan her ödemenin de … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına bildirilme yükümlülüğünün …’e ait olduğunu ve bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine ayrıca davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davaya konu sözleşme ve ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya 2016 yılında 1.087.296,12 TL tutarında 44 adet fatura düzenlendiği, davalının BA ve BS formlarına göre bu faturaların Vergi Dairesine bildirilmiş olduğu, bu nedenle takibe konu faturaların davalı tarafından benimsenip defterine kaydettiği sonucuna varıldığı, davacının sunduğu mizan kayıtlarına göre davacının davalıya önce 1.179.2110,54 TL alacak kaydettiği, bu alacağa karşılık davalının yaptığı 834.791,42 TL’lik ödemenin mahsubu ile 344.420,12 TL alacak kaldığı, sonrasında tekrar 194.325,95 TL borç kaydı yaptığı, bu borca karşılık davalının 191.931,80 TL’lik ödemesi sonucunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 346.814,17 TL alacağı bulunduğu, davalının İİK’nın 89/1.maddesi uyarınca yaptığı 340.814,17 TL’lik ödeme dışında ödeme yaptığına dair bir iddia ve delil sunmadığı, bu ödeme düşüldüğünde davacının 6.059,69 TL bakiye alacağı kaldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 6.059,69 TL yönünden iptali ile takibin 6.059,69 TL asıl alacak üzerinden yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi de yürütülmek sureti ile devamına ancak avans faiz oranının yıllık %10,50 den fazla olması halinde talep gibi yıllık %10,50 oranının esas alınmasına, fazla istemin reddine, alacak miktarı bilinir ve belirlenebilir olduğundan hükmolunan asıl alacağın %20 si oranında 1.211,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, reddedilen miktar yönünden davalının kötü niyet tazminat isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinafında, davalı tarafından üçüncü kişiye yapılan gayri resmi ödemelerin geçersiz olduğunu, üçüncü şahsa doğrudan yapılan ödemelerin geçerli bir ödeme olarak davalının borcundan mahsup edilemeyeceğini, bu durumun İİK’nın 89. maddesine aykırı olduğunu, tarihte herhangi bir ödeme mevcut olmadığını, takip ve davadan sonra 3. kişi … ile işbirliği içerisinde delil oluşturmak maksadıyla harici tahsil beyanlarında bulunduklarını, icra dosyasına bir resmi ödeme bulunmadığını, ayrıca … tarafından bu dönemde müvekkili aleyhine haciz işlemleri de yapıldığını, “kötü ödeyen iki kez öder prensibi” gereğince davalı tarafından bu şekilde ödeme yapmasının müvekkilini bağlamayacağını, davalı şirketin dava açıldığı tarihte 3.kişinin alacaklı olduğu takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesinde bir cevap vermemiş olduğunu, davalı şirket tarafından sunulduğu iddia edilen beyan üzerinde havale veya alındı belgesi bulunmadığı gibi sunulduğu tarihi belirlemeye elverişli bir vekalet harcı makbuzu da bulunmadığı, mahkeme tarafından resmi olarak sunulmamış bir cevaba istinaden, tarihi araştırılmaksızın karar verildiğini, haciz konulan alacağın haciz koyan merciye veya kuruma ödemeyle son bulacağını, İİK’nın 89/1.maddesinin kişilere kamu gücünü kullanıp alacığı temlik alma yetkisi tanımadığını, yeddinde bir mal veya alacak bulunan davalının haczedilen şeyi icra dairesine vermekle borçtan kurtulacağını, kanuna aykırı olarak dava dışı 3.kişi ile yapılan sözleşmenin hükümsüz olduğunu, ayrıca ileride doğacak muhtemel bir hakkın haczinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından icra takibi başlatıldığında davalının haciz ihbarnamesi gereği ödeme süresi dolmuş olmasına rağmen ödeme yapılmadığını, ancak müvekkilinin başlatıldığı takibe itiraz ettiğini, ayrıca davalı tarafından 3.kişiye yapılan ödemeler geçerli kabul edilse dahi, yapılan ödemeler dava açıldıktan sonra yapıldığından davalının yargılama giderleri,. Avukatlık ücreti ve icra inkar tazminatından sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafında, ihbar olunan … ile yapılan 19/12/2016 tarihli protokol ile haciz ihbarnamesine ilişkin kendisine ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını ve …’in ödemelere ilişkin bilgilendirmeyi icra dosyasına yapacağını taahhüt ettiğini, dava konusu bedelin tamamının yasal zorunluluk gereği …’e ödendiğini, gerek haciz ihbarnamesi gereği yapılan ödemelerin, gerekse davacı şirkete yapılan ödemelerin müvekkili şirketini ticari defterlerinde yer aldığını, bu nedenle müvekkilinin ticari defterleri incelenerek karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ticari defterleri incelediğinde söz konusu borcun olmadığını ve borcun tamamının ödendiğini anlaşılacağını, tüm ödeme dekontları ile ilgili ticari defter kayıtlarının istinaf incelemesi aşamasında dosyaya ibraz olunacağını belirterek, kısmen kabul kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali talebine ilişkindir. Davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, sadece borcun İİK’nın 89/1 maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamesi gereğince yapılan ödemeler ve doğrudan davacı şirkete yapılan ödemelerle kapatıldığı itirazında bulunulduğundan, HMK’nın 355.maddesi gereğince davalı istinafı bakımından sadece bu yönden değerlendirme yapılacak olup, cevap dilekçesinde ileri sürülen borcun henüz muaccel olmadığına ilişkin savunma bakımından bir değerlendirme yapılmayacaktır. Buna göre, davalı ve davacı istinaflarına ilişkin olarak dosya kapsamı değerlendirildiğinde; İİK’nın 89/1 maddesi kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine ilişkin olarak yapılan ödemeler bakımından İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklı vekili tarafından sunulan harici tahsilat beyan dilekçelerine göre, davalı şirket tarafından İİK’nın 89/1 maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesi doğrultusunda dosya alacaklısı 3.kişi …’e 21/12/2016 tarihinde 30.000,00 TL, 17/01/2017 tarihinde 100.000,00 TL, 20/02/2017 tarihinde 100.000,00 TL, 21/03/2017 tarihinde 110.754,48 TL olmak üzere toplam 340.754,48 TL ödenmiş olup, bu ödemelere ilişkin aynı tarihlerde harici tahsil harçları da alınmıştır. Yine bu dosya arasında bulunan 28/03/2017 tarihli son dosya hesabında da bu ödemeler aynen yer almaktadır. Buna göre, davalı tarafından davacının borçlu olduğu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesi kapsamında toplam 340.754,48 TL ödenmiş olduğu ispatlanmış bulunmaktadır. Bu ödemeler alacaklı 3.kişiye haricen yapılmış olsa da icra dosyasına bildirilerek davacı borçlunun o dosyadaki borcundan resmi olarak mahsup edilmiş olduğundan davacı tarafın bu hususun aksine olan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince yargılama sırasında 28/02/2018 tarihli duruşmada “müvekkilim borcun tamamını … İcra Müdürlüğündeki takip alacaklısına ödemiştir” şeklinde, 16/05/2018 tarihli karar duruşmasında ise “müvekkilim davacıya olan borcunu İstanbul … İcra Müdürlüğünden kendisine gönderilen haciz ihbarnamesi uyarınca ilgili icra dosyasının alacaklısına ödemiştir borcu kalmamıştır” şeklinde beyanda bulunulmak suretiyle, davaya konu takibe ilişkin borcun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün alacaklısına yapılan ödemelerle kapatılmış olduğu belirtilmiştir. Bu beyanlarda geçen “borcun tamamını” ve “davacıya olan borcunu” ifadeleri, davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasına konu olup, işbu itirazın iptali davasıyla sadece bu yönden devam ettirilen 346.814,17 TL asıl alacak borcunu kapsamaktadır. Bu nedenle, davalı vekilinin bu beyanları doğrultusunda davaya konu İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu olup, işbu itirazın iptali davası ile sadece 346.814,17 TL asıl alacak bakımından itirazın iptali talep edilen borcun davalı tarafça ödenmiş olduğu savunması sadece İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının alacaklısına İİK’nın 89/1 haciz ihbarnamesi kapsamında yapılmış olan ödemelerle ispatlanabilecektir. Bu ödemeler ise yukarıda açıklandığı üzere toplam 340.754,48 TL’dir. Davalı tarafça davaya konu takibe itiraz dilekçesinde, asıl itiraz sebebi olarak; söz konusu sözleşme kapsamında alacaklının muaccel hiçbir alacağı bulunmadığı, ödeme emirine konu tutarın sözleşme kapsamında kesin teminat olarak tutulduğu, kesin kabulün yapılması sonrasında ortaya çıkacak cari hesap durumuna göre alacaklıya ödenmeyeceğini belli olacağı ileri sürülmüştür. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından gönderilen 1.haciz ihbarnamesi gereğince muaccel olan miktarlara ilişkin ödemelerin 340.754,48 TL’lik kısımının bu dosyaya yapılacağı ise ayrıca belirtilmiş, sonuç olarak ise takibe, takip konusu borcun tamamına, işlemiş faize ve tüm fer’ilere itiraz edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davalının haciz ihbarnamesi gereği yapmış olduğu ödemeler dışındaki itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde de yerinde görülmeyen bu itirazlara ilişkin bir istinaf talebi dile getirilmemiş, sadece haciz ihbarnamesi gereği yapılan ödeme ve kısmen kabul edilen 6.059,69 TL’lik kısım bakımından da ödemenin yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği hususları bakımından istinaf itirazında bulunulmuştur. Buna göre, davaya konu takibe ilişkin borcun tamamının takip tarihi itibariyle mevcut ve muaccel olduğu hususu davalı aleyhine, davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Haciz ihbarnamesi kapsamında 3.kişiye yapılan ödemeler ise davalının icra takibine itirazını haklı gösterecek bir husus değildir. Zaten davalının 3.kişiye davacı alacaklının alacağına mahsuben ödeme yapacağını belirtmesi ve sonradan ödeme yapması geçerli bir borca itiraz sebebi olarak kabul edilemez. Bir kişinin borçlu olduğunu kabul etmediği bir kişinin 3.kişiye olan borcunu haciz ihbarnamesi kapsamında ödeme zorunluluğu zaten bulunmamaktadır. Öncelikle o kişiye borcu bulunduğunu kabul etmesi gerekmektedir. Davaya konu icra takibi davalının itirazında haciz ihbarnamesi gereği 3.kişiye ödeme yapacağını belirtmesinden dolayı değil, yukarıda yer verildiği üzere diğer sebeplerle borcun tamamına itiraz etmesinden dolayı durmuştur. Bu açıklamalar doğrultusunda, davalının takibe itirazının haksız olduğu sübut bulmuş olup, sadece haciz ihbarnamesi kapsamında 3.kişiye yapmış olduğu ödemeler bakımından davacının itirazın iptali davasını açmakta bir hukuki yararı bulunup bulunmadığı değerlendirilebilecektir. Davaya konu icra takibinin 29/11/2016’da başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 05/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, işbu itirazın iptali davasının 29/12/2016 tarihinde açıldığı, davalının 3.kişiye ilk ödemesini itiraz süresini geçirdikten sonra 20/12/2016 tarihinde, diğer 3 ödemesini ise dava tarihinden sonra yapmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacının 3.kişiye ödenen bedeller bakımından da işbu itirazın iptali davasını açmakta haklı olduğu, söz konusu ödemelerin davaya konu takipte tahsil ve infaz sırasında dikkate alınmaları gerektiği, buna göre davalının takibe itirazının tümden iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilini istinaf başvurusunun ise kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2018 tarih ve 2016/1407 esas, 2018/587 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜ ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 346.814,17 TL asıl alacak üzerinden yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi de yürütülmek sureti ile devamına ancak avans faiz oranının yıllık %10,50’den fazla olması halinde talep gibi yıllık %10,50 oranının esas alınmasına, 4-Alacak miktarı likit olduğundan hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında 69.362,83 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 23.690,87 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.017,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.673,25 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 4.017,62 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 289,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 7.336,32 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 32.726,99 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, 2-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-Davalıdan alınması gereken 23.690,87 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 139,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,550,97 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.