Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2005 E. 2021/814 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2005
KARAR NO: 2021/814
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2018
NUMARASI: 2015/1247 Esas, 2018/786 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 19/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalının işletmeciliğini yaptığı otelin çeşitli yerlerinde özellikle teras kısmında tasarlanan proje dahilinde çeşitli cam işletmeciliği yapılarak cam kaplama, merdiven alanı mebran şıngıl çatı ahşap lambri iç tavanı, açılır çatı alanı, merdiven çıkış duvar yapım iptali ısı cam sabit alüminyum doğrama işlemi ile kış bahçesi işlemleri yapılmak üzere müvekkili ile anlaştığını, müvekkilinin yazılı sözleşme doğrultusunda edimini yerine getirdiğini ve işi teslim ettiğini, ancak davalının bakiye borcunu ödemediğini, sözleşme uyarınca tüm giderler dahil sözleşme bedelinin 155.000,00 TL+KDV=177.000,00 TL olduğunu, ancak daha sonra davalının talepleri doğrultusunda ilave işlerin eklenmesi ile güncel maliyetin 176.000,00 TL+KDV=207.798,00 TL olduğunu, ilave iş mahiyetindeki söküm ve tekrar montaj işlemlerinin tamamen davalının talebine bağlı olarak yapıldığını, bu ek işlem ve maliyetlerin e-posta ile davalıya bildirildiğini ve davalının onay e-postası göndermesi üzerine yapıldığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı hak edişlerine ilişkin olarak tüm ödemelerini yaptığını, buna rağmen davacının işi gereği gibi teslim edemediğini, sözleşmede yazılı bir çok işin yapılmadığını ve bu durumun davacının düzenlediği fatura bedellerinden anlaşıldığını, davacının ayıplı işleri nedeniyle ve eksik bıraktığı bir kısım işlerin 3.şahsa tamamlatılması sebebiyle 2 adet fatura bakiyesinin ödenmediğini savunarak, davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı taraf her ne kadar ayıp iddiasında bulunmuş ise de buna ilişkin herhangi bir bildirimde bulunduğunu ispat edemediği, davalının bildirdiği tanıkların taşınmaz üzerindeki iddia edilen ayıpların yerine yenisini yapan kişiler olduğu, ancak eksik olan işin kapsamı ve başkasına yaptırılması hususunun yazılı delille ispatlanması gerektiği, işin başkasına yaptırıldığına dair yazılı delil sunulamadığı, bir an için eksik işlere dair taraflarca imzalı yazılı tespit tutanağı olmadığı varsayımında dahi davadan önce mahkeme kanalıyla yaptırılmış bir delil tespitinin de bulunmadığı, davalı vekiline dava dışı …’e yaptırılan işlerin listesi ve bunlara dair fatura, sözleşme ve ödeme belgelerini sunması için süre verilmiş ise de davalının herhangi bir delil ibraz edemediği, dolayısıyla davalının eksik ve ayıplı iş iddialarının yerinde görülmediği, davacı tarafından sözleşme kapsamında yapılan toplam iş bedelinin 184.484,00-TL olduğu, davalı iş sahibi alıcının davacıya 100.500,00-TL ödeme yaptığının tarafların kabulünde olduğu, bakiye bedelin 83.984,00-TL olduğu ancak takip talebinde 72.800,00-TL asıl alacak hakediş bedeli talebinde bulunulduğu, takipten evvel herhangi bir temerrüt ihtarnamesinin sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile takibin 72.800,00 TL asıl alacak ve buna işleyecek faiz üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, takip dosyasındaki borcun sebebi olarak gösterilen deliller ile alacak miktarları ve davadaki gerekçe arasında tutarlılık olmadığını, ödeme emrinde borcun sebebi olarak sözleşme, fatura ve cari hesabın gösterildiğini, davada ise bunların dışına çıkılarak mail, fotoğraf, fatura vb. her türlü delilin hükme esas alındığını, davacı tarafça faturalandırılmayan ve müvekkili şirket defterine işlenmeyen alacağın ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının edimini yerine getirmediğini, müvekkilinin de eksik işleri 3.şahsa tamamlattırdığını, davacının yaptığı ek iş olmadığını, 3.kişi …’e yaptırılan işlerin de davacının yaptığı iş olarak değerlendirildiğini, sözleşme maddelerinin müvekkili aleyhine olacak şekilde katı yorumlandığını, müvekkilinin zamanının olmaması nedeniyle ayıp ihbarında bulunamadığını veya tespit davası açamadığını, ayıp işlerin davacıya bildirildiğini, ancak ayıbın giderilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasında davalının işletmekte olduğu otelin bir kısım imalat işlerini konu alan 13/11/2014 tarihli eser sözleşmesi ve ilave işlere ilişkin ayrı bir sözleşme imzalanmış olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının sözleşme ve … nolu faturaya dayalı olarak 58.000 TL fatura, 2.594,90 TL onun işlemiş faizi, 14.800 TL cari hesap ve 638,83 TL onun işlemiş faizi olmak üzere toplam 76.033,73 TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının yasal sürede borca itirazda bulunması üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme konusu işin dava tarihi itibariyle tamamlanmış olduğu tarafların kabulünde olup, davalı, davacı tarafça eksik bırakılan bir kısım işlerin 3.şahıslara tamamlattırıldığını ve bir kısım işlerin de ayıplı olduğunu ileri sürmektedir. Eser sözleşmesi imzalandıktan sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir, ancak bu karinenin aksi savunulup ispat edilebilir. Bu nedenle sözleşmenin feshedildiği veya işten el çekildiği kanıtlanmadığı sürece imalatın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. Eseri 3. şahsa tamamlattırdığını ileri süren iş sahibinin yüklenicinin işi terkettiğini ve işin eksik bırakıldığını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda davalı bir kısım işlerin eksik bırakıldığını ve bu nedenle 3.şahsa tamamlattırıldığını ileri sürmüş ise de, bu hususta bir delil tespiti, ihtar veya başkaca delil sunmamış olmakla, bu savunmasını ispat edemediği kabul edilmiştir. Yine davalı tarafça bir kısım imalatların ayıplı olduğu ileri sürülmüş, davacı taraf kendisine ayıp ihbarında bulunulmadığını belirtmiş, davalı tarafça ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin olarak yazılı bir delil sunulmamış, tanık deliline dayanılmış ise de dinletme nedeni olarak ayıbın varlığı gösterilmiş, ayıp ihbarına ilişkin bir tanık dinletme talebi de olmamıştır. Dolayısıyla davalının bu savunmasını da ispat edemediğinin kabulü gerekmiştir. Dosya kapsamında mevcut olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sözleşme uyarınca kararlaştırılan iş bedelinin davalı lehine olacak şekilde 143.800,00 TL+KDV olarak kabul edildiği, ilave sözleşmenin davalı kabulünde olduğunun ispatlanamadığı, ancak tutanakta belirtilen terastaki yeniden söküm ve yeniden montaj işine ilişkin bedelin davacıya ödenmesi gerektiği, bu ek iş bedelinin 14.800,00 TL olduğu, buna göre toplam iş bedelinin 184.484,00 TL olduğu, davalı ödemeleri de düşüldüğünde davacının 72.800,00 TL asıl alacak talebinde haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Davalının sözleşme bedeline yönelik veya raporda belirtilen ek işin yapılmadığı yönünde somut bir itirazı bulunmamaktadır. İşin tamamlanmış olması karşısında, bir kısım alacağın faturalandırılmamış olması, sözleşme bedelinin talep edilmesine engel teşkil etmemektedir. O halde mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2018 tarih ve 2015/1247 Esas, 2018/786 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 4.972,96 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.243,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.729,72 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.