Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/2003 E. 2021/830 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2003
KARAR NO: 2021/830
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI: 2014/999 Esas, 2018/281 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasında 29/07/2013 tarihli sözleşme uyarınca müvekkili şirkete ait olan fabrika binasının dış cephe kaplama ve boyama işinin sözleşmeye aykırı olarak ve inşaat ve fenni tekniklere uygun olarak yapılmadığını, sözleşmede belirtilen sürede teslim edilmediğini belirterek, işlerin ayıplı ve eksik yapılması nedeniyle sözleşmenin ileriye dönük olarak feshini, fabrika binasından meydana gelen değer kaybının, işin teslim edilmemiş ayıplı ve eksik olması nedeniyle fabrika binasının kiraya verilmemesinden dolayı mahrum kalınan kira bedelinin, eksik yapılan işlerin tamamlanması için ihtiyaç duyulan bedelin ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın şimdilik 20.000,00 TL’lik kısmının, müvekkili şirketçe ödenen 53.881,16 TL boya malzeme bedelinin, Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/13 D.İş sayılı dosyasında yapılan delil tespiti nedeniyle oluşan yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu, esasa ilişkin olarak da taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2. maddesinde sözleşmenin kapsamının izolasyon malzemesi ve kaplama işçiliği şeklinde belirtilen işin mahiyeti, fiyatlama maliyet artı % 5 kâr şeklinde anlaşma yapıldığı, sözleşme kapsamındaki işlerin tam ve eksiksiz yerine getirildiğini, bu durumun tespit dosyasında da belirtildiğini, proje için tedarik edilen mal ve hizmet bedellerinin müvekkili tarafından karşılandığını, işlerin 20/04/2014 tarihinde tamamlanmasından sonra davacı şirket yetkilisinin teslim almaktan kaçtığını, müvekkilinin 2,5 cm olarak anlaşma yapılan termojet uygulamasının davacının talebi ile 5 cm olarak yapıldığını, bu durumun işin uzamasına maliyet ve işçilik giderlerini arttırdığını, davacı tarafından yapılması gereken, yapılmayan pencere kör kasaları, yine davacı tarafından giderilmesi gereken su ve elektrik problemlerinin giderilmediğini, sözleşmede belirtilen boya markasının değiştirilmesi duvar örümü nedeniyle kurulan iskelenin sökülerek tekrar kurulması, şantiye sorumlusu teknik eleman bulunmaması, davacı tarafın neden olduğu sorun ve programsızlık nedeniyle iş gücü ve süre kaybının meydana geldiğini, davacının müvekkiline 150.000,00 TL’den fazla borcu olmasına rağmen borcunu ödemediğini, işin gecikmesine müvekkilinin sebebiyet vermediğini, işin %90’ının tamamlanması durumunda sözleşmenin feshedilemeyeceğini belirterek, davacının kötü niyetli davranması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasındaki dış cephe su, ısı, ses ve yangın yalıtım ve taşeron sözleşmesine göre yüklenici olan davalının sözleşmede belirtilen işleri tamamlamış olduğu, fabrika dış cephesinde 2,5 cm yerine ortalama 3,21 cm kalınlıkta termojet ısı yalıtım malzemesi kullanılması sebebiyle 43 günlük ilave bir sünenin gerekli olduğu, bu duruma göre yeni iş bitim süresinin 12/05/2014 olması gerektiği belirlenmiş olup bu durumda davacı taraf sözleşmenin feshini talep etme hakkına sahip olmadığından ancak ayıplı ve geç teslim nedeniyle indirim ve tazminat talebinde bulunabileceği göz önüne alınarak işçilik hataları nedeniyle 25.000 TL tutarında nesafet kesintisi yapılması uygun olacağından 34 günlük bir gecikme nedeniyle sözleşmedeki gecikmeye karşılık 6.800 TL’lik tazminat talep edebileceği hesaplandığında dava tarihi itibariyle KDV dahil 661.892,82 TL tutarlı iş bedelinden taşerona iş karşılığı olarak ödenen toplam 402.881,16 TL ile 25.000 TL nesafet kesintisi ve 6.800 TL gecikme cezası toplamı olan 434.681,16 TL’nin düşürülmesi ile bulunan KDV dahil 227.211,66 TL’nin dava tarihi itibariyle taşeronda alacağının olduğu, takas ve mahsup göz önüne alınarak dava tarihi itibariyle davacının alacağı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, işin ticari bir iş olduğunu, iki tarafın ta delillerinde ticari defter ve kayıtlara dayandığını, her davacı ve davalının ticari defterlerinin lehe delil koşullarını taşıdığını, ilk raporda açıkça belirtildiği gibi 2.000,00 TL dışında birbirini teyit ettiklerini, gerek müvekkilinin gerekse davalının defterlerine işlenen tüm fatura ve ödemelerde m2 birim fiyatın KDV hariç 36,50 TL olarak hesaplandığını ve davalının itiraz etmeden bu faturaları defterlerine işlediğini, iki tarafın birbirini teyit eden defter kayıtlarında yer alan faturalara göre müvekkilinin 55.931,87 TL alacaklı olduğunu, bu durumun davadaki diğer afaki hesaplamaları bertaraf ettiğini, TTK.’nun 23/2. ve 21/2. Maddeleri ile Vergi Usul Yasası’nın 230. maddesi dikkate alınarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor tanzimi istenmeli iken bunun yapılmadığını, müvekkilince düzenlenen faturalarda açıkça yer alan 36,50 TL birim metrekare fiyatının tacir olan tarafları hukuken bağlayıp bağlamadığının irdelenmediğini, davalı tarafın birim m2 fiyat olan 36,50 TL KDV hariç bedeli itiraz etmeden defterlerine işlediğinden ve taraflar arasındaki defter kayıtları bu kabulü doğruladığından bu bedelden fazlasını talep etmek hakkı olmadığını, müvekkilinin sözleşme bedeline dair 31/12/2013 tarihli 695423 sıra numaralı KDV dahil olmak üzere 349.000,14 TL tutarında bir fatura kestiğini ve metrekare birim değerini KDV hariç 36,50 TL olarak dikkate aldığını, bu faturanın davalıya tebliği üzerine anılan meblağın davalı şirkete aynı tarihlerde ödendiğini, davalı şirketin hiçbir ihtirazi kayıt öne sürmeden faturayı ve ödemeyi kabul ettiğini ve ticari defterlerine işlediğini, bu husus esas mahkemesi tarafından uyarıyla birlikte gerekçeli olarak bilirkişilere açıklatılmak zorumdayken bunun yapılmadığını, sözleşmede belirtilen işin yapılma süresinin 150 gün olması şartına karşılık davalının işi 300 günde natamam olarak terk ettiğini, Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/13 D.İş dosyası ile yapılan tespite göre işi halen devam ettiğini, üstlenilen işlerin bitirilmediğini, uygulamalarda hataların olduğunu, yapılan kaplamanın inşaat ve fenni kurallara uygun yapılmadığını, davalının bu tarihten sonra da çalışmaya devam ettiğini ve 300 gün sonunda ise işi tümüyle bıraktığını, bilirkişilerden usulune uygun ve karşılıklı mutakabatla ya da mahkemelerce yapılacak bir tespitle teslim edilmeyen sözleşme konusu işin yarım bırakılmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edip etmediği, fabrika binasında değer kaybı oluşturup oluşturmadığıi gecikme nedeniyle sözleşmede belirtilen cezai şarttan tacir sıfatına sahip davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususlarında açıklama yapılmasının istenmesi taleplerinin, kaplamanın sözleşmedeki 2,5 cm’den daha kalın yapıldığı ve bunun da zamanı uzattığı gerekçesiyle karşılanmadığını, sözleşmede kararlaştırılan 2,5 cm kaplama yerine tamamen davalının kendi iradesiyle sözleşmeye aykırı olarak 3,21 ortalama kaplama yapmasının, hem birim maliyetini arttırmaya hem de davalının iş süresini istediği kadar uzatarak sorumluluktan kurtulmasını sağlanmaya yönelik fazladan hak gerekçesi olarak sunulamayacağını, bir tacirin iş sahibinin yazılı olurunu almadan kendi keyfi kararına göre daha kalın yaptığı bir kaplamada, kendi kusurundan faydalandırılmasının hukuk açısından gayri mümkün olduğunu, bu itirazlarının da esas mahkemesince değerlendirilmediğini ve gerekçesiz reddedildiğini, sözleşme gereği yapılacak işin kapı, pencere vs. boş alanları kapsamadığı gözetildiğinde, esas mahkemesi kararının dayandığı bilirkişi raporlarının, davalının iskele parası almamasını gerekçe göstererek boş alanlar için de metrajdan düşülmeden adeta işi yapmış gibi ücretlendirme yapılabileceği sonucuna ”piyasa kuralı ” diye tamamen soyut bir gerekçe üretmelerinin de hukuk dışı bir değerlendirme olduğunu, ayrıca bilirkişilerin raporlarında davalı alacak kalemine yine piyasayı gerekçe göstererek davalının faturalara eklediği genel gider olan iş bedelinin % 5’inin üzerine keyfi olarak ekledikleri %15 genel gider kaleminin raporların hukuki değeri kalmadığını gösterdiğini, tacirin birim fiyat verirken bu genel giderleri zaten maliyete ve fiyata eklediği gibi, karından fazla genel gider alacağı ortaya çıkarmanın beyhude bir çaba olduğunu, davalının üstlendiği ancak yapmadan bıraktığı toprak altında kalan kısımların eksik iş olarak sayılıp sayılmayacağı ve Yargıtay kararları gereği eksik iş söz konusu olduğunda işin teslim edilmiş sayılıp sayılmayacağı konusunda bilirkişilerin davalının sözleşmeye göre böyle bir yükümlülüğü olmadığı sonucuna vardıklarını, bir binanın izolasyonu işinin sadece toprak üstüyle sınırlandığını iddia etmenin izolasyonun amacına uymadığından anlamsız olduğunu, davalının yapmadığı toprak altı kısımların izolasyonu bedeli ve bu işin yapılmamasından doğacak tazminatın müvekkili tarafından davalıdan talep edilip edilemeyeceği hususunun gerekçelendirilerek cevaplanmadığını, izolasyon konusundaki uygulamalar, yönetmelikler, teknik ve kimyasal detaylar göz önüne alınarak davalının 2,5 cm olması gereken izolasyonu yer yer 3,5 cm yapmasının, uygulanan izolasyonun duvarda kalma süresine olumsuz etkisi olup olmadığının da bilirkişilere gerekçeli olarak cevaplanmadığını, bilirkişilerin eksik ve ayıplı işlerle ilgili takdiren 25.000,00 TL fiyat çıkarmalarının ve esas mahkemesinin bunu doğru kabul etmesinin de dayanaksız olduğunu, sözleşmeye göre mimari plana uygun olarak konulması gerekli köşe profillerin konmaması, duvar -kapı pencere ve köşelerde yamuk sıvalar yapılması ve binanın çeşitli yerlerinde kabarmalar -çatlaklar olmasının izolasyonu ve mimari görünüşü ne hale getirdiğini anlamak için uzmanlık dahi gerekmezken, bu kadar büyük bir alandaki bozukluklardan sadece 25.000,00 TL takdir etmenin mesnedi olmadığını, bu yanlış çıkarımlar ve hukuk dışı raporlar sonucu 150 günde bitmesi gereken izolasyon işinin 300’üncü gününde eksik olarak bırakılmasına rağmen müvekkilinin tazminat talebinin, 400.000,00 TL üste borçlu çıkarılmak suretiyle reddedildiğini, davalının bile hükme kadar böyle bir talebi olmamışken hukukun dışına çıkmak suretiyle taraflı yorum ve hukuksal gerekçesi olmayan soyut borçlandırmalarla adeta ödüllendirildiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve yargılamanın tekrar yapılarak ticari iş ve davalarda ehil bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında davacıya ait taşınmaz ile ilgili 18/07/2013 tarihli dış cephe su ısı ses ve yangın yalıtım sözleşmesi ile aynı tarihli ek protokol ve 29/07/2013 tarihli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı iş sahibi tarafından, davalı yüklenicinin bu sözleşmeler gereğince edimini sözleşmede belirtilen süre içerisinde tamamlanmadığı, yapılan işlerin ayıplı olduğu, bu nedenle zarara uğradığı iddiası ile sözleşmenin ileriye dönük olarak feshi, meydana gelen değer kaybı, kira kaybı ve eksik işlerin tamamlanması bedeli ile sözleşmedeki cezai şarta ilişkin olarak şimdilik toplam 20.000,00 TL’nin ve kendisi tarafından ödenen 53.881,16 TL boya-malzeme bedeli ile delil tespiti dosyası masrafının davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı yüklenici tarafından, yapılan işte eksik ve ayıp bulunmadığı, malzeme bedellerinin kendisi tarafından ödendiği, işlerin 20/04/2014’te tamamlandığı, ancak davacının teslim almaktan kaçındığı, davacının kendisinden kaynaklanan sebeplerle davalıya 150.000,00 TL’den fazla borcu bulunduğu, %90’nın üzerinde işin tamamlanması durumda sözleşmenin feshedilemeyeceği belirtilerek, davanın reddi istenmiştir.Taraflar arasında imzalanan 18/07/2013 tarihli sözleşmede, işin proje tutarı; 11.608m² ve 36,50 TL/m² olarak toplam 499.956,56 TL olarak belirtilmiş, ayrıca işin bitiminde kesin ölçüm yapılıp ekstra yapılan yerler varsa fiyatının tekrar hesaplanıp ilave edileceği veya düşüleceği de belirtilmiş, işin süresi 01/08/2013 tarihinden itibaren 16 hafta (bayram ve resmi tatiller hariç) olarak belirlenmiş, aynı tarihli ek protokolde; yapılacak sıva işinin ayrıntılı tanımı yapılmış, işin bitim tarihi 30/11/2013 olarak belirtilmiş, kesin hakedişin ödenebilmesi için geçici kabulün yapılmasının şart olduğu, ayıplı ifa durumunda 300.000,00 USD cezai şart uygulanacağı belirtilmiş, daha sonra imzalanan 29/07/2013 tarihli “taşeron sözleşmesinde” ise; işin maliyet + %5 kar olacak şeklide yapılacağı, 150 günde bitirileceği, gecikilen her gün için 200,00 TL gecikme cezası uygulanacağı, hesabın işin bitiminde ölçüm yapılarak yapılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar arasında aynı işe ilişkin olarak önce 18/07/2013 tarihli sözleşme ve ek protokol daha sonra ise 29/07/2013 tarihli taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaflardan birisi de yapılacak işin bedelinin ne olduğu hususuna ilişkindir. Davacı tarafça, işin bedelinin 18/07/2013 tarihli sözleşmede belirtilen 36,50 TL/m² olduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu sözleşmenin imzalanmasından sonra taraflar arasında aynı işe ilişkin olarak 29/07/2013 tarihli taşeron sözleşmesinin imzalanarak iş bedelinin ne şeklide hesaplanacağı yeniden belirlenmiş olduğundan, artık bu yeni sözleşme hükümleri esas alınarak iş bedelinin belirlenmesi gerekmektedir. Davalı yüklenici tarafından düzenlenen 31/12/2013 tarihli 69, 54, 23 nolu 349.000,14 TL bedelli 31/12/2013 tarihli 1 nolu hakediş bedeline ilişkin faturanın üzerinde de söz konusu faturanın 29/07/2013 tarihli sözleşme kapsamında düzenlendiği belirtilmiştir. Bu faturada birim fiyat olarak 36,50 TL yazılmış olması, faturada yapılmış olan bu açıklama ve sonradan imzalanmış bulunan taşeron sözleşmesi göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin bedelinin 29/07/2013 tarihli sözleşmeye göre belirlenmesi gerektiği kabulünü değiştirmeyecektir. Davacı vekilini bunun aksine istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davadan önce B.çekmece 5. Asliye Hukuk mahkemesinin 2014/13 D.İş dosyasından davacı tarafça yaptırılan tespitte bilirkişi tarafından düzenlenen 14/04/2014 tarihli raporda; yapılan işte sıva bozukluklarının olduğu, dış cephede bombelerin tespit edildiği, alt yüzeyde düzeltme çalışmasının yapılmadığı, bant veya profil kullanılmadığı, beton yüzeyinin malzeme öncesi tamirat ve düzeltmelerin yapılmadığı, tüm cephelerde onarım tamirat işlerinin yapımının devam ettiği, sıva imalatının eksik olduğu, bina yan cephe boyalarında ton farklılıklarının bulunduğu, boya kusurlarının olduğu, mevcut imalatın %90 seviyesinde olduğu belirtilmiştir. Yine davadan önce B.çekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/27 D.İş sayılı dosyasında davalı tarafça yaptırılan tespitte düzenlenen 04/06/2014 tarihli bilirkişi raporunda; fabrika binasının dış cephe yüzeylerinin termojet malzemesi ile ortalama 3.21 cm kalınlığında sıvanmış oluğu, sıva yüzeyine file çekilmiş olduğu, sıva üzerinin de cephe boyasıyla boyanmış olduğu, çalışma mekanının dış cephe olması ve işe başlanan aylar itibariyle hava koşulları da dikkate alınarak ve ilave işlerin getirdiği ekstra imalatların süresi de dahil edilme kaydıyla sözleşmedeki işin süresi olarak kararlaştırılan resmi tatil günleri hariç 12/05/2014 tarihine tekabül ettiği, İstanbul bölgesinde Ocak ve Şubat aylarının inşaat işlerinin çalışma şartlarına uygun olmadığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince mahallinde yapılan keşif neticesinde alınan 30/10/2015 tarihli tarihli kök raporda; taşınmaz üzerinde yapılan incelemede taraflarca imzalanan sözleşme ile belirlenen termojet ısı yalıtım imalatı ve Jotun marka boya imalatının tamamlandığı, fabrika binasının faaliyette olduğunun tespit edildiği, yapılan imalatların taraflar arasında düzenlenen sözleşme koşullarına uygun olarak yapıldığı, ancak cephelerin bazı bölümlerinin kısmen dalgalı ve çok hafif ton farklılığı olduğu, bazı pencere merkezlerinin düzgün olmadığı ve birkaç yerde cephe yüzeyine çatlaklar olduğu, cephede uygulanan Jotun marka boya malzemesinin farklı tarihlerde işverence temin edilerek kendilerine verildiği, oluşan ton farklılığının bu durumdan kaynaklandığı, bu ton farklılığının oldukça az, dikkatli bakılınca ancak anlaşılabilecek özellikte olduğu, kayda değer olmadığı, yapılan iş dış cephe imalatını kapsadığı için tesisin kiraya verilmesini engel oluşturmadığı, 29/07/2013 tarihli sözleşmede işin bedelini maliyet artı % 5 kâr olarak düzenlendiği, işin tanımı yapılırken iskele kurulup bina yüzeyinin temizlenmesi ve termojet uygulanabilir vaziyete getirilmesi ardından 2,0 cm termojet üzeri file ve 0,5 cm termojet macun uygulanarak toplamda 2,5 cm kalınlık elde edilerek boya uygulaması olarak 2 kat akrilik su bazlı granüllü boya ile boyanıp işverene teslim edilmesi öngörüldüğü, sözleşmede 2,5 cm olarak kararlaştırılan termojet ısı yalıtım uygulamasının işverenin talebi üzerine 5 cm olarak yapıldığı, sözleşmede Favori marka olarak öngörülen boya markasının Jotun olarak değiştirildiği, bunlara bağlı 150 gün olarak belirtilen iş süresinin uzadığı ve maliyet artışına neden olduğu, toplam 9.213,56 m² yapılan iş metrajı belirlendiği, yapılan ortalama sıva kalınlığı olan 3,21 cm’ye göre m² birim fiyatının 2015 yılı piyasa rayiçlerine göre 24,00 TL + KDV olarak hesaplandığı, sıva filesi bedeli, jotun boya bedeli, işçilik ve nakliye bedelinin ayrıca hesap edilmesi gerektiği, buna göre bulunan toplam bedelin 497.318,96 TL olduğu, bu bedelin %15 genel gider ve sözleşmede belirtilen %5 kar olmak üzere toplam %20 oranına tekabül eden 99.463,79 TL eklendiğinde toplam 596.782,75 TL bulunduğu, bu rakama da %18 KDV eklendiğinde toplam iş bedelinin 704.203,65 TL olduğu, bu bedele tefe kat sayıları uygulandığında ise toplam iş bedelinin dava tarihi itibariyle 661.892,82 TL, 29/07/2013 tarihi itibariyle 609.101,78 TL olarak hesaplandığı, sözleşme dışı yapılan işler ve inşaat mevsiminin değerlendirilmesi ile öngörülen teslim süresinin 12/05/2014 tarihi olması gerektiği, geçici kabule ilişkin herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, ancak yapı kullanım izni belgesinin ilgili belediyece 16/06/2014 tarihi olarak düzenlendiği anlaşıldığından işin bitim tarihinin bu tarih olarak kabul edileceğinden 34 günlük gecikme söz konusu olabileceği, sözleşme kapsamında bu gecikmenin karşılığı cezai şart bedelinin 6.800,00 TL olduğu, tespit edilen işçilik hatalarına ilişkin 25.000,00 TL nefaset kesintisi yapılması gerektiği belirtilmiştir. Aynı bilirkişi heyetinden alınan 27/06/2016 tarihli 1.ek raporda aynı görüşler tekrar edilmiş, 03/01/2018 tarihli 2.ek raporda ise istinaf dilekçesinde de ileri sürülen davacı vekilinin rapora karşı teknik itirazları ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davacı yasal defterlerine göre dava tarihi itibariyle davalı borcunun 55.931,87 TL, davalı yasal defterlerine göre ise davacı alacağının 53.881,52 TL olduğu, bu itibarla davacı tarafın yasal defterlerine göre dava tarihi itibariyle talep ettiği 53.881,16 TL’lik alacağının bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre dosya kapsamı değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesine göre yüklenici olan davalının sözleşmede belirtilen işleri tamamlamış olduğu, fabrika dış cephesinde 2,5 cm yerine ortalama 3,21 cm kalınlıkta termojet ısı yalıtım malzemesi kullanılması sebebiyle 43 günlük ilave bir sünenin gerekli olduğu, bu duruma göre yeni iş bitim süresinin 12/05/2014 olması gerektiği, istinaf dilekçesinde 16/06/2014 olan yapı kullanım izni belgesi tarihinin işin teslim tarihi olarak kabul edilmiş olmasına ve Ocak- Şubat aylarının çalışılamayacak süre olarak belirlenmiş olmasına ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği, bu durumda bilirkişi heyeti raporunda belirlenen ve mahkemece esas alınan işi bitim süresinin 12/05/2014 olduğuna ve sözleşmeye göre 43 günlük bir gecikme yaşandığına itibar edilmesi gerektiği ve davacı iş sahibinin haklı nedenle sözleşmenin feshini talep etme hakkına sahip olmadığı, ancak ayıplı ve geç teslim nedeniyle indirim ve tazminat talebinde bulunabileceği, buna ilişkin olarak bilirkişi heyeti raporunda belirlenen işçilik hataları nedeniyle 25.000,00 TL tutarındaki nesafet kesintisinin dosya kapsamının uygun olduğu, 34 günlük gecikme nedeniyle taşeron sözleşmesindeki cezai şart düzenlemesi gereğince 6.800,00 TL’lik cezai şart talep edebileceği, bu durumda dava tarihi itibariyle KDV dahil 661.892,82 TL tutarlı iş bedelinden taşerona iş karşılığı olarak ödenen toplam 402.881,16 TL ile 25.000,00 TL nesafet kesintisi ve 6.800,00 TL gecikme cezası toplamı olan 434.681,16 TL’nin düşürülmesi ile bulunan KDV dahil 227.211,66 TL’nin davalı yüklenicinin davacı iş sahibinden alacağı olduğu, 29/07/2013 sözleşme tarihindeki 609.101,78 TL iş bedeli dikkate alındığında da aynı hesaba göre davalı yüklenicinin davacı iş sahibine 174.420,62 TL alacağının bulunduğu, takas ve mahsup göz önüne alındığında dava tarihi itibariyle davacının alacağı bulunmadığı, bu gerekçeler doğrultusunda ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine karar verilmiş olmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2014/999 Esas, 2018/281 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.