Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1996 E. 2021/716 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1996
KARAR NO : 2021/716
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : 2015/1116 Esas, 2018/343 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 05/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin edimini yerine getirmiş olmasına rağmen davalı iş sahibinin bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça yapılan üretimin ayıplı olduğunu, bu nedenle sözleşmeye dayalı olarak ceza faturaları düzenlendiğini, davacıya borçlarının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafça yaptırılan numune analizleri ürünlerde nişasta kullanıldığının tespit edildiği ve buna göre davalının sözleşmenin 8.m. uyarınca ceza faturası düzenlemekte haklı olduğu, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların daha sonra davacı tarafından iade edilmesinin bu faturalara ilişkin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, tarafların defter kayıtları arasında 67.430,28 TL fark olduğu tespit edilmiş ise de davalının takipten önce ceza faturalarını aşan kısım yönünden 75.481,44 TL ödemede bulunduğu, bu ödemenin davacının ifasını kabul niteliğinde olmadığı, davalının borcunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, parti seri numarası belli olmayan, hangi şartlarda ve nereden alındığı belli olmayan numuneler üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporu kabul edemeyeceklerini, ceza soruşturmasında takipsizlik kararına dayanak yapılan raporun dikkate alınmadığını, müvekkiline herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, bilirkişi raporunda açıkça sadece analiz yapılan ürünler için ceza işlemi yapılması gerektiği belirtildiği halde davalı tarafça tüm teslim edilen ürünler için ceza faturası düzenlendiğini, bilirkişi ek raporunda yasal sürede davalı faturalarına itiraz edilmediğinin belirtildiğini, oysa yasal sürede itiraz edildiğine dair ihtarnamelerin sunulduğunu, davalının ceza faturası kesmekte haklı olduğu kabul edilse dahi 69.774,01 TL’nin ne olduğu ve niye reddedilmesi gerektiğinin açıklanmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında davalı markası ile peynir üretimi konulu 29/11/2010 tarihli Fason Üretim Sözleşmesi ile bila tarihli Çerçeve Sözleşmenin düzenlendiği, Çerçeve Sözleşme’nin 8.m. ile, satıcının bu sözleşme veya hükümlerindeki yükümlülüklerinden herhangi birinin ihlali halinde ve/veya verilen emtiayı şahit numuneye birebir uygun olarak ve /veya süresinde ve/veya eksiksiz veya ayıpsız olarak teslim etmediği takdirde, alıcının sözleşmeyi fesih ve/veya devam etme hakları saklı kalmak kaydı ile her iki halde de siparişin %20 si tutarında cezai şartı derhal nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği hususunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Yine dosya kapsamından, davalı tarafça sunulan analiz raporlarında, davalının parti numaraları ve üretim tarihleri belli olan ürünleri üzerine inceleme yapıldığı ve ürünlerde nişasta kullanıldığının tespit edildiği, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporunda da, kaşar peynirinde nişasta kullanılmasının Türk Gıda Kodeksine aykırı olduğu, ayıbın ancak analiz sonucu farkedilebileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte davacı taraf davalının şikayeti üzerine kendisi hakkında başlatılan Salihli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/1738 Soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun aksi yönde olduğunu ve bu raporun takipsizlik kararının da dayanağı olduğunu belirtmiş ise de, dosya kapsamında ceza soruşturma dosyasına ve söz konusu bilirkişi raporuna rastlanılmamış, mahkemece bu belgeler celp edilip değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bilirkişi kök ve ek raporunda, tarafların 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defter kayıtlarının incelendiği, davalının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıya borcunun olmadığı, davacı kayıtlarına göre ise davacının davalıya ait 120-001-076 nolu cari hesabında davalının 06/03/2015 tarihli 75.481,44 TL bedelli ödemesinden sonra takip tarihi itibariyle 236.897,09 TL alacaklı göründüğü, ancak davalı adına 336-001-001 nolu bir cari hesap kaydı daha olduğu ve davalı tarafından düzenlenen 4 adet toplam 167.748,92 TL bedelli ceza faturaları ile 1.717,89 TL bedelli iade faturasının bu hesapta kayıtlı olduğu, buna göre davacının bakiye alacağının 67.430,28 TL olduğu, ancak bu tutarın gerekli açıklama ile kayıt edilmemiş olması nedeniyle bu farkın nedeninin tespit edilemediği belirtilmiştir.Ne var ki bilirkişi ek raporundaki 67.430,28 TL’lik farkın davacının hangi yevmiye nolu, hangi tarihli kayıtlarından kaynaklandığı, dayanak belgelerinin ne olduğu açıklanmamış olmakla, rapor bu yönüyle denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli mahiyette değildir. Bu durumda mahkemece konunun açıklığa kavuşturulması için bilirkişi heyetinden yeniden ek rapor alınması ve gerekirse davacıdan bu konuda açıklamada bulunması ve dayanak belgelerin istenilmesi gerekirken, bu farkın davalının 06/03/2015 tarihli 75.481,44 TL bedeli ödemesi ile kapatıldığı gibi yanılgılı bir değerlendirmeye varılması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih, 2015/1116 Esas, 2018/343 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.