Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1978 E. 2021/638 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1978
KARAR NO: 2021/638
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2018
NUMARASI: 2017/297 Esas, 2018/498 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 29/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında aktedilen sözleşme gereğince müvekkilinin davalıya chiller soğutucu makinası imalat ve montajı yapılması işini üstlendiğini, ancak iş bedelinin tamamının davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin takip dayanağı fatura ve cari hesap ekstresinde belirtilen bir borcunun bulunmadığını, davacının satış, teslim ve hizmeti ispatının gerektiğini, taraflar arasındaki ihtilafın temel nedeninin müvekkiline davacının ayıplı mal ve hizmet sunması olduğunu, müvekkilinin davacının ürettiği chiller marka soğutucu makinasında arıza meydana gelmesi nedeniyle davacının makinada tamirat yaparak orjinal olduğunu söyledikleri plakalı esanjör adlı parçayı değiştirdiklerini beyan etmelerine rağmen sorunun devam etmesi nedeniyle yapılan araştırmada, davacının makinaya orjinal olmayan lehimli esanjör taktığının tespit edildiğini, bu hizmet ve malın ayıplı olduğunu, davacının makinaya lehimli esanjör takmasına rağmen plakalı esanjör takmış gibi alacak iddiasında bulunduğunu, bahse konu parçanın üreticisinden alınan fiyat teklifinde lehimli esanjörün fiyatının 2.100,00 Euro olarak bildirildiğini, ancak davacı tarafça müvekkiline hem ayıplı, hem de orjinal olmayan ürün için 2 misli ödeme çıkarıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafça davalıya plakalı esanjör takılacağı taahhüt edilmesine rağmen lehimli esanjör takıldığının bilirkişi raporuyla tespit edildiği, takibe konu faturanın davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin irsaliyeli fatura örneği sunulmamış ise de, davalı tarafça hizmetin alındığının inkar edilmediği, ayıp iddiasında bulunulduğu, her ne kadar davalı tarafça bilirkişi raporuyla açık ayıp olduğu bildirilen ayıba ilişkin süresinde ayıp ihbarı yapılmamış ise de, davalının kendisine tebliğ edilmeyen faturada lehimli esanjör takılmasına rağmen plakalı esanjör üzerinden fatura düzenlenmesine itiraz edildiği, lehimli esanjör yönünden bir ayıp iddiasında bulunulmadığı, yazılı sözleşmeye uygun düzenlenmeyen faturaya itiraz edilmemesi halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmayacağı hususları dikkate alındığında, davalının makinasına davacı tarafça takılan lehimli esanjörün rayiç değeri üzerinden yapılan hesaplama gereği, 6.615,00 TL’lik bedele hak kazandığı ve hükmedilen alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 6.615,00 TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine, sonradan yapılan ödemeler varsa bunların infazda dikkate alınmasına karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, dava ve icra takibi öncesi ve sonrası hiçbir aşamada, dava konusu eşanşörün takıldığı makinanın -eşanjörden kaynaklı bir sebeple- çalışmadığına ilişkin bir iddia yada itirazın davalı tarafça sunulmadığını, dava dosyasında müvekkili şirketin servis formları bulunduğunu, bu formların davalı tarafın da kabulünde olduğunu, yapılan tüm servis hizmetleri sonrası ilgili makinanın çalışır halde davalı firma tarafından imzalı bir şekilde teslim alındığını, davalı tarafın tüm iddia ve itirazlarının, müvekkili firmanın 1 yılı aşkın süre bakiye alacağını alamayıp yasal takip başlattıktan sonra ortaya çıktığını, mahkeme kararına esas alınan raporu hazırlayan bilirkişinin, çok temel sektörel terimler hakkında dahi eksik bilgisi olduğunu, terimleri karıştırdığını, delil listelerinde, dava konusu eşanjörün müvekkili şirket tarafından temin edildiği tedarikçi firma (…) yazısının sunulduğunu, yazıda açıkça; “ısı değiştiricilerin (yani eşanjörlerin) genel adının plakalı ısı değiştiriciler olduğu, bunların kendi içinde lehim kaynaklı plakalı ve contalı plakalı ısı değiştiriciler olarak ikiye ayrıldığı, ancak her iki ısı değiştiricisinin (yani eşanjörün) de -plakalı- ısı değiştiricisi olduğu” nun ifade edildiğini, dosyadaki bu net bilgiye rağmen, raporunda, müvekkili şirketin plakalı eşanjör takacağını vaadedip lehimli eşanşör taktığını, bunun da açık ayıp teşkil ettiğini iddia ettiğini, bir eşanjör-yani ısı değiştirici-nin lehimli de olsa contalı da olsa teknik olarak plakalı bir eşanjör olduğunu, müvekkili şirketin, delil listelerinde bulunan 31/05/2016 tarihli servis malzeme dökümünde görüldüğü gibi “plakalı eşanjör” takmayı taahhüt ettiğini, öyle de yaptığını, ortada ne gizli ne de açık bir ayıp bulunmadığını, müvekkili şirketin servis fiyat teklifini davalı tarafa sunduğunu ve onayları dahilinde iş yaptığını, delileri arasında fiyat mutabakatına ilişkin mail de bulunduğunu, davalı yanın kısmi ödemede de bulunduğunu, ortada ayıplı mal yada hizmet bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, bilirkişinin açık ayıp tespitinin doğru olduğu varsayımında dahi, davalı tarafın bu hususu sözleşmenin kurulduğu tarihte biliyor olması gerektiğini, buna rağmen davalı yanın, davaya konu takılan eşanjörden hiçbir memnuniyetsizlik dile getirmediğini, fiyatta mutabık olduğunu, hatta kısmi ödeme dahi yaptığını, var olduğu iddia edilen ayıp ile ilgili hiçbir hukuki girişimde bulunulmadığını, davalı tarafın tüm iddia ve itirazlarının, müvekkili firmanın 1 yılı aşkın süre bakiye alacağını alamayıp yasal takip başlattıktan sonra ortaya çıktığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici , davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 31/05/2016 tarihli ” Servis Malzeme Dökümü” başlıklı teklif formu ile eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme ile davacı yüklenici sıfatıyla, davalının işyerine chiller soğutucu makinası imalat ve montajı yapım işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 02/06/2016 tarihli fatura alacağına istinaden 14.197,60 TL bakiye iş bedeli alacağının tahsili için 19/01/2017 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yerinde yapılan inceleme akabinde, makina mühendisi … tarafından hazırlanan 04/04/2018 havale tarihli bilirikişi raporunda; davalı şirketin işyerinde bulunan dava konusu 1 adet üreticisi tool-temp ünvanlı şirket olan chiller- soğutucu özelliğindeki makine üzerinde yapılan incelemede, makinenin halihazır durumu itibariyle çalıştırılamadığı, üzerinde takılı olan esanjörün lehimli olduğu, davacı şirketin makinenin davalı şirkete satışını belirten 31/05/2016 tarihli teknik servis malzeme dökümünde ise plakalı esanjörün takılacağının taahhüt edildiği, makinenin üzerinde takılı lehimli esanjörün orjinal olmayıp yerli üretim olduğu, yerli üretim lehimli asanjörün makinenin satış tarihi olan 31/05/2016 tarihinde piyasa rayiç değerinin 6.615,00 TL olduğu, davacının sattığı makine için davalıya düzenlediği faturda belirttiği esanjörün 11.500,00 TL bedelindeki plakalı esanjör olup, makinenin hali hazır durumu itibariyle üzerinde takılı olan esanjörün ise makinenin satış tarihi olan 31/05/2016 tarihi itibariyle 6.615,00 TL bedelli lehimli esanjör olduğunun tespit edildiği, taahhüt edilen plakalı esanjör takılmaması kusurunun açık ayıp olduğu belirtilmiştir. Dosyada bulunan ve davacı şirket tarafından delil olarak sunulan 21/05/2016 tarihli servis formunda; ürünün davalı firmaya teslim edildiği, formun her iki tarafça imzalandığı görüldüğünden ürünün davalıya teslim edildiği sonucuna varılmaktadır. Davalı tarafça davacıya 26/10/2016 tarihinde 1.500,00 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. Bu kabulden de ürünün davalıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. 31/05/2016 tarihli “Servis Malzeme Dökümü” başlıklı teklif formu ekindeki döküm başlıklı belgede; davacı tarafça üretimi ve montajı yapılan soğutucu makinesinin değeri; 25 litrelik organik asitin birim fiyatı 20,00 TL, toplam fiyatı 500,00 TL, 30 litre korozyon önleyicinin birim fiyatı 20,00 TL, toplam fiyatı 600,00 TL, 1 adet plakalı esanjörün bedeli 11.500,00 TL, 5 litre kompresörün birim fiyatı 25,00 TL, toplam 125.,00 TL, 2 tüp R134A gazın birim fiyatı 750,00 TL, toplam fiyatı 750,00 TL olmak üzere toplam 14.075,00 TL+ KDV olarak iskontolu KDV dahil genel toplam tutarı 15.500,00 TL olarak belirlenmiştir. Davacı, teklif formundaki plakalı esanjörün, lehimli plakalı esanjör olduğunu ileri sürmekte, davalı ise kendilerinin plakalı asanjör siparişi verdiklerini ancak davacı tarafça lehimli asanjör takıldığını, bu nedenle ürünün ayıplı olduğunu savunmaktadır.Taraflar arasındaki ihtilaf; soğutucuya takılması gereken esanjörün lehimli mi yoksa plakalı mı olduğu ve yanların hangi tür esanjörün takılması konusunda anlaştıklarının tespiti noktasında toplanmaktadır. Zaten davalı yanın ayıp iddiası da ürünün niteliğinden kaynaklanmaktadır. Kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamak yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu kanıtlama külfeti ise iş sahibine aittir. Somut olayda, ürünün contalı plaka esanjör olarak sipariş verildiğini davalı iş sahibi iddia ettiğinden bu iddiasını ispat ile yükümlüdür. Bu kapsamda yapılan incelemede; dosya kapsamında bulunan ve dava dışı … Şirketi tarafından davacı firmaya gönderilen 22/05/2017 tarihli yazıda; üretimi yapılan ısı değiştiricilerin genel adının plakalı ısı değiştiriciler olduğu, bu plakalı ısı değiştiricilerin de kendi içinde “lehimli plakalı ısı değiştiricisi” ve “contalı plakalı ısı değiştiricisi” olmak üzere 2 ye ayrıldığı belirtilmiş, yazı ekinde esanjörlerin görselleri gönderilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; … Şirketi tarafından davacı firmaya gönderilen esanjörlere ait görseller kullanılarak yerinde yapılan incelemede, davacı yanca üretilip davalıya teslim edilen soğutucuya takılan esanjörün lehimli plakalı esanjör olduğu tespit edilerek, lehimli esanjörün satış tarihi olan 31/05/2016 tarihi itibariyle piyasa rayiç değeri 6.615,00 TL olarak tespit edilmiştir. O halde, mahkemece, teklif formundaki plakalı esanjörün, lehimli plakalı esanjör olarak kabul edilmesi gerektiği, nitekim mahallinde yapılan incelemede davacı tarafça takılan esanjörün lehimli plakalı esanjör olduğunun tespit edildiği, davalı yanca teklif formunda yazılı 11.500,00 TL’lik plakalı esanjör bedelinin kabul edilmediği, bu nedenle bilirkişi raporunda lehimli plakalı esanjörün satış tarihi itibariyle piyasa rayiç bedelinin 6.615,00 TL olarak belirlendiği gözetilerek bu bedel üzerinden hesaplama yapılmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2018 tarih ve 2017/297 Esas, 2018/498 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 113,00 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 53,70 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.