Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1968 E. 2021/726 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1968
KARAR NO : 2021/726
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 19/06/2018
NUMARASI: 2016/100 Esas, 2018/692 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davalı ile müvekkil arasında yapılan anlaşma uyarınca müvekkili tarafından davalıya ait bardak yapımında kullanılacak kartonlar üzerine baskı yapılarak davalıya gönderildiğini, bu şekilde taraflar arasındaki hizmet alımının 6 ay boyunca devam ettiğini, davalı tarafından gönderilen her parti ürünün baskısı yapılarak davalıya gönderildiğini, davalı tarafından bu süre zarfında hiçbir şekilde üründe solvent kokusu olduğu yönünde bir bilgilendirme yapılmadığını, hizmet alımına devam edildildiğini, süresi içerisinde herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmadığını, buna rağmen iş bitimini müteakiben 7 gün sonra (17/06/2014) sırf hizmet bedelini ödememek amacıyla kartonların yoğun solvent koktuğu iddiasıyla Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/68 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti isteminde bulunulduğunu, mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde kartonların fiziki incelemesinde yoğun bir solvent kokusuna rastlanmadığı tespitini yapıldığını, süresi içerisinde yaptıkları itirazlarında kullanılan baskı makinasının özellikleri itibariyle solvent kokusuna neden olunamayacağının, solvent kokusunun başvurucunun tespit konusu malzemeyi muhafaza yer ve koşullarından ileri gelebileceğinin belirtildiğini, davalının hizmet alımına ilişkin olarak kesilen fatura bedellerinden 1.067,89 TL boya bedeli ile ters yöne baskıdan kaynaklı 342,67 TL ve 1.932,24 TL ters yöne baskıdan kaynaklı kağıt bedeli düşülerek talep edilen hizmet bedeli ödenmediğinden Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyasından 26/08/2015 tarihinde icra takibi açılmış ise de davalı borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz olarak 07/09/2015 tarihinde itirazda bulunulduğunu, icra takibinin hazırlanmasında icra-pro sisteminden kaynaklı olarak her ne kadar asıl alacak fiziki evrakta 9.348,63 TL olarak görünmekte ise de UYAP sisteminden çıkarılan ödeme emri içeriğinden de anlaşılacağı üzere fatura bedellerinden 342,67 TL, 1067,89 TL, ve 1932,24 TL’nin çıkarılmasından sonra 8.846,14 TL bulunduğundan itirazın bu miktar asıl alacak ile TTK 20. ve 1530. maddesi hükmü uyarınca hesaplanacak faiz bedeli ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri üzerinden itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesinin istendiğini belirterek, davalının itirazın iptali ile takibin 8.846,14 TL asıl alacak ve faiz ile fer’ileri üzerinden devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından karton bardak yapımında kullanılacak 19.941,50 kg kartona baskı işi yapılması amacıyla davalı şirket ile anlaşıldığını, davalı şirket tarafından yapılan kartonların muhtelif tarihlerde müvekkiline iade edildiğini, yapılan incelemede karton ve kağıtların yoğun solvent koktuğunun anlaşıldığını, davalının kusurlu eylemi ile yoğun şekilde solvente maruz kalan kartonların oluşan koku neticesinde kullanılamaz hale geldiğini, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/68 D.İş sayılı dosyasından yaptırdıkları delil tespitinde, 24/07/2014 tarihli rapor ile “kullanılan baskı alt malzemesi, mürekkep ve solventin TÜBİTAK veya uygun kimyasal laboratuvarında solvent ve koku testleri yapılarak, baskılı numunelerin yapılarında bulunan hangi kimyasalların nasıl bir koku oluşturduğu matematiksel ifadelerle tespit edilerek kesin sonuca ulaşılabileceği” yönünde görüş bildirildiğini, bu rapor çerçevesinde ilgili laboratuvarlardan rapor alınması taleplerinin delil tespiti aşamasında dikkate alınmadığını, davacı tarafın edimini ifa etmeden haksız zenginleşme amaçlı hareket ettiğini belirterek, davanın reddine, davacı şirketin takip konusu alacağın % 20 sinden az olmamak üzere haksız takip tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalı tarafın kartonlara yapılan baskı sonucunda bardaklarda yoğun solvent kokusu oluşması ve bardakların kullanılamaz halde olduğu iddiasıyla malların ayıplı olması nedeniyle ödememe defini kullanmakta olduğu, Gaziosmanpaşa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/68 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun bardakların ayıplı olduğu konusunda net, açık, somut bir belirleme yapamadığı, yoğun bir solvent kokusuna rastlanılmadığını, kimyasal birtakım testlerin yapılması gerektiğinin belirtilmiş olduğu, mahkemece ayıp konusundaki uyuşmazlığı çözmek için alınan keşif kararının davalı tarafça gerekli masraflar yatırılmadığından yerine getirilemediği, ayıp itirazı davalı tarafça ortaya konduğundan bu iddiasını kendisinin ispat etmesi gerektiği, davalı tarafın malların ayıplı olması nedeniyle yazılı ihbarda bulunulduğu hususunu da ispatlayamadığı, tüm bu nedenlerle takibe konu faturalardan dolayı davalının borcu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 8.846,14 TL asıl alacak, 4.250,94 TL işlemiş faiz olmak üzere 13.097,08 TL toplam alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi yürütülmek suretiyle devamına, kabul edilen asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, mahkemenin delilleri toplamadan, açık usul hatası yaparak karar verdiğini, davacının davasını ispatlaması için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığını, ticari defterlerin incelenmediğini, varsayıma dayalı karar verildiğini, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/68 D.İş sayılı dosyasından yaptırılan delil tespiti ve alınan raporla davalının ayıplı mal ürettiğinin açıkça ispatlandığını, itirazın iptali davasını davacının ispat etmesi gerektiğini, tespit dosyasında ilgili laboratuvardan rapor alınması taleplerinin delil tespiti aşamasında dikkate alınmadığını, ayrıca hukuka aykırı olarak hükmedilen asıl alacağın yanında takip dosyasında müvekkili takipten önce temerrüte düşürülmediği halde, davacının dava dilekçesinde işlemiş faiz talebi bulunmadığı halde 4.250,94 TL işlemiş faize hükmedildiğini, davacının alacağının varlığı ve miktarı, tarafların iddia ve savunmaları hususlarında bir inceleme yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine, davacının %20 oranında haksız takip tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali talebine ilişkindir.Davacı yüklenici tarafından, kağıt bardak yapımında kullanılacak kartonlara baskı yapılması işine ilişkin olarak düzenlenen bir kısım faturalara dayalı olarak 9.348,63 TL asıl alacak ile 4.250,94 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.599,57 TL üzerinden davalı iş sahibi aleyhine ilamsız icra takibi başlatılmış, süresinde yapılan itiraz üzerine yine süresinde itirazın iptali davası açılmıştır.Davalı tarafça, davacı tarafından yapılan işlem sonrasında kağıt bardakların yoğun salvent koktuğu, bu nedenle kullanılamaz hale geldikleri belirtilerek, ayıplı ifa savunmasında ve davanın reddi talebinde bulunulmuştur.Dava dilekçesinde, dava değeri 8.86,14 TL asıl alacak olarak gösterilmiş, peşin nispi harç bu bedel üzerinden yatırılmış, netice ve talep kısmında da takibin 8.846,14 TL asıl alacak ve faiz ile fer’ileri üzerinden devamına karar verilmesi talep edilmiştir. Buna göre, davacı tarafça icra takibinde talep edilen 4.250,94 TL işlemiş faiz bakımından açılmış ve harcı yatırılmış bulunan bir dava bulunmamaktadır.Mahkemece, sadece davalı tarafın ayıplı ifa savunması üzerinde durularak bir değerlendirme yapılmış, davacı yüklenicinin talep etmiş olduğu iş bedelinin yerinde olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılmamıştır. Davaya konu icra takibine davalı vekilince yapılan itirazda, davacı şirkete hiçbir borcun bulunmadığı belirtilerek, borcun tamamına, faizine ve tüm fer’ilerine itiraz edilmiş, cevap dilekçesinde ise davalı şirket tarafından karton bardak yapımında kullanılacak 19.941,50 kg kartona baskı işi amacıyla davacı şirketle anlaşıldığı belirtilip, devamında yapılan işlem sonrasında karton ve kağıtların yoğun solvent koktuğu belirtilerek, ayıplı ifa nedeniyle ürünlerin kullanılamaz hale geldiğinden, davacının bir bedel talep edemeyeceği savunulmuş, söz konusu baskı işinin hangi bedelli yapılacağına dair ise bir beyanda bulunulmamıştır. Davacı yüklenici tarafından delil tespiti dosyasına sunulan gelen ve giden mal listesinde giden mal toplamı 19.941,50 kg, gelen mal listesi ise 19.906,90 kg olarak belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında davalıya ait karton bardak yapımında kullanılacak 19.941,50 kg karton ve kağıtlara davacı tarafından baskı işlemi yapılmasına ilişkin olarak bir eser sözleşmesi akdedilmiş olduğu ihtilafsız olmakla birlikte, bu sözleşmenin ne kadar bedel mukabilinde yapılmış olduğuna, söz konusu iş nedeniyle davalının davacıya ne kadar bir bedel ödemesi gerektiğine dair taraflar arasında bir mutabakat bulunmamaktadır. Mahkemece icra takibine dayanak fatura ve sevk irsaliyelerine, tarafların defter kayıtlarına ilişkin olarak bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığından, sadece icra takibine dayanak yapılan fatura ve sevk irsaliyelerindeki bedeller dikkate alınarak, davalı iş sahibinin iş bedeli borcunun belirlenmiş olması usul ve yasaya uygun olmamıştır. Açılan itirazın iptali davasında sözleşmeye konu işin bedelinin ne kadar olduğunun ispat külfeti davacı yüklenicide, baskı işlemleri yapılarak teslim edildikleri ihtilafsız olan kartonlardaki baskının ayıplı olduğu, bu ayıbın davacının bedel talep edemeyeceği derecede olduğu hususlarını ispat külfeti ise davalı iş sahibinde bulunmaktadır. Mahkemece ayıp savunmasının ispat külfeti doğru bir şekilde davalı tarafa yüklenmekle birlikte, iş bedeline dair ispat külfeti bakımından hiçbir değerlendirme yapılmadan doğrudan dava dilekçesinde belirtilen miktarın esas alınması usul ve yasaya aykırı olmuştur.Ayrıca, davalı tarafa yüklenen ayıplı ifa hususunun ve süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığının ispatı bakımından da usulüne uygun bir inceleme ve tahkikat yapılmamıştır. Mahkemece önce 21/03/2017 tarihli celsede verilen keşif ve bilirkişi incelemesi ara kararında, usulüne uygun olarak belirlenmeyen masrafın davacı vekilince yatırılmasına karar verilmiş, sonrasında 19/09/2017 tarihli duruşmada, yine usulüne uygun olarak belirlenmeyen keşif ve bilirkişi masraflarının bu sefer davalı vekilince yatırılmasına karar verilmiş, aynı ara karada duruşma tutanağının davalı vekiline tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde keşif harcı tamamlanmadığı takdirde ayıp konusunda keşif ve bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı ihtarına dair de ihtaratta bulunulmuş, bu duruşma zaptı davalı vekiline 25/09/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Söz konusu ara kararda, yatırılması gereken keşif harcı, bilirkişi ücretleri, yol masrafı ayrı ayrı belirtilerek toplamda ne kadarlık bir bedelin yatırılması gerektiği açık bir şekilde yazılı olmadığından, bu ara kararın usulüne uygun ihtar olarak kabul etmek mümkün değildir.Davacı tarafça, dava dilekçesinde davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığına dair açıkça itirazda bulunmasına, taraf dilekçelerine göre söz konusu karton bardaklar bir seferde değil peyderpey belirli zamanlarda teslim edilmiş olmasına rağmen, davalı iş sahibi tarafından iddia edilen ayıba ilişkin olarak her bir teslim tarihi ve ayıbın niteliği dikkate alınarak süresinde bir ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı değerlendirilmesi gerekmesine rağmen, mahkemece bu yönden de bir değerlendirme yapılmamıştır.Buna göre mahkemece, öncelikle davaya konu baskı işine ilişkin olarak taraflar arasında üzerinde mutabık kalınan bir iş bedeli bulunmadığı dikkate alınarak, icra takibine dayanak yapılan faturalar ve taraflarca dayanılan ticari defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, davacının dayandığı faturaların davalıyı bağlayıp bağlamadığının belirlenmesi, bu şekilde bir neticeye ulaşılamaması halinde her bir parti ürünün ifa edildiği tarih itibariyle ayrı ayrı serbest piyasa rayiç bedeline göre davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedellerinin hesaplattırılması; davalı tarafça iddia edilen ayıp hususuna ilişkin olarak her bir parti bakımından ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi, süresinde olduğu değerlendirilen ayıp ihbarları bakımından ise davalı tarafa usulüne uygun ara karar ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli bedeli ödemek üzere usulüne uygun şekilde ihtaratlı kesin süre verilerek, iddia edilen ayıbın gerçekten mevcut olup olmadığının, var ise bu ayıbın niteliğinin ve davalının ürünleri kabul etmemesini ve iş bedeli ödememesini gerektirecek nitelikte olup olmadığının, gerektirmeyecek ise tespit edebilecek ayıplar nedeniyle davalının talep edebileceği nefaset kesintisinin ne kadar olabileceği hususlarında bilirkişilerden rapor alınması ve neticesine göre yeniden bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde hiç durulmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de, davacı tarafça icra takibinde talep edilen 4.250,94 TL işlemiş faiz bakımından açılmış ve harcı yatırılmış bir dava bulunmadığının dikkate alınmamış olması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2018 tarih, 2016/100 esas, 2018/692 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.