Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1926 E. 2021/715 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1926
KARAR NO : 2021/715
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2018
NUMARASI: 2015/517 Esas, 2018/310 Karar
KARAR TARİHİ: 05/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi uyarınca borçlu olunmadığının tespiti ve maddi zararın tazmini istemine, birleşen dava ise eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur. Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında müvekkili işyerinin kapsamlı tadilatı işi için 02/10/2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme uyarınca 6 adet senet düzenlendiğini, ancak davalının sözleşmeye uygun davranmadığını, işin 115 gün geciktiğini, ayrıca sözleşmede belirtilen kalitede ve sözleşmeye uygun tadilat yapılmadığını, müvekkiline herhangi bir bilgi de verilmediğini, müvekkilinin işyeri açılışını bu nedenle geç yaptığını ve 05/03/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, davalı tarafça mahkemeden tespit talebinde bulunulduğunu ve aylar sonra keşif yapıldığını, ancak bir kısım eksikliklerin müvekkilince tamamlanmış olduğunu, keşif tarihinde dahi aksaklıkların bulunduğunu, müvekkilinin halen dahi eksikliklerin tamamlanması için uğraştığını, davalının 08/05/2015 tarihinde müvekkiline 318.896,00 TL bedelli fatura gönderdiğini, faturaya yasal sürede itiraz edildiğini, davalının aldığı senetlere ilişkin ihtiyati haciz yoluna gittiğini ve 30.000,00 TL bedelli senedin ödendiğini, bu gecikme nedeniyle müvekkilinin 75.000,00 TL kira ödemesi nedeniyle zararı olduğunu, ayrıca işyerinin faaliyette olmaması nedeniyle 345.000,00 TL zararı olduğunu, müvekkilinin kendi imkanları ile 28.800,00 TL harcama yaptığını, ayrıca işin yapılması için davalı şirket hissedarlarına toplam 60.000,00 TL ödeme yapıldığını, yine müvekkilinin 5.226,00 TL’lik elektrik faturasının da davalının kusurundan kaynaklandığını ileri sürerek, müvekkilinin 10/01/2015, 14/02/2015, 21/02/2015 ve 14/03/2015 tarihli teminat senetleri ile 02/10/2014 tarihli sözleşme uyarınca davalıya borçlu olmadığının tespitine, İstanbul 24.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu senetlerine iptaline, 50.000,00 TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, sözleşmeye konu senetlerin teminat senedi değil borç senedi olduğunu, geç teslim iddiasının asılsız olduğunu, zira müvekkiline ilk ödemenin ancak 14/10/2014 tarihinde verildiğini, müvekkilince hazırlanan proje ve imalat unsurlarına onayın ancak 24/10/2014 tarihinden itibaren verildiğini, ilk onay ve imalata başlama izninin yani işin yapılacağı alanın tesliminin şartlarının ancak Kasım ayının 15’inden sonra oluştuğunu, ayrıca davacı tarafça yasal mercilerden alınması gereken izin ve diğer işlemlerin davacı tarafça geciktirildiğini ve eksik bırakıldığını, müvekkili çalışanlarının Pazar günleri çalışamamış olmalarının da dikkate alınması gerektiğini, imalatın yapıldığı iş hanının gündüz çalışılmasına izin verilmediği için genellikle gece çalışıldığını, bunun da işin verim ve hızını etkilediğini, bunların müvekkilince öngörülemeyecek hususlar olduğunu, tüm bunlara rağmen müvekkilinin 2015 yılı Ocak ayının ilk haftası işi bitirdiğini, buna ilişkin 07/01/2015 tarihli belgenin ve fotoğrafların sunulduğunu, bu belgeye göre işin bitmiş ve bitmiş işe göre revizyon ve tadilat talep edilmekte olduğunu, yapılan ek işlere ilişkin ise bir süre tespitinin söz konusu olmadığını, ayrıca yapılan delil tespiti ile çok ufak eksiklikler dışında işin tamamlanmış olduğunun tespit edildiğini, revizyon-tadilat ve ek işlerin de eksiksiz yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 02/10/2014 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin 22 kalem işten 21 tanesini eksiksiz olarak yaptığı gibi ilave işler de yaptığını, hava perdesi işinin ise teknik imkansızlık nedeniyle yapılamadığını, işlerin yapıldığına dair mahkemeden delil tespiti talep edildiğini ve düzenlenen rapor ile tespit edildiğini, ancak düzenlenen fatura bedelinin ödenmediğini, taraflar arasındaki yazışmalar ile işyerine ve imalata ilişkin fotoğrafların iddialarını kanıtlar nitelikte olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davacıya borcun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı-birleşen dava davalısının, davalı-birleşen dava davacısına eksik yapılan işler sebebiyle yapmış olduğu masrafların tenzilatı sonucunda 288.206,66 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, buna göre harçlandırılan miktar olan 291.428,89 TL bakımından menfi tespit talebinin 3.222,23 TL üzerinden kısmen kabulü gerektiği, davacı tarafça bilirkişi incelemesine esas ticari defter müstenidatların süresinde ibraz olunmaması, Z raporu esas alınarak tazminat hesabının yapılabilmesinin mümkün olmaması ve davanın da 288.206,66 TL bakımından reddine karar verilmiş olması nedeniyle şartları bu cihetle oluşmayan ve de hesaplanamayan maddi tazminata dair talebinin reddi gerektiği, birleşen dosya bakımından ise icra takibinde alacaklının 58.206,66 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 3.222,23 TL borçlu olmadığının tespitine, kambiyo takibinin ve takibe konu senetlerin iptali talebinin reddine, maddi tazminat isteminin reddine, kambiyo takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmuş olması nedeniyle takip tutarının %20’si oranındaki tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 58.206,66 TL asıl alacak ve buna işleyecek faiz üzerinden devamına, fazla istemin reddine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Davacı-birleşen dava davalısı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemenin delillerini hiçe saydığını, kök ve ek raporda müvekkili alacağının hesaplanmadığını, karşı tarafın alacağının ise fazla hesaplandığını, kira kontratının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, ciro kayıtları, Z raporları ve vergi beyannamelerinin de dosyada olduğunu, işin gecikmesi nedeniyle davalının artık sözleşme bedelinin tamamını talep edemeyeceğini, işin gecikmesinde davalının kusuruna ilişkin tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin eksiklikleri giderdiğine ilişkin tüm faturaların dikkate alınmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde, asıl davada talep edilen 50.000,00 TL maddi tazminat talebi reddedilmiş olmasına rağmen bu tutar üzerinden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, asıl davada reddedilen 288.206,66 TL üzerinden müvekkili lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmediğini, asıl davada kabul edilen 3.222,23 TL’nin hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin işi süresinde bitirip teslim ettiğini, asıl ve birleşen davada davacı tarafça eksik işler karşılığı 30.686,34 TL’nin tenzil edilmesinin hatalı olduğunu, zira bu iş ve malzemelerin sözleşmedeki iş kalemleri ile ilgisinin olmadığını ve fahiş olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı-birleşen dava davalısı iş sahibi, davalı-birleşen dava davacısı ise yüklenicidir.Taraflar arasında akdedilen 02/10/2014 tarihli mağaza yapım işi konulu sözleşmede, ilave işlerin ayrıca fiyatlandırılacağı, kararlaştırılan işin bedelinin 229.000,00 +KDV=270.220,00 TL olduğu, sözleşme imzalandığında 30.220,00 TL’nin ödeneceği, bakiye 240.000,00 TL’nin ise belirtilen tutar ve vadelerle ödeneceği, son iki senedin inşaat bitimi onaylanmasından sonra yükleniciye verileceği, işin süresinin, sözleşme imzalandıktan sonra kararlaştırılan ödemeler yükleniciye yapıldığı ve yapım işinin yapılacağı yerin boş ve işin yapımına uygun şekilde yükleniciye tesliminden itibaren 45 gün olduğu, yüklenicinin sorumluluğu dışında oluşacak aksaklıkların süreye ilave edileceği kararlaştırılmıştır. İstanbul 24.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile, davalı-birleşen dava davacısı tarafça 12/05/2015 tarihinde toplam 130.000,00 TL bedelli 4 adet senede dayalı olarak 134.044,25 TL üzerinden başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatılmış, aynı İcra Müdürlüğü’nün 2015/12366 Esas sayılı dosyasında da aynı tarihte fatura bakiye alacağına dayalı olarak 118.895,00 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Beyoğlu 1.Noterliği’nin 05/03/2015 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı-birleşen dava davalısı, karşı tarafa sözleşme uyarınca işin gereği gibi yapılmadığı ve gecikildiği, bir kısım işlerin kendilerince yapıldığı, bu nedenle sözleşmenin feshedildiği hususlarını bildirmiştir. İstanbul 7.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/31 D.İş. sayılı 26/03/2015 tarihli tespit bilirkişi raporunda, 06/03/2015 tarihinde davacı-birleşen dava davalısının işyerinin gezildiği, davalı-birleşen dava davacısı tarafça çekilen fotoğrafların bu yere ait olduğu, sözleşmenin yapılacak işler listesinde yer alan işlerden çok kısa sürede tamamlanabilecek bazı noksanlıklar dışında kalan diğer işlerin yapılmış olduğu, işyerinin faaliyete geçebilir durumda olduğu tespit edilmiştir. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin borcu eseri meydana getirip iş sahibine teslim etmek; iş sahibinin borcu ise iş bedelini ödemektir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddeleri uyarınca taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Yine, gerek doktrinde gerekse Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kişiye düşer. Bu kabul, adi karine niteliğindedir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Yine Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin istikrar bulmuş içtihatlarında kabul edildiği üzere, bir sözleşme fesih ya da başka bir nedenle ortadan kaldırılmadıkça, sözleşme kapsamında kalan işlerin, sözleşmenin yüklenicisi tarafından yapıldığı kabul edilir.Somut olaya döndüğümüzde mahkemece, yüklenici tarafından işin tesliminde gecikme olup olmadığı, işin yüklenici tarafından tamamlanıp tamamlanmadığı, eksik bırakılmış ise kim tarafından tamamlandığı, bu kapsamda iş sahibinin sözleşmeyi feshetmekte haklı olup olmadığı, sözleşmenin feshi haklı ise iş sahibinin talep edebileceği zararların neler olduğu hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konularda herhangi bir değerlendirme yapılmadan yetersiz ve kendi içinde çelişen gerekçe ile, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunun da içeriği ile kısmen çelişecek şekilde, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak inceleme ve değerlendirme yapılıp bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE,
2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2018 tarih, 2015/517 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde yatırana İADESİNE,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.