Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1882 E. 2021/1154 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1882
KARAR NO: 2021/1154
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2018
NUMARASI: 2015/818 Esas, 2018/650 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/06/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda ;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı tarafça açılan icra takibine itirazın iptâli davasında, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı vekili; taraflar arasında mal alım satımı kaynaklı süregelen ticari ilişki nedeni ile müvekkili tarafından davalı şirkete mal satımı ile alakalı olarak fiyat teklifleri verildiğini ve tekliflerin davalı şirketçe kabulünün ardından mal satımı ile beraber faturalar düzenleyerek şirkete tebliğ edildiğini, takibe konu 62.572,11 TL asıl alacak hakkında davalı ile 21.01.2015 tarihinde mutabık kalındığını, davalının itirazında ayıp iddiasında bulunmuş ise de süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, işin ticari olması nedeniyle 21.01.2015 mutabakat tarihinden itibaren avans faizi uygulanması gerektiğini belirterek davalı borçlu aleyhine başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takibe itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun takip tutarının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde tazminatına ve kötü niyet para cezasına çarptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; müvekkili şirketin 2013 yılında davalı şirketten aldığı 6 adet jet aeretör ile döner köprülü sıyırıcıya karşılık 26.08.2013 tarihinde davacı şirket tarafından faturanın kesildiğini, satılan ekipmanların gizli ayıplı olduğunu, bu gizli ayıbın 2014 yılı haziran ayında arıtma tesisi devreye alındıktan sonra ortaya çıktığı ve bu durumun davacıya derhal bildirildiğini, davacının kontrol ettiğini, 1-2 gün içinde aeretörler balans yaparak bozulunca tekrar davacı şirket yetkilisine haber verildiğini ve bu kişinin de bu bozuk ekipmanların kontrol ve tamir edilmek üzere kendisine gönderilmesinin istediğini, müvekkili şirketin nakliye ve diğer ücretleri kendisi karşılayarak ekipmanları 06.06.2014 tarihinde davacıya gönderdiğini, davacının problemin halledildiğinin söylenmesi üzerine 19.06.2014 tarihinde müvekkilinin ekipmanları aldırdığını, davacının 6.903 TL tamir faturası kestiğini; bu ekipmanların tekrar çalıştırıldığında bazı aeretörlerin balans yaptığı, bazısının da oksijen vermeden çalıştığı görülünce davacıya durumun bildirilerek aeröterleri iade almasının bildirildiğini, davacının ürünleri iade alması beklenirken haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine ilamsız icra takibini başlattığını belirterek davanın reddine, kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; taraflar arasında her ne kadar cari hesap ilişkisi bulunsa da ayıplı olduğu iddia edilen aeratörlerin davalının siparişi üzerine davacı tarafça üretilerek davalıya teslim edildiği, bu şekilde taraflar arasında bu ürünler için eser sözleşmesi bulunduğu; bilirkişi raporunda teknik olarak tespit edildiği üzere, 6 adet aeratörün gizli ayıplı olduğu; davalı taraf söz konusu aeratörleri teslim aldıktan sonra montajı yaparak denediğini fakat ürünlerin suya oksijen vermemesi üzerine davacıya durumu bildirdiğini ve ürünleri tamir için davacıya gönderdiğini, davacının ürünleri tamir edip göndermesi üzerine yeniden taktığında aynı problemleri yaşadığını ve durumu tekrar davacıya bildirdiğini, başka yerden aldığı benzer bir ürün kullandığında ürünün çalıştığını ve suya oksijen verdiğini böylece süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu tanık beyanları ile ispatladığı; davacı tarafça teslim edilen 6 adet aeratör gizli ayıplı olduğundan ve davalı taraf, iş sahibi olarak yasal süre içerisinde ayıp ihbarında bulunduğundan ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve ayıplı aeratörlerin bedelini ödeme hakkına ve ayrıca davalının ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararları davacıya olan borcu ile takas etme hakkına sahip olduğu; 6 adet aeratör bedeli olan 49.560,00 TL ile ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zarar toplamı 8.319,00 TL’nin cari hesap borcundan düşülmesi sonucu takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 4.693,11 TL alacaklı olduğu; davalının daha önce temerrüde düştüğü ispatlanamadığından takip tarihi itibariyle faiz isteneceği; davalı tarafça, davacıdan satılan döner köprülü sıyırıcı makinesinin de ayıplı olduğu ileri sürülmüşse de keşif mahallinde makinenin, bilirkişi heyetinin incelemesine sunulmadığı gibi söz konusu makinenin ayıplı olduğuna ilişkin başka bir bilgi ve belge de dosyaya sunulmadığından davalının söz konusu makineye ilişkin ayıp iddiasının ispatlayamadığı; bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere sırf mutabakat metninin imzalanmasının tek başına ayıplı mal tesliminden dolayı davalının davacıyı sorumlu tutmaktan vazgeçtiği şeklinde anlaşılamayacağı, zaten davalının taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamındaki alacak miktarına itiraz etmemekle birlikte ayıp iddiasında bulunduğu, bu durumda artık ayıp iddiasının değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasında teslim edilen ürünlerin miktarı ve değeri konusunda uyuşmazlık bulunmadığı; davacının davalıya teslim ettiği ayıplı ürünlerin bedeli ve ayıp nedeniyle uğranılan zarar cari hesap alacağından düşüldüğünde davacının 4.693,11 TL alacaklı olduğu gerekçesi ile davalının itirazının 4.693,11 TL asıl alacak yönünden iptaline; takibin bu miktar asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına; fazlaya ilişkin ve işlemiş faize ilişkin talebin reddine; şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkeme tarafından sadece hatalı olarak hazırlanan bilirkişi raporlarına ve davalı tarafın tanık beyanlarına dayanıldığı,başkaca bir değerlendirmenin yapılmadığı; raporlara itirazlarının dikkate alınmadığını; Anayasa’nın 141.maddesi gereği gerekçeli olmadığını; davalı tarafından ortam hakkında teknik bilgi verilmeden, hatalı olarak standart bir ortamda kullanılabilecek aeratör siparişi verildiğini; davalının talebi üzerine üretilen aeratörlerin ayıpsız bir biçimde davalıya teslim edildiğini, montajının da müvekkili firma tarafından yapıldığını; montajı sonrasında yapılan keşif ile birlikte aeratörlerin çalıştırıldığı yerde aşırı köpük ve çamur olduğu, bu şartların uygunsuz olduğu ve köpük nedeniyle aeratörlerin motor kısmının zarar göreceğinin davalı şirket yetkililerine söylendiğini; aynı zamanda davalı tarafından aeratörlerin elektrik bağlantılarında yanlışlık bağlantılar yapıldığından 2 adet aeratörün motorunun yanmış durumda olduğunu; meydana gelen arızaların sorumlusu müvekkili şirket olmadığını; bilirkişiler tarafından ekipmanların ayıplı olup olmadığı usulüne göre tespit edilmediğini; davalının 26/08/2013 yılında aldığı ekipmanların bedelini 2014 yılı Haziran ayında bozuk olduğunu iddia etmesine rağmen ödediğini ve 21/01/2015 tarihinde imzaladığı mutabakatname ile de borçlu olduğunu kabul etmesine rağmen mutabakatnamenin sadece faiz yönünden değerlendirildiğini; icra takibinin taraflar arasındaki 2014 cari yılı içerisinde yapılan ticaretten doğduğunu; 2013 yılında yapılan ticarete ilişkin borç ödendiğinden, davaya konu aeratörlere ait borcun da davalı şirket tarafından itiraz olmaksızın ve ihtirazı kayıt konmaksızın ödemiş olmasına rağmen bu ekipmanların ayıplı olduğu iddiasının huzurdaki dava ile yapılamayacağını; mahkeme tarafından ayıp ihbarının yasal şartları taşıyıp taşımadığı hususunun değerlendirmediğini; ayıp ihbarın süresinde yapılmadığını; bilirkişiler tarafından ayıbın gizli ayıp olduğunun ifade edildiğini, değerledirme yapılmadığını; davalı borçlunun tespit yaptırarak ortaya çıkan arızaları ihbarı gerekirken, borcunu ödemeyerek 2 yıl öncesinde satın alınan malın ayıplı olduğu iddiasının öne sürülmesinin iyi niyetli bir davranış olmadığını; kendisini büyük zarara uğrattığını iddia ettiği müvekkili şirket ile ticari ilişkisini sürdürerek 2014 yılında toplam 351.864,19 TL lik ticari alışveriş yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; mahkemece davalı tarafın çelişkili tanık beyanlarına dayanılarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini; bilirkişiler tarafından 2 adet yedek motora ilişkin tutarların davalının uğradığı zarar olarak nitelendirilmesi ve borçtan düşülmesinin davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu; bilirkişi raporundaki fotoğraflarda aeratörlerin bir köşede olduğunun görüldüğünü, tesiste başka firmanın yaptığı ve verimli çalıştığı söylenilen aeratör ile ilgili fotoğraf görünmediğini, davalı tarafın bu iddilarının kanıtlanması gerektiğini, itirazlarının bilirkişiler tarafından incelenmediğini belirterek hatalı mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, işin yapılıp teslim edildiğini, taraflar arasında mutabakat ile belirlenen bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise işin ayıplı yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 18/03/2015 tarihinde 62.572,11 TL asıl alacak ve 1.008,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 63.580,12 TL nin tahsili için faturadan kaynaklanan cari hesap bakiye alacağına dayalı ilamsız takip yapıldığı, davalının satılan malların ayıplı olduğunu, zarara uğradığını, malların geri alınması talebine rağmen geri alınmadığını belirterek itiraz etmesi üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirileceğinden ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir. Eserin teslim alınmasından sonra açıkça görülen veya usulüne göre yapılan bir muayene ile görülebilen ayıplar açık ayıp, bu şekilde tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde eser kullanılırken ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilir. TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. İş sahibi bu külfetleri yerine getirmezse ayıp dolayısıyla kendisine tanınan haklardan yararlanamayacaktır. Bu külfetlerin yerine getirilmemesi iş sahibinin yükleniciye karşı sorumluluğunu gerektirmemekte, sadece ayıplı eser teslimi dolayısıyla sahip olduğu haklardan yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır. TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıbın varlığı zaman aşımı süresi içerisinde vakit geçirilmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Mahkemece davalı tesisinde keşif yapılarak bilirkişi heyetinden alınan 22/03/2017 tarihli raporda, tarafların ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı; taraf ticari defterlerine göre, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 62.572,11 TL alacağının olduğu, davalı tarafından davacıya kesilen 20.03.2015 tarihli 78.470,00 TL iade faturasından sonra davalının kendi defterine göre 15.897.89 TL alacaklı gözüktüğü; aeratörlerin gizli ayıplı olduğu, davalının sözleşmeden dönmesinin haklı olduğu; 26.08.2013 tarihli faturaya göre ayıplı 6 adet aeratörün bedelinin 42.000,00 + 7.500,00 KDV= 49.500,00 TL olduğu; davacının kestiği 6.903,00-TL. bedelli tamir faturası, onarıma gidiş için kesilen 2 adet 708,00 TL fatura bedelinin eklenmesiyle birlikte davalının zararının 57.879,00 TL olduğu; davalının davacıya olan 62.572,11 TL’lik borcundan davalının ayıplı ifa nedeniyle davacıdan olan 57.879,00 TL’lik alacak tutarı düşüldüğünde, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.693,11 TL alacağının bulunduğu belirtilmiş; alınan ek raporda ise görüşleri tekrar ederek, ayıbın kullanım hatasından kaynaklandığının düşünülmediğini; 21/01/2015 tarihli mutabakat metninin, ayıpların ortaya çıkmasından önce düzenlenmiş veya ürünün tamir edileceği düşüncesi ile ya da ortak bir yol izleneceği düşüncesiyle imzalanmış olabileceğini belirtmiştir. Yargıtay 15.hukuk Dairesi’nin 27/01/2010 tarih ve 2009/6584 Esas, 2010/288 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, hesap mutabakatından sonra ortaya çıkan ve gizli ayıp niteliğinde olan kusurlar sebebiyle süresinde ayıp ihbarı yapılmış olması halinde iş sahibi BK’da sayılan ayıptan doğan haklarını kullanabilir. Somut olayda davacı tarafından döner köprülü sıyırıcı ve aeratör için 26.08.2013 tarihinde KDV dahil 78.470,00 TL için 26.08.2013 tarihli faturanın düzenlendiği; davacı şirketin, davalı şirkete 03.07.2014 tarihli 6.903,00-TL. bedelli tamir faturasını kestiği; taraflar arasında 21/01/2015 tarihli 62.572,11 TL alacağın varlığı konusunda düzenlenen mutabakatnamede davalının imzasının bulunduğu; davalı tarafından davacıya 20.03.2015 tarihli 78.470,00 TL iade faturası kesildiği; davalı tarafından Bakırköy …Noterliği’nin 23.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ayıplı malların iade alınması ile maddi ve manevi zararlarının tazminininin talep edildiği; davacı tarafça Gebze …Noterliği’nin 30.03.2015 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesi ile davalı ihtarındaki iddiaları kabul etmediklerini belirterek 20.03.2015 tarihli 78.470,00 TL bedelli iade faturasına itiraz edildiği görülmektedir. Mahkeme ayıp konusunda dinlenen davalı tanıkları, montajdan yaklaşık 6 ay sonra sistemin çalıştırıldığını ve ayıbın davacıya bildirildiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda ayıpların hesap mutabakatından önce ortaya çıktığı ve taraflar arasında ayıpların ortaya çıkışından sonra 21/01/2015 tarihli hesap mutabakatının düzenlendiği anlaşılmasına göre, ayıplar açık ya da gizli olsun eser ihtirazî kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmiş olacağından davanın mutabakat metninde yazılı miktar üzerinden kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 62.572,11 TL asıl alacak için itirazın iptaline, takipten önce davalının temerrüde düşürülmediğinden faize ilişkin talebin ve dava konusu alacağın eser sözleşmesinden kaynaklandığı, bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiği, likit ve hesaplanabilir olmaması nedeniyle inkar tazminatı talebinin reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2018 tarih ve 2015/818 Esas, 2018/650 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 62.572,11 TL asıl alacak için itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin ve inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 4.274,30 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 767,89 TL harç ve 317,90 TL icra peşin harcı olmak üzere toplam 1.085,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.188,51 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA , 2-Davacı tarafından yatırılan 767,89 TL peşin harç ve 317,90 TL icra peşin harcı olmak üzere toplam 1.085,79 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacı tarafından yapılan 391,15 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 383,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 206,30 TL keşif harcı olmak üzere toplam 2.906,30 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 58,12 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.934,37 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.008,01 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, 2-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 35,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 133,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 08/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.