Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1880 E. 2021/892 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1880
KARAR NO : 2021/892
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2014/281 Esas, 2018/515 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 17/05/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı iş bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, davalı şirket tarafından üretilip kendisine teslim edilen T/H 16 Bar kömür yataklı buhar kazanı ve yardımcı ekipmanlarının ayıplı olması nedeniyle davalı şirkete iadesine , eserin ayıplı olması ve kullanılamaması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL zararın tazminine ve sözleşme avansı olarak 03/12/2013 tarihinde davalıya verilen 60.000,00 USD’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket tarafindan imal edilen ürünlerin davacı şirketin temin ettiği araçlar ile teslim alındığını, buna ilişkin sevk irsaliyelerinin düzenlenerek davacı şirketin teslim için gönderdiği kişiler tarafindan imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, sözleşme konusu makinayı davacı şirkete 28/03/2014 tarihinde teslim etttiğini, makinanın eksiksiz ve çalışır bir şekilde davacıya teslim ettiğini, buna ilişkin 28/03/2014 tarihli tutanak tutulduğunu, davacı şirket yetkilisinin herhangi bir itirazı olmadan ve kayıt ileri sürmeksizin makinayı teslim aldığını, makinanın müvekkili şirketçe davacı şirkete teslimine müteakip davacı şirkete sözleşme bedeli olan 360.490,00 USD bedelin Türk Lirası karşılığı olan 642.435,95 TL + KDV bedeli toplam olan 758.074,42 TL tutarlı fatura kesilerek gönderdiğini, davacı şirketin müvekkili şirkete sözleşme başlangıcında ödemesi gereken 60.000,00 USD dışında sözleşmede yazılı bakiye bedel olan 305.500,00 USD yi ödemediğini, müvekkil şirketin bütün sözlü uyarılarına rağmen sözleşme bedelini ödemeyen davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davacı şirket tarafindan herhangi bir ayıp ihbarı yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı yanca imal edilen kömür yakıtlı buhar kazanının davacının ihtiyacını karşılayacak nitelikte olmadığının tespit edildiği, bu nedenle davacının tazminat isteminde haklı olduğunun anlaşıldığı, davacının kömür yakıtlı buhar kazanını davalıya iade etmeyi kabul ettiği, iadenin 24/04/2018 tarihinde gerçekleştiği, iade nedeniyle kazanın hurda değerinin tazminatta dikkate alınmadığı, davacının kazan için davalıya ödediği 60.000,00 USD ‘ nin tazmini ile zararının karşılanacağı, davacının düşük verimde de olsa kazanı kullandığı, bu kullanım sonucu geliri-kazanımı bulunduğu, davacının kazanı sözleşmeyi imzalayıp teslim alırken basiretli tacir gibi araştırma yükümlülüğünü eksik yaptığı, bu nedenle müterafık kusurunun bulunduğu dikkate alındığında davacının zarar isteminin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının ödediği 60.000,00 USD nin 3095 sayılı yasanın 4/a mad gereğince ödeme günündeki TL karşılığının 19/06/2014 den itibaren ticari faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, gerek Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/50 D.İş sayılı dosyasından, gerek mahkeme tarafından yapılan bilirkişi incelemesi sonucu dosyaya sunulan Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 22/08/2016 tarihli kök raporunda söz konusu kazanın kullanılmayacağının belirildiğini, dava konusu kazanın açıkça kömür yanmasını Çevre Bakanlığı’nın CO emisyon sınır değerlerinin çok üstünde salınım yaparak gerçekleştirdiği, bu şartlar altında bu tesisin çalışmasına izin verilemeyeceği, ve kazanın sözleşmede belirtilen verimlerde çalışması için düşük CO değerlerindeki yanmanın burada gerçekleştirilemediğinin ortada olduğunu, davaya konu kazanın kullanılmasının hiçbir surette mümkün olmadığını, kazanın düşük verimle çalıştırılarak kazanım elde edildiğine ilişkin davalının iddiasının yersiz olduğunu, mahkemenin yanılgıya düşerek davalının tek taraflı beyanıyla kazanın düşük verimle çalıştırılarak kazanım elde edildiğine ilişkin gerekçe ile bir kısım taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının uygun kalitede kömürün kullanılmaması sebebiyle emisyon değerlerinin Bakanlık değerlerinin üzerine çıktığına ilişkin bilirkişi kök raporuna itirazlarına karşın ek raporun 4.14 bölümünde açıkça kömürün kalitesiyle ilgili problem olmadığının ve yakma tekniği sebebiyle CO salınımının uygun değerlere ulaşmayacağının tespit edildiğini, mahkemenin, kazanın düşük verimde kullanılarak müvekkili şirket adına kazanım sağladığına ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, ne kök ne de ek bilirkişi raporunda müvekkili şirketin düşük verimde kazanı kullandığına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkilinin 20.000,00TL lik zarar talebinin red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tarafın 02/06/2014 tarihli ihtarnamesiyle ayıp ihbarında bulunduğunu, akabinde 21/07/2014 tarihli ihtarnamesiyle bu ayıpların giderilmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiğini, gerek 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda ve 09/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda tespit edildiği üzere; davacının gönderdiği Bakırköy …Noterliği’nin 02/06/2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesindeki ayıpların açık ayıp olduğunu ve ihbar sürelerinin geçtiğini, bu nedenle sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, sözleşmeyi haksız olarak fesheden tarafın, yani davacının tazmin veya bedel iadesi talebinde bulunamayacağını, dosyadaki 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda ve 09/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda “kazanın ızgara paletinde ,yanma odası duvarlarında ve diğer elemanlarında bazı hasarların olması”nın gizli ayıp sayıldığını ve davacının bu gizli ayıp nedeniyle yasal haklarını kullanabileceği kanaatinin ileri sürüldüğünü, mahkemece bilirkişi raporundaki bu kanaat esas alınarak davanın kısmen kabul edildiğini, gizli ayıplarda da ayıp ihbarında bulunulmasının zorunlu olduğunu, davacı tarafın hiçbir zaman “kazanın ızgara paletinde, yanma odası duvarlarında ve diğer elemanlarında bazı hasar olduğu iddiasıyla” gizli ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının gönderdiği ihtarnamelerde , dava ve beyan dilekçelerinde , davacının yaptırdığı Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2014/50 D.İş sayılı tespit dosyasında davacının böyle bir gizli ayıptan bahsetmediğini, ”Kazanın ızgara paletinde ,yanma odası duvarlarında ve diğer elemanlarında bazı hasar olduğu ve bunun gizli ayıp olduğu” iddiasının ilk kez dava açıldıktan 2 yıl sonra düzenlenen 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda dile getirildiğini, süresinde gizli ayıp ihbarında bulunmayan davacının sözleşmeden dönme hakkının bulunmadığını, cevap dilekçesine ekli olan “buhar kazan sistemi devreye alma ve teslim çeki listesi” isimli tarafların imzasını taşıyan belgede geçen “Kazan Çalışır Durumda Teslim Edilmiştir” beyanı dikkate alındığında, bilirkişinin gizli ayıp olarak nitelendirdiği hususların imalat hatası olmadığının, hasarların kötü kullanımdan veya bakımsızlıktan meydana geldiğinin anlaşıldığını, davacı iş sahibinin eseri 20/04/2018 tarihinde fiilen geri verdiğini, dolayısıyla, davacının eseri fiilen iade ettiği 20/04/2018 tarihine kadar faiz isteme hakkının olduğunu, dolayısıyla mahkemece faizin 19/06/2014 tarihinden itibaren faiz istenmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki; mahkeme kararında eserin ayıplı olmasına rağmen düşük performansla davacı tarafından kullanıldığı ve tarafların müterafik kusurlu olduğunun kabul edildiğini, eserin fiilen geri verildiği 20/04/2018 tarihine kadar davacı tarafından kullanıldığı Mahkeme tarafından kabul edildiğine göre ; davacının 20/04/2018 tarihine kadar kullandığı varsayılan eserden dolayı elde ettiği gelirin, ödediği 60.000,00 USD avanstan mahsup edilmesi veya en azından bu paraya 20/04/2018 tarihine kadar faiz işletilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında kömür yakıtlı buhar kazanı ve yardımcı ekipmanlarının davalı yanca imal edilerek, davacının iş yerine kurulması ve çalışır vaziyette teslim edilmesi konusunda 28/10/2013 tarihli eser sözleşmesi imzalanmıştır. Yanlar arasında sözleşme ilişkisine, işin 28/03/2014 tarihinde davacıya teslim edildiğine ve davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye 60.000,00 USD peşin ödeme yapıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının yapmış olduğu işi gereği gibi ifa edip etmediği, ürünün ayıplı olup olmadığı ve şayet ayıplı ise davacının ayıp sebebi ile kendisine tanınan haklara başvurabilmek için muayene ve ihbar külfetini zamanında ve usulüne uygun şekilde yerine getirip getirmediğinin tespiti noktasında toplanmaktadır.Sözleşmenin 4. maddesinde; sözleşme bedeli KDV hariç 300.000,00 USD, montaj bedeli ise KDV hariç 5.500,00 USD olarak belirlenmiş, 5.maddede, davacı şirketin iş bedelinin 60.000,00 USD’ sin peşin ödeyeceği, bakiye kısmın 240.000,00 USD’sinin 6 x 40.000 USD tutarlı 6 adet çek ile ve 5.500,00 USD’nin ise montaj bitiminde ödeneceği düzenlenmiştir.Sözleşmenin ” Garanti” başlıklı 7.maddesinde, imalatın 2 yıl boyunca (kazan su boruları, istenilen su kalitesi sağlandığında 5 yıl) imalat hatalarına karşı yüklenici firmanın garantisi altında olduğu, kötü işletme koşullarından doğabilecek aksaklıkların garanti kapsamı dışında tutulduğu kabul ve taahhüt edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan ve mahallinde yapılan keşif akabinde makine mühendisleri … ile … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 22/08/2016 tarihli bilirkişi kurul kök raporu ile 09/06/2017 tarihli ek raporda; yapılan işte 2 grup ayıp olduğu tespit edilmiş, bu ayıplardan 1. sinin, kazanda kömür yanmasının Çevre Bakanlığı’nın CO (karbon monoksit) emisyon sınır değerlerinin çok üstünde salınım yaparak gerçekleştiği, bu şartlar altında bu tesisin çalışmasına izin verilemeyeceği, kazanın, sözleşmede belirtilen verimlerde çalışması için düşük CO değerlerindeki yanmanın burada gerçekleşemeyeceği ve ayrıca istenen kazan veriminin ve buhar üretim debisinin sağladığını gösterir ölçümlerinin eksik olduğu (16 ton buhar /saat) hususları olduğu belirtilmiş, bu hususlar açık ayıp olarak nitelendirilmiştir. 2. ayıbın ise, kazanın ızgara paletinde, yanma odası duvarlarında ve diğer elemanlarında bazı hasarlarının oluştuğu yönündeki tespit olup, bu hususların gizli ayıp niteliğinde olduğu, zamanında ihbar külfetinin yerine getirildiği, bu çerçevede sözleşmeden dönme hakkının kullanılabileceği yönünde kanaat bilidirilmiştir.Bu durumda, mahkemece gerek bilirkişi kurul raporları, gerekse sözleşmenin garanti süresini belirleyen 7. maddesi kapsamında, işin ayıplı yapıldığı ve imal edilen kazanın kullanılamayacak durumda olduğunun belirlenmesi karşısında, sözleşmenin feshi nedeniyle davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye avans olarak verilen 60.000,00 USD iş bedelinin iadesine karar verilmesi isabetli olmuş ise de, iade tarihine kadar kazandan yararlanıldığı gözetilerek bu bedele kazanın teslim (iade) edildiği 20/04/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz işletilmesi gerekirken, ödeme tarihi olan 19/06/2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacının uğradığı zarar talebi yönünden yapılan incelemede ise; davacı, davalı yanca imalatı üstlenilen kömür kazanının arızalanması nedeniyle yerine doğal gaz kazanının kullanılması sonucu doğal gaz fiyatlarının kömür fiyatlarından daha fahiş olması nedeniyle uğradığı zararın tahsilini talep etmiş ve bilirkişi kurulu raporunda kömür kazanının davalıya teslim edildiği 20/04/2018 tarihinden, doğal gaz faturalarının kesildiği Aralık 2015 tarihine kadar toplam 18 ay için zarar hesaplanmış ise de; dava tarihinin 26/08/2014 olduğu, davacı yanca ibraz edilen doğal gaz faturalarının Ocak 2015 tarihinden başlayıp, Aralık 2015 tarihine kadar olduğu, bu itibarla davacının dava tarihinden doğal gaz fatura başlangıcı olan Ocak 2015 tarihine kadar kömür kazanı yerine doğal gaz kazanı kullandığını ispatlayamadığı gözetilerek mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Davacının uğradığı zarar talebi yönünden yapılan incelemede ise; davacı, davalı yanca imalatı üstlenilen kömür kazanının arızalanması nedeniyle yerine doğal gaz kazanının kullanılması sonucu doğal gaz fiyatlarının kömür fiyatlarından daha fahiş olması nedeniyle uğradığı zararın tahsilini talep etmiş ve bilirkişi kurulu raporunda kömür kazanının davalıya teslim edildiği 20/04/2018 tarihinden, doğal gaz faturalarının kesildiği Aralık 2015 tarihine kadar toplam 18 ay için zarar hesaplanmış ise de; dava tarihinin 26/08/2014 olduğu, davacı yanca ibraz edilen doğal gaz faturalarının Ocak 2015 tarihinden başlayıp, Aralık 2015 tarihine kadar olduğu, bu itibarla davacının dava tarihinden doğal gaz fatura başlangıcı olan Ocak 2015 tarihine kadar kömür kazanı yerine doğal gaz kazanı kullandığını ispatlayamadığı gözetilerek mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm istinaf taleplerinin reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının faiz süresi yönünden HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, 60.000,00 USD’nin kazanın teslim edildiği 20/04/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih ve 2014/281 Esas, 2018/515 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, 60.000,00 USD’nin kazanın teslim edildiği 20/04/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 8.925,11 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.572,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.352,26 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 2.572,85 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 520,00 TL tebligat ve posta gideri, 5.970,00 TL bilirkişi ücreti, 390,80 TL keşif harcı olmak üzere toplam 6.880,80 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 5.967,35 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı tarafından yapılan 118,50 TL tebligat ve posta yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 15,73 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 16.362,32 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,3-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 17/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.