Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1849 E. 2021/688 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1849
KARAR NO : 2021/688
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2018
NUMARASI : 2017/683 Esas, 2018/702 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya fason dikim işi yaptığı ürünleri davalıya teslim ettiğini, mutabakat formunun davalı tarafça onaylandıktan sonra davalının indirim talebinin kabul edilmemesi üzerine iade faturalarının düzenlendiğini, davalının faturalara süresi içerisinde itiraz etmediğini, ayıp ihbarı bulunmadığını, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davacı firmanın müvekkili ile yapılan şifai anlaşmaya aykırı birim adet fiyatlarından fazla miktarda fatura düzenleyerek haksız kazanç sağlamak istediğini, ayrıca müvekkili tarafından sipariş ile gönderilen ürün adetleri arasında farklılık olduğunu, müvekkilinin siparişlerinin tümünde birinci sınıf kalite ürün talebinde bulunmasına rağmen birçok üründe ikinci kalite sınıfında ürün teslim edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; taraflar arasında fason dikimi işine ait sözleşme olduğu ve ürünlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı, ihtilafın fiyat ve teslim süresine ilişkin olduğu; yazılı sözleşme bulunmadığından davalı, ürünlerin fiyatının kalitesinin ve tesliminin anlaşılandan farklı olduğunu beyan ettiğine göre sözleşme ilişkisi inkar edilmediğinden davalının gerekçeli inkar kapsamındaki iddiasını ispatlaması gerektiği, ürünlerin ayıplı olduğu, yani ikinci kalite olduğu kabul edilse dahi, dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından teslim sırasında ürünlerin ayıplı olduğu tespit edildiğine göre ayıp ihbarına ilişkin sürelere dahi uyulmadığı; davalı tarafça anlaşıldığını iddia ettiği fiyatın üzerinde bir fiyatla fatura düzenlenmiş olduğu ispat edilmediği gibi 8 günlük yasal süre içerisinde de itiraza konu edilmediği; davalıya teslim edildiği hususunda ihtilaf olmayan ürünlere ilişkin kesilen faturalardan kaynaklı davacının davalıdan 34.264,86 TL alacaklı olduğu kabul edilerek bu miktar için itirazının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir delil ibraz edilmediğinden işlemiş faiz alacağına ilişkin talebinin reddine, davalının icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğinden alacak bilinebilir olduğundan İİK.nun 67. maddesi uyarınca hükmedilen miktarın % 20’si oranında 6.852,97 TL davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesi ile; bilirkişi raporunun yanlış olduğunu; davacı firmanın müvekkili ile yapılan şifai anlaşmaya aykırı birim adet fiyatlarında ve ürün kalitelerinde anlaşma dışı meblağ ve miktarda fazla fatura düzenlediğini, ispat külfetinin davacıda olduğunu, ürün ve kalite açısından bilirkişi incelemesi talebinin reddedildiğini; davacının bir takım ürünlerin tesliminde gecikmesinden dolayı 2 adet expres tır faturalandırmasının kendilerine yansıtıldığını, 8 gün içerisinde iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiğini, 8 gün içerisinde tebliğ edilmesine gerek olmadığını, mahkeme kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını davanın reddini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine 3505 adet fason gömlek ve 65 adet ikinci kalite gömlek dikim işlemi yapılması konusunda sözlü sözleşme yapıldığı ve işin teslim edildiğine yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, işin ayıplı teslim edilip edilmediği, ayıp var ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi hakkında Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyası ile 26/05/2017 vade tarihli alacak açıklaması ile 34.264,86 TL asıl alacak ve 155,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 34.420,46 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.Mahkemece hükme dayanak yapılan, taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak alınan 14/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların 2017 yılı ticari defterlerinin lehlerine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının davalıya düzenlemiş olduğu (30/03- 21/04 29/04- 05/05 tarihli) 89.368,76 TL tutarında toplam 4 adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafça faturalara 8 gün içerisinde yapılmış bir itirazın bulunmadığı; davalı tarafından 11/05 2017 tarihinde 2 adet 3.490.74 TL teslimat ücreti yansıtma ve 30.74.12 TL 4 adet fiyat farkı yansıtma faturası düzenlediği, davalının iade faturalarının davacının son faturasının davalı ticari defterlerine kaydında 10 gün sonra düzenlenmeye başlandığı, taraflar arasındaki 34.264,86 TL tutarındaki cari hesap farkının, tarafın ticari defterlerinde olmayan davalı tarafından düzenlenen toplamda 34.264,86 TL tutarındaki iade faturalardan kaynaklandığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 34.264,86 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Eser sözleşmesi, iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470. maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474. ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.1979 gün 1977/11-393 Esas, 1979/80 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 Esas, 2013/129 Karar sayılı ilamında esasları ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı yasal her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Somut olayda; davacı yüklenici tarafından imal edilen ürünlerin davalı iş sahibine teslim edildiği ihtilafsızdır. Davalının ayıp iddiasının ispatı konusunda tanık deliline dayandığı ve mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre ürünler teslim alınırken davalının ayıp iddiasını ileri sürdüğü beyan edildiğine göre ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Mahkemece, davacının ayıba ilişkin delilleri toplanıp, ayıplı olduğu ileri sürülen tüm ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıplı ürünlerin miktar ve değerinin belirlenmesi gerekir.Ayrıca, taraflar arasında iş bedeli konusunda yazılı sözleşme olmadığı ve uyuşmazlık bulunduğuna göre, ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak işin yapıldığı yıl ve yerdeki mahalli piyasa rayiçlerine göre iş bedelinin hesaplattırılması, ayıplı işler var ise ayıplı işler bedelinin düşülmesi, varsa ispatlanan ödemelerin de mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2018 tarih, 2017/683 esas, 2018/702 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.