Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1839 E. 2018/1425 K. 31.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1839
KARAR NO : 2018/1425
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/07/2018 (istinaf incelemesine konu ara karar)
NUMARASI : 2018/863 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
TALEP KONUSU: Tedbir talebi
KARAR TARİHİ : 31/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili Şirket ile davalı Şirket arasında akdedilen “MR Demontaj-Montaj Sözleşmesi” uyarınca, Davalı şirketin Kırklareli Devlet Hastanesi’nde bulunan “Ge Marka HDI 1.5T Model Manyetik Rezonans Cihazı”nın demontajının yapılarak Kırklareli Devlet Hastanesi’nin yeni hizmet binasına montajının yapılmasını üstlendiğini, ancak bahsi geçen cihazın demontajı ve montajı usulüne uygun olarak yapılmadığından cihazda arızalar meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşmenin tam ve eksiksiz olarak ifa edildiğini, davalı şirket tarafından MR demontaj-montaj sözleşmesi kapsamında demontajı ve montajı yapılan Manyetik Rezonans cihazında ortaya çıkan ayıp nedeniyle sözleşme bedelinin ayıp oranında indirilmesi istemiyle, ayıp nedeniyle ortaya çıkan arızaların giderilmesi için yapılan masrafların davalıdan tahsil edilmesi ile iş bu ayıba bağlı olarak müvekkili şirketin davalı şirkete sözleşme bedeline karşılık olarak keşide etmiş olduğu 3 adet çekin bankaya ibrazı halinde çek bedelinin muhatap banka tarafından ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesine ekli sözleşme incelendiğinde, sadece davacı şirketin imza ve kaşesinin bulunduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesi istinaf incelemesine konu ara kararında: “dosyaya sunulan mevcut delil durumu itibariyle taraflar arasında yapıldığı iddia olunan MR Demontaj-Montaj Sözleşmesi başlıklı sözleşmede yalnızca davacı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, davalı şirketin imzasının bulunmadığı, yine çeklerin bu sözleşme kapsamında davalı tarafa verilip verilmediğinin dosyanın mevcut haliyle anlaşılamadığı, MR cihazının ayıplı olup olmadığının yargılama sırasında yapılan inceleme sonucunda anlaşılacağı dolayısıyla ihtiyati tedbir talebinin reddine” dair karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurarak, kararın kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.
Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.
Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.
Yerel mahkemece yaklaşık ispata ilişkin koşullar oluştuğunda talep halinde davanın ilerleyen aşamalarında tedbir kararı verilmesi mümkün olup bu aşamada tedbir talebinin reddi kararı açıklanan ilke ve değerlendirmelere göre yerinde olduğundan davacı tarafın istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/07/2018 tarih ve 2018/863 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 31/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.