Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1825 E. 2020/1461 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1825
KARAR NO: 2020/1461
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2016
NUMARASI: 2015/194 Esas, 2016/845 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 07/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 2 adet yakıt toplama gemisinin inşası, raspa ve boyası ile denizde yüzer vaziyette teslimine ilişkin sözleşmeler akdedildiğini, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirip gemilerin teslimini gerçekleştirmiş olmasına rağmen davalı tarafın 20.000,00 USD borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhinde %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin sözleşme gereğince tüm yükümlülüklerini eksiksiz ifa ettiğini, ancak davacının yükümlülüklerini zamanında ifa etmemesi sebebiyle büyük zarara uğradığını, davacının gemilerle ilgili olarak alacaklı olduğu tutarın tamamının ödendiğini, ancak davacı tarafça dosyaya sunulan 31/01/2014 tarihli … nolu 10.000,00 USD bedelli fatura ile … nolu 10.000,00 USD bedelli faturanın müvekkili kayıtlarında yer almadığını, bu faturaların davacıya iade edildiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının gemilerin bitiminde denize indirilmesine müsaade etmemesi nedeniyle zor durumda kalan müvekkili şirket yetkilisinin 06/03/2014 tarihli protokole imza atmak zorunda kaldığını, o protokolde dahi davacının alacağının 18.523,00 TL, 38.505,00 USD ve 17.876,00 USD olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin bu protokolden sonra kayıtlarında görünen 18.523,00 TL ve 50.205,32 USD’yi ödediğini ve 8.299,88 USD’ye itiraz ettiğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu icra takibinin cari hesap alacağına ilişkin olduğu, tarafların muavin(cari) hesap ekstrelerine göre ödeme kayıtlarının birbirini teyit ettiği, ancak davacı tarafça davalı adına düzenlenen 10.000,00 USD bedelli 2 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafça bu faturaların davacıya iade edildiğinin belirtildiği, bunun yanında taraflar arasında düzenlenen ve imzası inkar edilmeyen 06.03.2014 tarihli ‘tutanak’ başlıklı belge ile tarafların hesap mutabakatı yaptıklarının anlaşıldığı, mutabakatta davalı tarafça yapılması gereken ödemelerin belirtildiği, davalının bu mutabakata uyarak 18.523,00 TL ve 50.205,32 USD borcunu icra takibinden önce banka havalesi yoluyla davacıya ödediği, ancak yine mutabakata göre ödemesi gereken 8.299,68 USD’yi ödemediği, her ne kadar davalı vekili bu belgenin davalı şirket yetkilisi tarafından zor durumda kaldığı bir dönemde kayıtlar incelenmeden imzalandığını ileri sürmüş ise de tacir olan davalının basiretli davranması gerektiğinden bu savunmasına itibar edilmediği, davalı tarafın tanık dinletme talebinin de yerinde görülmediği, davacı yemin deliline dayanmış ise de ödeme kayıtları karşısında yemin deliline başvuramayacağı, dolayısıyla davacı tarafın cari hesaptan doğan alacağının 8.299,68 USD olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 8.299,68 USD asıl alacak yönünden devamına, fazlaya dair talebin reddine, alacak likit olmakla, kabul edilen 8.299,68 USD alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 20.494,39 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, reddedilen 11.700,32 USD alacak yönünden davacı icra takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olmakla, 11.700,32 USD alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 28.891,60 TL’nin %20’si oranındaki kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece alınan raporda icra takip dosyasına sunulan 12.01.2015 tarihli cari hesap ve cari hesabın dikkate alınmadığını, İİK 67/2. maddesine göre;kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için takip alacaklısının hem kötü niyetli olması, hem de haksız olması gerektiğini, takip alacaklısının kötü niyetli olduğunun davalı tarafça kanıtlanmasının zorunlu olduğunu, olayda bu koşulların gerçekleşmemesine rağmen mahkemece aleyhlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili şirketin … ve … gemileriyle ilgili olarak davacının alacaklı olduğu bütün bedelleri davacıya ödediğini, bu husunun müvekkillerinin ticari defter ve kayıtları ile de sabit olduğunu, davacının davasına dayanak yaptığı 2 adet faturanın müvekkili şirket kayıtlarında yer almamasının gayet doğal olduğunu, zira söz konusu faturaların, müvekkili şirketin yetkilisi olmayan bir çalışana teslim edildiğini ve hemen aynı gün müvekkili şirket yetkilisi … tarafından davacı şirkete iade ve teslim edildiğini, davacı tarafın, kendisine iade edilen bu fatura konusu sözleşme dışı işi yaptığını ispatlaması gerektiğini, 06.03.2014 tarihli tutanağın müvekkili şirket yetkilisince imzalanmak zorunda kalındığını, sözleşme dışı işçilik bedeli altında müvekkili şirketten tahsil edilmeye çalışılan bedellerin mahkeme tarafından kabul edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi …’un buna ilişkin faturaları elden davacıya teslim ettiğine ilişkin tanık olarak dinlenmesinin kabul edilmemesinin de hukuka aykırı olduğunu, maddi vakıaların tanık ile ispatı mümkün bulunduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında … ve … isimli 2 adet yakıt toplama gemisinin inşası, raspa ve boyası ile sözleşme ve ek protokoller çerçevesinde denizde yüzer vaziyette teslimine ilişkin 29.05.2013 tarihli ve … ve … isimli 2 adet yakıt toplama gemisinin inşası, raspa ve boyası ile sözleşme ve ek protokoller çerçevesinde denizde yüzer vaziyette teslimine ilişkin 26.09.2012 tarihli 2 adet sözleşme akdedilmiştir. 29.05.2013 tarihli sözleşme gereğince işin süresi 45 gün , iş bedeli adeti KDV muafiyeti ile 75.000,00 TL olarak belirlenmiş, iş bedelinin %70 ‘inin iş bitiminde ödenmiş olacağı, kalan %30’ unun ise 30-60 gün vadeli iki taksitte ödeneceği, bakiyenin hak edilebilmesi için internatıonal boya firması tarafından verilecek garanti sertifikasının çıkmış olmasının gerektiği kararlaştırılmıştır. 26.09.2012 tarihli gemi inşa sözleşmesinin 12.1.maddesinde geminin teslim süresi inşa başlangıç tarihinden itibarne 90 iş günü olarak belirlenmiş, 17.1.maddesinde geminin çelik işçilik birim fiyatı 1.45 USD, donatım 20.000,00 USD olarak düzenlenmiştir. 15.10.2012 tarihli işe başlama tutanağında 30.10.2012 tarihinin işe başlangıç tarihi olarak belirlendiği görülmektedir. Dosyada mevcut 06.03.2014 tarihli tutanak başlıklı belgede, davalı tarafça davacıya yapılacak ödemeler; faturası kesilmiş 18.523,00 TL, 38.505 USD ile gemi ihracından sonra faturası kesilecek 20.000,00 USD olarak belirlenmiş, belge davacı ile davalı şirket adına … tarafından imzalanmıştır. Davacı tarafça davalı şirkete gönderilen Kartal … Noterliği’nin 09.06.2014 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle 18.523,00 TL ile 58.505,00 USD alacağın taraflarına ödenmesini ihtar etmekle bu tutanakta mutabık kalınan miktarları teyid etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi hakkında, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 20.000,00 USD cari hesap bakiye alacağının tahsili için 19.02.208 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki ihtilaf; 31.01.2014 tarih ve … seri nolu, “… ekstra malzemeli işçilik bedeli” açıklamalı, 10.000-USD bedelli ve 31.01.2014 tarih ve … seri nolu,”… ekstra malzemeli işçilik bedeli” açıklamalı, 10.000-USD bedelli faturalardan kaynaklanmaktadır. Dosyada bulunan ve mali müşavir … tarafından hazırlanan 15.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, tarafların ticari defterlerinde, havale ve ödeme kayıtlarının birbirini teyit ettiği, ancak davacı tarafından düzenlenen 31.01.2014 tarihli … nolu 10.000,00 USD bedelli ve … nolu 10.000,00 USD bedelli faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinde davacı şirkete borç bakiyesi bulunmadığı, davacı defterlerinde ise; davalı kayıtlarında yer almayan toplam 20.000,00 USD bedelli 2 adet faturadan kaynaklı olarak 20.000,00 USD karşılığı olarak 46.378,00 TL alacaklı olduğu, faturaların davalı şirkete imza karşılığı teslim edildiği, bu faturaların düzenlenmesinden ve davacıya iadesinden sonra ise 06.03.2014 tarihinde tarafların bir araya gelerek hesap mutabakatı yaptıkları, buna göre 18.253,00 TL(faturası kesilmiş), 38.505,00 USD(faturası kesilmiş) ve 20.000,00 USD (gemi ihracından sonra fatura kesilecek) şekilde mutabakat sağlandığı, davalının 18.253,00 TL’yi taraf muavin hesap ekstrelerinden de tespit edildiği üzere 19.06.2014 banka havalesi yoluyla davacıya ödediği, bu ödemenin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, 58.505,00 USD’nin 50.205,32 USD’sini de aynı tarihte davacıya banka havalesi yoluyla ödediği, bu ödemenin her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bu mutabakat gereğince davalının borç bakiyesinin 8.299,68 USD ( 21.379,15 TL) olduğu belirtilmiş, mahkemece bu bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. O halde, mahkemece Yargıtay denetimine elverişli ve dosya kapsamına uygun şekilde hazırlanan bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle, 06.03.2014 tarihli ‘tutanak’ başlıklı belge gereğince taraflarca mutabık kalınan bedelden 18.523,00 TL ve 50.205,32 USD’nin davalı tarafça icra takibinden önce banka havalesi yoluyla davacı yana ödendiği, ancak mutabakata göre davalı tarafça ödenmesi gereken 8.299,68 USD’nin ödemediği gerekçesiyle bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi isabetli olduğundan taraf vekillerinin bedel yönünden yaptıkları istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak davacı vekilinin kötü niyet tazminatı yönünden yaptığı istinaf incelemesinde, emsal nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.04.2005 tarih 2005/19-286 E.- 2005/268 K. Sayılı kararı; ” İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türü, sadece ve ancak, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İ.İ.K.nun 67. maddesi anlamında “haksız” ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Tersinin kabulü, hak arama özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi hükmüne de aykırı düşer…Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır.” şeklindedir. Somut olayda, davalı tarafça yukarıda yazılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gereğince takibinin alacaklı davacı tarafça kötü niyetle yapıldığı hususu ispatlanamamıştır. Bu nedenle, mahkemece davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davacı aleyhinde hükmedilen kötü niyet tazminatı yönünden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2016 tarih ve 2015/194 Esas, 2016/845 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile takibin 8.299,68 USD asıl alacak yönünden DEVAMINA, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, Alacak likit olmakla, kabul edilen 8.299,68 USD alacağın takip tarihindeki TL karşılığı olan 20.494,39 TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, Reddedilen kısım yönünden davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 1.399,98 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 843,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 556,59 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 843,39 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 32,40 TL ilk masraf, 247,25 TL tebligat ve posta gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.079,65 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 448,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer OLMADIĞINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 4.333,74 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalıdan alınması gereken 1.399,98 TL istinaf karar harcından peşin alınan 347,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.052,74 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 121,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 07/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.