Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1814 E. 2021/850 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1814
KARAR NO: 2021/850
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2018
NUMARASI: 2015/834 Esas, 2018/352 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 04/11/2014 tarihli sözleşme ile davalının müvekkiline ait fabrikanın tüm elektrik ve yangın tesisatını sözleşmede belirtildiği şekilde yapımı konusunda anlaşıldığını, davalının sözleşmede belirlenen iş bedelinin tamamını sözleşmedeki vade tarihlerinden çok daha önce tahsil ettiğini, ancak sözleşme gereğince yapımını yüklendiği işi sözleşmede kararlaştırılan 15/12/2014 tarihinde ve eksiksiz teslim etmediğini, işin gecikmesi nedeniyle müvekkili şirketin üretim faaliyetlerinin aksadığını ve zarar ettiğini, davalı yüklenicinin eksik bıraktığı işlerin dava dışı taşeron firmaya yaptırıldığını, taşeron firmanın müvekkilinden aldığı 5.000,00 TL bedel dışında, hali hazırda müvekkilinden 11.774,00TL ile malzeme bedeli olarak 4.794,00TL + KDV bedel talep ettiğini, işin taşeron firma tarafından 30/03/2015 tarihinde tamamlandığını ileri sürerek davalının müvekkilinden sözleşmede kararlaştırılan bedelden fazla aldığı 7.670,00 TL’nin 09/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ve müvekkili tarafından işin tamamlanması için dava dışı taşerona ödenen 5.000,00 TL ile 46.000,00 TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 58.670,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek bankalara uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın sözleşme gereğince yapılan işlere ek olarak şantiyelerinde dava konusu elektrik işinin de müvekkili tarafından yapıldığını, bu işe başlarken yapılacak işlerin detaylarının, kullanılacak malzemeler ile miktarlarının ve kalitelerinin davacı iş sahibine iletildiğini, fazla ödeme olarak bahsedilen tutarın, ana iş olan elektrik işinin alt başlığı kamera kayıt sisteminin parçası olan kameraların başka bir taşerona yaptırılacağı söylendiği için sonradan ortaya çıkan bir meblağ olduğunu, davacının talebi ile başta konuşulan malzemeden daha fazla miktarda elektrik malzemesi kullanıldığını, doğal olarak çok daha fazla süre gerektiğini ve ekstradan işçilik maliyeti ortaya çıktığını, bir kısım malzemelerin davacı tarafça alındığını ancak bedelleri ilgili tarafa ödenmediği için tedarikçi firmanın şantiyeye gelerek malzemelerini iade aldığını, bu suretle müvekkilinin başka bir tedarikçiden malzeme alımını bekleniğini, bu durumun da işin teslim süresinin uzatmasına ve maliyetin artmasına neden olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, mahallinde 04/11/2014 tarihinde yapılan keşif akabinde elektrik mühendisi …, inşaat mühendisi …, mali müşavir … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 08/05/017 tarihli ek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle, davalı yüklenicinin eserin sözleşmede belirtilen sürede tamamlanamadığını kabul ettiğini, ancak gecikmenin davacı iş sahibinin talebi doğrultusunda ortaya çıkan ilave işlerden kaynaklandığını savunduğu, davacı iş sahibinin davalının ilave işler noktasındaki savunmasına herhangi bir itiraz yöneltmediği, taraflar arasındaki sözleşmede fiyatın götürü bedelli olduğu ve fazla imalâtın hesaplama yönteminin belirlenmediğinin tespit edildiği, teknik bilirkişilerin mahallinde yapılan keşifler sonrasında ve davalı şirketin sunduğu proje dökümanları ve dosya içindeki belgeler doğrultusunda taraflar arasında 04/11/2014 tarihinde yapılan sözleşmede belirtilen işlerin tamamının yapıldığı, davalının 28/09/2015 tarihindeki dilekçesinde belirttiği davacının isteği doğrultusunda ilave işlerin yapıldığının saptandığı, yapılan ilave işler hususunda davacının bir itirazının olmadığı, sözleşmeye göre yapılan işler toplamının 108.750,00 TL, proje ve keşifnamedeki işlerin toplamda 71.996,81TL, davacının fazla ödediği malzeme bedelinin 9.753,19 TL, davalı şirketin yaptığı ilave işlerin toplamda 25.645,00 TL olarak tespit edildiği, davacının taşerona ödediği bedelin 5.000,00TL, davacının davalıdan gecikme cezası olarak talep edebileceği 5.000,00TL olmak üzere toplam 19.753,19TL alacaklı olduğu ancak; davalının ilave yaptığı işlerin bedeli 25.645,00TL olmakla, davalının yaptığı ilave işler nedeniyle 5.891,81TL alacağının oluştuğu, karşılıklı hak ve alacakların mahsubu ile davacı iş sahibinin davalı yükleniciden talep edebileceği bedelin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı tarafın, müvekkilinin fazladan istediğini iddia ettiği işler ile ilgili olarak sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını istemediği gibi, sözleşmeden dönme hakkını da kullanmadığını, bu iddianın dava açıldıktan sonra dile getirildiğini, bu durumda “bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür” gereği davalının işi tamamlaması, aksi halde taşerona ödenen ek bedelin davalı tarafından tazmininin gerektiğini, Beyoğlu … Noterliği’nin 04/02/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde, davalı tarafa işi bitirmek için 5 gün süre tanınsa da, ihtarnamenin 3. Maddesinde “sözleşme gereği cezai şartın uygulanması” hususunun saklı tutulduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesinin 2. fıkrasında: “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” denildiğini, sözleşme gereği ödenmesi gereken cezai şartın 5 gün olarak hesaplanmasını kabul etmediklerini, 46 günlük gecikmenin bulunduğunu, işin dava dışı taşeronlar tarafından 30/03/2015 tarihinde bitirildiğini, ancak tüm bunların kabulüne rağmen, anahtar teslim bir sözleşmede, yeniden malzeme ve işçilik bedeline kanaat getirilmesinin ve davacının fazla ödediği bedellere rağmen davalının alacaklı olduğunun belirtilmesinin hatalı olduğunu, davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 04/11/2014 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, davacıya ait fabrikanın elektrik ve yangın tesisatı işini anahtar teslim (götürü bedel) olarak yapımını üstlenmiştir. Götürü bedeli düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 480. maddesine göre; “Eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez”. Sözleşme kapsamı dışında kalan fazla işlerin yapılması halinde bedelin 6098 sayılı TBK’nın 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca, imalâtın yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi, mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanan bu tutara KDV ve yüklenici kârı dahil olduğundan, ayrıca KDV ve yüklenici kârı ilave edilmemesi gerekir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamalarında, götürü bedelli eser sözleşmelerinde gerçekleştirilen imalâta göre yüklenicinin hak ettiği iş bedeli; ödenmeyen iş bedeli ya da iş sahibinin fazla ödemesi olup olmadığı ve miktarının, gerçekleştirilen imalâtın işin tamamına göre fiziki oranın tespiti ve bu oranın götürü bedele uygulanmak suretiyle hakedilen iş bedelinin hesaplanarak, kanıtlanan ödemeler düşülmek suretiyle belirleneceği kabul edilmektedir. Yine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamalarında, sözleşme dışı fazla imalât; işin devamı sırasında iş sahibinin talimatı ile ya da talimatı olmaksızın işin gereği olarak yüklenici tarafından yapılan ve iş sahibi yararına olan iş ve imalâtlar olarak tanımlanmaktadır. Sözleşme kapsamı dışında kalan fazla işlerin yapılması halinde bedelinin 6098 sayılı TBK 526. ve devamı maddelerinde düzenlenen vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca, imalâtın yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanan bu tutara KDV ve yüklenici kârı dahil olduğundan, ayrıca KDV ve yüklenici kârı ilave edilmeksizin hesaplanması gerekir. Taraflar arasında düzenlenen götürü bedelli yazılı sözleşmede yüklenici tarafından yapılacak işler tek tek 7 madde halinde sıralanmıştır. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi heyeti ek raporunda, sözleşme kapsamındaki ve sözleşme dışında kalan imalâtların sözleşmede sayılanlar ile karşılaştırılması yapılıp, hangilerinin sözleşme kapsamında, hangilerinin sözleşme dışı imalatlar olduğu ve miktarlarının belirlenmesi gerekirken bu hususta bir belirleme yapılmamıştır. Bunun dışında, yukarıda belirtildiği üzere, götürü bedelli eser sözleşmelerinde yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin fiziki oran yöntemi ile hesaplanması gerekmektedir. Bu yönteme göre, sözleşmede kararlaştırılan işin tamamı 100 birim kabul edilerek, eksik ve ayıplı işler düşülmek suretiyle toplam işin yüzde (%) olarak ne kadarlık miktarının tamamlandığı belirlenip, tamamlanan işe ait bu oran sözleşmedeki toplam iş bedeline oranlanarak, yüklenicinin hakettiği iş bedelinin bulunması gerekir. Sözleşme dışı olduğu belirlenen işlerin bedelinin ise, bu işlerin yapıldığı yıl ve yerdeki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Mahalli serbest piyasa fiyatları içinde KDV’de dahil olacağından, belirlenen fiyata ayrıca KDV eklenmeyecektir. Bu hususlar dikkate alınmaksızın düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, mahkemece yapılması gereken iş, aynı bilirkişi heyetinden sözleşmede belirlenen işin ne kadarının davalı tarafça yapıldığı ve talep konusu ilave işlerin sözleşme kapsamında kalan işlerden olup olmadığı tespit ettirilerek, sözleşme kapsamında kalan işler ile sözleşme dışı ilave işlerin yukarıda yazılı usullere göre hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Bunun yanında, davacı yanca davalıya gönderilen 04/02/2015 tarihli ihtarnamede cezai şart hakkının saklı tutulduğu gözetilerek, ihtarnamenin karşı yana tebliğinden itibaren tanınan 5 günlük sürenin sonundan, işin dava dışı taşeronlar tarafından bitirildiği 30/03/2015 tarihine kadarki tarih aralığı için davacı tarafın talebi ile bağlı kalınarak cezai şart miktarının belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu bilirkişi heyeti ek raporunda gecikme cezasının 04/02/2015 tarihli ihtarnamede verilen 5 günlük süre üzerinden sözleşmede kararlaştırılan 1 gün için 1.000,00 TL hesabıyla 5.000,00 TL olarak belirlenmesi ve mahkemece bu bedelin davalının alacağından mahsup edilmesi de hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2018 tarih, 2015/834 Esas, 2018/352 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.