Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1762 E. 2021/354 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1762
KARAR NO: 2021/354
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2015/852 Esas, 2018/314 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 06/05/2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Ada, … Parseldeki gayrimenkulde bulunan yapıları yıkma, yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işlerini yapma ve alanı temizleyip arınmış bir şekilde davalıya teslim etme işini üstlendiğini, sözleşmenin 8. maddesi gereğince, müvekkilinin yaptığı işin bedelini çıkacak hurdalardan tahsil etmiş sayılacağı ve buna karşılık müvekkili tarafından davalıya 1.200.000,00 TL ödeme yapılacağının düzenlendiğini, müvekkili tarafından sözleşme edilerinin yerine getirildiğini, belirlenen bedelin tamamının davalıya ödendiğini, davalı şirketin yükümlülüğünün, parselde bulunan binaların yıkım ruhsatlarını almak ve müvekkilinin sahada binaların yıkımını yapabilmesi ve rahat çalışmasını temin etmek olduğunu, ancak müvekkilinin sahada çalışması ile ilgili olarak asıl iş sahibi üniversite tarafından zorluk çıkarıldığını, yıkımı yapılacak binaların ruhsatlarının dahi alınmadığını, müvekkili tarafından davalıya gönderilen Noter ihtarnamesi ile ruhsatların derhal alınması hususunun ihtar edildiğini, müvekkilinin yıkımını yaptığı binaların moloz ve hurdalarını dışarı nakliye etme konusunda, gerek sahanın sahibi olan … yetkilileri, gerekse Kartal Belediyesi tarafından engeller çıkarıldığını, yıkımı yapılan binaların hurda ve molozlarının saha dışına çıkartılmasına mani olduklarını, binaların yıkım ruhsatları çıkartılamadığından, müvekkilinin binaları yıkabilmesi için, Kartal Belediyesi’nden ruhsat beklemek için günlerce personel ve araç parkını hiçbir iş yapmadan alanda tutması gerektiğini ve büyük miktarda iş ve emek kaybına uğradığını, davalı şirket ve …’ne binaların yıkımı ile ilgili ruhsat alınması için ihtarname gönderilmesine rağmen cevap verilmemesi nedeniyle, mevcut durumun tespiti için Kartal Belediyesi’ne yazılı olarak müracaat edildiğini ve binalardan sadece 7’li bina diye adlandırılan 7 adet fabrika binası dışında başka bir binaya yıkım ruhsatı verilmediği cevabı verildiğini, müvekkiline tüm binaların yıkılması için alan tahsis edileceğinin sözleşmeyle taahhüt edildiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ve müvekkilinin ruhsata aykırı olarak bina yıkmanın cezai ve hukuki müeyyideleri ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilince, alanda yapılan ve geriye kalan tüm işlerle ilgili olarak delil tespiti talep edildiğini, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/65 Değişik İş dosyası akabinde hazırlanan bilirkişi tespit raporunda, sözleşme kapsamında sahada yer alan bir takım binaların hesaplamaya dahil edilmemesi, sahada yer alan moloz dışında, dışarı çıkartılması gereken ve alanda bulunan hurda ile yıkılmamış binalarda kalan hurdanın hiç tespit edilmemesi, yıkım dışında sözleşme dışında ve temelde kalan işin imalat kapsamında sayılması, 1681 kamyon moloz döküldüğünün belirtilmesi, ancak kamyonların 10.187 m3 moloz attığının ileri sürülmesi gibi sebeplerle, bilirkişi incelemesinin taraflarından açılacak olan davanın unsurlarını taşımaması sebebiyle, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz ettiklerinin ve yeni rapor düzenlenmesini istediklerini, bunun üzerine ek rapor düzenlendiğini, müvekkili tarafından yapılan yıkım neticesinde 1681 kamyon moloz dışarı çıkartıldığını, bu sayının kamera kayıtları ile tespit edildiğini, bu miktarda molozun tahliyesi için kamyon başına yaklaşık 500.000,00 TL giderle toplam 840.000,00 TL masraf yapıldığını, davalının yıkım ruhsatlarını almaması, alanı teslim etmemesi suretiyle üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilinin bedelini ödemiş olduğu alanla ilgili olarak kar kaybına uğradığını, kendisine yıkılması için teslim edilen alanın toplam alan içinde küçük bir bölüme tekabül ettiğini, ruhsat alınan yerin 1 adet binadan ibaret olduğunu, buna rağmen davalı tarafça müvekkiline gönderilen ihtarname ile fesih bildiriminde bulunulduğunu, bu bildirimden sonra işin usulsüz olarak başka bir şirkete ihale edildiğini, davalının müvekkiline parselin tamamını gösterdiğini ve bu parselde bulunan tüm hurda malzemeyi devrettiğini, ancak sonrasında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeden, müvekkilinden aldığı parayı iade etmeden haksız fesih bildiriminde bulunduğunu, mevcut zararın, alanda kalan hurdanın tamamının müvekkili tarafından alınması ve bu hurdanın paraya çevrilmesi ile yıkım ve moloz nakliyesi ile ilgili gider çıktıktan sonra ortaya çıkacak kar miktarı olduğunu, yeni firmanın müvekkilinin 1.200.000,00 TL ödeyerek satın aldığı hurdaları topladığını, hatta keşif sırasında sahada bulunan ve müvekkili tarafından yıkılan binaların hurdası olan demirlerin dahi ek rapor için gidildiğinde sahada bulunmadığını, müvekkili tarafından ödenen 1.200.000,00 TL’nin, davalının sebep olduğu nedenlerle işin yapılmaması nedeniyle, işin kalan miktarının toplam işe oranına göre, davalıya ödediği bedelin geri iadesi gerektiğini, sahada yapılan delil tespitinde, saha dışına çıkartılan molozun miktarı, bunun para değeri, sahada kalan molozun miktarı ve para değeri, dışarı çıkartılan hurda ile sahada kalan hurdanın parasal değerlerinin net olarak hesap edilmediğini, bu hususların yargılama aşamasında tespitinin gerektiğini, toplam işin yüzde kaçının yapıldığı ve içeride kalan toplam hurda miktarının ve iş maliyetinin miktarlarını bilmek mümkün olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ile yaptığı sözleşmenin haksız yere fesih edilmesi, müvekkilinin bedelini ödeyerek aldığı işin başkasına verilmesi nedeniyle, müvekkilinin yoksun kaldığı karın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’ sinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile müvekkiline ödenmesine, sözleşme gereği, sahada yapılması gereken işin yıkım ve moloz ile hurda tahliyesinin, sözleşme gereği yapılması gereken işe ne oranda tekabül ettiği henüz belli olmadığından, müvekkili tarafından davalıya ödenen 1.200.000,00 TL’nin, geriye kalan iş miktarına göre fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 400.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkil şirketin, dava konusu olayda davacı şirket ile iş sahibi-taşeron ilişkisi içerisinde olduğunu, müvekkili şirketin taşeronu olan davacı ile imzalanmış bulunan sözleşmenin kaynağının, müvekkili şirket ile ihbar olunan … arasında imzalanan ana sözleşme olduğunu, davacı tarafça ileri sürülen ve dava konusu yapılan birçok hususun, esasen ihbar olunan …’nin tasarruf ve sorumlulukları ile ilgili olduğunu, davacı tarafın, sözleşmeden doğan ana edimlerini (yıkım işini tamamlamak, çıkan molozu tahliye etmek ve sahayı boş ve binaların temelleri sökülmüş olarak teslim etmek) yerine getirmediğini, buna rağmen Haziran 2015 başında önce, sahadan söktüğü muhtelif (para edecek) hurdayı sahadan çıkarttığını ve satarak gelir elde ettiğini, davacının müvekkili şirketten habersiz ve izinsiz bir şekilde ve sözleşme hilafına 28/05/2015 tarihinde işi durdurduğunu, yıkım sahasını 03/06/2015 tarihinde boşaltmaya başladığını, hemen iki gün sonra keşif yaptırdığını, aynı gün müvekkili şirkete ihtarname keşide ettiğini ve 06/06/2015 tarihinde sahadaki tüm çalışan ve iş makinalarının tahliyesini tamamladığını, 08/06/2015 tarihinde sahada tutulan tutanakta 28/05/2015 tarihinden itibaren işin durdurulduğunun da tespit konusu olduğunu, davacı tarafın, kendisi için para eden tüm malzemeyi sahadan çıkarttıktan sonra, yıkım işini yapmayarak bırakıp gittiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarının aksine, davacı tarafın tek ediminin ödeme yapmak olmadığını, en önemli ediminin, kendisine teslim edilen sahadaki binaları yıkmak, tamamen temelleri dahil sökmek ve çıkacak molozu tahliye etmek olduğunu, bu işin bir getirisi olarak yıkım sonrası açığa çıkacak “hurda tabir edilen” malzemeyi de, bedel karşılığı uhdesine alacağını, davacı tarafın yıkıma ilişkin edimini yerine getirmedikçe sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş gibi konuyu lanse etmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkili şirketin, binaların yıkımı için gerekli ortamı sağlaması ve davacının rahat çalışabilmesini sağlaması gerektiği konusunda müvekkili şirketin yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacı tarafın işini yarım bırakıp sahadan çalışanlarını ve iş makinalarını rızaları hilafına çektikten sonra, ana işveren ihbar olunan … tarafından müvekkili şirketin de işine son verildiğini, sözleşmelerinin fiilen feshedildiğini, Üniversite tarafından görevlendirilen bir başka şirket eli ile davacının yarım bıraktığı işlerin tamamlandığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında imzalanmış olan sözleşmede, yıkım ruhsatının müvekkili şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer olmadığını, yıkım ruhsatı işlemlerinin, iş sahibi ihbar olunan … tarafından Kartal Belediyesi nezdinde takip edildiğini, yıkım ruhsatı alındığını, bu hususun göstergesinin, öncelikle ekli evrak olduğunu ve yıkım işlerinin fiilen bitmiş olmasının da bu hususun kanıtı olduğunu, yıkım1.ruhsatı isimli belgeden de açıkça görülen binaların ruhsat gereği yıkımının davacı tarafça hiçbir zaman bitirilmediğini, yıkımın yapıldığını iddia ettikleri binalarda dahi, sözleşmenin açık hükmü gereği yıkımın bitirilmediğinin, temellerin sökülmediğinin, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında açıkça yer aldığını, davacının, mevcut binaların yıkımını bitirmediğini, hurdasını aldığını, hurdaları sahadan çıkarttıktan sonra da ruhsat alınmadığı şeklindeki gerçek dışı beyanlar ile sahayı terk ettiğini, yıkımı yapılan binalardan çıkan hurda ve molozun saha dışına çıkartılmasının belediye ve ihbar olunan … tarafından engellenmesine dair beyanları da kabul etmediklerini, dokunulmamış binaların dahi, sadece hurda kısımlarının sökülüp davacı tarafça saha dışına çıkartılmaya çalışılmasının söz konusu olduğunu, ihbar olunan üniversite tarafından bu konuda taraflarına talimatlarda bulunulduğunu ve bu konuda davacıya uyarılar yapıldığını, bu hususun, taraflar arasında yapılan toplantı tutanaklarına da geçtiğini ve sözleşmenin 8. maddesinin gereği olarak, yıkımı bitmemiş bulunan binaların hurdalarının saha dışına çıkartılması mümkün olmadığının davacıya hatırlatıldığını, buna rağmen, davacının sahadan çıkartabildiği tüm hurdayı götürdüğünü, bir kısım molozu sahada bıraktığını, yıkılacak binaların çoğunu ise yıkmadığını, dava dilekçesinin 8. maddesinde yer alan ve Kartal Belediyesi’nin cevabi yazısı kaynaklı “7’li bina dışında başka binaya yıkım ruhsatı verilmediği” şeklindeki beyanların, davacının gerçekleri çarpıtma çabasının ve kötüniyetinin birer göstergesi olduğunu, bizzat davacı tarafça dosyaya ibraz edilen konu ile ilgili ekte “başka binaya ruhsat verilmediği” şeklinde bir ifade yer almadığını, yıkım işinin, bu dilekçenin yazımı tarihi itibarı ile, herhangi bir idari durdurma, mühürleme işlemi olmaksızın, iş sahibinin tayin ettiği farklı bir şirket tarafından tamamlandığını, iş sürecinde Belediye, ihbar olunan … ve Çevre Şehircilik Bakanlığı arasında alana uygulanacak projelerle ilgili karşılıklı görüşmelerin yapıldığını, ancak bu konuların sahaya durdurma ve davacı firmaya ceza ve müeyyide olarak yansıması konusunun doğru olmadığını, bu hususta herhangi bir evrak ya da delilin de, davacı tarafça dosyaya sunulmadığını, bu konularda işin süreci ile ilgili de davacı firmaya bilgi aktarımı yapıldığını ve sözleşme maddelerine bu konunun girdiğini, sözleşmede : 4.1j, 4.1g ve 4.2. maddelerinde yer aldığını, alınan iki tespit bilirkişi raporunda, davacı şirketçe yapılması gereken iş miktarının 76.065,291 m3 olduğunun, 76.065,291 m3′ lük işin sadece 12.057,864 m3’lük bölümünün davacı tarafça yapıldığının tespit edildiğini, buna göre toplam işin sadece % 15,852’sinin yapıldığını, Bu işlerin de temelleri sökülmeyere eksik bırakıldığını, bu hususun açıkça sözleşmenin 4.1.f maddesine aykırı olup, davacının edimini yerine getirmediğini gösterdiğini, davacı şirketin müvekkili şirketi itham ederek, yıkıma izin verilmediği için hurdasını alamayıp zarara uğradığını ifade ettiği kısmın (kabul manasına gelmemek ve dosyasına ibraz ettiğimiz itirazlarımız saklı kalmak kaydıyla) tespit dosyasına sunulan raporda, bilirkişi tarafından 19.459,680 m3 olarak hesaplandığını, alınamayan diye ifade edilen hurda miktarının toplama göre % 25,582 olduğunu, yani sahadaki hurdanın %74,418’inin alındığını, her iki tespit raporundaki mevcut hesaplamalar ve çıkarımlar çerçevesinde davacının işin % 15,852’sini yaptığını, ancak müvekkil şirketin iyi niyetini suiistimal ederek sahadaki hurdanın % 74,418’ini aldığını, davacının, binaların bazılarını hiç, bazılarını kısmen yıkmadığı halde, yıkılacak binalarda ön hazırlık yaptığı gerekçesi ile yıkmadığı binaların çatı, pencere, elektrik kablo pano vb., havalandırma kanal ve ısıtma soğutma cihazları vb., jeneratörlerine varana dek söktüğünü ve 2 tespit bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere tırlarla sahadan çıkarttığını, 2.bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda, kalan hurdanın değeri tespit edilirken hatalı bir uygulama yapılması ve sahadan çıkartılan hurdaların değerlerinin hesaplanmadığı yönündeki itirazlarını dilekçe ile tespit dosyasına sunduklarını, bu hesaplamanın yapılmamış olmasının, müvekkili şirketin olaydaki mağduriyetinin tespit dosyasına yansımamasına yol açtığını, rapora itirazları çerçevesinde dosyaya ibraz ettikleri yazılı teklifin, davacı tarafından sahadan çıkartılan hurdanın gerçek değerini gösterdiğini, kaldı ki bu değer tespitinin ancak bu binalara gelinceye kadarki tüm işlerini eksiksiz yerine getirmiş olduklarını ortaya koyduktan sonra yapabilecekleri bir tespit olduğunun 2. bilirkişi raporunda da açık ifade edildiğini, toplam iş miktarının 76.065,291 m3 olduğunu, kendi ifadelerince yıktırılmadı denen kısmın 19.459,680 m3 olduğunu, ancak bu bölüme gelinceye kadar tamamladıkları iş miktarının ise (ki bu bölümde dahi temeller sökülmemiştir. 2 bilirkişi raporunda da belirtilmiştir.) 12.057,684 m3 olduğunu, yani davacının raporda tespit edildiği gibi, 76.065,291 m3 toplam işin 12.057,684′ ünü yaptığı kabul edilse dahi 64.007,607 m3’lük yapması gereken iş olduğunun açıkça görüldüğünü, davacının engel olunduğu bölüme gelmeleri ve bu bölümü hak etmeleri için 44.597,927 m3’lük iş yapmaları gerektiğini, bu hesaplamaların birbiriyle tutarlı olan her iki bilirkişinin tespit rakamları kullanılarak yapıldığını, davacı tarafça sözleşme gereği ödenen meblağın karşısında, sahadan çıkartılan hurda miktarının çok fahiş halde kaldığına dair yukarıdaki maddede referans verilen fiyat teklifinin manidar olduğunu, davacının 1.200.000,00 TL bedel ödediğinden bahsettiğini, karşılığında yıkım işini bitirmeden sahadan ayrıldığını ve beraberinde yıkmadığı binalardan elde ettiği hurdanın ederinin 6.937.550,00 TL olduğunu, davacı iddialarının aksine, müvekkilinin sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin yıkım sahasını elverişli halde teslim ettiğini, bu hususun, davacının sahayı sözleşmeye aykırı bir şekilde terk etmesinden soma, ihbar olunan … tarafından işin dava dışı bir başka firmaya tamamlatılması ile de sabit olduğunu, işin gerçeğinin, davacı tarafından yıkım sahasından kendisi için değerli olanı aldıktan, hurdayı söküp götürdükten sonra, raporda tespit edilen molozu tahliye etmekten kurtulmak için bahaneler uydurarak sahayı sözleşme hilafına ve izinsiz olarak terk ettiğini, bu hususların, bizzat davacı tarafça talep edilen keşif sonucu verilen rapor ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin işine, davacının sahayı tahliye etmesi sonrasında, ana işveren ihbar olunan … tarafından son verildiğini, fiilen müvekkil çalışanlarının sahadan çıkartıldığını, İşin bir başka şirkete yaptırıldığını, müvekkili şirketin fiili faaliyetinin, tespit isteyen davacı şirketin sahadan çalışanlarını çekmesi ve yıkım işine son vermesi ile bittiğini, bu tarihten sonra yıkım sahasında herhangi bir faaliyet (yıkım, söküm, tahliye, taşıma v.b.) taraflarınca yapılmadığını, bilirkişi raporunda yıkılmayacağı bildirilen binalarla ilgili firmaların herhangi bir tasarrufu olmayıp “FMK yetkililerince” ifadesinin (18.08.2015 tarihli bilirkişi raporu 1.sayfa A bendi) doğru olmayıp bu tarihte ve bilirkişi heyetinin sahayı ziyaret ettiği 17/08/2015 tarihinde firmalarının hiçbir personelinin sahada bulunmadığını, sözleşmenin 3., 4.1f, 4.1a, 5.2, 5.4,12. ve benzeri birçok maddelerinin, müvekkili şirketin fesih hakkının mevcudiyetini ve davacı tarafın haksızlığını açıkça ortaya koyduğunu, davacı tarafın, yıkım işini fiilen bırakıp, sahada keşif yapılmasına dek, müvekkili şirkete yazılı veya sözlü hiçbir bilgi vermemesi, hatta keşiften kısa süre öncesinde kendileri ile yapılan son toplantı ve notlarını içeren mail paylaşımına (Bkz. Ek :4) bir itirazda bulunmamasının söz konusu olduğunu, nitekim davacının sözleşme gereği (Bkz. 4.12 madde) bu tutanaklara imza atmak zorunda olduğunu, bu toplantı tarihinden ve yapılan toplantı tutanağından anlaşıldığı üzere davacının oyalama taktiği uygulayarak toplantılarda kararlar alırken, bir yandanda tespit talepli davasını açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tarihli bilirkişi kurul kök ve ek raporu hükme esas alınmak suretiyle, davacının gerçekleştirdiği %24,61 iş oranına rağmen, sahadan temin ettiği (yıkılıp sahadan uzaklaştırılmasına izin verilen) 56.605,611 m3 malzemenin hurda malzeme bedeline oranının; 6.937.550 / 7.482.254,68 = %92,72 göründüğü, davacı tarafça toplanan 10.054.478,17 TL tutarlı hurda bedeline karşılık davalı yana 1.200.000,00 TL ödeme yapıldığı, sahadan uzaklaştırabilecek moloz malzeme miktarına göre davacının ödemesi gereken ödeme miktarının 56.605,611 / 76.065,291 x 1.200.000 = 0,74417 x 1.200.000 = 893.005,63 TL olması gerektiği, bu durumda davacının yapmış olduğu fazla ön ödemeye 1.200.000 – 893.005,63 TL = 306.994,37 TL göründüğü, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını, hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını olmak üzere davacının yaklaşık 12.057,684 m3 + (3.749,795 m3 x 0,5) = 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiği, bu işin parasal tutarının: (13.932,58 m3 / 56.605,611) x 7.482.254,68 TL = 0,2461 X 7.482.254,68 = 1.841.639,394 TL, gerçekleştirebildiği iş oranının ise: %24,61 olduğu, davacının bilirkişi raporlarından da anlaşıldığı üzere 1.200.000,00 TL’ ye hurda sözleşmesi gereğince gerçekleştirdiği iş oranı %24,61 , hurda malzeme bedeli oranı %92,72 olduğudan , davacı taşeronun fazladan sahadan dışarı çıkardığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550,00 TL olup, bu bedelden %24,61 oranında hem yıkım, hem de taşınması işini gerçekleştirdiği, 1.841.639,00 TL ve 396.994,00 TL fazla ön ödemenin toplamının çıkartılması suretiyle davacı şirketin saha dışına fazladan 4.788.916,00 TL’lik hurda malzeme çıkardığı, davacının sözleşmenin feshinde haksız olduğu ve verdiği 1.200.000,00 TL’den daha fazla hurda bedeli aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkilinin talebinin, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince müvekkilinin yıkımını yapacağı ve ücret olarak hurda alacağı bahse konu yerin yıkım ruhsatlarının, davalılar tarafından alınamaması sebebiyle yarım kalan işten dolayı yoksun kalınan karın hesaplanması ve bunun taraflarına ödenmesi ile sözleşme bedeli olarak ödenen 1.200.000,00 TL’den yapılamayan işe tekabül eden miktarın iade edilmesini içerdiğini, sözleşmenin imzalanması aşamasında taraflarınca davalı şirkete 1.200.000,00 TL bedel ödendiğini, Kartal Belediyesinin bahse konu yerin yıkım ruhsatını iptal etmesi ile birlikte, müvekkili firmanın iş alanında çalışamayacak hale geldiğini, bu sebeple davalı firmaya ihtarname gönderildiğini, Kartal Belediyesi’ne müracaat edildiğini ve işin yapılamayacak durumda olması sebebiyle davalı şirketten alacaklarını talep ettiğini, bu husus gerçekleşmeyince de bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yaptırılan tespit ve bilirkişi incelemesine göre 12.000 m3 civarında molozun dışarı atılıp, 3.749 m3 molozun içeride kaldığının tespit edildiğini, davalı tarafın ruhsat alamaması sebebiyle yıkılamayan binalarda 40.797 m3 , sözleşme kapsamında olan ve daha sonra yıkılmayacağı iddia edilen yerde ise 19.450 m3 moloz bulunduğunu, yani toplam 60.000 m3 civarında moloz oluşturacak binanın yıkılamadığını, bilirkişilerin müvekkilinin işin % 75’ini yaptığını iddia ettiklerini, bu hesabı nasıl bulduklarını anlamanın mümkün olmadığını, basit bir hesaplama ile; yıkılacak binaların toplamından çıkacak moloz miktarı 74.000 m3 ise ve müvekkili tarafından bunun 15.000 m3 üne tekabül eden kısmı yıkılmış ise ve geriye de 59.000 m3 civarında moloz kalacak bina bulunmaktaysa, burada işin % 75 inin yapıldığının söylenmesinin hatalı olduğunu, içeriden çıkacak hurda miktarı ve fiyatı ne olursa olsun müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında yer alan binaların yıkımını yaptığını, içeride yıkımdan arta kalan moloz miktarının, yıkımını yaptığı binaların alamadığı hurdaların miktarının ve içeride davalı yanca ruhsat alınamadığı için yıkılamayan binaların belli olduğunu, içeriden alınan veya alınacak hurdaların tümünün sözleşme gereği müvekkile ait olması nedeniyle ve binaların % 25 ‘i yıkılmışken toplam hurdanın % 92’sinin alındığının söylenmesinin imkansız olduğunu, mahkeme ve bilirkişilerin işin yarım kalmasından sonra hesaplama yaparken, hatalı olarak yıkılan binaların üzerinden hesaplama yaptıklarını, taraflarından 1.200.000,00 TL’nin tüm binalar ve hurdalar için verildiğini, yıkılamayan bir çok bina varken, sadece 1/4 ü yıkılmışken taraflarına en az 900.000,00 TL iade yapılması gerekirken, davalı tarafın haksız olarak aldığı bedeli elinde muhafaza ettiğini, işin yarım kalmasının sebebinin davalının ruhsat alamaması olduğunu, ruhsatı iptal edilen yer ile ilgili feshin haksız kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişilerin yaptıkları hesaplamaların bu davadaki talepleri ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını, işin ehli, bu işten anlayan bir bilirkişi heyeti tarafından rapor alınması mecburiyetinin oluştuğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. İstanbul Üniversitesi ile davalı şirket arasında 30/04/2014 tarihinde “Yıkım Ve Moloz Taşıma İşlemi Sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme hükümlerinde tarafların sorumlulukları açık ve net olarak belirlenmiştir. Söz konusu sözleşme hükümlerine göre; davalı şirketin 3. kişilerle yapacağı işbirliği sırasında veya yaptıracağı hizmetlerden dolayı meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda Üniversite’nin hiçbir sorumluluğu bulunmadığı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4.8. maddesinde, yüklenicinin, işçileri ve alt taşeronları ile temasının tamamen kendi sorumluluğunda ilgili kanunlar, kurallar ve yönetmeliklere uygun olarak yürüteceği. 4.9. maddesinde, yüklenicinin üçüncü şahıslarla yapacağı işbirliği sırasında ya da yaptıracağı hizmetlerden dolayı meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda iş sahibi üniversitenin taraf olmayacağı ve hiçbir şekilde sorumluluğu bulunmadığı belirlenmiştir. Eldeki davanın tarafları arasında ise 06/05/2014 tarihli, İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Ada, … Parsel üzerinde bulunan yapıların yıkılması ve yıkım neticesinde ortaya çıkacak moloz/hurda taşıma işi konulu 15 maddeden oluşan bir sözleşme düzenlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde, işin tanımı, faaliyet alanından çıkacak hurdaların karşılığında, yıkımın usulüne uygun bir şekilde yapılması, çıkacak molozların alan dışına (gösterilecek toprak döküm sahasına) taşınması, yıkılan binaların molozlardan temizlenmiş arınmış bir şekilde iş sahibine/ yükleniciye teslim edilmesi şeklinde yapılmıştır. Sözleşmenin 4.2. maddesinde, taşeronun, sözleşme konusu tüm binaların, temeller dahil söküm, yıkım, kırım, moloz nakli, çıkacak olan tüm molozun kamyonlara yüklenip döküm yerine gönderilmesi, geri dönüşüm malzemelerinin ayrıştırılması işlerini ve benzeri, sözleşmenin icap ettirdiği tüm hizmetleri yapacağı, 4.1.e. maddesinde, ilgili merciler tarafından talep edilmesi halinde, hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atıklarının Kontrol Yönetmeliği’nin ilgili maddelerine görü düzenlenmesi gereken hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıkları taşıma ve kabul belgesi ile izin belgelerini düzenleyerek ilgili makamlara onaylatıp yükleniciye ibraz edeceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 6.1. maddesinde, taşeronun, sözleşme konusu işlerin tamamını, yıkım ruhsatı ve/veya yıkım izninin alınmasından itibaren 90 takvim günü içerisinde tam ve eksiksiz olarak bitireceği, 8. Maddesinde, taşeronun yükümlenmiş olduğu taahhüt karşılığında her ne nam altında olursa olsun kendisine ödeme yapılmayacağı, taşeronun bütün taahhütlerini yıkımdan çıkacak hurdalar karşılığında tahsil etmiş sayılacağı ve yükleniciye/ iş sahibine 1.200.000,00 TL ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Davacı taşeron vekili tarafından davalı yüklenici vekiline gönderilen 05/06/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede; … parsel üzerinde bulunan tüm gayrimenkullerin yıkılması ve saha içinden çıkacak olan malzemelerin, saha dışına nakledilebilmesi için gerekli yıkıma ve nakliyeye ilişkin tüm ruhsat ve izinlerin gerekli idari mercilerden alınarak birer suretlerinin kendilerine verilmesi, … parsel üzerinde bulunan ve yıkımına başlanamamış bulunan tüm gayrimenkullerin sözleşme gereği yıkılabilmesi ve ortaya çıkacak atıkların nakliyesinin yapılabilmesi için müvekkiline yer tesliminin yapılması, … tarafından sahada çalışılmasına engel çıkarılmaması konusunda güvence verilmesi, bu taleplerin karşılanmaması halinde tüm zararlar ve kâr kaybının talep edileceği ihtar edilmiştir. Davacı taşeron vekili tarafından İstanbul Büyükşehir Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen 24/06/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede, … parselde bulunan tüm binaların yıkım ruhsatlarının 5 gün içinde ivedilikle alınarak, sahanın sözleşme gereği müvekkiline terkedilmesi hususu ihtar edilmiştir. Kartal Belediye Başkanlığı tarafından davacı vekiline gönderilen 23/06/2015 tarihli yazıda, “…yapılan incelemede 7 adet fabrika binası için yıkım ruhsatı verilmiş olduğu” belirtilmiştir. İş sahibi … tarafından davalı yükleniciye gönderilen 25/08/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamede, sözleşme konusu işi yaptırmak için anlaşılan taşeronun işi bırakması ve işin devam ettirilmemesi ve devam ettirilemeyeceğine dair sözlü beyan ve yine sözleşmenin kurulum tarihinden 15 ay gibi uzun bir zamanın geçmiş olmasına rağmen işin süresinde bitirilemeyeceği kanaatine varılarak, sözleşme konusu yarım bırakılan işin 2015 Temmuz ayı içerisinde 3. kişilere verildiği, sözleşmeden kaynaklanan cezai şarta ilişkin talep ile üniversitenin uğradığı ve uğraması muhtemel zararlara ilişkin taleplerinin saklı olduğu hususu bildirilmiştir. Davalı yüklenici ile iş sahibi … ve Saha Güvenlik Müdürü imzalı 06/06/2015 tarihli tutanakta, davacı taşeron … Şirketi’nin … parseldeki faaliyetini 28/05/2015 tarihinde durdurduğu ve 06/06/2015 tarihinde de yıkım sahasında bulundurduğu iş makinelerini yıkım sahasından çıkardığı imza altına alınmıştır. Kartal Belediye Başkanlığı’nın 23/06/2015 tarihli yazısında, … parsel sayılı yerde 7 adet fabrika binası için Belediye tarafından yıkım ruhsatı verildiği belirtilmektedir. Davacı taşeron tarafından davalı yükleniciye gönderilen 05/06/2015 tarihli ihtarnamede, tüm gayrimenkullerin yıkılması ve saha içinden çıkacak malzemelerin, saha dışına nakledilebilmesi için gerekli tüm ruhsatların ve izinlerin gerekli İdari Mercilerden alınarak birer suretlerinin kendilerine verilmesi istenmiştir. Dosyada bulunan İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/65 Değişik İş sayılı dosyasına sunulan ve inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 07/07/2015 tarihli bilirkişi tespit kök ve 18/08/2015 tarihli bilirkişi tespit ek raporunda; … parselde yıkılmamış binalardan da hurda malzemesinin davacı taşeron şirket tarafından alındığı,buna göre davacı şirket tarafından toplamda 372 kamyon hurda malzemenin alındığı, bunun miktarının 5.279.21 m3 olduğu, yıkımı yapılan binaların parsel dışına atılan moloz miktarının; 12.057,864 m3, yıkılmayacağı bildirilen binaların moloz miktarının;19.459,68 m3, yıkılmış binaların parsel dışına taşınmamış moloz miktarının; 3.749,795 m3,yıkılmamış binaların moloz miktarının; 40.797,952 m3 olduğu, belirlenmiş, kalem kalem hurda malzeme cins, tutar ve birim fiyatları belirtilmiş, şantiye alanından çıkarılan hurda malzemelerin bedellerinin tespit edilemediği açıklanmıştır. Davalı tarafın talebi üzerine … Şirketleri tarafından … parsel üzerinde yaptırılan tespit akabinde tanzim edilen tarihsiz raporda; sahada kalan hurda malzeme toplam bedelinin; 495.525,54 TL, davacı şirket tarafından saha dışına taşınan toplam (372) kamyon hurda malzeme bedelinin; 6.937.550 TL olduğu belirlenmiş, 3 şirket tarafından “Şantiye Alanından Dışarı Çıkarılan Hurda Malzemelerin Miktarı” başlıklı belgede, hurda malzemeler için teklif edilen birim fiyatlar düzenlenmiştir. Mahkemece aldırılan ve mali müşavir … ile hukukçu Prf. Dr. … tarafından hazırlanan 20/10/2017 tarihli bilirkişi kurul kök raporunda; davacı şirket tarafından 237 parselde yıkımı yapılan binaların parsel dışına atılan moloz miktarının; 12.057,864 m3, yapılması gereken iş miktarının 76.065,291 m3 olduğu, davacı tarafça bu toplam iş tutarının, (12.057,864 / 76,065,291) = %15,85 oranındaki kısmının yıkımının yapılıp, molozunun parsel dışına taşınmış olduğu, (3.749,795 / 76.065,291) = %4,93 oranındaki kısmının sadece yıkımının yapıldığı, ancak parsel dışına taşınmadığı, yıkımı gerçekleşmeyen moloz miktarının oranın ise; (40.797,952 m3/76.065,291) = %53,63 olduğu, yıkımından vazgeçilen binaların moloz miktarının 19.459,68 m3 olup, oranının (19.459,68 / 76.065,291) = %25,581 olduğu, 07.07.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda yıkılmamış binalardan da hurda malzemenin taşeron şirket tarafından alındığının belirtildiği, gerek 07/07/2015 tarihli kök raporda, gerekse 18/08/2015 tarihli ek raporda, toplam (372) kamyon hurda malzemenin davacı taşeron şirketçe alınmış olduğu ve bunun miktarının 5.279,21 m2 olduğu ve 18.08.2015 tarihli raporda … parselde alınmamış hurda malzeme tutarının 3.116.928,17 TL olduğu, her iki raporda da davacı şirketçe alınan hurda malzemenin parasal tutarının ne olduğu belirtilmediği, kurulca yapılan pivasa araştırmasında 3 şirket tarafından düzenlenen “Şantiye Alanından Dışarı Çıkarılan Hurda Malzemelerin Miktarı” başlıklı beldedeki hurda malzemeler için teklif edilen birim fiyatlarının piyasa rayiç fiyatlarıyla uyumlu olduğu, Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/65 Değişik iş sayılı dosyasına sunulan 18/08/2015 tarihli rapordaki değerlendirmelere katılmanın mümkün olduğu,mahkemece, davacı tarafça alınan hurda malzeme bedelinin; 6.937,550 TL ve sahada kalan hurda malzeme bedelinin; 3.116.928,17 TL olduğuna itibar olunması halinde, sözleşme konusu binaların yıkılıp sözleşmeye uygun olarak saha dışına taşınmış olması halinde, davacı tarafça elde edilebilecek hurda malzeme tutarının 10.054.478.17 TL olduğu, davacının gerçekleştirdiği toplam işin, 12.057,684 m3 + 3.749.795 x 0,5 (bu miktar molozun taşıma isinin yapılmadığı) 13.932,58 m3 olarak hesap edildiği, bu miktar moloz miktarının yıkılıp taşınması gereken toplam 56.605,611 m3 moloz miktarına oranının %24,61 olduğu, davacının gerçekleştirdiği % 24.61 seviyeye karşın, sahadan temin edilen hurda malzeme tutarının, sahadan uzaklaştırılacak toplam 56.605.611 m3 moloz malzeme bedeline oranının 0,927 olduğu, sözleş mesel tutara oranının ise % 69 olduğu, davacının yıkılmasına izin verilip sahadan uzaklaştırılabilecek toplam işin 0,2461 oranını gerçekleştirebildiği, ancak sahadan aldığı hurda malzeme bedelinin tüm iş bedeline oranının 0,927’ ye denk geldiği, bu durumda davacının edimini yerine getiremediği bildirilmiştir. Aynı kurul tarafından hazırlanan 25/12/2018 tarihli ek raporda, 20.10.2017 tarihli kök raporun 3. maddesinde; davacı tarafça sözleşme kapsamında gerçekleştirilmesi gereken toplam iş miktarının; 76.065,291 m3 olarak belirlendiği, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/65 Değişik İş dosyasına sunulan 18.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda bir maddi hata sonucu bu tutarın; 70.000 m3 olarak belirlenmiş olduğunun yazıldığını, bu hatanın davalı tarafın itirazı üzerine düzeltildiği, sözleşme konusu işin yapılması aşamasında toplam 19.459,68 m3 işin yıkımından vazgeçilmiş olduğundan, yıkılıp taşınabilecek moloz malzeme miktarının; 56.605,611 m3 olarak göründüğü, yıkılıp taşınabilecek malzeme miktarının, sözleşmeye göre yıkılıp taşınabilecek toplam miktara oranının: (56.605,611 / 76.065,291) = %74,417 ve yıkımından vazgeçilen kısmın oranının; %25,58 olduğu, tespit raporlarına göre, yapılacak işten temin edilebilecek hurda malzeme bedelinin; 10.054,478,17 TL olduğunu, yıkılıp taşınabilecek moloz malzeme miktarına göre ekle edilebilecek hurda malzeme bedelinin; 10.054.478,17 TL x 0,74417 = 7.482.254,68 TL olduğu, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını yaptığını, bu durumda davacının yaklaşık; 12.057,684 m3 + (3.749,795 m3 x 0,5) = 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiğini, bu işin parasal tutarının; (13.932,58 m3 / 56.605,611) x 7.482.254,68 TL = 0,2461 X 7.482.254,68 = 1.841.639,394 TL olduğunu, gerçekleştirebildiği iş oranının ise: %24,61 olduğu, dosyada mübrez 3 şirket imzalı tespit raporuna göre, davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedelinin; 6.937.550 TL olduğunun belirtilmiş olduğu, rapora göre; davacının gerçekleştirdiği iş miktarının, sözleşme kapsamındaki iş miktarına oranının; 13.932,58 m3/76.065,291m3 = %18,317 ve yıkılıp taşınabilecek malzeme miktarına oranının ise; (13.932,58 / 56.605,611) = %24,61 olarak belirlendiği, davacının gerçekleştirdiği %24,61 oranına rağmen, sahadan temin ettiği hurda malzeme bedelinin, yıkılıp sahadan uzaklaştırılmasına izin verilen 56.605,611 m3 malzemenin hurda malzeme bedeline oranının: 6.937.550 / 7.482.254,68 = %92,72 göründüğü, davacı tarafça, davalı yana toplam 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık 1.200.000,00 TL ödeme yapıldığı, sahadan uzaklaştırabilecek moloz malzeme miktarına göre davacının ödemesi gereken ön ödemenin 56.605,611 / 76.065,291 x 1.200.000 = 0,74417 x 1.200.000 = 893.005,63 TL olduğu, bu durumda davacının yapmış olduğu fazla ön ödemenin/1.200,000 – 893.005,63 TL = 306.994,37 TL göründüğü, sonuç olarak, davacı taşeron şirketin fazladan sahadan dışarı çıkarttığı hurda malzeme bedeli olan 6.937.550 TL’den, hem yıkımını hem de taşımasını yaptığı işin parasal tutarı olan 1.841.639,394 TL ile fazladan ödenen 306.994,37 TL ‘nin mahsup edilmesi sonucu davacının davalıya 4.788.916,24 TL borçlu durumda olduğu sonucuna varılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; taraflar arasında imzalanan sözleşmede, yıkım ruhsatının davalı yüklenici şirket tarafından alınacağına dair bir hüküm yer almadığı, bu hususun iş sahibinin yükümlülüğünde olduğu, dosya kapsamından yıkım ruhsatı işlemlerinin, iş sahibi ihbar olunan … tarafından Kartal Belediyesi nezdinde takip edildiği ve yıkım ruhsatının alındığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde ibraz edilen Kartal belediye Başkanlığı’nın 17/06/2015 tarihli cevabi yazısı ekindeki yıkım ruhsatının, dava konusu parsel üzerindeki 7 adet fabrika binasına ilişkin verildiği tespit edilmiştir. Ancak sözleşmenin 4.1.f maddesinin açık hükmüne rağmen davacı tarafça sözleşmenin imzalanmasının üzerinden 15 aylık bir süre geçmesine rağmen yıkım ruhsatı verilen 7 adet fabrika binasının tamamının dahi yıkımının bitirilmediği, dosya kapsamında bulunan belgelerden, taraflar arasında yapılan 21/05/2015 tarihli toplantı akabinde tutulan ” Kartal Şehir Üniversitesi Final İşleri İş Programı ve Uzlaşma Konuları ” başlıklı tutanağın “yıkım işleri detayı ” başlıklı 1.maddesinden ve mahallinde yapılan tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. İşin davacı şirket tarafından bırakıldığı, dosyada bulunan davacı şirket bordrolu çalışanı olan … ile ihbar olunan … yetkilileri tarafından imzalanan tutanaklar ile sabittir. Aksini ispat, iddia eden davacı yana aittir. Dosyaya davalı şirketin davacıya işi sonlandırması hakkında talimat verdiğine dair bir delil ya da belge de sunulamamıştır. Kaldı ki, davacının sözleşme ile üstlendiği edimini sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde yerine getirmemesi sözleşmenin 5.2 maddesine de açıkça aykırı olup, davalı şirkete sözleşmeyi haklı sebeple fesih hakkı da vermektedir. Sözleşmenin 4.1.f maddesi gereğince binaların temelleri dahil olmak üzere sökülecek şekilde yıkımı ve molozun tahliyesi şeklindeki ana edimini yerine getirmeyen davacının işin sadece %15,852′ sini yapmış durumda iken yıkım sahasını herhangi bir gerekçe göstermeden ve haber vermeden, izinsiz olarak terk ettiği tutulan tutanaklardan anlaşılmaktadır. Davacı tarafça çekilen ihtarname, yaptırılan tespit davacı tarafın sahayı terk ettiğine dair tutulan tutanak tarihinden sonraki tarihlidir. Davacı yanca davalıya gönderilen ihtarname tarihi 05/06/2015’tir. İhtarname davalıya 08/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan tutunaklardan davacının işi fiilen 28/05/2015 tarihinde durdurduğu, son iş makinesini 06/06/2015 tarihinde sahadan çıkartarak, iş yerini terk ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile, sözleşmeyi sona erdiren hareketi davacı taraf gerçekleştirdiğinden davalı tarafça bu gerekçelerle sözleşmenin feshinin haklı fesih olarak kabul edilmesi isabetlidir. Sözleşmenin haklı nedenle feshi kabul edilerek yıkımı yapılmamış binalardaki hurdaların davacı tarafça alındığı kabul edilerek yapılan bilirkişi hesaplamasının doğru olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Tespit raporlarında, incelenen kamera görüntülerinden davacı tarafça yıkımı yapılmamış binalardaki toplam değeri 6.937.550 TL olan hurdaların 371 kamyon ile dışarı taşındığı belirlenmiştir. Her iki tespit raporunda; yıkımı yapılıp molozu atılmış moloz miktarının 12.057,864 m3, yıkılmamış binalardaki moloz miktarının 40.797,952 m3, yıkımı yapılmış ve molozu halen atılmamış kısmın miktarının 3.749,795 m3, yıkılmayacağı bildirilen kısmın miktarının 19.459,680 m3, davacı şirket tarafından yapılması gereken iş miktarının 76.065,291 m3 olarak belirlendiği, 76.065,291 m3′ lük işin sadece 12.057,864 m3′ lük bölümünün yani toplam işin sadece %15,852′ sinin yapıldığı, bu işlerin de eksik yapıldığı ifade edilmiştir. Bu husus sözleşmenin 4.1.f maddesine aykrı olup, davacının edimini yerine getirmediğini göstermektedir. Aynı tespit raporlarında sahadaki hurdanın %74,418′ inin alındığı da belirlenmiştir. Her iki tespit raporundaki mevcut hesaplamalar ve çıkarımlardan davacı şirketin işin %15,852’ sini yaptığı ancak sahadaki hurdanın %74,418’ini aldığı sonucu çıkmaktadır.Dosyada mübrez ve üç şirketçe imzalı tespit raporunda da , davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550 TL olduğunu belirlenmiştir. Tespit akabinde hazırlanan bilirkişi raporunda, davacı tarafça tırlarla saha dışına çıkartılan hurdanın kamera kayıtları ile tespit edilen miktarı yer almaktadır. Raporlara göre, henüz yıkımı bitmemiş binalardan çıkan hurdanın da, davacı tarafça 371 adet kamyon ile dışarı taşındığı kayıt altına alındığı belirtilerek, davacı taşeron şirketin sahadan fazladan dışarı çıkarttığı hurda malzeme bedeli 6.937.550 TL olarak hesaplanmıştır. Tespit raporları ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporundaki yıkım miktarı ile moloz miktarı birbiri ile uyum göstermektedir. Mahkemece tespit ve bilirkişi kurul raporu hükme esas alınarak, yapılan hesaplamalar sonucu, davacı tarafça, davalı yana toplam 10.054.478,17 TL tutarlı hurda malzeme bedeline karşılık 1.200.000,00 TL ödeme yapıldığı, davacının, toplam 12.057,684 m3 işin hem yıkımını hem de taşınmasını, 3.749,795 m3 işin sadece yıkımını yaptığı, bu durumda davacının yaklaşık 13.932,58 m3 iş gerçekleştirebildiği, bu işin parasal tutarının 1.841.639,394 TL ve oranının ise %24,61 olduğu, davacının ödemesi gereken miktarın 893.005,63TL olarak hesaplanması karşısında davacının davalıya 306.994,37 TL fazla ödeme yapıtığının göründüğü ancak dosyada mevcut 3 şirket imzalı tespit raporuna göre, davacının sahadan sağladığı hurda malzeme bedelinin 6.937.550 TL olması nedeniyle davacı taşeron şirketin fazladan sahadan dışarı çıkarttığı hurda malzeme bedeli olan 6.937.550 TL’den, hem yıkımını hem de taşımasını yaptığı işin parasal tutarı olan 1.841.639,394 TL ile fazladan ödenen 306.994,37 TL ‘nin mahsup edilmesi sonucu davacının davalıdan alacağının bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, sadece kamera görüntüsüne dayanılarak, iş sahasından giriş-çıkış yapan davalı taşeron şirketine ait 371 kamyon içinde hurda taşındığı kabul edilerek, farazi olarak belirlenen bu miktar üzerinden hesaplama yapan tespit ve bilirkişi kurul raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, mahkemece sadece kamyonların kamera görüntüleri ile yetinilmeyip, dava dışı iş sahibi üniversiteden iş sahası içinde bulunan ve yıkımı kararlaştırılan binalar içindeki hurdalara ilişkin tüm kayıtlar ve belgeler ile varsa fotoğrafların getirtilip, tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek, henüz yıkılmayan binalardaki hurdaların nitelikleri ve sayısının tespiti ile değerlerinin belirlenip, sözleşmenin feshedildiği de gözetilerek, yeniden hesaplama yapılması konusunda bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli ek rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/04/2018 tarih, 2015/852 Esas, 2018/314 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.