Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1723 E. 2021/406 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1723
KARAR NO : 2021/406
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/616 Esas, 2018/558 Karar
DAVANIN KONU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı, kendisi ile davalı arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi gereğince davalıya 03/02/2014 keşide ve ödeme tarihli 25.000,00 TL bedelli senet verdiğini, davalının sözleşme kapsamında üstlendiği edimlerini yerine getirmediği halde, verilen bonoya dayanarak kendisi hakkında Bakırköy …. Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, sözleşme gereğince davalı tarafça işin tam ve eksiksiz yapılmadığından hakkında yapılan takibin haksız olduğunu ileri sürerek, icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında davacı arsa sahibine ait İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü, … ada, … parsel nolu taşınmaz üzerine müvekkili tarafından bina yapılması konulu sözlü inşaat sözleşmesi yapıldığını, gayrimenkul üzerinde bulunan haciz ve ipotekler nedeniyle yazılı bir sözleşme düzenlemediğini, davacının gayrimenkulü üzerine müvekkili tarafından bina yapılabilmesi için ipotek ve hacizlerin kaldırılması gerektiğinden müvekkili tarafından davacıya ilk aşamada 25.000,00 TL borç para verildiğini, karşılığında davacı tarafından takip ve dava konusu olan 25.000,00TL bedelli bononun tanzim edilerek müvekkiline teslim edildiğini, akabinde davacının isteği üzerine müvekkili tarafından davacıya 10.000,00TL daha borç verildiğini, davacının 10.000,00 TL’lik borç için de senet düzenleyeceğini beyan etmesine rağmen düzenlemediğini, müvekkili tarafından bina inşaatına hiç başlanamadığından müvekkili tarafından sözleşme konusu işin eksik ve ayıplı yapıldığı yönündeki davacı iddialarının asılsız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, takip konusu senet metninde, senet bedelinin “nakden ” olunduğu ibaresinin yer aldığı, bu durumun aksine, “senedin inşaat sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ve sözleşme gereği yerine getirilmediğinden senedin bedelsizliğini” iddia eden davacının iddiasını ispat ile yükümlü olduğu, ancak iddianın ileri sürülüş biçimine göre, dosyaya ibraz olunan sağlık raporu vs tıbbi belgeler ve celp olunan tapu kaydının ispata elverişli olmadığı , başkaca yasal delile (yemin vs) de dayanmayan davacının iddilarının sübuta ermediği gerekçesiyle, davanın reddine, yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.Davacı istinaf dilekçesiyle, takip konusu senedin davalı yüklenici ile aralarında düzenlenen sözlü kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince teminat olmak üzere düzenlendiğini ancak davalı yüklenici tarafından sözleşme edimlerinin yerine getirilmediğini, ispat yükünün davalı tarafta olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı arsa sahibi, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında, davacı arsa sahibine ait İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü, …. ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı yüklenici tarafından bina yapılması konulu sözlü inşaat sözleşmesi yapıldığı her iki tarafın da kabulündedir.Davalı yüklenici tarafından, davacı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasından 03/01/2014 tanzim, 03/02/2014 vade tarihli, tanzim edeni davacı olan ve davalı adına tanzim edilen 25.000,00 TL bedelli bonoya istinaden, 25.000,00 TL asıl alacak, 75,00 TL komisyon ve 6.617,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.692,36 TL alacağın tahsili için 20/06/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan tapu kayıtlarından, inşaat sözleşmesine konu, İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada,… parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın tamamının davacı … adına kayıtlı olduğu ve taşınmaz üzerinde Esenler Belediyesi’ne ait, 16/08/1995 tarihli, … yevmiye numaralı, 28.500,00 TL bedelli haciz şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı, takip konusu senedin taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan inşaat sözleşmesinin teminatı olarak davalı yükleniciye verildiğini, ancak davalı tarafça edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle senedin takip konusu yapılamayacağını ileri sürmüş, davalı ise senedin, üzerine bina yapılacak taşınmaza üzerindeki haciz ve ipoteklerin kaldırılması için davacıya verilen borç nedeniyle alındığını savunmuştur.Takip ve dava konusu senet üzerinde, senedin teminat olarak verildiğine dair bir ibare yazılı olmayıp, senedin nakten düzenlendiği görülmektedir.O halde, istinafa konu eldeki davada uyuşmazlık; ispat yükünün davanın taraflarından hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır.4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. Somut olayda, davacı yan, dava ve takip konusu senedin inşaat sözleşmesinin teminatı olarak davalıya verildiğini ileri sürdüğünden ispat külfeti davacı taraftadır.6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. ” hükmü gereğincen davacı taraf, bu iddiasını senetle ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, davacının dosyaya sunduğu delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça dosyaya bu iddiasını ispatlayacak yazılı bir belge sunulamadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge de dosya kapsamında bulunmamaktadır.Davacı 13/12/2017 tarihli dilekçesi ile tanık deliline dayandığı belirterek, tanık isim ve adreslerini bildirmiş ise de, davalı vekilince 15/12/2017 tarihli oturumda davacı yanın tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini beyan etmiştir. Davacı yanca dava dilekçesinde ve delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı tespit edilmiştir.O halde, yapılan tüm bu tespitler ışığında, mahkemece davacının ispat külfeti altına girdiği dava ve takip konusu senedin taraflar arasında düzenlenen sözlü inşaat sözleşmesinin teminatı olarak davalıya verildiği yönündeki iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2016/616 Esas, 2018/558 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.