Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1702 E. 2021/530 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1702
KARAR NO : 2021/530
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/825 Esas, 2018/731 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 15/03/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca cari hesap alacağının tahsili için davalı hakkında İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 89/2 maddesine göre cari hesap sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı olarak yapılmış olmasına bağlı olduğunu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından davacının cari hesaba dayalı icra takibi yapma hakkı ve takip tarihi itibariyle müvekkili şirketten alacağının bulunmadığını, TTK’nın 98. maddesi uyarınca, cari hesap sözleşmesinin ancak kararlaştırılan sürenin sona ermesi, bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması ve son olarak taraflardan birinin iflas etmesi halinde son bulacağının belirlendiğini, davacı tarafın cari hesaba dayalı olarak icra takibi yapmasına rağmen cari hesap sözleşmesini sona erdiren bir fesih ihbarının bulunmadığını, davacı tarafça her ne kadar müvekkili şirkette bulunan teminatın da talep konusu edilmiş ise de, davacı ile imzalanan sözleşmede; yapılan işte herhangi bir kusur olmaması ve sözleşmesel vecibelerin tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiş olması kaydı ile geçici kabul işlemlerinin ikmalini takiben 1 yılın dolmasının akabinde teminatların iade edilebileceğinin hüküm altına alındığını, ancak taraflarca sözleşme gereğince nefaset, cezalar ve mevzuat icabı, tevkifi icap eden vergiler ile varsa müvekkili şirketin alacakları kesilmek suretiyle düzenlenen hesap üzerinde mutabakat sağlanamadığından söz konusu kabul sürecinin tamamlanamadığını, bu bağlamda geçici kabul işleminin tekemmül etmemiş olması sebebi ile teminat alacağı hali hazırda tahakkuk etmediğinden muaccel olmayan bir alacağın talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu icra takibi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı tarafın icra inkâr tazminatı talep etme hakkının da bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hukukçu bilirkişi … alınan kök, 2.ek rapor ve 2.ek raporun düzeltildiği rapor hükme esas alınmak suretiyle, davacının takip tarihi itibariyle davalı kayıtlarına göre davalıdan 376.986,38 TL ve 241.421,80 USD karşılığı 661.324,00 TL olmak üzere toplam 1.038.310,38 TL alacaklı olduğu, gayri menkul satış vaadi barter protokolüne ait dairenin takip ve dava tarihinden sonra davacı mülkiyetine geçtiği, dava tarihinden sonra yapılan ifa ve ödemelerin infazda dikkate alınması gerektiği ve alacağın fatura alacağı olup, likit ve belirlenebilir olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynı kayıt ve şartlarda devamına, hükmolunan alacağın %20’si olan 105.039,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında imzalanan barter sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında, barter konusu daire bedelinin, döviz cinsi üzerinden yapılan ikitelli yüklenici sözleşmesi üzerinden mahsup edileceğinin açıkça mutabakat altına alındığını, ancak davacı tarafça bu mutabakatın yok sayılarak, daire bedelinin Türk Lirası hesapları üzerinden düşüldüğünü ve günün sonunda kalan bakiye tutarının ise dolar cinsinden talep edildiğini, taraflar arasında davacıya devir ve teslimi kararlaştırılan B Blok 17 numaralı daire bedelinin, taşeron hakedişleri ile teminat hesabından düşülmesi hususunda mutabakata varıldığını, buna göre 560.000,00 TL tutarlı daire bedelinin, 005 numaralı kesin hakedişte belirtilen kur üzerinden ABD Dolarına çevrildiğini ve davacının ABD Doları üzerinden hesaplanan hakediş ve alacakları ile teminatlarından mahsup edildiğini, müvekkili şirketin, ileride hesaplar arasında TL ve ABD Doları üzerinden mutabakatlar yapılması sebebiyle ve hesapların bağlanması adına 560.000,00 TL tutarlı bağımsız bölüm bedelini basiretli tacir olan davacı ile anlaşarak belirlediğini ve bu bağlamda bütün hesaplar arasında davacının da kabulünde olan bir muhasebesel işleyiş yöntemi oluşturulduğunu, bu muhasebesel işleyiş yönteminin anlaşılabilmesi için sadece bir mali müşavir incelemesi yeterli olamayacağını, “inşaat muhasebesinde uzman bir bilirkişi” tarafından inceleme yapılmamasının usuli eksiklik olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin icra takibi, dahası dava tarihi sonrasında dahi devam ettiğinin dosyada mübrez hesap tabloları ve bilirkişi hesap raporları ile de sabit olduğunu, davacı yan tarafından yapılan takibin henüz taraflar arasındaki ticari ilişki sona ermeden önce yapıldığından, davacı yanca henüz muaccel olmayan bir alacağa karşı yapılan takip ve buna mukabilen ikame edilen davanın kabulünün hatalı olduğunu, bilirkişilerin yalnızca taraf hesap ve defterleri üzerinden cari hesap işleyişi bağlamında bir değerlendirme yaptığını, taraflar arasındaki mutbakatların, basiretli tacir olan davacının imzaladığı hakediş raporlarının değerlendirmeye alınmadığını, dosya kapsamında 5 adet bilirkişi raporu tanzim edildiğini, her bir raporda farklı kanaat ve hesaplamalara ulaşıldığını, huzurdaki ihtilaf bakımından değerlendirilmesi gereken birden fazla sözleşme ve muatabakat olduğunu, ilişkinin cari hesaplar, hakedişler, taşeron sözleşmesi ve barter sözleşmesi ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ancak dosyaya rapor sunan bilirkişilerce yalnızca şirket hesaplarına gelen ve giden tutarlar üzerinden hesaplama yapıldığını, diğer sözleşme ve anlaşmaların dikkate alınmadığını, taraflar arasında akdedilen taşeron sözleşmeleri ile 05/12/2013 tarihli her iki barter sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere, barter sözleşmesi için yapılacak kesintilerin taşeron sözleşmesi kapsamında ve işbu sözleşmeye uygun olarak mahsup edileceği konusunda taraflar arasında mutabakata varıldığını, barter hakediş kesintileri akabinde hazırlanan hak ediş raporlarında, basiretli tacir niteliğini haiz olan davacı şirket yetkililerinin de imzalarının bulunduğunu, 4 numaralı hakedişte, barter sözleşmesi kapsamında bağımsız bölüm için taşeron hakedişinden 82.026,69 ABD doları, 5 numaralı hakedişte, barter sözleşmesi kapsamında bağımsız bölüm için taşeron hakedişinden 82.026,69 ABD doları ve teminattan 91.018,14 ABD doları kesildiğini, ilgili hakedişte sabitlenmiş olan dolar satış kuru üzerinden 1 doları 2.1627 TL üzerinden çevrilerek toplam kesilen tutar olan 258.935,59 ABD dolarının 560.000,00 TL’ye denk geldiğini, nitekim taşeron sözleşmesi kapsamında tanzim edilen ve her iki taraf yetkililerinin imzalarını haiz hakediş raporlarında barter kesintisinin döviz üzerinden yapıldığının ayrıca belirtildiğini, üstelik barter bedeli 560.000,00 TL ‘nin ilgili hakedişte sabitlenmiş olan dolar satış kuruna (2.1627) sabitlenerek, mahsupların bu mutabakata göre yapıldığını, bilirkişi raporlarında barter daire bedeli düşümü hesaplamasının, davacı kabulüne ve bu yöndeki itirazlarına rağmen, Türk Lirası olarak tutulan hesaptan düşülmüş gibi hesaplama yapıldığını, 05/12/2013 tarihli barter protokolüne bakıldığında, ilgili taşeron sözleşmesinin ikitelli sözleşmesi olduğunun belirtildiğini, buna ek olarak; taraflar arasında tanzim edilen ikitelli projesinin, 05 nolu kesin hakedişin kapak sayfasında barter bedeli olarak 258.935,59 ABD dolarının belirlendiğinin açıkça yazılı olduğunu ve davacı şirket yetkilisinin işbu hakediş raporları altında imzası bulunduğunu, ancak dosyada mübrez bilirkişi raporlarında barter daire bedeli düşümünün 258.935,59 ABD Doları olarak dolar hesabından düşülmediğini, bunun yerine, 560.000,00 Türk Lirası olarak müvekkili şirket ile davacı arasındaki TL hesabından düşüldüğünü, bu şekilde yapılan hesaplamanın davacı yan lehine haksız bir kur farkı alacağı doğmasına neden olduğunu, mahkemenin hükmüne esas aldığı son rapor ile bu raporun kök raporu arasında ciddi anlamda çelişkiler olduğunu, bu çelişkilerin detaylarının dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde sıralandığını, davacının oluştuğunu iddia ettiği kur farkının takip açıldığı tarihte kurun davacı lehine artmış olmasının; “hiç bir surette kabul anlamına gelmemekle birlikte velev ki, kur düşmüş olsaydı o halde müvekkili şirketin de mutabık kalınan hakediş tutarlarını buna göre revize etmesi mi gerekecekti?” bu sorunun izaha muhtaç olduğunun açık olduğunu, kaldı ki, kanun ve mevzuatın böyle bir taraflı uygulamaya cevaz vermeyeceğini, dosya kapsamındaki 25/09/2017 tarihli raporda bu duruma değinilerek, vergi mevzuatı ve muhasebe ilkelerine de uygun olarak “her bir işlemin muhasebeye kaydedildiği her bir gün itibariyle TL’ye çevrilerek muhasebe kayıtlarına alındığı muavin defter hesaplarına göre inceleme yapılmasının daha uygun olacağı”nın değerlendirildiğini, bu durumun müvekkili şirket defter ve kayıtlarının doğruluğunu teyit ettiğini, bu sonuçla, müvekkili şirket defter ve kayıtları kapsamında karar verilmesi gerekirken, davacı şirket kayıtlarına itibar edilmesinin dikkat çektikleri çelişkileri açıkça gözler önüne serdiğini, davaya dayanak teşkil eden İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasının Türk Lirası üzerinden açıldığını, Türk Lirası üzerinden başlatılan takibin, dayanak gösterilerek ikame edilen itirazın iptali davasında ABD doları üzerinden kur farkına yönelik talepte bulunulmasının hukuki düzlemde kabul edilebilir olmadığını, davaya konu ödeme emrinde, alacağın ABD Doları olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmadığı gibi, kur üzerinden yapılan çevirmeye dair herhangi bir bilginin de yer almadığını, taraflar arasında akdedilen barter protokolünün ödeme amacıyla yapıldığını, bu barter bedelinin taraflar arasındaki cariden düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini, mahkemece tesis edilen gerekçeli kararda, taşınmaz devrinin dava açıldıktan sonra yapıldığını; dolayısıyla, takip tarihinde davacının müvekkilinden olan 560.000,00 TL tutarlı barter alacağının baki olduğunun ifade edildiğini, ancak, bahse konu barterin dairenin tapusunun devrinin taraflar arasında akdedilen 05/12/2018 tarihli Barter Sözleşmesi şartları kapsamında yapıldığını, kaldı ki, dairenin tesliminin 10/04/2015 tarihinde yapıldığını, işbu tarihten itibaren barter konulu dairenin davacı yan tarafından kullanılması hususunda bir engel bulunmadığını, müvekkili şirketin muhasebe departmanı tarafından daire faturasının, teslim akabinde 30/06/2015 tarihinde kesildiğini, mahkeme tarafından cari hesaplar dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılacaktı ise, işbu fatura tarihindeki barter mahsup ve kesintilerinin de dikkate alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvumuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 02/01/2014 tarihli İkitelli Yüklenici Sözleşmesi ile 21/08/2013 tarihli Corridor Yüklenicilik Sözleşmesi imzalanmıştır.21/08/2013 tarihli İkitelli Yüklenici Sözleşmesi ile, davacı yüklenici sıfatıyla, davalıya ait … AVM’ nin mağaza ve ofis binası cephesine, alüminyum, cam, kompakt, laminant ve alüminyum kaplama güneş kırıcı yapılması işini (cephe kaplaması) üstlenmiştir. Sözleşmede iş başlangıç tarihi 26/08/2013, iş bitim tarihi 31/12/2013 olarak belirlenmiş ve sözleşme bedeli ABD Doları üzerinden ödenmesi kararlaştırılmış olup, sözleşme 800.000,00 USD+KDV muhammen bedeli üzerinden imzalanmıştır. 02/01/2014 tarihli Corridor Yüklenicilik Sözleşmesi ile de, davacı yüklenici sıfatıyla, davalıya ait … mağaza ve ofis binasının koridorlarının cam korkuluk ve çelik yapım işlerini üstlenmiştir. Sözleşmede iş başlangıç tarihi 27/01/2014, iş bitim tarihi 7/07/2014 olarak belirlenmiş ve sözleşme bedelinin TL üzerinden ödenmesi kararlaştırılmıştır. 400.000 TL teminat senedi mukabili mart 2014 vadeli 50.000 TL 1 nolu senet, Nisan 2014 vadeli 50.000 TL 2 nolu senet, Mayıs 2014 vadeli 100.000 TL 3 nolu senet, Haziran 2014 vadeli 100.000 TL 4 nolu senet, Temmuz 2014 vadeli 100.000 TL 5 nolu senet malzeme sevkiyatı ile birlikte verileceği düzenlenmiştir.Teminat iadesinin %10’luk nakit teminat kesintisinin %5’lik kısmının iş bitiminde, %5’lik kısmının geçici kabulden sonra iade edileceği belirlenmiştir.Bu sözleşmeler akabinde, taraflar arasında imzalanan 05/12/2013 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Barter Protokolü ve 05/12/2013 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile, İkitelli yüklenici sözleşmesi ödemelerinin bir kısmının barter şeklinde yapılması hususunda taraflarca varılan mutabakat üzerine, davacının hakedişlerinden doğacak olan bir kısım alacaklarına karşılık olarak, davalıya ait … Projesi, B Blok, 4. Kattaki, 560.000,00 TL değerindeki 17 numaralı dairenin 31/12/2014 tarihinde davacıya devir ve teslim edilmesine karar verilmiştir.Sözleşmenin “ödemeler” başlıklı 3.maddesinde, daire bedelinin 21/08/2013 tarihli İkitelli Sözleşmesi bedelinden mahsup edileceği kararlaştırılmıştır.Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile, 525.199,88 TL cari hesap alacağının tahsili için 18/06/2015 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır.Davalı bu sözleşme ile dolar kurunun o tarihteki TL karşılığının 2.1627 olarak sabitlendiğini ve Dolar üzerinden 4 ve 5 nolu hakediş bedelinden düşüldüğünü belirtmektedir.Raporda takip tarihi itibariyle kur hesaplaması yapılmıştır. Dosya kapsamında bulunan ve mahkemece hükme esas alınan hukukçu … tarafından hazırlanan 25/09/2017 tarihli kök raporda; icra takip tarihi itibariyle; davacı kayıtlarına göre davacının alacağının, 379.153,11 TL, davalı kayıtlarına göre, 932.674,19 TL olduğu, bu çerçevede, davacının kendi defterlerinde alacak olarak kaydettiği ve ibraz edilen muavin defter döküm kayıtları dikkate alınarak ve böylece davacının kendi kayıtlarına itibar edilerek, davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle 379.153,11 TL alacaklı olduğu, davacının talep ettiği yıllık yüzde 10,50 faiz oranı üzerinden, icra takip talebi tarihinden dava tarihine kadar geçen 53 gün için 5.861,08 TL faiz hesaplandığı böylece icra takip tarihi itibariyle, davacının toplam alacağının 385.014,19 TL olduğu belirtilmiş, aynı bilirkişi tarafından ( tarafların itirazları ve özellikle davacı tarafından dosyaya sunulan muavin defter tutanağında tespit olunan 522.464,71 TL alacak miktarı ile raporda tespit edilen davacı defterleri ile davacı alacağının 379.153,11 TL olarak çıkmasının raporla çelişki oluşturması, davacının … olarak teslim edildiği belirtilen dairenin TL olarak borçdan düşülmek ve davacı alacağının iddialarında belirtiği gibi takip tarihi itibariyle dolar kuru üzerinde hesaplanmak suretiyle ) hazırlanan 15/02/2018 tarihli 1.ek raporunda; taraflar arasında Türk Lirası üzerinden sözleşme yapılan işler sebebiyle, davacı kayıtlarına göre, dava tarihi itibariyle, davacının davalıdan olan alacak toplamının 343.951,49 TL olduğu, taraflar arasındaki … AVM sözleşmesi’ nin ABD Doları üzerinden yapıldığı, davacı kayıtlarına göre, bu sözleşme sebebiyle davacının davalıdan alacağının, dava tarihi itibariyle, 267.346,29 USD olarak tespit edildiği, dava tarihinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklanan TL/USD Döviz Alış Kuru (2,7910) esas alınarak davacının USD cinsinden alacağının Türk Lirası olarak karşılığının 746.163,50 TL olarak hesaplandığı, bu çerçevede, dava tarihi itibariyle, davacının davalıdan olan alacağının, TL cinsinden, toplam (343.951,49 TL + 746.163,50 TL =) 1.090.114,99 TL olarak hesaplandığı, davalının TL cinsinden hesaplanan 1.090.114,99 TL borcunu, (18/06/2015) icra takip tarihinden ve (10/08/2015) dava tarihinden sonra, kısmen Barter Sözleşmesi kapsamında bir gayrimenkul ile 22/12/2016 tarihinde ödediği; bu ödemeye ilişkin fatura bedeli olan 560.000,00 TL’ nin davacı alacağından düşüldükten sonra, davacının davalıdan dava tarihi itibariyle talep edebileceği tutarın, davacı kayıtlarına göre, (1.090.114,99 TL – 560.000,00 TL =) 530.114,99 TL olarak hesaplandığı, kök raporda esas alınan ve önceki bilirkişi raporlarında tespit edilen davalı taraf kayıtlarına göre, davalının davacıya olan borcunun, icra takibi tarihi itibariyle, 932.674,19 TL olduğu, davalı tarafça kök rapora yapılan itirazda, 17.514,79 USD’lik bir tutarın dosyadaki önceki bilirkişi raporundan aynen aktarılmasında gerçekte USD olan tutarın TL olarak alınması sebebiyle bir fark oluştuğu ve bu farkın davalı lehine dikkate alınması gerektiğinin beyan edilmesi üzerine yapılan incelemede, davalının 932.674,19 TL olan borcunun, davacının TL karşılığı olduğunu beyan ettiği 35.905,32 TL ile 17.514,19 TL arasındaki fark (35.905,32 TL – 17.514,19 TL = 18.391,13 TL) kadar azaltılması sonrasında, davalı kayıtlarına göre, icra takip tarihi itibariyle, davalının davacıya borcunun (932.674,19 TL – 18.391,13 TL =) 914.283,06 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir. Aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 25/05/2018 tarihli 2.ek raporunda; davalı taraf kayıtlarına göre, icra takip tarihi itibariyle, icra takip ve dava tarihinden sonra yapılan barter ödemesi şeklindeki taşınmaz teslimi hariç tutularak, özleşmesi ABD Doları (USD) üzerinden yapılan ve bu çerçevede davacı tarafından USD cinsinden hesaplanması ve ödenmesi dava konusu edilen ve davalı tarafından hakkaniyete uygun olmayacağı gerekçesi ile itiraz edilen … projesinden davalının davacıya olan borcunun 241.420,80 ABD Doları olduğu, diğer tüm projelerin toplu sonucu olarak davalının davacıdan, 183.013,62 Türk Lirası alacaklı (davacının davalıya borçlu) olduğu bildirilmiş, 25/05/2018 tarihli “düzenlenmiş 2. ek rapor” da; davalı taraf kayıtlarına göre, TL cinsinden alacak tutarı olan 376.986,38 TL ve USD üzerinden alacağın TL karşılığı olan 661.324,00 TL toplamı esas alınarak, icra takip tarihi itibariyle, davacının davalıdan olan alacak toplamının 1.038.310,38 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasında imzalanan barter sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında davacıya devir ve teslimi kararlaştırılan, barter konusu B Blok 17 numaralı daire bedelinin, döviz cinsi üzerinden yapılan ikitelli yüklenici sözleşmesi üzerinden mahsup edileceği taraflarca mutabakat altına alınmasına rağmen, gerek davacı tarafça yapılan icra takibinde, gerekse hükme esas alınan bilirkişi raporunda 560.000,00 TL tutarlı daire bedeli, 005 numaralı kesin hakedişte belirtilen kur üzerinden ABD Dolarına çevrilerek davacının ABD Doları üzerinden hesaplanan hakediş ve alacakları ile teminatlarından mahsup edilmiştir. Oysa dosya kapsamında bulunan 4 numaralı hakedişte, barter sözleşmesi kapsamında bağımsız bölüm için taşeron hakedişinden 82.026,69 ABD doları, 5 numaralı hakedişte barter sözleşmesi kapsamında bağımsız bölüm için taşeron hakedişinden 82.026,69 ABD doları ve teminattan 91.018,14 ABD doları kesildiği, ilgili hakedişte sabitlenmiş olan dolar satış kuru üzerinden 1 dolar 2.1627 TL üzerinden çevrilerek toplam kesilen tutar olan 258.935,59 ABD dolarının 560.000,00 TL’ye denk geldiği görülmektedir. Bu nedenle, mahkemece dosya kapsamındaki hakedişler ile taraf ticari defter ve kayıtlarının eksik incelenmesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporu dayanak alınarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi isabetsiz olmuştur.O halde, mahkemece yapılacak iş, hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişiye, mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişinin katılımının sağlanarak, oluşturulacak kuruldan dosyada bulunan hakedişler ile taraf ticari defter ve kayıtları ve taraflar arasında imzalanan sözleşme maddelerinin değerlendirildiği ayrıntılı, gerekçeli denetime elverişli rapor tanzim ettirilmesi suretiyle sonucuna uygun karar vermekten ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2018 tarih, 2015/825 Esas, 2018/731 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.