Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/168 E. 2019/900 K. 09.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/168
KARAR NO : 2019/900
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2017
NUMARASI : 2015/81 Esas, 2017/593 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/07/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 15/09/2011 tarihli sözleşme ile davalının yüklenicisi olduğu “Kelebekia Premim” projesinde müvekkilinin alt yüklenici olarak projenin su izolasyonlarının yapılması işini üstlendiğini, müvekkilinin izolasyon işini yapıp hakediş bedellerini aldığını, davalı tarafın talebi ile sözleşme dışı epoksi filiz ekimi işinin yapıldığını, kesin hesapta sağlanan mutabakatta iş bedelinin 221.550,70 TL olarak kabul edildiğini, müvekkilinin bu metni “teminat bedeli hariç gönderilen cari hesap bakiyesinde mutabıkız” şerhiyle imzaladığını, davalı tarafın bakiye borcunu ödemediğinden 25/09/2013 tarihli ihtar gönderildiğini, davalının 02/10/2013 tarihli ihtarla 221.550,37 TL alacağın piyasa rayiçlerine göre çok fahiş olan 367.186,20 TL’lik ana hesap baz alınarak çıkarılmış bir bedel olduğunu, borç durumunun mutabakatla ortaya çıkarılabileceğini bildirdiğini, 09/10/2013 tarihli yazı ile de 100.000,00 TL ödeme yaptıklarını, ancak 120.000,00TL bedelin davacıya ödenmeyeceğini bildirdiğini, oysa ek işin birim fiyatlarının davalı tarafından belirlendiğini ve müvekkilince kabul edilerek toplam bedelin 367.186,20 TL olduğunu, cari hesap bakiyesinin tam olarak 121.550,37 TL olduğunu, bu miktar üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibini yaptıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmış, taraf teşkili sağlanmış, ancak davalı tarafça davaya ilişkin herhangi bir cevap ve delil dilekçesi sunulmamıştır.Mahkemece, davalı tarafça davaya cevap verilmeyerek davanın inkar edildiği, davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre 15/01/2014 takip tarihi itibari ile 26.812,31 TL alacaklı; 01/12/2015 tarihi itibari ile ise 151.666,39 TL alacaklı olarak göründüğü, davalı tarafça defterler ibraz edilmediğinden defter kayıtlarının birbirlerini doğrulayıp doğrulmadığının tespit edilemediği, davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle takip talebi ile bağlı kalınması ve alacaklılık ilişkisinin takip tarihi itibari ile bulunması gerektiği, davacı defterlerine göre takip tarihi itibari ile davacı tarafça 26.812,31 TL alacaklı durumda olduğu, her ne kadar ticari defterlerde düzeltme yapılabilmesi mümkün ise de, takip tarihinden sonra dava açılmadan önce takip dosyası bildirilerek yapılan kaydın davalı defteri ile de doğrulanamadığı, bununla birlikte davalı tarafça gönderildiği bildirilen mutabakatta davalının imzasının bulunmadığı, davalı tarafça gönderildiği beyan edilen 09/10/2013 tarihli beyanın borç kabul beyanı olarak da kabul edilemeyeceği, ayrıca usulüne uygun tutulmuş defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine kayıtların birbirlerinden ayrılamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı icra takibine yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 26.812,31 TL asıl alacak 892,62 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacak miktarı olan 26.812,31 TL üzerinden belirlenecek %20 oranında tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece takip tarihi itibariyle müvekkilinin 26.812,31 TL alacaklı olduğu benimsenmiş ise de, aslında müvekkilinin 151.666,39 TL alacaklı olduğunu, bu durumun davalının 120.000,00 TL’nin ödenmeyeceğini bildirmesi nedeniyle KDV, stopaj ve vergi ödemelerinde yaşanacak uyumsuzluklar nedeniyle 124.854,08 TL son hakediş faturasının defterlere işlenmemiş olmasından kaynaklandığını, taraflar arasındaki yazışmalardan davalının borcunu ikrar ettiğinin anlaşılacağını, yevmiye kayıtlarında düzeltme yapılmasının yasaya uygun olduğunu, uyumsuzlukların ortadan kaldırılması amaçlı olduğunu, icra takibine konulan alacaklar için karşılık ayrılması gerektiğinden müvekkilinin son hakediş alacağını takip alacağı olarak şüpheli alacak şeklinde kaydettiğini ve 121.550,37 TL’yi karşılık olarak ayırdığını, bilirkişi raporunda ise bu bedel henüz tahsil edilmediğinden 26.812,31 TL artı bakiye ile birlikte 94.738,36 TL ters bakiye görüntüsü verdiğini, düzeltme işlemi ile ters bakiyeden çıkılarak 151.666,39 TL alacak bakiyesi olduğunun belirtildiğini, ek raporda ise, 25/09/2013 tarihli ihtarla 221.550,37 TL bakiye borcun ihtar edildiği, 09/10/2013 tarihinde 100.000,00 TL ödeme sonucu 121.550,37 TL asıl alacak ve 3.857,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 125.407,51 TL alacak bulunduğu sonucuna varıldığını, mahkemece de bu sonucun kabul edilmesi gerektiğini, takip tarihi itibariyle defterlerde davacının davalıdan 26.812,31 TL alacaklı görünse de düzeltme işlemleri ile muhasebesel olarak geriye etkili sonuçlar doğurmakta olduğundan cari hesaplardaki bu düzeltmelerin hukuken de kabul edilmesi gerektiğini, salt takip tarihindeki bakiye bedel üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosyaya sunulan delillerin dikkate alınmadan karar verildiğini, davalının cevap vermemesi ve defterlerini incelemeye getirmemesinin davada haksız olduğunu gösterdiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak talep gibi karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen 15/09/2011 tarihli sözleşme ile, yüklenicinin üstlendiği “Kelebekia Projesi” kapsamındaki su ve ses izolasyonlarının davacı taşeron tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Bilahare sözleşme dışı epoksi işi kapsamında davalı tarafından davacıya gönderilen 29/11/2011 tarihli e-posta ile, davacının gönderdiği teklif fiyatlarının değerlendirildiği belirtilerek kendi tekliflerine ait birim fiyatları bildirmiş ve değerlendirilmesini istemiş olduğu, belge üzerinde birim fiyatların bu şekilde kabul edilip imzalanıp gönderildiğine dair not düşüldüğü anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı tarafça sözleşme dışı epoksi işinin yapımı konusunda varılan anlaşma gereğince işin yapıldığı, mutabakat sonrası ödenen miktar düşülerek icra takibi yapıldığı, takibe itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesi istenmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında sözleşme dışı yapılan işler yönünden düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak, dosya kapsamına göre taraflar arasındaki e-posta yazışmasından davalının sunduğu birim fiyatlar üzerinde anlaşma sağlandığı sonucuna varılmaktadır. Eser sözleşmesinde sadece defter kayıtları esas alınarak sonuca varılması her zaman mükmün bulunmayıp, mahkemece mahallinde keşif ve ölçüm yapılarak, davacının yaptığı işin miktarı belirlenip, 29/11/2011 tarihli e-postada belirtilen birim fiyatlar uygulanmak suretiyle davacının yaptığı iş bedelinin bulunması, bu bedelden yapılan ödemenin düşülmesi, varsa bakiye iş bedeline hükmedilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan ve epoksi işiyle ilgisi bulunmayıp, taraflar arasındaki önceki 15/09/2011 tarihli sözleşme konusu “su yalıtım işlerine ait olduğu anlaşılan” mutabakat metni esas alınarak yapılan hesaplama ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2017 tarih, 2015/81 Esas, 2017/593 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.