Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1614 E. 2021/347 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1614
KARAR NO : 2021/347
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 01/06/2018
NUMARASI: 2016/650 Esas, 2018/417 Karar,
DAVANIN KONU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ :18/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkil şirketin, fason olarak dokunarak kumaş haline getirilmek üzere davalı borçlu firmaya 26/01/2016 tarihli, … sıra numaralı sevk irsaliyesi ile 445 kg., 02/02/2016 tarihli, … sıra numaralı sevk irsaliyesi ile 580 kg ve 304,60 kg., 04/02/2016 tarihli, … sıra numaralı sevk irsaliyesi ile 306,60 kg olmak üzere toplam 1.636,20 kg çeşitli cins ve evsafta iplik teslim ettiğini, davalı şirkete teslim edilen bu ipliklerden 842 kg ayıplı kumaş üretildiğini, davalı borçlu firma ile yapılan şifahi sulh görüşmelerinde esaslı ayıp hatasını kabul etmesi sebebiyle müvekkili şirket tarafından 11/03/2016 tarih, … numaralı 20.005,92 TL bedelli iade faturası düzenlendiğini, aynı doğrultuda 11/03/2016 tarihli, … numaralı 842 kg. iade irsaliyesinin tanzim edildiğini, ancak davalı firmanın çeşitle bahanelerle ayıplı malı iade almadığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından ayıplı mal bedelinin tahsili amacıyla Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, haksız vel kötü niyetli itiraz sebebiyle takip miktarı tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevabında, davalı şirketin davacı şirketten fason iş aldığını, söylendiği gibi kumaşların yapıldığını ve davacı tarafa zamanında teslim edildiğini, teslim edilirken kontrol edilerek teslim alındığını, buna karşılık davalı şirket tarafından faturanın kesildiğini, ayrıca bu işlemler yapılırken davacı şirket tarafından her gün malların kontrol edildiğini, yapılan iş karşılığında 3.250,00 TL alacaklarının bulunmasına rağmen, davacı tarafından 20.005,92 TL’lik haksız takip başlatıldığını, davacı tarafa herhangi bir kusurlu mal vermediğini ve borcunun da bulunmadığını, davalı tarafça kumaşların kusursuz teslim edildiğini, davalıdan sonra kumaşların davacı firma tarafından yıkatılarak ram işlemlerinin yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı tarafça numune olarak sunulan dava konusu ürünlerin, bilirkişi kurulunun uzman üyesi tarafından yapılan incelemede, açık ayıplı olduklarının tespit edildiği, tanık beyanlarına göre davacının teslimden son8ra gerekli kontrolleri yaptığı ve tespit edilen ayıpları davalı şirkete bildirdiği, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının 842 kg ayıplı kumaş imla edildiğini ispat ettiği, rapora göre kumaşların %75 oranında ayıplı olduğu ve bu sebeple %80 tenzilatlı satılabileceği, davacının iade faturasına konu zararının 11.114,40 TL olduğu, bu nedenle iade faturasını düzenlemekte haklı olduğu, bu meblağdan davalının bakiye 3.250,63 TL alacağının mahsubu sonucu kalan 7.863,77 TL aslı alaca yönünden davacının ispat edildiği gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, Büyükçekmece ….İcra Dairesinin … Esas sayılı takibine davalı tarafından yapılan itirazın 7.863,77 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin 7.863,77-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacaklının talebi aşılmamak üzere değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı istinafında, önceki beyanlarını tekrar ettiğini, davacının bizzat gelerek, kontrol ederek malı teslim aldığını, ancak bir ay sonra malın kusurlu diyerek parasını ödemediğini, takibin haksız olduğunu belirterek, kararın lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak ayıplı ifa nedeniyle düzenlenen iade faturasına dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı tarafça, kendisi tarafından verilen ipliklerle davalı tarafından örülen kumaşın ayıplı olduğu ileri sürülmüş, davalı taraf ise ayıplı ifanın söz konusu olmadığını, bakiye 3.250,00 TL iş bedeli alacağı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Taraflar arasında sözlü olarak, davacı iş sahibinin çeşitli tarihlerde vermiş olduğu ipliklerle, davalı yüklenici tarafından kumaş örülmesi için eser sözleşmesi kurulduğu, bu kapsamda örülen kumaşın davacıya tesim edildiği, davacının buna ilişkin bakiye 3.250,63 TL iş bedeli borcu kaldığı hususlarında taraflar arasında bir anlaşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı yüklenici tarafından örülen kumaşlarda ayıp bulunulup bulunmadığı, eğer var ise buna ilişkin olarak süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunulmadığı ve ayıp nedeniyle davalıdan talep edilebilecek bedel iadesinin ne miktarda olması gerektiği hususlarına ilişkindir.Mahkemece, uyuşmazlığı çözümü için davaya konu kumaş toplarının başında tekstil mühendisi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan iki kişilik bilirkişi heyetiyle keşif yapılarak 08/11/2017 tarihli kök rapor ile 15/05/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Ancak, kök raporun 5.sayfasının başında belirtildiği üzere söz konusu keşifte lacivert ve beyaz 30/1 karde iplikten imal edilmiş 842 kg 30/1 çizgili ottoman kumaş temsilen rastgele seçilen 4 top kumaş üzerinde inceleme yapılmış olup, bunlardan 3 tanesinde kumaş boyunca devam eden boyuna çizgi ve delikler bulunduğu görülmüştür. Oysaki gerek toplam kumaş kilogramından, gerekse raporda yer verilen fotoğraflarda davaya konu kumaşların 4 toptan çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. Seçilen 4 adet topun sadece 3 adedinde ayıp tespit edilmesi göz önünde bulundurulduğunda, tüm topların ayıplı olmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da bu doğrultuda değerlendirme yapılarak kumaşların 3/4’ünün ayıplı olduğu kabul edilmiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan bu ayıp değerlendirme usulü dosya kapsamına uygun olmayıp, taraflar arasında ihtilaflı olan ayıplı ifanın mevcut olup olmadığını tartışmaya yer vermeyecek şekilde ortaya koymaya da yeterli değildir. Bu durumda, mahkemece, keşif mahallinde mevcut bulunan ve ayıplı olduğu iddia edilen, taraflar arasındaki kumaş dokuma sözleşmesine konu tüm kumaşların bilirkişilere incelettirilerek, kumaşların ne kadarının ayıplı olduğu belirlenip, tespit edilen ayıplı işlerin bedelinin hesaplattırılarak davacı iş sahibinin talep edebileceği ayıplı ifa bedelinin belirlenmesi için bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu doğrultuda bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2018 tarih, 2016/650 esas, 2018/417 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.