Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1552 E. 2018/1236 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1552
KARAR NO : 2018/1236
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018 (istinaf incelemesine konu ara karar)
NUMARASI : 2018/730 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
TALEP KONUSU: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ : 03/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen ara karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili ile davalı borçlu şirketin 15.04.2016 tarihinde kaba inşaat işleri taşeronluğu sözleşmesi başlığı altında sözleşme yaptığını, sözleşme ile İzmir Özel Kent Hastanesinin beton kaba işlerinin yapılması hususunda taşeron firma olarak işin yapımı üstlendiğini, müvekkili tarafından işin eksiksiz teslim edilerek borçlu firma tarafından taşeron dosyasının kapatılmasına ilişkin Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazı yazıldığını, işin hakediş bedeli olarak 1.965.074,67-TL olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından ekte sunduğu faturalardan da anlaşılacağı üzere tutar üzerinden fatura kesildiğini, fakat müvekkiline hak edilen bedel eksik ödenerek toplam da borçlu şirket tarafından müvekkili şirkete 1.778.000,00 TL ödeme yapıldığını, arta kalan 187.074,67 TL bedelde ödeme yapılmadığını, faturalar ile beraber ekte metraj belgelerini de mahkemeye sunduklarını, davalı tarafın arta kalan bedeli ödemekte kayıtsız kalması üzerine müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile takibe geçildiğini, davalının ise asılsız iddialar ile kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ayrıca, ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davaya konu alacakların müvekkili tarafından ödenmiş olup, herhangi bir borcunun bulunmadığını, işveren müvekkili firma ile davacı arasında 15.04.2016 tarihinde Kaba İnşaat İşleri Taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirket tarafından davaya konu alacaklar ödendiğini, cevap dilekçe ekinde sunmuş olduğumuz belgelerden de görüleceği üzere müvekkilin karşı tarafa ödenmemiş herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete sözleşmede kararlaştırılan işlere istinaden toplam 1.965.074,71-TL bedelli üç adet hakediş faturası kesildiğini ve müvekkili şirket tarafından faturalara istinaden 1.965,500,00-TL bedel ödendiğini, müvekkilinin davacıdan 425,29-TL alacaklı olduğunu, davacı tarafın sözleşme hükümlerine aykırı olarak işçilerin ücretlerini ödemediğinden müvekkili tarafından sözleşme gereği davacının hakedişinden kesinti yapıldığını, yine davacı tarafın süresinde işi teslim etmediğinden sözleşmeye göre davacı tarafın gecikme cezası ödemesi gerektiğini, davacının taahhüdünü üstlendiği hastane binası ek inşaatındaki edimlerini sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmediğinden kesin kabulün yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf incelemesine konu yerel mahkeme ara kararında; “dava dilekçesi ekinde alacağın varlığını ispata yarayan belge bulunmayıp sadece dava dilekçesi bulunmakla ve bu haliyle alacağın tespitinın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle ihtiyati haciz talebinin reddine” dair karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurarak, kararın kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK’nun) 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olup, kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunun yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanması hâlinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği İİK’nun 258’nci maddesinde düzenlenmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, özellikle İİK’nun 257 ve 258’nci maddeleri gözetilip, ibraz edilen delillere göre alacağın varlığı ve muaccel olduğu konusunda kanaat edinilmesi hâlinde ihtiyati haciz isteminin kabul edilmesi, aksi hâlde istemin reddine karar verilmesinden ibarettir.
Bu itibarla yerel mahkeme gerekçesi dosya kapsamına uygun olup, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2018 tarih ve 2018/730 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 03/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.