Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1542 E. 2019/162 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1542
KARAR NO : 2019/162
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : 2014/727 Esas, 2016/1361 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 07/02/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Taraflar arasında görülüp sonuçlandırılan menfi tespit davasında davacı vekili dilekçesinde, taraflar arasında 25/12/2013 tarihli sözleşme ile 2 adet vinç imaline ilişkin sözleşme tanzim edildiğini, bu sözleşme ile davalı tarafın müvekkiline ait 2 adet kamyona vinç imali ve servis hizmeti verilmesi için anlaşma sağladıklarını, sözleşme gereğince müvekkilinin ödemesi gereken peşinatı ve çekleri davalıya verdiğini ancak davalının malları süresinde sağlam ve çalışır biçimde teslim etmediğini, müvekkilinin bu tutanağa eksiklikleri yazarak karşı tarafa bildirdiğini, davalı firmanın vinçleri teslim etmeyerek müvekkilinin zarar etmesine yol açtığını, malın eksik olarak teslim tarihinin 09/07/2014 olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalıya 26.000,00-TL peşin ve 137.400,00-TL’lik çek verildiğini ayrıca müvekkiline ait … plaka sayılı aracın davalı tarafta vinç yapımı için beklerken, davalı tarafça özel işlerinde kullanılıp başka bir araca çarptığını, oluşan hasar nedeniyle değer kaybı olduğunu belirterek araçta oluşan değer kaybının tespitine, uğranılan zararların ve imal edilen ürünlerdeki ayıp oranına göre borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf yargılama aşamasında araç nedeniyle değer kaybı talebinden vazgeçmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın iddialarını kabul etmemiştir. Yerel mahkeme istinaf incelemesine konu kararında; “Açılan davanın kısmen kabulü ile: Davacı tarafından açılan menfi tespit davasında taraflar arasında düzenlenen sulh protokolü hükümleri nazara alınarak devam eden yargılama sonunda davacının eser bedelini ödediği, davalının sağlam vaziyette vinç teslimini yerine getirilemediği, bilirkişi raporuna göre 24.460,00 TL masraf gerektirdiği anlaşıldığından davacı tarafça davalıya ödenen 24.460,00 TL’nin ödeme tarihi olan 08/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacı aracı kullanamamaktan dolayı uğradığı zararın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, bu konudaki talebin reddine,” dair karar vermiştir. Yerel mahkeme kararına karşı davacı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Yargılama aşamasında taraflarca her iki tarafın imzasını içeren 08/05/2015 tarihli borç tasfiye protokolü düzenlenmiş, bu protokolde tarafların yükümlülükleri belirlenmiş, yerel mahkeme hüküm verirken bu protokolü esas almıştır. Davacı tarafın protokolde belirtilen 137.500,00-TL miktarındaki ödemeyi yaptığı her iki tarafın da kabulündedir.Yargılama sırasında gerek protokolden önce, gerekse protokolden sonra makinalar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Dava konusu vinçler görülüp incelenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen protokolden önce davaya konu 2 adet vinç üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ilk raporda, (01/04/2015 tarihli rapor) araçların sözleşmeye göre imal edilmedikleri, onarım sonucu araçların kullanımının mümkün olacağı belirtilmiştir. Ayrıca raporda vinçler üzerindeki kusurlar tek tek belirtilmiş, 2 vinç için tamir bedeli hesaplanmıştır. Taraflar arasında düzenlenen protokolden sonra yine makineler üzerinde aynı heyet inceleme yapmış, 19/10/2015 tarihli ek raporda, makineler üzerindeki yapılan incelemede davalı şirketin 08/05/2015 tarihli borç tasfiye protokolünün 4.maddesindeki şartları tam olarak yerine getirmediğini belirtmiş, tespit ettiği arızaları bildirmiş, makinalardaki mevcut eksikliklerin bu günkü bedelinin KDV dahil 25.960,00-Tl olduğunu beyan etmiştir.Yargılama aşamasında farklı bilirkişi heyetinden de rapor alınmış, bu heyet de keşif mahallinde dava konusu vinçler üzerinde ve dosya üzerinde inceleme yapmış olup, 15/02/2016 tarihli raporlarında her iki aracı inceleyerek 19/10/2015 tarihli ek bilirkişi raporundaki yazılı husus ve tespitlerin aynen devam ettiğini, sadece vinç bomu hidrolik yağ tankı ile ilgili olarak imalatçı firmanın servis raporundan yağ tahliye borusunun uzatılarak revizyon yapıldığının anlaşıldığını, önceki rapordaki eksik tespit edilen bu hususun giderildiğini belirtmişlerdir. Aynı bilirkişi heyeti 09/05/2016 tarihli ek raporlarında, bir önceki raporda belirtilen revizyonun maliyetinin serbest piyasa birim fiyatının 1.500,00-TL olduğunu, bu nedenle bakiye tespit edilen tamirat ve tadilat masrafının serbest piyasa birim fiyatlarına göre 25.960,00-TL-1.500,00-TL= 24.460,00-TL olduğunu tespit etmişlerdir. Bu heyet 2. Ek raporlarında, davalı tarafın borç tasfiye protokolünde üzerine yüklenilen yükümlülükleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini (tespit edilen eksik ve ayıpların protokol kapsamında yapılması ve giderilmesi gereken ayıplar olmasına rağmen), protokolden sonra mevcut halde giderilmeyen eksiklik ve ayıpların maliyetinin 24.460,00-TL olduğunu belirtmişlerdir. Her ne kadar mahkeme kararı taraf vekillerince istinaf edilmişsede, davalı vekilince istinaf harcı yatırılmadığından bahisle, Dairemizin 18/10/2017 tarihli 2017/1227 esas, 2017/704 sayılı kararı ile mahalline geri çevrilmiş, davalı tarafça harç ikmali yapılmadığından ilk derece mahkemesince 14/02/2018 tarihli ek karar ile, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurulmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın da davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış olduğu görülmüş, bu nedenle sadece davacı tarafın istinaf talebi yönünden inceleme yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin taraflar arasında düzenlenen protokolü esas alarak hüküm vermesi (davacının protokolde belirtilen ödemeyi yapması da gözönüne alınarak) dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2016 tarih ve 2014/727 Esas, 2016/1361 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 418,00-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 373,60-TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 07/02/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.