Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1530 E. 2021/399 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1530
KARAR NO : 2021/399
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2015/834 Esas, 2018/173 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davalı şirket ile 19/02/2014 tarihinde Rize ili, … İlçesinde … dolum tesisi yapımı işi için bir sözleşme imzalandığını, işin 16/04/2014 tarihinde kabulünün yapıldığını, yapı kullanım izin belgesinin alındığını, sözleşmenin eki olan metraj listesinin 6.1.11 maddesinde de görüldüğü üzere arsa üzerine yapılması planlanan binanın prefabrik satış binası olmasına rağmen müvekkili şirketin “projede prefabrik bina yapmak ucuz ve basit bir seçim olur” düşüncesiyle yapılan teklif ve firma yetkililerin de onayı üzerine binanın projesinin prefabrik bina yerine hafif çelik binaya çevrildiğini, aradaki fiyat farkının da müvekkili şirketçe karşılanarak hesap mutabakatına bedelsiz olarak yansıtılmak suretiyle davalıya jest yapıldığını, hafif çelik sistemi yapılırken de statik hesaplarda kullanılması gereken kar yükü kat sayısının TSE’nin bu konuda bölgelere göre kullanılması gereken kar yükü katsayıları tablosundan alınarak statik hesabın buna göre yapıldığını, davalının arsasının deniz ile neredeyse aynı kotta olduğunu ve 0,75 kat sayısının kullanılması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından da bu katsayının kullanılarak imalatın gerçekleştirildiğini, bu katsayıya göre maksimum kar miktarının 75 cm’yi geçmemesi gerekirken Ocak ayında bu bölgede yağış miktarının fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere 100 cm’nin üzerine çıktığını ve idare binasının çatısının çökmesine sebep olduğunu, önceden ön görülemez ve önlenemez doğal bir afet sebebiyle çökme meydana geldiğini, müvekkili şirketin yaptığı imalat ve montajdaki herhangi bir hatasından kaynaklanmadığını, diğer bir hasarın ise su deposunda meydana geldiğini, projede seçilen su deposunun portatif eklemeli sistem “iç mekan ” su deposu olup, proje aşamasında bu su deposunun bu projeye uygun olmadığı hususunda defalarca uyarı yapılmasına rağmen daha önce yaptırdıkları tesislerinde de aynı depoyu ve hatta aynı marka modeli kullandırttıkları gerekçesi ile projede bu malzemenin kullanılmasında ısrar ettiklerini, hasar meydana gelince de sorumluluğu üstlenmediklerini, tesis tamamlanıp geçici kabul yapıldıktan sonra davalı tarafından tesis için… Şirketine All Risk Sigortası yaptırıldığını, aşırı kar yağışı sonucunda hasar meydana geldiğinde … nezdinde oluşturulan hasar dosyası ile Trabzon Yapı Denetim Firmasının bilirkişi olarak tayin ettirilip hasar tespitinde bulunulduğunu, bundan sonra meydana gelen hasarların onarımı ve yeni imalatların tamamının davalı şirketin talebi üzerine taraflarınca yaptırıldığını ve yapılan bu işlere ilişkin tüm bilgi ve belgelerin temin edilip hesaplarda kullanılan tekliflerin tamamı bu profarma faturalar üzerinden değerlendirilme yapılarak 69.777,35 TL hasar bedeli ödenmesi kanaati ile rapor oluşturulduğunu, bu raporlar doğrultusunda sigorta şirketinin davalı firmaya hasarla ilgili ödemeyi yaptığını, davalı şirketin sigorta şirketinden ödeme almasına rağmen müvekkili şirkete ödeme yapmayı garanti kapsamı içinde kalan işlerden olduğu gerekçesi ile reddederek kendisine gönderilen faturayı iade ettiğini, oluşan hasarda müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, davalı tarafın sigorta şirketinden de ödeme alarak sebepsiz zenginleştiğini, bu alacaklarının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından başlattıkları takibe davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunun belirterek, itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, sözleşmeye konu tesisin Avrupa standartlarına ve uluslararası normlara uygun biçimde yapılması için davacı tarafla sözleşme imzaladıklarını, davacı tarafın inşa ederek teslim etmiş olduğu tesisin çatısının teslimden çok kısa bir süre sonra 9/1/2015 tarihinde çöktüğünü, bunun sonucu olarak kâr kaybı ve maddi zarara uğradığını, sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı tarafa ihbar ve bildirimler yapılarak ayıpların giderilmesi ve sözleşme kapsamındaki sorumlulukların yerine getirilmesinin istenildiğini, sözleşmenin 3.4.maddesi ile sadakat ve özen borcunun düzenlendiğini, 3.7. maddesinde gereği halinde projenin düzeltilmesinin sağlamamak yükümlülüğünü üzerine aldığını, 3.21.maddesi ile her türlü zarara karşı sorumluluğu kabul ettiğini 5.4.maddesi ile kendi kusurundan kaynaklanan malzeme zayiatının sorumluluğunu üzerine aldığını, hakkediş ödemelerinin yapılmış olmasının davacı tarafın işin sağlamlığı bakımından olan vecibelerinin azaltmayacağı ve kaldırmayacağının açıkça ifade edildiğinin garanti başlıklı 10.maddesinde davacı tarafın yükümlülüğünün onarım ve yeniden inşa maliyetlerinin davacı tarafça üstlenilmesinin gerekli kıldığını, olayın garanti süresi içinde gerçekleştiğini, davacının faturasının da bu nedenle iade edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tesisin çatısının çökmesine kar yağışı neden olmuş ise de, bilirkişi raporuna göre söz konusu kar yağışının miktar itibariyle doğal afet niteliğinde olmadığı, hasarın projeden ve uygulamadaki hatadan kaynaklandığı, sözleşmenin 10. maddesinde yapılan işe 5 yıllık garanti verildiğinden hasar bedelinden ve gideriminden davacının sorumlu olduğu, davacının sigorta şirketinden aldığı ödemenin sehven yapılan bir ödeme olduğu, sigortaya iade edeceklerini beyan ettiği, ayrıca bu durumun davacının sorumluluğunu ortadan kaldıramayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, … Sigortanın gönderdiği hasar dosyasındaki olayın hemen akabinde yaptırılan ekspertiz raporunda hasar nedeni olarak kar ağırlığının gösterildiğini, bu tespitin hiç dikkate alınmadığını, sigorta poliçesinin ortada doğal afetin oluşmadığı bir durumda hasarı teminat altına almayacağı hususunun göz ardı edildiğini, olaya sebebiyet veren kar yağışı doğal afet niteliğinde olduğundan müvekkilinin vermiş olduğu garanti kapsamına girmeyeceğini, davalı şirketin, hasarın bilabedel giderilmesi talebinin taraflarınca reddedilmesi üzerine, sigorta şirketinden alacağı paralardan ödeme yapacağını söyleyerek tamir ve tadilatı müvekkiline yaptırdığını, ancak sigortadan aldığı paradan ödeme yapmadığını bu şekilde sebepsiz zenginleştiğini, meydana gelen hasarın doğal afet sebebiyle oluştuğu, hem ekspertiz raporu ile hem de yapılan sigorta ödemesi ile anlaşmasına rağmen, olaydan çok sonra varsayımlara dayalı hazırlanan iki afaki raporun dikkate alınarak karara dayanak yapıldığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili katılma yoluyla istinafında, davacının haksız ve kötü niyetli davası reddedilmiş olmasına rağmen kötü niyet tazminatı talepleri hakkında bir hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu İİK’nın 68. maddesi gereğince itirazın kesin kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle reddi kararı ile alacaklının borçlunun talebinin bulunması şartıyla itiraza uğrayan alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilebilmesi için kötü niyetli görülmesinin şart olmadığını, davacının istinaf sebeplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, meydana gelen hasarın projenin ve uygulamasının hatalı olmasından kaynaklandığını müvekkili şirket tarafından yaptırılan inceleme sonucunda ki raporda ve mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında tespit edildiğini, mücbir sebeple oluşsa dahi davacının kusur sorumluluğu aranmaksızın 5 yıl boyunca teknik sorumluluk ve garanti taahhüdünde bulunduğunu, sigorta ekspertiz raporunda kar yağışının doğal afet niteliğinde olduğuna dair bir tespitte yer verilmediğini, sigorta ile süren sürecin davaya bir tesirinin bulunmadığını belirterek, kararın taleplerin doğrultusunda düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine yapılan tesisin çatısının yağan kar nedeniyle çökmesi sonrasında davacı tarafından yapılan tamirat bedelinin, davalının bu bedeli sigorta şirketinden tahsil etmesi nedeniyle tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Taraflar arasında imzalanan 19/02/2014 tarihli sözleşme gereğince, davacı yüklenici tarafından sözleşmeye konu “CNG Dolum Tesisi” yapılarak davalı iş sahibine teslim edilmiş, sonrasında yağan kar nedeniyle tesisin idari kısmının ve su deposunun çatısı çökmüş, söz konusu çökme hasarı davacı şirket tarafından yapılan onarımla verilmiştir. Davalı şirket tarafından ayraca, … Sigortaya yaptırılan sigorta poliçesi kapsamında söz konusu hasara ilişkin olarak 69.777,38 TL’lik hasar ödemesi alınmıştır. İlk derece mahkemesince, taraf delilleri toplanıp, Kendirli Belediye Başkanlığı’ndan ilgili projeler, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden hasara konu döneme ilişkin kar yağışı bilgileri getirtilerek mahallinde talimat yoluyla yaptırılan keşif neticesinde, inşaat yüksek mühendisi, makine mühendisi, mali müşavir ve hukukçu bilirkişiden oluşan dört kişilik bilirkişi heyetinden 24/08/2016 tarihli kök rapor alınmış, daha sonra yine talimat yoluyla aynı bilirkişi heyetinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yatırılarak, 02/11/2017 tarihli ek rapor alınmıştır. Sunulan bu kök ve ek rapor bilirkişi heyeti raporlarında, ayrıntılı olarak gerekçeleri açıklanarak, tavanı çöken idare binasına ait mevcut mimarı projeye göre binanın betonarme ve çatısının eğimli ahşap çatı ise de uygulamada çelik çatı olarak yapıldığı, ancak bu değişikli ile ilgili taraflar arasında bir yazılı bilgi ve belge mevcut olmadığı gibi çelik çatıya ait de statik proje temin edilmemesine rağmen çökmeye neden olduğu belirtilen karın çatının çökmesini gerektirecek doğal afet niteliğinde olmadığı, diğer gaz ana dolum binası ile kompresör binalarının da çelik çatı olup, tam projesine göre uygun olmadığı ve projeleri iki istikamette rijit olmamasına rağmen kar nedeniyle binaların çatılarında herhangi bir hasar gelmemiş olmasının da idare binasının çelik çatı projesinin ve uygulamasının çok daha hatalı olduğunu gösterdiği, gerek idare binasının gerekse su deposunun çatılarının çökmesinin yağan karın bir afet niteliğinde olmasından değil, taşıyıcı çelik çatıların projelerinin veya uygulamalarının kusurlu olmasından kaynaklandığı, bunun işin uzmanı olmayanlar bakımından gizli kusur niteliğinde olduğu, sözleşmenin 3.7 maddesine göre yüklenicinin işin herhangi aşamasında sözleşme ekindeki proje detayı ve teknik şartlarda belirtilen nitelikte inşa edilemeyeceğinin tespit edilmesi halinde derhal davalı şirketin bilgilendirilerek projenin düzeltilmesinin sağlamakla yükümlü olduğu, aksi takdirde tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğu, idare binasının çatısının çelik çatı olarak değiştirilmesinin nedeninin de dava dosyasında gerekli bilgi ve belge olmadığından anlaşılamadığı, davalı şirketin onayının gerekmesine rağmen dosyada buna dair onay da bulunmadığı gibi bu idare binasına ait değişikliğin gerekçesinin de tespit edilemediği, sözleşmenin garanti bölümünde yapılacak olan işlerin geçici kabul tarihinden itibaren 5 yıl süre ile garanti kapsamında olduğunun belirtildiği, buna göre gerek çelik çatı projesindeki kusurun gerekse uygulamadaki kusurun davacı yüklenici firmanın garanti kapsamında olduğu belirtilmiştir.Alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespit ve görüşler, bu görüşlerin dosya kapsamı ile uyumlu olması karşısında, davaya konu hasara neden olan kar yağışı miktarının doğal afet niteliğinde olmadığı, hasara neden olan çatı çökmesinin projeden ve uygulamadaki hatadan kaynaklandığı, gizli ayıp mahiyetinde olduğu tespit edilen bu durum nedeniyle oluşan hasarın davacı yüklenici tarafından giderilmesi gerektiği, ayrıca sözleşmenin 10. Maddesine göre yapılan işe 5 yıllık garanti verildiğinden de söz konusu hasar bedelinden ve gideriminden davacı yüklenicinin sorumlu olduğu, davalının ayrıca yaptırmış olduğu sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigorta şirketinden hasar bedeli almasının davacının sorumluluğuna herhangi bir etkisi bulunmadığı gibi davacının sorumluluğunu da ortadan kaldırmayacağı, bu durumun davacı aleyhine bir sebepsiz zenginleşme oluşturmayacağı, buna göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davalı vekilince sunulan cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde kötü niyet tazminatı talebi bulunmadığından mahkemece buna dair bir karar verilmemesinin de yerinde olduğu, ayrıca davalı istinafında yazılı olan İİK’nin 68. Maddesinin İcra Mahkemelerinde görülen “itirazın kaldırılması” davalarına ilişkin olduğu, itirazın iptali dosyamızda uygulanması gereken maddenin İİK’nın 67. Maddesi olduğu, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının da yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2018 tarih ve 2015/834 esas, 2018/173 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 2-Davalıdan alınması gereken 59,30 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taralar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.