Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1501 E. 2021/396 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1501
KARAR NO : 2021/396
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2014/1302 Esas, 2018/510 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketlerin oluşturduğu EPP adi ortaklığı arasında akdedilen mühendislik sözleşmesinin “Sözleşme Bedeli” başlıklı 3.maddesi gereği EPP ortaklığının 1.500.000 Euro + KDV’yi müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, ancak EPP adi ortaklığının sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde 13 nolu hakediş bedelini müvekkili şirkete ödemediğini, proje kapsamında geçici kabulün gerçekleştiğini, davalı şirketlerin internet sitelerinde geçici kabulün başarı ile gerçekleştiği hususunun kamuoyu ile paylaşıldığını, davalı şirketlerin müvekkili BGM’nin gecikme cezası ödemekle yükümlü olduğu yönündeki mesnetsiz ve soyut iddialarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketlerin dava konusu icra takibine ilişkin itirazlarında ileri sürdükleri müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmeyen işlerin üçüncü şahıslara yaptırılması nedeniyle zarara uğradıkları iddiasının hukuki dayanaktan yoksun ve asılsız olduğunu, dava dışı EPP Adi Ortaklığına Kadıköy ….Noterliğinden keşide edilen 09.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 13 nolu hakediş ve buna ilişkin faturanın gönderilerek ödemenin yapılmasının talep edildiğini, ancak muhatabın adresini terketmiş olması sebebiyle ihtarnamenin tebliğ edilemediğini, sözleşmenin 25.maddesinde adres değişikliklerinin yazılı olarak bildirilmemesi halinde sözleşmede belirtilen adrese yapılacak tebligatın geçerli olarak sonuç doğuracağının taahhüt altına alındığını, davalılar tarafından ihtarname ve faturaya itiraz edilmediğinden faturanın kabul edildiğini ve davalıların mütemerrit olduklarını, davalı şirketlerin EPP Adi Ortaklığının ortağı olarak birlikte veya bir temsilci aracılığıyla üstlendikleri borçlardan müteselsilen sorumlu olduklarını, davalıların borçlarından dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davalıların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalılar vekili, davacının sözleşme ve eklerinde BGM kapsamında olduğu belirtilen mühendislik hizmetleri ile ilgili çalışmalarını işin gereğine göre çizim, şartname, liste veya raporlar halinde hazırlayarak Aralık 2011 tarihine kadar teslim etttiğini, teslimatlar ile ulaşılan ilerleme seviyesinin sözleşmede tanımlanan kapsamın %89,40’ına tekabül etmekte olduğunu, yani geride BGM kapsamında yapılması gereken %10,60 (159.000 Euro bedelinde) oranında iş bulunduğunu, eksik işlerin tamamlanmasına yönelik olarak Aralık 2011’den sonra mühendislik hizmetlerinde herhangi bir ilerleme bulunmadığını, bu nedenle hak edişin de olmadığını, yükümlülüğünü tam ve zamanında yapmayan davacının sözleşme süresinin tamamlanmasından 17 ay sonra 06 Aralık 2011 tarihinde hazırlayıp talep ettiği 12 nolu hakedişte dahi %89,40 ilerlediğini, eksikleri tamamlamadığını, davacının sözleşme bedelinin tamamı olan 1.500.000 Euroyu hak etmediğini, sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde 13. Hakediş bedelinin ödenmesinin haksız olduğunu, 13.hakedişin hayali olduğunu, EPP nin onayının bulunmadığını ve gecikmesiz olarak reddedildiğini, mühendislik sözleşmesinde gecikme cezası bulunmadığından davacıya ceza tahakkuk ettirilmediğini, davacının dilekçesinde belirtiği 775.000 Euro gecikme cezasının …PP ile … San. Tic. AŞ arasında imzalanan “Anahtar Teslimi Yapım” işinde oluşan gecikme için olduğunu, mühendislik sözleşmesindeki BGM eksiklerinin üçüncü şahıslara yaptırıldığını, EPP tarafından onaylanmış hak ediş sayısının 9, iş ilerleme oranının ise %61,26 olduğunu, işin bitim tarihinden 17 ay sonra yapılan ilave 3 hakediş (10,11,12 nolu olanlar) ile işin tamamlanma miktarının %89,40 olduğunu, ancak 26/07/2010 tarihine kadar tamamlanmayan %10,60 oranındaki işleri müvekkilinin başkalarına yaptırdığını belirterek, bu nedenlerle davanın reddine ve davacı aleyihine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, kök ve ek raporlar doğrultusunda, davacının sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirdiği dosya kapsamından sabit görüldüğü gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle davalı adi ortaklığın İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Takip sayılı dosyasında yapmış olduğu vaki itirazın kısmen kabulüyle takibin 168.905,79 EURO üzerinden ve 291,54 EURO işlemiş faiz üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4a maddesi uyarınca takip konusu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar devlet bankalarının yabancı para ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, gerekçeli kararın 09/08/2016 tarihli kök raporun aynısı olduğunu, karar da gerekçe olmadığını, hükümde “yeşil renk ile işaretlenen dökümanlar” olmadığını, gerekçeli kararda olmayan dökümanlara atıf yapılarak hata yapıldığını, hükmün sırf bu nedenle kaldırılması gerektiğini, ayrıca 09/08/2016 tarihli kök raporun hatalarla dolu olduğunu, hüküm vermeye ve denetime elverişli olmadığını, raporlara karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, yetkin olmayan bilirkişilerden rapor alındığını, bilirkişi raporundaki hataların açığa çıkmasını sağlamak için HMK’nın 281/2.maddesi uyarınca bilirkişi kurulunun taraflarca hazırlanacak soruları cevaplamak üzere duruşmaya davet edilmesi taleplerinin de reddedildiğini, raporlarda mali ve teknik incelemelerde ağır hatalar bulunduğunu, dosyada çok sayıda döküman eksik olduğu halde işin %100’ünün tamamlandığı yönünde kanaat bildirildiğini, bilirkişi ek raporunda, davacı tarafından hazırlanıp teslim edilmeyen ve dosyada mevcut olmayan dökümanlar için “onay süresi geçmiştir” denildiğini, halbuki bu dokümanların hiçbir şekilde hazırlanıp müvekkiline teslim edilmediğini, raporlarda sözleşmenin sona erme tarihinin görmezden gelindiğini, sözleşme süresinin 26/07/2010’da sona erdiğini, davacının bazı dokümanları hiç vermediğini, bazılarını ise sözleşmenin sona ermesinden 26 ay ile 31 ay sonra verdiğini, bunların raporda atlandığını, süresinde verilmeyen dokümanların işin aciliyeti ve asıl işverenden gelecek ceza tehdidi nedeniyle üçüncü şahıslara yaptırıldığını, sonrasında davacı tarafça verilen dokümanların kullanılma imkanları olmadığını bunların faydasız ve gereksiz belge haline geldiğini, raporlarda davacının ticari defterlerinin yasaya uygun tutulmadığını, gözden kaçırıldığını, davacının eksik hazırlandığı dokümanlarla ilgili yazışmalar, e-postalar ve toplantı notlarının mahkemece deliller arasında değerlendirilmediğini, raporda, tesisin tam ve zamanında çalıştırılmasının müvekkile şirketin eksik işleri 3 kişilere yaptırması ile sağlandığının gözden kaçırıldığını belirterek, kararının kaldırılarak alınacak yeni bilirkişi raporuna istinaden davanın reddine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasını ve kötü niyetli ve haksız takip nedeniyle davacının reddolunan miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser (mühendislik hizmetleri verilmesi) sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin (13 nolu hakediş) tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Taraflar arasında imzalanan 24/03/2009 tarihli “mühendislik sözleşmesi” uyarınca davacı tarafından sözleşmeye konu projeler davalılara teslim edilecek, projenin geçici kabulünün yapılması ve tüm işlerin kusursuz ve eksiksiz tamamlanması sağlanacak olup, sözleşme bedeli götürü usule göre 1.500.000,00 € + KDV şeklinde belirlenmiştir. Yine sözleşmeye göre, sözleşme bedeli aylık hakedişlere göre yapılacak hesaplamalar doğrultusunda ödenecektir. Sözleşme bedeli yönünden 12 adet hakedişe ilişkin olarak toplam 1.340.955,00 Euro ödendiği, bu hakedişlerin davalı tarafça onaylandığı, davalı tarafça üstlenilen (davaya konu işi de kapsayan) işin geçici kabulünün dava dışı asıl iş sahibi tarafından 21/11/2013 tarihinde yapıldığı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf, davacı tarafça hazırlanan bakiye 159.045,00 Euro (KDV hariç) tutarındaki 13 nolu hakediş bedeline davacının hak kazanıp kazanmadığı, buna ilişkin işlerin davacı tarafından yerine getirilip getirilmediği hususuna ilişkindir.Davaya konu icra takibinde 13 nolu KDV hariç 159.045,00 Euro hakediş bedelinden %10 avans kesintisi yapıldıktan sonra kalan 143.140,50 Euro’ya 25.765,29 Euro KDV eklenmek suretiyle bulunan 168.905,79 Euro üzerinden kesilen faturaya dayalı olarak, bu miktarda asıl alacak ve 1.522,47 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 170.428,26 Euro üzerinden talepte bulunulmuştur. Mahkemece, taraf delilleri toplanarak elektrik yüksek mühendisi ve makine yüksek mühendisi öğretim üyeleri ile mali müşavir bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden 09/08/2016 tarihli kök rapor ile 10/05/2017 ve 15/02/2018 tarihli ek raporlar alınmıştır. Bu raporlarda, ayrıntılı açıklamalar yapılmak suretiyle sonuç ve kanaat olarak, davalı tarafça aksi iddia edilmiş ise de, dosya içeriğine göre davacı tarafından 2011 yılı Aralık ayından sonra da ihtilaf konusu hakedişe konu dokümanların üretildiği ve dosyaya sunulduğu, sözleşmeye konu Ambarlı 4. ve 5. Üniteler Dönüşüm Projesinin geçici kabulünün yapıldığı yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, mühendislik projesinin geçici kabulünün yapılmasının projenin işlerlik kazanması demek olduğu, yapılan teknik incelemeler neticesinde dosya içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla davacının 13 nolu hakediş kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirmiş olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir. TBK’nın eser sözleşmesini düzenleyen 470 ve devamı maddelerine göre, yüklenici bir bedel karşılığında iş sahibine bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de yapılan iş karşılığı bir bedel ödemeyi yükümlenmiştir. Yüklenici, eseri sözleşmeye fen ve sanat kurallarına ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak imal edip, tam ve eksiksiz olarak süresinde iş sahibine teslim ettiğini, iş sahibi de iş bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. Eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu durumlarda kural olarak işin yüklenici tarafından yapılıp tamamlandığı karine olarak kabul edilir. Sözleşmeye konu mühendislik hizmetleri işinin tamamlanmış olduğu davalı tarafça da kabul edilmekte olup, sadece %10,60’lık kısmının kendileri tarafından 3.kişilere yaptırıldığı savunulmaktadır. Davalı tarafça, davacı tarafın işi eksik bıraktığı, davaya konu 13 nolu hakedişe ilişkin kalan işlerin kendileri tarafından 3.kişilere yaptırıldığı ileri sürülmüş ise de, bu iddiaya ilişkin herhangi bir belge ve delil sunulmamış, kalan işin kendileri tarafından tamamlandığı, başka bir deyişle kabul edilen karinenin aksi yasal delillerle ve usulünce kanıtlanamamıştır. Davalı tarafça incelemeye konu dava ve icra takibi tarihine kadar da davacı tarafa bir eksik iş ihtarında bulunulmamıştır. Davalı tarafça bu savunmaya dair sonradan sunulan fatura ve e-posta yazışmalarının dava konusu işe ilişkin olmadıkları da alınan 10/05/2017 ve 15/07/2018 tarihli ek raporlarda ortaya konulmuştur. Kaldı ki, yukarıda açıklandığı üzere, alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında da, davaya konu 3 nolu hakedişe ilişkin işlerin davacı tarafça yapıldığı kanaatine varılmıştır.Yine alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarına göre, davaya konu takibe dayanak olan 08/05/2014 tarihli fatura davacı defterlerinde kayıtlı bulunmaktadır. Davalı tarafın bakiye 13 nolu hakediş bedeline ve işlemiş faize ilişkin olarak bir istinaf itirazı bulunmamaktadır. Sadece 13 nolu hakediş bedeline davacının hak kazanmadığı yönünde itirazlarda bulunulmuştur.Bu açıklama ve tespitler karşısında, ilk derece mahkemesince davaya konu icra takibine yapılan itirazın kısmen kabulüyle takibin 168.905,79 Euro asıl alacak ve 291,54 Euro işlemiş faiz üzerinden devamına karar verilmiş olması usul, yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/04/2018 tarih ve 2014/1302 esas, 2018/510 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 33.171,00 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 8.293,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 24.878,00 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 361. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 24/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.