Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1480 E. 2018/1146 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1480
KARAR NO : 2018/1146
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2018
NUMARASI : 2017/584 Esas, 2018/294 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden davalı tarafça sipariş edilen tekstil ürünlerinin üretilerek davalıya teslim edildiği halde iş bedelinin ödenmediği iddiasına dayalı yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatına ilişkin olup mahkemesince sözleşmenin 13.maddesinde taraflarca yetki sözleşmesi yaptıkları, davacı tarafça yetki sözleşmesi gereğince belirlenen icra dairesinde icra takibi yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Taraflar arasında 03.03.2016 tarihli sözleşmenin olduğu ve sözleşme gereği davacı yüklenici tarafından sipariş üzerine tekstil ürünlerinin imal edileceği hususu ihtilafsız olup, davacı yüklenici, davacı iş sahibidir. Taraflar tacir olup, sözleşmenin 13.maddesinde bu sözleşmeden doğacak ihtilafların çözümünde İstanbul mahkeme ve icra daireleri’nin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesinin bulunduğu da görülmüştür. Davacı yüklenici tarafından dosyada fotokopisi sunulan davaya konu Küçükçekmece…İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasıyla 09.06.2017 tarihinde 19.128,66 Euro toplam bedel üzerinden icra takibinin yapılmış olduğu, davalı borçlu tarafından ise ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde 14.06.2017 havale tarihli itiraz dilekçesi ile takipte talep edilen miktara kısmen itiraz ettiklerini toplam borçlarının 7.780,78 Euro ‘yu aşan kısmına itiraz ettiğini, başka herhangi bir itiraz sebebinin bulunmadığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK ‘nın 17. maddesinde düzenlenmiş bulunan yetki sözleşmesi düzenlemesi kesin yetkiyi ifade etmemektedir. Yine HMK ‘nın 19/1. Maddesi gereğince kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde açılan davalarda yetki itirazının cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi gereklidir, yetkinin kesin olmadığı davalarda davalının süresi içerisinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmazsa davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelecektir. Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 21.03.2018 gün, 2016/5525 Esas, 2018/1101 Karar sayılı bozma ilamı da bu doğrultudadır. “6100 sayılı HMK hükümlerine göre: Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir (HMK 19/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenemez (HMK 117/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir (HMK 19/4). Yetki itiirazından vazgeçilmiş ise yetki itirazı bulunmadığı kabul edilerek değerlendirme yapılmalıdır.
Yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nın 17. maddesinde “tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılabilen bir hususun kamu düzenine ilişkin olduğundan söz edilemez. Kamu düzenine ilişkin olmadığı için buradaki yetki, HMK 114/1-ç maddede düzenlenen dava şartı niteliğinde kesin yetki değildir. Taraflar aralarındaki sözleşmeyi her zaman değiştirebilir ve bazı hükümlerini de ortadan kaldırabilirler. Dava yetki sözleşmesinde belirtilenden başka yerde açılmış ve süresinde yetki itirazında bulunulmamış ise artık önceki yetki sözleşmesini ortadan kaldıran yeni bir yetki sözleşmesi kurulduğu ve dava açılan mahkemenin yetkili hale geldiğinin kabulü gerekir. HMK 17. madde açıkça tarafların iradesine önem verirken yetki sözleşmesindeki mahkemenin kesin yetkili olduğu ve bu yetkisinin taraflarca ortadan kaldırılamayacağı şeklinde bir sonuca ulaşılması da mümkün değildir. ”
Tüm bu açıklamalar kapsamında dosyanın incelenmesinde; taraflar tacir olup, imzalamış oldukları sözleşmenin 13. Maddesinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğuna dair yetki sözleşmesi bulunduğu anlaşılmakta ise de; davalı tarafça davaya konu icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmediği taraflar arasındaki akdi ilişkinin eser sözleşmesi kapsamında olduğu kesin yetkiden söz edilemeyeceğinden mahkemesince de re’sen değerlendirilmesi de mümkün değildir. Dava itirazın iptali davası olup, davalının icra dosyasında yapmış olduğu itirazında icra dairesinin yetkisine ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığının tespit edilmiş olmasına, davacı tarafça da replik dilekçesiyle açılan davada davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin yapmış olduğu itirazına karşı çıkmış olduğunun anlaşılmasına göre mahkemesince yetkili icra dairesine icra takibinin yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle mahkemesince geçerli bir icra takibi bulunduğu kabul edilerek eldeki itirazın iptali davasına ilişkin taraf iddia ve cevapları değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerektiğinden mahal mahkemesi kararı kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.03.2018 gün, 2017/584 Esas, 2018/294 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/09/2018