Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1470 E. 2021/152 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1470
KARAR NO: 2021/152
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2018
NUMARASI: 2017/68 Esas, 2018/632 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 25/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, Davalının fatura karşılığı müvekkiline tekstil imalatı işi yaptırdığını, borcun ödenmemesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı … AŞ’nin ihtiyaç duyduğu kumaşların tedariki işini yaptığını, aldığı siparişin yapım işini davacıya verdiğini, davacının ayıplı imalat yaptığını, kendilerine ait olan kumaşların sararmasına neden olduğunu, davacının ürünleri onarım için geri almasına rağmen kumaşların onarım işinin de yapılmadığını, müvekkiline ait 700 kg kumaşın zarar gördüğünü, bu sebeple davacıya 15.498,00 TL bedelli fatura keşide edildiğini, davacının bu faturaya itiraz etmediğini, davacının müvekkili şirketten alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında fason boyama ve yıkama hizmetine ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından tanzim olunan 6 adet 15.375,28 TL bedelli faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, uyuşmazlığın ayıplı imalat nedeniyle düzenlenen reklamasyon faturasından kaynaklandığı, davalı tarafından kesilen reklamasyon faturasının davacıya tebliğ ya da teslimine ilişkin belgenin yargılama sırasında sunulmadığını, reklamasyon faturasına dayanak bilirkişi veya tespit raporu bulunmadığını, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin davalının elinde bulunmaması ve malların nerede olduğu hususunda açıklama yapılmaması nedeniyle ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamadığını, ayıp nedeniyle ürünlerin gerçek değeri altında satılarak zarara uğradığının da iddia ve ispat edilemediğini, bu nedenle eserin ayıplı olarak imâl edildiğinin kabulü ve buna göre hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline, takibin 15.375,28 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağın %20 si oranında 3075,05 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ayıplı imalat yaptığını, kumaşların renginin sararmasına neden olduğunu, ürünlerin defalarca tamir için davacıya gönderilmesine rağmen davacının tamir işini yapamadığını, 700 kg kumaşın zarar görmesine neden olduğunu, bu sebeple davacıya göndermiş olduğu 21/06/2016 tarihli reklamasyon faturasına davacı tarafından itiraz edilmediğini, imalatın ayıplı olduğunun dosyadaki delillerle ispat edildiğini, ürünlerin tamir için davacıya iade edildiğinin sevk irsaliyeleri ile sabit olduğunu, ürünlerin tamir için davacıya teslim edildiğinin sabit olmasına göre ayıpların davacı tarafından kabul edildiğinin de sabit hale geldiğini, bu durumda ürünlerin ayıplı olmadığının ispat yükünün davacının üzerine geçtiğini, davacının incelemeye envanter defterini sunmaması nedeniyle defterinin kendisi lehine delil olamayacağını, davacının 700 kg kumaşı ayıplı hale getirdiği ve 168 kg kumaşın da davacının uhdesinde kaldığını, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davalı iş sahibine ait kumaşların yıkanması konusunda sözlü eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı tarafça davalı adına toplam 15.375,28 TL tutarlı 6 adet fatura düzenlenmiş olup, bilirkişi incelemesine göre bu faturaların davalı iş sahibinin defterinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bu faturaların bedeli olan 15.375,28 TL asıl alacak, 113,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.488,83 TL’nin tahsili için icra takibi başlatmış, işbu dava ile asıl alacak olan 15.375,28 TL yönünden itirazın iptalini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre davalı tarafça 15.498,00 TL bedelli 700 kg kumaş yönünden reklamasyon faturası düzenlenmiş olup bu faturanın davacı defterlerde kayıtlı kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı davacının yaptığı işlemler nedeniyle kumaşların sarardığını tamir için göndermesine rağmen 700 kg kumaşın hasar gördüğünü, bu nedenle reklamasyon faturası düzenlendiğini belirtmektedir. Muhasebeci bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacıya tamir için 4.499 kg kumaş gönderildiği ancak bunlardan 4.331 kg’nin davalıya iade edildiği, 168 kg’nin iade edilmediği, bu miktarın fire olabileceği belirtilmiştir. Dosya kapsamındaki sevk irsaliyelerinin incelenmesinde 03/06/2016 tarihli 1290 kg ve 06/06/2016 tarihli 702 kg’lik irsaliyelerde teslim alan kısmında davalı tarafın imzasının bulunduğu, diğer irsaliyelerde ise imza bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece reklamasyon faturasının tebliği ya da teslimine ilişkin davalı tarafça belge sunulmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin davalı elinde bulunmadığı ve nerede olduğu bildirilmediğinden ürünleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamadığı, ayıp nedeniyle ürünlerin gerçek değeri altında satılarak zarara uğradığının da iddia ve ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, davalının ayıp iddiasının ispat edilemediğinin kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece davacının ne kadarlık iş bedelini hakettiği yönünde herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda bir tekstil mühendisi bilirkişi de ilave edilmek suretiyle davacının alacaklı olduğu 6 adet fatura nedeniyle kaç kg kumaş yıkandığı, bunlardan tamir edilenler de dahil kaç kg kumaşın davalıya teslim edildiği, bir kısım irsaliyelerde imza bulunmadığı da gözetilerek belirlenip, davacının yaptığı iş karşılığında ne kadarlık iş bedeline hak kazandığı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2018 tarih, 2017/68 Esas, 2018/632 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.