Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1466 E. 2021/192 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1466
KARAR NO : 2021/192
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2018
NUMARASI: 2015/798 Esas, 2018/369 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, Gren & More markasının tanıtımı için 30.000,00 TL + KDV bedelle “Kurumsal Kimlik Tasarımı” yapılması hususunda müvekkili şirket ile davalı şirketin anlaştığını ve müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ait … markasının kurumsal kimlik tasarımına ilişkin işler yapılarak davalı şirkete sunulduğunu ve 19/12/2014 tarih ve … nolu 35.400,00 TL’lik fatura kesilerek davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından tasarımın çok beğenildiğini ve diğer markaları olan … için de marka logotype ve micro kurumsal kimlik çalışmasının yapılmasının müvekkili şirketten istendiğini, müvekkilinin uzun soluklu çalışılacağı düşüncesiyle ve ısrarlar sonucu bu işin 20.000,00 TL + KDV bedel ile yapacağını bildirdiğini, davalı şirketin … ile ilgili çalışmanın 18.000,00 TL + KDV ‘ye yapılmasına ilişkin teklifinin müvekkilince reddedilmesi üzerine davalının … markası için yapılan çalışmanın bedelini de ödemediğini, müvekkili şirketin … markası için yapmış olduğu işler nedeniyle davalı tarafın müvekkili şirkete 35.400,00 TL fatura ve gecikme faizi borcu bulunduğunu, 30/04/2015 tarihinde faturaya ilişkin İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası icra takibi başlatıldığını, borçlunun yetki ve borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu, bu kez Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yeniden ödeme emrinin borçlu tarafından borca ve ferilerine itiraz edilerek durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20’de az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında ön görüşme yapıldığını, davalı şirketçe kurumsal kimlik tasarım örneklerinin müvekkili şirkete sunulduğunu, ancak gönderilen kurumsal kimlik tasarımına ilişkin örnek ve taslakların müvekkili şirketin talep ve beklentilerine uygun olmadığı için davacı şirket ile mutabakat sağlanmadığını, herhangi bir sözleşme akdedilmediğini ve herhangi bir hizmet de temin edilmediğini, buna rağmen davacı tarafın yalnızca ibraz ettiği tasarım örneklerine istinaden bir edim ifa etmişcesine haksız ve kötü niyetli olarak bu işlemleri fatura ederek takibe koyduğunu, davacı tarafça taraflar arasında akdedildiği iddia edilen sözleşmenin dosyaya ibraz edilmediğini, kaldı ki böyle bir sözleşmenin de olmadığını, hiçbir iddiayı kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında sözleşme akdedilmiş olsa da dahi edimin ifasını talep eden tarafın edimini ifa ettiğini ispatla yükümlü olduğunu beyanla davanın reddini davacının % 20’den az olamamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, taraflar arasında sözlü olarak davacı şirket tarafından davalı şirkete ait … markasının kurumsal kimlik tasarımına ilişkin işler yapılması konusunda eser sözleşmesi bulunduğu, davacının edimlerini yerine getirdiğini dosyaya sunulan bilgi belge ve kataloglarla, e posta yazışmaları ile ve tanık beyanları ile ispatladığı, davalı tarafça davacının yaptığı eser karşılığı ücretin ödendiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, dava konusu faturanın davalı defterlerine de kaydedildiği, 43 gün sonra iade faturası düzenlendiği, davacının talep ettiği bedelin sektör bilirkişisinin de içinde bulunduğu bilirkişi heyeti tarafından yapılan işe göre makul olarak değerlendirildiği, buna göre davacının davasını ispatladığı, davalının takipten önce temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faize ilişkin talebin yerinde olmadığı, alacak likit olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında davacı tarafça davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte devamına, asıl alacağın %20’sine denk gelen 7.080,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, ön inceleme duruşmasında verilen kesin süre geçtikten sonra sundukları tanık listesinin kabul edilmemesinin yasaya ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, bir delil süresinde sunulmamış olsa dahi yargılamayı uzatma amacı taşımıyorsa dikkate alınması gerektiğini, taraflar arasında eser sözleşmesinin kurulması için esaslı unsurların mevcut olmadığını, iş sahibinin bedel ödemesinin sözleşmenin asıl unsurunu oluşturduğunu, ancak somut olayda müvekkil ile karşı taraf arasında kararlaştırılmış bir ücret bulunmadığından sözleşmenin namevcut olduğunu, dosyaya sunulu e-posta yazışmaları baz alınarak iş ilişkisi kurulduğu kabul olunsa dahi, ödeme noktasında bir mutabakat olmadığı gibi yapılan öneriye karşılık müvekkili tarafından kabul beyanı da bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” markası ile ilişiği olmadığını, davacı şirket çalışanları tarafından müvekkili firmaya gönderilen maillerin ancak öneri olarak değerlendirilebileceğini, bu öneriye karşı müvekkili şirket tarafından herhangi bir kabul beyanında bulunulmadığını ve kabul anlamına gelecek herhangi bir fiili eylemin de söz konusu olmadığını, davacı tarafça sunulan “… Konsept Sunumu” adlı proje delilinde “bu sunumda yer alan tasarım ve araştırma bilgisi öneri niteliğindedir” şeklinde bir ibare bulunmasına rağmen, bilirkişilerin yapılabileceğini ifade ettiği” değerlendirilmesinde bulunulduğunu, bilirkişi raporunun yeterli, anlaşılır, eksiklik, bilimsel verilere dayanan ve gerçeği uygun nitelikte olmadığını, çelişkili ifadeler bulunan bu rapora dayanarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça sunulan faturanın verilen hizmete ilişkin olup olmadığınında kesin olarak bilinmediğini belirterek, kararın bozulmasına ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, davacı tarafından davalıya yapıldığı iddia “Kurumsal Kimlik Tasarım Yapılması” işine ilişkin düzenlenen 35.400,00 TL’lik faturaya ve bunun işlemiş faizine dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.Davalı tarafça, sadece ön görüşme yapıldığı, gönderilen örneklerin beğenilmediği belirtilerek, sözleşme ilişkisi ve böyle bir işin yapıldığı iddiası reddedilmiştir.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2018 tarih ve 2016/3890 Esas ve 2018/368 karar sayılı ilamında; “Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır.” şeklinde,Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 19/02/2018 tarih ve 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamında; ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen faturadaki alacakla ilgili olarak, süre geçtikten sonra iade edilmesi veya ticari defterlere kaydedildikten sonra iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, faturaların doğrudan iade edilmesi veya iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Faturaya itiraz edilmemesi sözleşme ilişkisini kanıtlamaz ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kuralla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf faturaların davalı tarafa tebliği edildiğini ve iade edilmediğini bildirmiş ve tebliğ belgeleri sunmuştur. Davalı tarafın beyanları ise faturaların tebliğ edildiğini ortaya koymakta ancak teslim edilmeyen malların faturalarının iade edildiğini savunmaktadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, tebliğ edildiği anlaşılan faturalara itiraz edildiği veya süresi içinde iade edildiği olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olarak ispat yükü altında olan davalı bunu kanıtlayamamış ve fatura içerikleri kesinleşmiştir. Bu nedenle davanın kabulü gerekirken kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde belirtildiği üzere, davalı iş sahibi tarafından itiraz edilmeksizin ticari defterlerine kaydedilen faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılır.Davaya konu olayda, dosyaya sunulan e-posta yazışmaları, bu yazışmaları doğrulayan belge ve kataloglar, takip konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup süresinde de itiraz edilmemiş olması, borcun 2014 yılı defter kayıtlarından 2015 yılı defter kayıtlarına aynen devrolunması, mahkemece alınan 15/12/2016 tarihli kök ve 19/01/2018 tarihli ek bilirkişi heyeti raporlarında yapılan teknik değerlendirmelerde de dosya kapsamına göre sözleşme ilişkisinin mevcut olduğu ve faturaya konu hizmetin verildiğinin sabit olduğunun belirlenmesi karşısında, taraflar arasında davacı tarafından davalıya “Kurumsal Kimlik Tasarım Yapılması” işine ilişkin bir sözleşme kurulduğu davacı tarafça ispat edilmiştir. Yukarıda yer verilen Yargıtay kararları doğrultusunda davalı defterlerine kaydedilen bu sözleşme kapsamındaki dava ve takibe konu 35.400,00 TL’lik fatura miktarı kadar iş bedeli borcu bulunduğu da davalı iş sahibi tarafından kabul edilmiş sayılır. Buna göre, davalı tarafın bu hususların aksine olan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davalı tarafça tanıklarının dinlenmesine dair istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, kendi defter kayıtları ile aleyhine kesin delil oluşturan bu duruma karşı tanık deliline dayanması mümkün olmadığından bu istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2018 tarih ve 2015/798 esas, 2018/369 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.511,07 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 665,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.845,17 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.