Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1438 E. 2018/1463 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1438
KARAR NO : 2018/1463
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2014/670 Esas, 2017/214 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 08/11/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, taraflar arasında 25/08/2010 tarihinde “PD Antakya Alışveriş Merkezi garanti edilmiş azami fiyatlı inşaat hizmetleri sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme gereğince işin tamamlanarak davalı tarafa 16/09/2011 tarihinde teslim edildiğini ve geçici kabul işleminin 30/09/2011 tarihinde yapılmış olup, alışveriş merkezinin 14/10/2011 tarihinden buyana sorunsuz işlediğini, tarafların kesin hesap için 17/02/2014 tarihinde biraraya geldikleri, kesin hesap çalışmalarının başladığını, kesin kabul eksikliklerinin davalı tarafça önce 247.583,00-EURO olarak hesap edildiği, bilahare yapılan görüşme, yazışma ve tespitler üzerine davalı tarafın bu tutarı 141.938,00-EURO’ya indirdiğini, davalı tarafın kesin kabul eksiklikleri olarak tespit ettiği tutarlar konusunda tarafların uzlaşamadığı, davalı tarafın eksik ve noksan işler için müvekkili firmadan 141.938,00-EURO talep ettiği, davalı tarafın bu talebe karşılık müvekkili firmanın teminat mektubunun paraya çevrilmesi tehtidiyle karşı karşıya kaldığını, bunun üzerine eksik işler bedeli karşılığında ihtilafın bir an önce halli için 60.000,00-EURO ödemeyi kabul ettiklerini, davalı taraf 141.938,00-EURO’nun tazmininde ısrarlı olduğundan ve paranın ödenmemesi halinde mektubun tazmin yoluna gideceğini yazılı olarak davacıya bildirdiğinden, davacı müvekkili firmaların davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ve teminat mektubunun tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sözleşmeye konu yapıda garanti süresi içerisinde örtülü ayıpların ortaya çıktığı, bunların müvekkili şirketin yetkili ekipleri ve danışmanları tarafından yüklenicinin bulunduğu bir ortamda tespit edildiğini, ancak davacılar tarafından ikmal edilmediğini, 25/09/2013 tarihinde kesin kabul gezisine gidildiğini ve kesin kabul gezisinde iş veren yetkililerinin ve dava dışı proje yönetim firmasının tespit ettiği eksik ve kusurlu işler ile nefaset konusu imalatların yükleniciye bildirildiğini, yüklenicinin yetkililerinin kesin kabul gezisinde bizzat bulunmuş olmalarına karşın tespit edilmiş eksiklere itirazlarını ve itiraz etmediği hususların ne zaman giderileceğini 09/11/2013 tarihli e-posta ile bildirdiklerini, bu mesajda itiraz etmediği hususları 22/11/2013 tarihine kadar tamamlayıp teslim edeceğini ancak 29/01/2014 tarihinde itiraz ettiği konular dışındaki eksikleri tamamladığını ancak bildirebilmiş, 13/02/2014 tarihinde teslime hazır hale getirildiği bildirilen eksiklerin gezildiği, yapılan bu son gezide kesin kabul tarihi de tespit edilmiş 730.583,00-EURO tutarındaki toplam eksiğin 392.125,00-EURO tutarındaki bölümünün giderilemediğini, bunun üzerine 17/02/2014 tarihinde taraflar arasında kesin kabul eksikleri ve bunların tutarlarına ilişkin tartışma başladığını, bu gün için müvekkili şirketin tespit ettiği eksikliklerin tutarının 334.222,00-EURO olduğunu, sonuç olarak yüklenicinin edimlerini eksik ifa ettiğini, ayrıca taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 16.maddesine göre yüklenicinin işveren tarafından kesin kabul gezilerinde tespit edilmiş olan örtülü ayıp konularını istenilen sürede gidermediğini, bu nedenle yükleniciye işlerin tamamlanması için tanınan sürenin sonu olan 11/02/2014 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre için gecikme cezası ödenmesini talep etme haklarının doğduğunu ve ödenmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, dava konusu banka teminat mektubunun davalı şirket tarafından 22/05/2014 tarihinde 636.451,00-EURO olarak nakde çevrilmesi sebebiyle davanın istirdat davası olarak görülerek 636.451,00-EURO’nun tahsil tarihindeki geçerli satış kuru üzerinden TL olarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, hükmolunacak meblağı teminat mektubunun nakde çevrilme tarihi olan 22/05/2014 tarihinden itibaren döviz alacaklarına uygulanan faiz oranına göre işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Yerel mahkeme istinaf incelemesine konu kararında; “davanın kısmen kabulü ile 607.200,05-€ alacağın, 22/05/2014 tarihinden itibaren devlet bankalarının 1 yıl vadeli aynı tür mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine,” şeklinde hüküm kurmuştur.
Yerel mahkeme kararına karşı davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davanın dayanağı olan taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ihtilafların halli başlıklı 34. maddesinde “tarafların görüşmeler yoluyla sorunlarını çözemedikleri takdirde ihtilafların halli için istanbul mahkemeleri yetkilidir” diye belirtilmiş olup, yerel mahkeme taraflar arasındaki uyuşmazlıkta yetkilidir.
Yerel mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi heyeti raporu, gerekçeli, ayrıntılı, denetlemeye elverişlidir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi olduğu ihtilafsız olup, mahkemesince mahallinde keşif ile belirlenen eksik ve ayıplı işler bedelinin sözleşme bedeli birlikte değerlendirildiğinde, teminat mektubundan mahsubu ile bakiye bedel yönünden hüküm kurulması ve yerel mahkemece işin teslim edilip, kullanılıyor olması da dikkate alınarak cezai şarta ilişkin takas ve mahsup talebinin reddedilmesi doğru olup, istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2017 tarih ve 2014/670 Esas, 2017/214 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 129.161,98-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 32.290,97-TL harcın mahsubu ile bakiye 96.871,01-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.