Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1424 E. 2020/243 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1424
KARAR NO : 2020/243
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2017
NUMARASI : 2013/192 Esas, 2017/772 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, davacı ile davalı … San. ve Tic.Ltd.Şti. arasında imzalanan 06/03/2012 tarihli fason üretim sözleşmesinden kaynaklı eksik teslim edilen ürün bedelinin tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece; davalı ..-… yönünden davanın reddine, diğer davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti. yönünden davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan fason üretim sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket tarafından ham maddenin davalı ….-…’na dokuma fason işçiliği için teslim edildiğini, fason konfeksiyon dikim işçiliğinin ise diğer şirket tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, 13172 adet ürünün fatura ile davalı ….San. ve Tic.Ltd.Şti.’ne, 9100 Adet ürünün ise 28/05/2012 tarihli fatura ile … ödendiğini, konfeksiyonda 282 adet ürünün eksildiğini, ütü paket firmasında ise 3034 adetinin teslim edilmediğini, bu suretle toplam 3316 adet ürünün davalıların uhdesinde kaldığını, bu ürünlerin müvekkili davacı firma tarafından müşteriye satış fiyatının 12,90 TL olup, toplam maddi zararlarının 42.776,40 TL olarak belirlendiğini belirterek, 42.776,40TL tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …-… vekili, davacı ile aralarında sözleşme bulunmadığını, sözleşme yapmış olan diğer davalı ile aynı adreste olmalarının tek amacının kira külfetinin paylaşılması olduğunu savunarak davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti. yetkilisi, davacı taraf ile 06/03/2012 tarihinde fason üretim sözleşmesi yapıldığını, diğer davalı ile herhangi bir ticari ortaklıklarının bulunmadığını, kendisinin alt kiracısı olup, sözleşme gereğince dokuma işlerini davalı …’na yaptırdığını, davalı … tarafından dokuması yapılan 22554 adet işin kendisine teslim edildiğini, bu malları dikim için başka firmalara gönderildiğini, ekonomik sıkıntı yaşadığından davacı tarafa 89/1 haciz ihbarnamesi gidince 9100 adet malın dikim işini davalı …’na fatura ettirdiğini, ütü paket işini kendisinin yapamayacağını davacı şirkete iletince dikilen malların davacı tarafın belirlediği firmalara tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sözleşmede davalı …’nun imzası bulunmadığı bu nedenle bu davalının sorumlu tutulamacağı ve kendisine teslim edilen 22254 adet ürünün örülmesi işini tamamlayarak eksiksiz olarak diğer davalı şirkete teslim ettiği gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine, diğer davalı şirketin sözleşme uyarınca üstlendiği sibeliz model ürün üretme işini tam ve gereği gibi yerine getirmediği, teslim etmesi gereken toplam 3384 adet ürünü davacıya teslim etmediği gerekçesiyle bu davalı yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, her iki davalının aslında tek firma olduğunu, yaptıkları muvazaalı işlemler nedeniyle tek adreste iç içe geçmiş iki ayrı firma bulundurduklarını, davalı şirketin dava tarihinden sonra tüm faaliyetini durdurup tüm işlemlere diğer davalı … üzerinden devam ettiğini, bu nedenle her iki davalının da zarardan sorumlu olduğunun kabulünün gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Somut olayda, davacı şirket ile davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti.’ni temsilen … arasında 06/03/2012 tarihli 22554 adet … modeli fason üretim işinin yapımı sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye göre davalı şirketin dokuma fason, konfeksiyon dikim ve ütü paket işini üstlendiği anlaşılmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı …. San.ve Tic.Ltd.Şti. ise yüklenicidir. Dosya kapsamına göre, her ne kadar dava dilekçesi ve tensip zaptı davalı şirkete usulüne uygun olarak Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebliğ edilmiş ve davalı şirket yetkilisi … tarafından dosyaya 10/12/2014 tarihli cevap dilekçesi sunulmuş ise de, mahkemece verilen 10/10/2017 tarihli kararın davalı şirkete tebliği aşamasında davalı şirketin 09/10/2015 tarihinde ticaret sicilinde resen terkin işleminin yapıldığı, bu nedenle bu davalı şirkete gerekçeli kararın tebliğe çıkartılamadığı görülmüştür. Dairemizin 08/05/2018 tarihli geri çevirme kararı sonrasında yerel mahkemece davacı vekiline davalı şirketin ihyası için tebligat çıkartıldığı ancak dava açıldığına dair belge sunulmadığı, dolayısıyla davalı şirkete gerekçeli karar tebliği yapılamadığı anlaşılmaktadır. Taraf teşkili hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen göz önüne alınması gerekir. İlk derece mahkemesince yargılama sırasında terkin edilen şirketin ihyasına ve taraf teşkilinin tamamlanarak yargılamaya devamla karar verilmesi gerekmektedir. Ancak şirketin terkin edildiği gerekçeli karar sonrasında anlaşılmış, şirket terkin edildiğinden tebligat yapılamamıştır. Bu durumda, Dairemiz’ce kamu düzeni gözetilerek istinaf incelemesi yapılmış olup, yerel mahkemece davalı şirketin ihyası yönünde davacı tarafa süre verilip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2017 tarih, 2013/192 Esas, 2017/772 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından yararına vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.