Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/140 E. 2019/847 K. 04.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/140
KARAR NO : 2019/847
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2017
NUMARASI : 2014/341 Esas, 2017/446 Karar,
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 04/07/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasındaki gemi yapımı sözleşmeleri gereğince müvekkilinin işini yaptığı sırada davalının 01/02/2008 tarihli ihtarla müvekkilinden bazı taleplerde bulunarak bunların gerçekleşmemesi durumunda sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiğini, ancak verilen süre dolmadan 12/02/2008 tarihli ihtarla sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, bu durumun Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/177 esas sayılı dosyası ile açtıkları alacak davası sırasında alınan bilirkişi raporunda da belirtildiğini, sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle müvekkilinin çalıştırdığı işçileri tazminatlarını ödemek suretiyle işten çıkarmak zorunda kaldığını, işçilerin tazmanatlarını ödeyebilmek için banka kredisine başvurduğunu, bunun için 9.032,00 TL faiz ödediğini, işçilerin servis hizmetlerini yapan firmanın da müvekkili hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, buraya ödeyeceği faizin de 15.000,00 TL olacağını, yine vergileri ödemek için de 20.000,00 TL faiz ödemesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle müvekkilinin toplam 44.032,00 TL’lik maddi zararının doğduğunu, müvekkilinin ticari itibarı zedelendiğinden manevi zarara da uğradığını ileri sürerek, şimdilik 44.032,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 94.032,00 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, müvekkilinni iş bankasından aldığı kredi faizinin aslında 9.100,00 TL olduğunu buna göre dava değerinin 98.932,00 TL olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin 36. Maddesinde tahkim şartı bulunduğunu, feshin sözleşmenin 16. ve 28. Maddeleri uyarınca haklı ve usulüne uygun olarak yapıldığını, verilen 7 günlük süre içinde eksiklerin yerine getirilmediğini, Teknik Şartnamenin 02.30 maddesinde taşeronun 1 adet gemi inşa mühendisi çalıştıracağının belirtildiğini, sözleşmenin 16. Maddesinde de taşeronun 3 gün içinde personel sayısını istenen sayıya getireceğinin düzenlendiğini, 28. Maddesinde bu hususların 7 gün içinde yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin başka bir sebep göstermeden feshedileceğinin belirtildiğini, davalının işi gereği gibi ifa etmediğini ve işin gerektirdiği ölçüde personel bulundurmadığını, BK’nun 358/2 maddesi uyarınca davacının edimini gereği gibi ifa etmesinin mümkün olmadığını, davcıya gönderilen ihtarnamede verilen süre içerisinde eksik hususların tamamlanmadığını, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, feshin haklı sebebe dayandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporları arasında çelişki mevcut ise de ilk raporu düzenleyen heyette mühendis bilirkişi bulunmadığı, ikinci heyetin düzenlediği raporda sözleşmenin ihlal edildiği, feshin haklı sebebe dayadığının belirtildiği, son raporu düzenleyen bilirkişi heyeti de sözleşmeye göre davacının gemi inşa mühendisi çalıştırması gerektiğini, ancak davacının geçmişte de gemi inşa mühendisi çalıştırmadığı halde davalının buna uzunca bir süre itirazı olmadığını, sözleşmenin feshinden hemen önce sözleşmede yer alan mühendis çalıştırma şartının yerine getirilmesi için ihtar gönderilmesinin dürüstlük kuralına uygun olmadığının belirtildiği, TMK 2. Maddesinin yorumunun hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenebileceğinden yeni bir heyetten rapor alınmasına gerek görülmediği, mahkemenin 2008/177 Esas ve 2009/ 547 Karar sayılı dosyasında gemiler üzerinde keşif yapıldığı, ancak klas kayıtlarının çok az olması ve fesih sırasında delil tespiti yaptırılmadığından aradan geçen süre içinde geminin inşası devam ettiğinden, davacı taşeronun işi gereği gibi yapıp yapmadığı, eksik yada kusurlu iş olup olmadığının tespit edilemediği, ayrıca bilirkişilerce birden fazla geminin muhtelif bloklarının inşa edilmesinde işin ehli bir gemi mühendisinin varlığının önemine işaret edildiği, ancak 3 yıllık sürede bu konuda ihtar çekilmemesi, fesihten önce ihtarla böyle bir talepte bulunulmasının TMK 2. maddeye aykırı olarak değerlendirildiği, mahkeme kararının gerekçesinde feshin haklı sebebe dayanmadığı belirtilmiş ise de bu kararın bozulduğu ve bozma sonrasında verilen kararda bu hususun gerekçede yer almadığı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2013/1935 Esas ve 2014/1778 Karar sayılı ilamına göre, sözleşme hukukunda tazminat borcunun doğması için, temel koşulun “kusur” olduğundan, tazminat isteyen tarafın tamamen kusursuz olmasının gerektiği, bilirkişi raporunda da açılandığı üzere davacının gemi inşa mühendisi çalıştırmayarak sözleşmeyi ihlal ettiği, ayrıca taşeron tarafından işçi ücretlerinin ödenmediği belirtilerek bu konuda gerekli ödeme belgelerinin sunulması ihtarname ile davacıdan istendiği, ancak işçi ücretlerinin ödendiğine ilişkin belgelerin taşeron tarafından yükleniciye teslim edilmediği, davacının (taşeron) son hak edişlerini alamadıkları için yalnızca Aralık 2017 döneminde sıkıntı yaşandığını belirttiği, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada 2012/12 Esas sayılı dosyada yapılan yargılamada taşeronun ödenmemiş hak edişi olmadığı tespit edilerek davanın yüklenici lehine sonuçlandığı, davalının işçi ücretlerinin ödendiğini gösterir listeyi sunmaması ve gerektiği halde gemi inşa mühendisi çalıştırmayarak sözleşmeyi ihlal ettiği ve kusurlu davrandığı, 2008/177 Esas sayılı dosyada yapılan keşiflerde fesihten sonra da işin devam ettiği tespit edildiğinden davalının devam eden iş için gemi mühendisi çalıştırılmasını talep etmesinde hukuka aykırılık görülmediği, netice olarak davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının gönderdiği 01/02/2008 tarihli ihtarda, personel sayısının işin gerektirdiği sayıya ulaştırılması, gemi inşa mühendisi bulundurulması ve ücretlerinin ödenerek belge ve delillerin bildirilmesinin istendiğini, müvekkilinin 06/02/2008 tarihli cevabında yeterli personel çalıştırıldığı, personel alım taleplerinin defalarca tersane müdürünce geri çevrildiği, maaşlarının banka aracılığı ile yapıldığı, aylarının bildirilmesi halinde belgelerinin sunulacağı, sözleşmelerde gemi inşa mühendisi bulundurma zorunluluğu olmadığının bildirildiğini, ancak davalının süreyi beklemeden 12/02/2008 tarihinde taraflar arasındaki gemi inşa işleri sözleşmesini fesh ettiğini, bu durumun davalının kötüniyetini gösterdiğini, davalının haksız feshi nedeniyle müvekkili firmanın çalıştırdığı personelin tazminatlarını ödemek zorunda kaldığını, maddi ve manevi açıdan zor durumda kaldığını, dosyada alınan tüm bilirkişi raporlarında haksız fesih yapıldığı ve ticari ahlaka uymadığının belirtildiğini, daha önce açılan alacak davasında da bu sonuca varıldığını, ancak buna rağmen yerel mahkemenin “davalının devam eden işi için gemi mühendisi çalıştırmasını talep etmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.” denilerek tazminat talebinin reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, son ek bilirkişi raporunda müvekkili firmanın kıdem tazminatı olarak 9.788,00 TL ihbar tazimatı olarak 9.761,00 TL alacaklı olduğu yönünde rapor düzenlendiği halde mahkemece dikkate alınmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Somut olayda, davacı tarafça sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle müvekkilinin çalıştırdığı işçileri tazminatlarını ödeyebilmek için çekilen banka kredisi faizleri, işçilerin servis hizmetlerini sağlayan şirkete olan borcun ödenmesi için ödenen faizler, vergilerin ödenmesi için yapılan faiz ödemelerinin ve manevi tazminatın tahsili istenmiş, mahkemece davacının gemi inşa mühendisi çalıştırmayarak sözleşmeyi ihlal ettiği, işçi ücretlerini ödediğine dair belgeleri yükleniciye sunulmadığı, taraflar arasındaki 2012/12 Esas sayılı dosyada taşeronun ödenmemiş hak edişi olmadığının tespit edildiği, 2008/177 Esas sayılı dosyada yapılan keşiflerde fesihten sonra da işin devam ettiği tespit edildiğinden davalının devam eden iş için gemi mühendisi çalıştırılmasını talep etmesinde hukuka aykırılık görülmediği, bu nedenlerle davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece açıklanan gerekçeler dikkate alındığında, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Ayrıca, davacı taraf manevi tazminat talebinde bulunmuştur. TBK’nın 58 ve TMK’nın 24. Maddesine göre sözleşmeye aykırı davranışlar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf manevi tazminat talebinde bulunabilir. Davacı taraf sözleşme gereğince kişilik haklarının (ticari itibarının) saldırıya uğradığını yasal delillerle ispatlayamadığından, mahkemece manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2017 tarih ve 2014/341 Esas, 2017/446 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/07/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.