Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1353 E. 2021/1 K. 06.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1353
KARAR NO: 2021/1
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2018
NUMARASI: 2017/746 Esas, 2018/522 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 06/01/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkilinin, davalıya fason kumaş boyama ve ütüleme faaliyetinde bulunduğunu, müvekkilince yüklenilen edimin eksiksiz yerine getirildiğini, ancak karaşlaştırılan iş bedelinden bakiye 32.835,00 TL’nin davalı tarafça müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan aldığı organik boyalı kumaşları Yunanistan’daki … firmasına gönderdiklerini, bu firma tarafından kumaşlarda kullanılan boyadaki enzimin zamanla kokmaya başladığı ve kumaşlarda dikimden sonra yıkama yapıldığında renginde dönme olduğu şeklinde şikayetlerin müvekkiline yöneltildiğini, müvekkili şirket yetkilisi tarafından bizzat yapılan konrollerde şikayetlerin doğruluğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davacı şirket yetkilisi … ile şifai olarak görüşüldüğünü, zararın yarısına davacı şirketin, yarısına da müvekkili şirketin katlanması konusunda mutabakata varıldığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından 8.250,00 Euroluk reklamasyon faturası kesildiğini, ancak bu faturanın davacı tarafça kendilerine iade edildiğini, akabinde de müvekkili aleyhinde takip başlatıldığını, yapılan takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafça gerek dava dışı firma tarafından, gerekse kendileri tarafından ürünlerin ayıplı olduğuna dair mahkeme kanalıyla yaptırılmış bir tespit sonucu alınmış bilirkişi raporu ibraz edilmediği gibi, dava dışı firma tarafından davalıya kesilmiş iade, reklamasyon faturası sunulmadığı, yapılan bilirkişi incelemesinde davalı tarafça malların tamamının incelemeye sunulmadığını, tekstil bilirkişisi tarafından yapılan incelemeye sadece 1 adet kumaş ve bu kumaştan dikildiği belirtilen ürünün ibraz edildiği, incelenen kumaşta enzim nedeniyle kötü koku tespit edilmiş ise de, teslim edilen malların tamamı üzerinde yapılmış bir inceleme, tanzim olunan rapor bulunmadan malların tamamının 1 adet kumaşta yapılan inceleme ile ayıplı olduğu sonucuna varılmasının mümkün olmadığı, bu sebeple hesaplanan reklamasyon indiriminin kabul edilemeyeceği, tarafların reklamasyon faturası dışında birbiri ile örtüşen ticari defter ve belgelerine göre davacının takip tarihi itibariyle 32.835,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalının itirazının iptaline, takibin 32.835,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20 si oranında 6.576,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkeme tarafından yaptırılan bilirkişi raporunda ürünlerdeki boya işleminin hatalı olduğunun tespit edildiğini, yine, mali bilirkişi tarafından Yunanistan’da bulunan şirketin müvekkili …’e kumaşların bedelini ödemediğinin tespitinin yapıldığını, ancak, müşterinin zarar dekontu kesmediğinin ifade edildiğini, müvekkili şirket ile davacı şirketin tüm kayıtlarının (davaya konu reklamasyon faturası hariç) örtüştüğünü, bu durumun, müvekkili aleyhine değil, aksine müvekkili lehine karine oluşturduğunu, kumaşlardan bir top ve üretilen ürünlerden bir tanesinin incelenmesinin laborauvar ortamında sağlıklı sonuç almak için yeterli olduğunu, bilirkişinin de bu durumda yeni ürün istemediğini ve mevcut numunelerin ayıplı ürün olduğunun tespit edildiğini, mahkeme tarafından bu durumun dikkate alınmadığını, mahkeme tarafından bilirkişinin yapılan kusurlu boya işleminin yıkama ile giderilebileceği yönündeki tespitine katılmamasının doğru olduğunu, davaya cevap dilekçesinde beyan ettikleri üzere ürünlerin Yunanistan’da olduğu, ürünlerin ham kumaştan mamül t-shirt haline geldiği, ütü-paket yapılıp dağıtıldığı dikkate alındığında bu ürünlerin toplanıp, Türkiye’ye getirilip, yıkanıp, tekrar ütü paket yapılıp Yunanistan’a gönderilmesinin maliyetinin yaklaşık 20.000,00 Euro olup , dava konusu 8.250,00 Euro’nun çok üzerine çıktığını, ürünlerin tek seferde boyahanede boyandığı, aynı kazana girdiği, bir seferde boyanan ürünlerde aynı enzim kullanıldığı dikkate alınarak bir üründeki gizli ayıp durumunun diğer ürünlerin de aynı enzimle boyandığı için onların da gizli ayıplı olduğunu ispat ettiğinin gözden kaçırılmasının hatalı olduğunu, mahkemece davaya konu ürünlerin gizli ayıplı olduğu tespit edildiği halde, ürünlerin halen Yunanistan’da bulunduğu, mamül hale geldiği, ürünlerin Türkiye’ye getirilmesi için gümrük vergisi, nakliye vs. masrafların davaya konu ihtilaf miktarının üzerinde olacağı, kimsenin kendi sebep olduğu ayıp ve kusurlardan dolayı başkalarına mali yük yüklenmesinin beklenemeyeceği, aynı kazanda , aynı enzimli boya ile boyanan kumaşlardan bir kısmının ayıplı, bir kısmının sağlam olmasının mümkün olmadığı, boyama usulünde değil boya maddesinde ayıp olduğu, bu sebeple numune kumaşlar gibi diğer kumaşların tamamının ayıplı olduğunun kabul edilmesi gerekirken (azın çoğu temsil ettiği kuralınca) bu durumun mahkemece gözden kaçırıldığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme karanının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, TBK’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibi şirkete AB standartları gereğince organik boya kullanılmış kumaş imalatı yapımı konusunda sözlü eser sözleşmesi yapıldığı ve takip konusu miktar dışındaki iş bedelinin davacıya ödendiği konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı cevap dilekçesinde ayıp savunmasında bulunmuş, davacı cevaba cevapta davalıya teslim edilen ürünlerde ayıp bulunmadığını belirtmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ayıplı eser, sözleşmede kararlaştırılan vasıfları veya vazgeçilmez bazı vasıfları taşımayan eserdir. Diğer anlatımla ayıp, bir malda eserde sözleşmesi ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. Kural olarak, eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. TMK.’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olan genel ispat kuralından çıkarılan bu sonuç, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bir çok kararında “kural olarak eser sözleşmelerinde eserin teslimini, sözleşmeye ve tekniğine uygun olup olmadığını kanıtlamak yükleniciye aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Teslim edilen eserin ayıplı ve/veya eksik olduğunu ve bedelin ödendiğini ispat yükü ise iş sahibine aittir. İçtihatlarda, Yargıtay’ın da bu doğrultuda tutum sergilediği görülmektedir. “Eser sözleşmesine dayalı ilişkilerde eserin teslim edildiğini ispatlama yükümlülüğü yüklenicide, eserin ayıplı olduğu iddiası ve bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğü ise iş sahibindedir.” (bkz.Yargıtay 15.HD’nin 30.05.2013 tarih ve 2013/5906 Esas, 2013/3519 Karar sayılı kararı) Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davalının savunmasında belirttiği şekilde teslim edilen kumaşlarda ayıp olup olmadığının, ayıp var ise ayıbın niteliğinin ve ayıplarla ilgili ihbar yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilip getirilmediğinin tespitinden ibarettir. Nitekim mahkemece tarafların gösterdiği deliller usulüne uygun olarak toplanarak, davalı ayıplı ifa iddiasında bulunduğundan, ayıplı malların bilirkişi incelemesine esas olmak üzere hazır edilmesi konusunda davalı tarafa uygun bir süre verilmiş ise de, davalı tarafça Yunanistan’a gönderilen malların tümünün bilirkişi incelemesi için Türkiye’ye getirtilmesinin masraflı olacağı belirtilerek, ayıplı olduğu iddia edilen kumaştan sadece bir adet sunulmuştur. Mahkemece, taraflarca ibraz edilen ticari defterler ve davalı tarafça örnek olarak sunulan bir adet kumaş üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, mali müşavir … ile ve tekstil mühendisi … tarafından tanzim olunan 16.04.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, yanlar tarafından ibraz edilen ticari deftarlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, lehlerine delil vasfını taşıdığı, davacının fason pirate siyah boyama, ram, sanfor, enzim ve silikon işlemi yapıp 05.10.2016 tarih, 096986 nolu irsaliyeli fatura ile davacıya teslim ettiği, 05.10.2016 tarihli fatura içeriğindeki 697,60 kg. 30/20 organik Lyc 2 iplik kumaşın kötü koku nedeniyle ayıplı olduğu, hissedilen kokunun davacının yaptığı fason enzim işleminden kaynaklandığı kanaatine varıldığı, enzimden kaynaklanan ayıbın zamanla ortaya çıkması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde olduğu, kumaşların tamamının ayıplı olduğuna ilişkin tespit raporunun bulunmadığı, davalının ayıptan müşterisinin e-maili ile haberdar olduğu, ayıbın davacıya mail ile bildirildiği, dosyada davalının müşterisi tarafından yansıtılmış herhangi bir zarar dekontunun bulunmadığı, davacı ticari defterlerinde, 20.02.2017 tarihinde davacının davalıdan 35.096,11 TL alacaklı olduğu, 13.03.2017 tarihinde davalının davacıya 32.835,00 TL bedelli reklamasyon faturası kestiği, 16.03.2017 tarihinde davalının davacıya 2.261,72 TL ödeme yaptığı, 17.03.2017 tarihinde davacının davalının reklamasyon faturasına iade faturası düzenlediği, bu tarihten sonra yanların 32.835,00 TL bedelli faturayı sürekli birbirine tekrar tekrar tanzim ettiği, davalı ticari defterlerinde davacıya ilişkin işlemlerin davacı ile birebir örtüştüğü, davacının davalıdan 32.835,00 TL alacaklı olduğu, davalının davacıya 32.835,00 TL bedelli reklamasyon faturası kestiği, faturanın yanlar arasında tekrar tekrar düzenlendiği, kötü kokulu kumaşın yıkama işlemine tabi tutularak tamir edilebileceği, davalının kötü koku nedeniyle 348,80 Euro zararının olduğu, takip tarihi itibariyle bu zararın 1.381,46 TL olduğu, dolayısıyla davacının davalıdan olan alacağının 32.835,00 TL-1.381,46 TL= 31.453,36 TL olduğu belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; mahkemece, dosya kapsamındaki delillerin doğru değerlendirilmesi sonucunda, denetime elverişli bilirkişi kurulu raporu dayanak alınmak suretiyle, talep edilen iş bedeline yönelik bir itirazın bulunmadığı, davalının ispat külfeti altına girdiği kumaşların tamamında gizli ayıp olduğuna ilişkin tespit raporu sunulamadığı ve davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen tüm malların bilirkişi incelemesi için hazır bulundurulamadığı, bu itibarla davalının ayıplı mal teslim edildiği iddiasının tüm mallar için ispat edilemediği gözetilerek, tarafların reklamasyon faturası dışında birbiri ile örtüşen ticari defter ve belgeleri doğrultusunda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 32.835,00 TL alacaklı olduğuna yönelik tespiti isabetli olmuştur. Ancak, bu bedelden bilirkişilerce ayıplı olduğu tespit edilen kumaş bedeli olan 1.381,46 TL’nin mahsup edilerek 31.453,36 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken mahsup yapılmaksızın tespit edilen miktara hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca, alacak yargılama ve bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 31.453,36 TL asıl alacak yönünden devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, alacak yargılama ve bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2018 tarih ve 2017/746 Esas, 2018/522 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kısmen KABULÜ ile, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin 31.453,36 TL asıl alacak yönünden DEVAMINA, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, 4-Koşulları oluşmayan inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 2.148,58 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 396,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.752,02 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 396,56 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 184,35 TL tebligat ve posta gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.384,35 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 1.326,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer OLMADIĞINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.718,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.381,64 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 39,00 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 137,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/01/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.