Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1316 E. 2020/1523 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1316
KARAR NO: 2020/1523
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2017
NUMARASI: 2014/609 Esas, 2017/1159 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında Kocaeli Dilovası Organize sanayi Bölgesindeki depo arazisine depolama tanklarının mimari, inşaat, mekanik ve elektrik projelerinin hazırlanması ve ilgili oda onaylarının alınması konusunda 08.03.2011 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşmeye uygun projelerin hazırlandığı ve oda onaylarının alındığı, sözleşmeye uygun olarak 18.04.2012 tarihli 125262 sayılı 32.450,00 TL tutarındaki faturanın düzenlendiğini, ancak davalı tarafından sadece 20.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalının yapılan iş sonrasında ruhsat alamamasından davacıyı sorumlu tuttuğunu, oysa ki davacının inşaata başlamadan, alınması gereken izinler alınmadan, projelendirme süreci tamamlanmadan inşaatı yapmış olması nedeniyle ruhsat alamama yönünden kendilerinin sorumluluğunun olmadığını, bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin haksız itirazı ile durdurulduğunu ileri sürerek, Kadıköy … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmektedir. Davalı vekili, dosyadaki belgelerden ve 18.04.2011 tarihli ön sözleşmeden anlaşılacağı üzere davacının sadece proje yapımından değil ruhsat alımından da sorumlu olduğunu, davacının projeyi tamamlamasından sonra yapılan ruhsat başvurusunda, projelerin ve projelere göre yapılan işin yanlış olduğunun anlaşıldığını, Gebze Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/35 D.İş dosyası ile yapılan incelemede de projenin yanlış olduğunun tespit edildiğini, davacının ruhsata uygun proje yapacağı konusunda müvekkilini inandırarak suistimal ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, tarafların defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda icra takibi itibariyle davacının davalıdan 12.450,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından düzenlenen 32.450,00 TL tutarlı iade faturasına davacı tarafından süresinde itiraz edilerek davalıya iade edildiği, her ne kadar davalı tarafından davacının sözleşmeyi eksik ifa ettiği ve ruhsatı almadığını ileri sürmüş ise de, incelenen sözleşme uyarınca davacının proje onaylarını aldıktan sonra ayrıca ruhsatı da alması gerektiği yönünde bir hükme rastlanmadığı, ancak davacının sorumluluğundaki projenin hatalı çizdirildiğinin bilirkişi incelemeleri ile tespit edildiği, davalı tarafın bunun düzeltilmesi için yaptırılmak zorunda kalınan yeniden proje çizdirme bedeli olan 5.900,00 TL’nin bakiye alacaktan mahsubunun gerektiği, bu durumda davacının davalıdan olan bakiye alacağının 6.550,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 6.550,00 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının faturayı ticari defterlerine işlediği, 05/10/2012 tarihinde faturayı iade ettiğini, dava açıldıktan 3 yıl sonra ise dava dışı firma tarafından kesilen faturanın sunulduğunu, mahkemece bu faturaya itibar edildiğini, bu delile muvafakatlerinin bulunmadığı halde mahkemece dikkate alındığını, alacaklarının likit olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, 14/12/2010 tarihli makbuzda, 18/12/2010 tarihli davacı şirket tarafından … isimli firma kanalı ile kendilerine gönderilen ön sözleşmede, 18/04/2011 tarihli faturada, 20/11/2012 tarihli doküman teslim tutanağında davacının sözleşme ile proje çizimi ile birlikte ruhsat alımını üstlendiğini, bu nedenle mahkemenin davacının ruhsat alma yükümlülüğünün bulunmadığı yönündeki tespitinin yerinde olmadığını, davacının edimini gereği gibi yerine getirmeyerek yeni baştan proje ve tank inşaatı yapılmasına neden olduğundan müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını, 5.900,00 TL yeniden proje çizim bedelinin yanı sıra, hatalı projeye göre yapılan tank ve depoların yeni yerlerine taşınması ve inşaası için toplamda 133.367,53 TL harcama yapıldığını, davacının haksız davasının reddedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici şirket ile davalı iş sahibi arasında düzenlenen 08/03/2011 tarihli sözleşme ile Kocaeli Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan davalıya ait iş yerinde “depolama tanklarının mimari, inşaat, mekanik ve elektrik projelerinin hazırlanması ve ilgili oda onaylarının alınması” işinin davacı yüklenici tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmede iş bedeli belirtilmemiş ise de dosyaya sunulan fatura ve belgelerde iş bedelinin 32.450,00 TL olduğu ve davalı tarafından iş bedeli olarak 20.000,00 TL ödeme yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı yüklenici 12.450,00 TL bakiye iş bedelinin tahsili için icra takibine girişmiş, davalının itirazı üzerine takip durdurulmuştur. Davalı taraf, sözleşmede proje çizimi ile birlikte ruhsatın da davacı tarafından alınmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafından ruhsat alınmadığı gibi yapılan projelendirmenin de hatalı olduğu, dava tarihinden sonra düzenlenen 04/02/2015 tarihli 5.900,00 TL bedelli faturayı sunarak projelerde düzeltme yaptırdığını savunmuş, ayrıca hatalı projenin uygulanması sebebiyle inşaat taşıma ve diğer masrafları yaptığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporları esas alınarak söz konusu 5.900,00 TL’nin alacaktan mahsubu ile 6.550,00 TL üzerinden davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede davacının proje onaylarını aldıktan sonra ayrıca ruhsatı da alması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi, faturada ruhsat işlerinden, doküman teslim tutanağında ise ruhsat başvuru dilekçesinden bahsedilmesi, ruhsat alma yükümlülüğünün de davacının üzerinde bulunduğu anlamına gelmeyeceğinden, mahkemenin davacının sorumluluğunun proje çizimi ve onayının alınması ile sınırlı olduğu, davacının ruhsat alma yükümlülüğünün bulunmadığı yönündeki tespitinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Buna karşılık, davacının sorumluluğundaki projenin hatalı çizildiği bilirkişi incelemeleri ile tespit edilmiş, mahkemece bunun düzeltilmesi için yaptırmak zorunda kaldığı yeniden proje çizdirme bedeli olan 5.900,00 TL’nin bakiye alacaktan mahsubu ile sonuca gidilmiştir. Sözleşmede iş bedeli belirtilmemiş ise de dosya kasamına göre iş bedelinin 32.450,00 TL olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Bu bakımdan söz konusu bedel götürü bedel olduğundan, düzeltilmesi gereken işler için dava tarihinden sonra düzenlenmiş faturada yazılı bedel düşülerek sonuca varılması hatalı olmuştur. Mahkemece, son bilirkişi kurulundan işin götürü bedelli olduğu gözetilip, sözleşmede yapımı kararlaştırılan işin tamamının 100 birim olduğu kabul edilerek, eksik ve kusurlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle, yüklenici tarafından toplam işin yüzde (%) olarak ne kadarlık kısmının eksiksiz ve kusursuz olarak tamamlandığı belirlenip, bu oranın sözleşmede kararlaştırılan toplam iş bedeline uygulanması suretiyle yüklenicinin hak ettiği alacak miktarının bulunması ve yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacının bakiye alacağı kalıp kalmadığı belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 3-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2017 tarih, 2014/609 Esas, 2017/1159 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 6-Davalıdan alınması gereken 54,40 TL maktu istinaf karar harcından peşin yatırılan toplam 115,90 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 61,50 TL’nin istek halinde davalıya İADESİNE, 7-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 8-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.