Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/130 E. 2019/1328 K. 31.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/130
KARAR NO : 2019/1328
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2017
NUMARASI : 2014/845 Esas, 2017/939 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 31/10/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle müsbet ve menfi zarar ile manevi tazminat istemine ilişkin olup; mahkemece, müsbet (masraflar) ve menfi zararın isbatlanamamış olması, manevi tazminat yönünden ise koşulları bulunmadığından davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Taraflar arasında prototip üretimini konu alan sözlü eser sözleşmesi ayıplı ifa nedeniyle davacı tarafından tek taraflı irade beyanıyla feshedilmiştir. Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10.05.2012 gün, 2010/118 Esas ve 2012/221 Karar sayılı kararı ile sözleşmenin davacı tarafça haklı olarak feshedilmiş olduğu kabul edilerek davalı yüklenici şirkete işin başında ödenen 20.000,00 TL avansın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptaline dair verilen kararı derecatten geçerek 16.12.2013 tarihli karar düzeltme talebinin reddine dair karar tarihi itibariyle kesinleşmiştir. Davacı sözleşmenin haklı nedeniyle feshedildiğini ve bunun da mahkeme kararıyla kesinleştiğini belirterek müsbet ve menfi zarar ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, yargılama sırasında alınan kök ve ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının talep ettiği kâr mahrumiyeti zararının menfi zarar değil müsbet zarar niteliğinde olduğunun sözleşmeden dönen davacının iş bu kâr mahrumiyeti zararının tazminini talep edemeyeceğini, sözleşmenin ifasına güvenilerek yapılan masraflar ile bir takım işçilerin işe alındığına yönelik iddiasının isbatlanamadığını, davacının sırf dava konusu ürünün fuarda tanıtımı için masraf yaptığı yönündeki iddiasının da isbat edilemediğini ve başka ürünlerle fuara katıldığı değerlendirilerek müsbet (masraflar…) ve menfi zararın kanıtlanamadığını, ayrıca davacı şirketin ticari itibarlarının da zarar gördüğünün yöntemince isbatlamadığını belirtilerek davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf talebinde özetle; ayıplı ifa nedeniyle ürünün fuarda tanıtımının yapılamadığını, fuar katılım sözleşmesi imzalandığı için mecburen fuara katıldığını, bir çok masraf yapıldığı gibi, müşterilerine de tanıtımının yapılmaması nedeniyle müşteri kaybı yaşandığını, ürünün zamanında piyasaya verilmemesi nedeniyle kâr mahrumiyeti yaşadığını, yine davalının yapacağı işin teslimine güven ve seri imalata başlanacak olması nedeniyle üretimi için imalat departmanına işçi alımı yapıldığını ancak imalat yapılamamasına rağmen işçilere ücretinin ödendiğini, sözleşmeye güvenilerek müşterilerle yapılan şap makinesi satış sözleşmelerinin iptal edildiğini, bu iptaller nedeniyle cezai şartlara maruz kalındığı gibi müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini belirterek kararın kaldırılarak maddi ve manevi zararlarına hükmedilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşme kesinleşen mahkeme kararıyla feshedilmiş, davacının yükleniciye ödediği avans bedelinin tahsiline de hükmedilmiştir. Eser sözleşmesinin feshi halinde taraflar aldıklarını isteyecekleri gibi ayrıca sözleşmeyi haklı nedenle fesheden taraf zarar ve miktarını kanıtlaması halinde menfi zarar yanında müsbet zararını (masraflar…) da talep edebilir. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında, her bir kalem talep yönünden davacının davasını isbatlayamadığı belirtilmiştir. Yukarıda da yapılan açıklamalara göre mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının zararını isbatlayamadığı ve manevi tazminat şartlarınnı da bulunmadığından bahisle davanın reddine dair verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2017 tarih ve 2014/845 Esas, 2017/939 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 13,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 31/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.