Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1294 E. 2020/1514 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1294
KARAR NO: 2020/1514
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2018
NUMARASI: 2016/1140 Esas, 2018/81 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 16/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 3505 adet fason gömlek ve 65 adet ikinci kalite gömlek dikim işlemi için anlaşma yapıldığını, işin müvekkili tarafından süresinde yapılıp eksiksiz teslim edilmesine rağmen iş bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhinde %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın takibe konu ettiği … numaralı 26.672,75 TL’lik faturaya karşılık müvekkili tarafından davacıya 29.04.2014 tarihinde 16.000,00 TL ve 02.05.2016 tarihinde 2.670,00 TL olmak üzere toplam 18.670,00 TL ödeme yapıldığını, malların ayıplı olması üzerine bu durumun süresinde davacı tarafa ihbar edildiğini, ayıplar nedeniyle müvekkilinin zarara uğraması nedeniyle zarar miktarının yarı yarıya paylaşılması konusunda davacı ile mutabakat sağlandığını, bunun üzerine davacıya KDV dahil 10.000,00 TL tutarlı 21.07.2016 tarihli reklamasyon faturası kesildiğini ancak faturanın davacı tarafça iade edildiğini savunarak davanın reddine ve davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 05/12/2017 tarihli bilirkişi raporu dayanak alınarak, taraf defterlerinin lehlerine delil hükmünde bulunduğu, davacı kayıtlarında görülen 10.000,00 TL alacağın herhangi bir belgeye dayandırılmadığı, davalı defterlerinde davacıya 10.000,00 TL borç kaydı bulunduğu, davalı yanın kendi kayıtlarında borç kaydı olmasına rağmen likit alacağa haksız itiraz edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihi itibaren avans faizi uygulanmasına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; davacının defterlerinde müvekkili şirketten alacağının bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin takip konusu faturaya karşılık 29.04.2014 tarihinde 16.000,00 TL, 02.05.2016 tarihinde 2.670,00 TL ( … Bankası) ve 20.05.2016 tarihinde 4.079,99 TL olmak üzere toplam 22.749,99 TL ödeme yaptığını, bu sebeple borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla arada 3.923,00 TL fark kaldığını, bu farkın da davacı tarafça yapılan işin ayıplı yapılması nedeniyle ödenmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece red edilen kısım yönünden müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine 3505 adet fason gömlek ve 65 adet ikinci kalite gömlek dikim işlemi yapılması konusunda sözlü sözleşme yapıldığı ve işin teslim edildiğine yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, işin ayıplı teslim edilip edilmediği, ayıp var ise ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 22.04.2015 tarihli, … sıra nolu irsaliyeli faturaya istinaden 26.672,75 TL asıl alacak ve 1.204,66 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.877,42 TL alacağın tahsili için 25.09.2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalının yetki itirazı üzerine dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına gönderildiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından çıkarılan ödeme emrine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine takip durdurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme dayanak yapılan, mali müşavir … tarafından hazırlanan 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin taraflar lehine kesin delil netiliğinde olduğu, davacının davalı ile olan ticari ilişkisini defterinde 120.31 alıcılar cari hesap kodu ile takip ettiği, davanın ticari defterlerine göre davalıdan alacağının bulunmadığının tespit edildiği, davalının davacı ile olan ticari ilişkisini defterinde 320.02.017 satıcılar cari hesap kodu ile takip ettiği, davalının ticari defterlerine göre davalının davacıya 10.000,00 TL borçlu bulunduğu belirtilmiştir. Eldeki davada; davalı iş sahibi tarafından ayıplı üretim yapıldığı, bu nedenle aradaki farkın ödenmediği ve süresinde ayıp ihbarında bulunulduğu belirtilerek, bu hususların ispatı yönünden tanık deliline dayanıldığı görülmektedir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, eser sözleşmelerinde TBK 474.maddesine göre süresi içinde ayıp ihbarında bulunulduğu eser sahibi tarafından tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün 1977/11-393 E., 1979/80 K. sayılı ve Dairemizin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.) Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece ayıplı mal üretimi konusunda bir araştırma yapılmadan, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda tanık dahil davalı taraf delilleri toplanmadan ve varsa ayıplı olduğu ileri sürülen ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, ayıbın türü ve miktarı belirlenmeden eksik inceleme ile davanın yazılı şekilde sonuçlandırılması hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2018 tarih, 2016/1140 Esas, 2018/81 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.