Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1282 E. 2020/1571 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1282
KARAR NO : 2020/1571
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2018
NUMARASI : 2015/933 Esas, 2018/604 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında reklam pano imalatına dayalı ticari ilişkiye istinaden oluşan cari hesap borcunun 34.600,00 TL olduğunu, yine ticari ilişkiye dayanak farklı anlaşmalar yaptıklarını, davalı şirketin müvekkiline farklı tarihlerde 68.296,00 TL ödeme yaptığını, bakiye 34.600,00 TL’sini ise ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, alacağın likit olması nedeniyle davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket ile Maltepe Belediye Başkanlığı arasında imzalanan 03/10/2013 tarihli sözleşme gereği park tabelalarının imal ve montaj işinin üstlenildiğini, sözleşme şartlarına uygun malzeme ve işçilikle kesilip, kaplanıp, boyanıp, montaja hazır hale getirilmesi işlerinin davacıya verildiğini, bu kapsamda davacıya 350 adet tabela teslim edildiğini, davacının bunlardan 250 tanesini geri teslim ettiğini, ancak 100 tanesini teslim etmediğini, edimin tam olarak yerine getirilmediğini, teslim edilip montajı yapılan tabelaların da sözleşme ve teknik şartnameye uygun olmadığını, ayıp ihbarında bulunularak davacıdan ürünleri tamir etmesinin istenildiğini, davacının ürünlerin bir kısmındaki ayıbı gidermeye çalıştığını, ürünlerdeki ayıpların devam ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının süresi içerisinde faturalara itiraz etmediği, bu durumda davacının faturaya dayalı alacağını kanıtladığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 30.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, olayda TTK m.21/2’nin uygulama yerinin bulunmadığını, ürünlerin montajından sonra işçilikten ve davacı tarafından kullanılan malzemeden kaynaklı bozulmamalar meydana geldiğini, ürünlerin bir kısmının tamir için davacıya verildiğini, 100 adetinin halen davacıda bulunduğunu, her iki tarafın tanıklarının bu hususu doğruladığını, ayrıca her ne kadar sevk irsaliyesinde … isimli çalışanın imzası bulunmakta ise de, bu belgelerin daha sonradan da düzenlenmesinin mümkün olduğunu, kaldı ki … ile aralarında dava bulunduğunu, ayrıca … vekil sıfatının bulunmadığını, e-posta kayıtlarına göre teslimatın yapılmadığının açık olduğunu, bilirkişi raporunun gerekli inceleme yapılmadan hazırlandığını, strafor dışında işçilik kaynaklı ayıpların da bulunduğunu, fakat bu hususların incelenmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Davacı taşeron ile davalı yüklenici arasında 350 adet tabela yapımı konusunda eser sözleşmesi bulunmakta olup, davacı bakiye alacağının tahsili amacıyla takip başlatmıştır. Davalı ise, davacı tarafından teslimi yapılan ürünlerde üretim hatasına bağlı deformasyonlar oluştuğu, ürünlerin hataların giderilmesi için davacıya iade edildiği, ürünlerin yeniden montajı sağlandıktan sonra aynı hataların devam ettiği, 100 adetinin ise halen davacıda olduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuş; buna karşılık davacı ise davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürmüştür. Yargılama aşamasında teknik bilirkişi tarafından davalı tarafın ibraz ettiği üretimi yapılmış tabelalara ait fotoğraflara göre, tabelaların yağış, hava, ısı değişimi ve benzeri dış mekan koşullarına uygun olarak üretilmediği, davalının kompozit panelden üretilecek tabela yerine daha ucuz ve dayanıksız strafor malzemeden mamul tabelayı sipariş verdiği, davacının da davalının siparişi doğrultusunda davalının istediği özelliklerde strafor köpük malzemeden tabela üretimi gerçekleştirdiği, davacının davalının talebi doğrultusunda üretim yaptığı ve davalının istediği malzeme ile tabelaları üretip davalıya teslim ettiği için teslimat anından sonraki aşamada tabelalarda meydana gelen bozulmaların ayıp olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.Ne var ki, taraflara ait e-posta kayıtları ile tarafların beyanlarına göre bir kısım ürünün düzeltilmek üzere davacı tarafından teslim alındığı, teslim alınan bir kısım ürünlerin ise davalıya iade edilmediği anlaşılmaktadır. Davacı, ürünleri düzeltmek üzere teslim aldığına göre, ayıbın davacı tarafından benimsendiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu bakımdan davalı tarafça ayıp nedeniyle davacıya teslim edilen bir kısım tabelaların ayıpları giderilerek iade edildiği, ancak 100 kadar ürünün halen davacıda kaldığı savunulduğundan, tamirat için davacıya iade edilen ürün miktarı ile bunlardan tamir edilip davalıya iade edilenler dışında davacı elinde tabela kalıp kalmadığı, kalmış ise kaç adet olduğu, onarımların yapılıp yapılmadığı hususları da göz önüne alınarak, taraflardan buna ilişkin teslim belgeleri sorulup, halen ayıplı ürün varsa ayıbın miktarı belirlenip davalıya teslim edilmeyen ürün varsa ürünün bedeli değerlendirilip, davacı alacağı bulunup bulunmadığı konusunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2018 tarih, 2015/933 Esas, 2018/604 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.