Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1271 E. 2020/1335 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1271
KARAR NO : 2020/1335
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI : 2017/386 Esas, 2018/210 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 23/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan … konutları projesinin elektrik tesisatı, imalat ve montajına ilişkin taşeron sözleşmesinin davalının temerrüdü nedeniyle feshedildiğini, sözleşmenin feshinden önce hak ediş alacaklarına mahsuben davalı şirkete teslim edilen … Avcılar İstanbul Şubesi’ne ait … numaralı 30.01.2017 keşide tarihli, 200.000,00 TL meblağlı çekin iade edildiğini, fakat iade edileceği beyan edilmesine ve iade edilmesi için ihtarname gönderilmesine rağmen aynı bankanın … numaralı 30.04.2017 keşide tarihli, 200.000,00 TL meblağlı çekin iade edilmediğini ileri sürerek, bu çeke ilişkin olarak müvekkilinin davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş,18.12.2017 tarihli dilekçesi ile de, 04.05.2017 ve 05.05.2017 tarihli teslim belgesindeki kimi malların teslim alındığını ancak teslim alınan malların çek bedeli kadar olmadığını, faturadaki malların değeri ile malların özel üretim-sipariş olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davalı tarafça çek bedelinden fazla tahsilat yapıldığını ileri sürerek 50.772,13 TL yönünden davalarına istirdat davası olarak devam ettiklerini bildirmiştir.Davalı vekili, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesi gereğince davacının ödeme temerrüdüne düşmesi üzerine davacıdan ödeme amaçlı 2 adet çek alındığını, davacı şirketin ödemelerini yapaması ve ticari işin sıkıntıya girmesi nedeniyle, davacının talebi ve müvekkilinin de kabulüyle sözleşmenin sözlü olarak fesh edildiğini, fesih kabul edilse dahi müvekkilinin ticari iş gereğince hakkediş ve malzeme siparişinden kaynaklı alacakları doğduğunu, müvekkilinin 4-5 aylık çalışma karşılığı hak edişlerinin 88.772,13 TL tuttuğunu, müvekkilinin davacı şirkete 26.07.2016 tarih, … numaralı 44.850,32 TL’lik fatura kestiğini, bu faturayı defterine işlediğini, ayrıca bu iş için fesihten önce müvekkili tarafından 149.227,87 TL ödenerek işe özel ürünler sipariş edildiğini, hak ediş için 06.02.2017 tarihinde … numaralı fatura ile davacıya 193.520 TL ‘lik bir fatura daha kesilip gönderildiğini ve bu faturanın da müvekkili defterlerine işlendiğini, dava açılmadan önce davacı şirketin müvekkiline ödemesi gereken bedelin 238.370,32 TL, davacının yaptığı ödeme miktarının ise 50.000,00 TL olduğunu, davacı tarafça teslim alınmayan özel mallarin müvekkilinin deposunda muhafaza edildiğini, mahkeme kararı ile çekin ödenmesini engellemeyi başaramayan davacı şirketin ürünleri dava tarihinden sonra 04.05.2017 ve 05.05.2017 tarihli teslim tutanaklar ile teslim aldığını, çek bedeli olan 200.000,00 TL’nin tahsiliyle taraflar arasında herhangi bir alacak ve borç kalmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacı tarafın davalının temerrüde düştüğünü ispatlayamadığı,davalının sunduğu başka firmalardan aldığı faturalar ve incelenen ticari defterlere göre BA -BS formları dikkate alınarak davalı şirketin hakediş ve özel siparişler kapsamında düzenlemiş olduğu faturanın, irsaliyeli fatura olduğu ve fatura üzerinde teslim alan kısmında davacı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu, davacı taraf adına fatura içeriğindeki ürünleri teslim alıp almadığı, davalı tarafından sunulan 04/05/2017 ve 05/05/2017 tarihli ürünlerin teslim edildiğine dair davacı şirketin beyanının tespiti için davacı şirkete isticvap davetiyesi gönderildiği, ancak davacı şirketin yapılan ihtarata rağmen mahkemede hazır bulunmadığı, verdiği dilekçe ile de malların teslim alındığını ancak değerinin faturadaki değer olmadığı daha düşük değerde olduğununun iddia edildiği, incelenen defter kayıtlarına göre davacının söz konusu … nolu faturaya itiraz ettiğine dair delil sunamadığı, Türk Ticaret Kanunu’mun 21.maddesinin ikinci fıkrası gereğince davacının fatura içeriği malı, sunulan dilekçe ve isticvap davetiyesi sonucuna göre teslim almış olup buna süresinde itiraz etmediğinin anlaşıldığı, incelenen taraf defterleri, sunulan delillere göre davacının davalının temerrüde düşmesinde sulh olduğunu ispat edemediği gibi söz konusu iş sebebiyle davalının hakdediş ve sipariş alacaklarının teslim alınan fatura dikkate alınarak bunun aksini ispat edemediğinden, sunulan dellillere göre davaca davalı şirketten sadece 11.629,68 TL alacaklı olduğundan bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı taraftan yerinde görülmeyen fazlaya ilişkin çek bedeli yönünden talebin kabulü ile dava devam ederken çek bedeli ödendiğinden dava istirdat davasına dönüştüğünden ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile alacağın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile; davacının davaya konu … Avcılar şubesine ait … nolu 30/04/2017 keşide tarihli çekten dolayı davalıya bu çekin 11.629,68 TL’sinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davacının bu kısım yönünden istirdat talebinin kabulüne, 11.629,68 TL’nin ödeme tarihi olan 30/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin menfi tespit ve isirdat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, isticvap davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini, HMK nın 107/1. maddesi gerğince tüzel kişiler adına yetkili temsilcinin isticvab olunacağının kabul edilmesi karşısında yetkili temsilci yerine şirkete çıkarılan isticvap davetiyesinin usulsüz olduğunu, bilirkişinin tespit etmiş olduğu, … nolu faturaya müvekkili tarafından 8 gün içinde itiraz ettiğine dair bir belgenin dosyada bulunmadığının ifade edildiğini, ancak bu faturanın müvekkili defterinde yer almadığının da tespit edildiğini, dosyadaki deliller ile müvekkiline teslim edilen kimi malların dava tarihinden sonra teslim edildiğinin sabit olduğunu, mahkemece gerekçeye esas alınan faturanın irsaliyeli fatura olduğu tespit edildikten sonra irsaliyeli faturada faturaya konu malların aynı anda teslim edilmesi gerekirken bizzat davalı tarafça da malların 04-05.05.2017 tarihinde teslim edildiğinin kabul edildiğini,davalı tarafça müvekkiline gönderilen cevabi ihtarnamede dahi bu faturaya dayanılmayarak özel siparişe dayalı mallar ile hak ediş bedeli denilerek 180.000,00 TL sinin ödenmesinin talep edildiğini, mahkemece isticvaba gidilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan faturada her hangi bir imza yer almadığını, 04-05.05.2017 tarihli , teslim eden- teslim alan kaşesi ve imzası bulunan mal kalemlerine ilişkin ürün teslim belgesi yer aldığını belirterek, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur.Taraflar arasında bila tarihli … Konutları … blok … daire projesinin elektrik tesisat işlerinin yapımı konusunda taşeron sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davalı taşeron sıfatıyla, davacının yapımını yüklendiği … konutlarının elektrik tesisatının imalini ve montajını yapmayı üstlenmiştir. Sözleşmenin 6.maddesinde, iş bedeli KDV dahil 1.770.000,00 TL olarak belirlenmiş, maddenin devamında iş bedelinin ödeme şekli düzenlenmiştir. Buna göre, iş bedelinin 50.000,00 TL’sinin Eylül 2016 yılında, 200.000,00 TL’sinin Ekim 2016 yılında, 200.000,00 TL’sinin Aralık 2016 yılında, 200.000,00 TL’sinin Ocak 2017 yılında, 200.000,00 TL’sinin Mart 2017 yılında, 200.000,00 TL’sinin Nisan 2017 yılında,olmak üzere toplam 1.050.000,00 TL sıralı çek ile , 300.000,00 TL tutarında daire karşılığında barter, bakiye 420.000 TL nin de aylık hak edişler ile nakit ödeneceği kararlaştırılmıştır. Dosya kapsamında yer alan mali müşavir … tarafından tanzim edilen 24.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin 205.149,68 TL borçlu olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı şirketin 11.629,68 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında 193.520,00 TL cari hesap farkı bulunduğu, bu farkın davalı şirketin davacı şirkete düzenlediği 06.02.2017 tarihli ve 177175 nolu faturadan kaynaklandığı, söz konusu faturanın irsaliyeli fatura olup, faturada “Güzelce, Gürpınar ve Beykoz şantiyeleri malzemeli elektrik tesisat işleri bedeli” açıklaması yapıldığı ve fatura üzerinde teslim alan olarak davacı şirketin kaşe ve imzasının yer aldığı, tarafların B formlarının incelenmesi neticesinde, davacı şirketin bu faturayı kayıtlarına almadığı ve BA formunda beyan etmediği, davalı şirketin ise düzenlediği bu faturayı kayıtlarına aldığı ve BS formunda beyan ettiği, inceleme esnasında fotokopi olarak ibraz edilen fatura üzerindeki teslim alanın kaşe ve imzasının davacı şirkete ait olduğuna karar verilmesi durumunda, davacı şirketin 30/04/2017 keşide tarihli 200.000,00 TL tutarındaki çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olduğu ancak davalı şirketin davacı şirkete 11.629,68 TL borçtan sorumlu olduğu, fatura üzerindeki teslim alanın kaşe ve imzasının davacı şirkete ait olmadığına karar verilmesi durumunda ise davacı şirketin 30/04/2017 keşide tarihli 200.000,00 TL tutarındaki çek nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığı ve bununla birlikte davalı şirketten 5.149,68 TL alacaklı olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.Mahkeme gerekçesinde ve hükme esas alınan 24.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu 06.02.2017 tarihli ve … nolu irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan olarak davacı şirketin kaşe ve imzasının yer aldığı belirtilmiş ise de, yapılan incelemede, faturada davacı tarafın kaşe ve imzasının bulunmadığı tespit edildiğinden mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak faturadaki imza nedeniyle fatura içeriği malın davacı tarafça teslim alındığı ve süresinde itiraz edilmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. O halde, mahkemece yapılacak iş, 06.02.2017 tarihli ve … nolu irsaliyeli faturada davacı tarafın kaşe ve imzası bulunmadığından, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan 04-05.05.2017 tarihli, teslim eden- teslim alan kaşesi ve imzası bulunan teslim belgelerindeki malların değerinin tespiti için 24.11.2017 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan mali müşavir bilirkişiye, elektrik mühendisi bilirkişi eklenmek suretiyle oluşturulacak kuruldan ek rapor aldırılması ve davacı yanın istirdat talebi de gözetilerek sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2018 tarih, 2017/386 Esas, 2018/210 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.