Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1262 E. 2020/1532 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1262
KARAR NO: 2020/1532
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2014/1387 Esas, 2018/184 Karar
ASIL DAVA KONU: Sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti, Kâr kaybı, Manevi tazminat
KARŞI DAVA KONU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ : 21/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin haksız feshedildiğinin tespiti, kâr kaybı alacağı ve manevi tazminat talebine, karşı dava ise kâr kaybı, üçüncü kişilere yaptırılan iş bedeli alacağı ve manevi tazminat talebine ilişkin olup; mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl davada davacı- karşı davada davalı vekili, taraflar arasında 04.06.2013 tarihli … Projesi İnce İşler Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4.maddesinde iş bedelinin KDV hariç 4.600.929,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 5.1.maddesi gereğince, müvekkilinin sözleşmede tanımlanan her türlü yükümlülükleri ve yüklenici sebebiyle iş sahibinin uğrayacağı doğrudan veya dolaylı tüm zarar ve ziyanın teminatını teşkil etmek ve alınan avansın teminatı olmak üzere 2 adet teminat mektubunu davalıya teslim ettiğini, davalının iş akışında gecikme ve uygulamada kusur olduğu gerekçesiyle 15 gün içinde işlerin iş planına uygun seviyeye getirilmesi aksi halde işin bazı kısımlarının yüklenici nam ve hesabına 3. kişilere yaptırılacağı hususunun ihtar edildiğini, müvekkili yüklenicinin davalının iddialarını karşı ihtarname göndererek reddettiğini, davalının tek taraflı kararı ile sözleşme kapsamındaki bölme duvarların yapılmasından vazgeçildiğini, bunun sonucunda belirlenen sözleşme bedelinin müvekkilinin rızası hilafına ciddi oranda azaldığını, sözleşme bedelinin 1.068.000,00 TL’lik kısmını içerir duvar, 1.752.000,00 TL’lik kısmını içerir sıva boya edimi, duvar için 25.000 m2, alçı sıva için 92.000 m2, saten alçı için 92.000 m2 büyüklüklerinde edimler olduğunu, duvarın gaz beton malzeme ile ifası gereken edimler olduğunu, davalının tek taraflı ve sözleşmeye aykırı kararı ile 25.000 m2 büyüklüğündeki duvar işinin 11.000 m2 ye düşürüldüğünü, kalan alanların davacının yoğun ve maliyetli işçilik ile çalıştığı yüksek işçilik gerektiren çekirdek diye tabir edilen asansör, teknik oda, tuvalet gibi bölümler olduğunu, buna bağlı olarak alçı sıva ve saten sıva alçı iş büyüklüğünün de azaldığını, bunun üzerine müvekkilinin rızası hilafında yapılan değişiklikler için fiyat farkı talep ettiğini, ancak davalının buna yanaşmadığını, bu aşamada davalının sözleşmeyi tek yanlı fesih etmesi durumunda haksız fesih nedeniyle karşılaşacağı talepleri kırmak için sanki tarafların karşılıklı olarak sözleşmeyi fesih ettiğine yönelik ibra içeren fesih protokolü tanzim ettiğini ve müvekkiline baskı ile imzalatmak istediğini, müvekkilinin tek yanlı hazırlanan bu fesih protokolünü imzalamak istememesi üzerine davalının yedinde bulunan ve müvekkili tarafından kendisine verilen teminat mektuplarının nakte çevrilmesi için teminat mektuplarını tanzim eden bankadan 25.10.2013 tarihinde talepte bulunduğunu ve toplam 920.000,00 TL’lik teminatın 852.003,06 TL’lik kısmının nakte çevrilmesini istediğini, davalının korkutması ile iradesi kırılan müvekkilinin davalının tek yanlı hazırladığı fesih sözleşmesini imzalamak zorunda kaldığını, davalının daha sonra yargı önünde irade kırılma iddiasını engellemek için ibranameyi geçmiş tarihli tanzim ettiğini, ibranamenin müvekkiline zorla imzalatıldığı tarihin 25.10.2013 olduğunu, davalı tarafça ibranameye 10.10.2013 tarihinin konulduğunu, müvekkilince fesih protokolünün imzalanması akabinde davalının teminat mektuplarını nakte çevirme talebini geri aldığını, davalı tarafından yapılan haksız fesih tarihi olan 25.10.2013 tarihi itibariyle müvekkilinin sözleşme bedeli olan KDV hariç 4.600.929,00 TL’den 608.315,31 TL’lik edimini yerine getirdiğini, bu halde haksız fesih nedeniyle müvekkilinin elinden alınan iş bedelinin 3.992.613,69 TL olduğunu, işin müvekkilinin elinden haksız olarak alınması ile bu bedelin %10’una denk gelen 399.261,00 TL tutarlı kâr bedelinden mahrum kaldığını, ayrıca davalının müvekkili üzerinde korku yaratmak amacıyla elinde bulunan teminat mektuplarını nakte çevirmek için bankadan talepte bulunmasının müvekkilinin muhatap banka nezdinde uzun yıllar içinde oluşturduğu itibarını sarstığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin davalı tarafça haksız fesh edildiğinin tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL kâr mahrumiyet bedeli ile 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı- karşı davada davacı vekili, davanın açıldığı mahkemenin yetkili mahkeme olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının hukuka aykırı olarak haksız çıkar sağlamak amaçlı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Karşı davada davacı- asıl davada davalı vekili, davalının sözleşme uyarınca taahhüdü altında bulunan işleri müvekkili şirketin tüm yazılı ve sözlü taleplerine ve keşide ettiği ihtarnamelere rağmen sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde tam ve gerektiği şekilde yerine getirmediğini, akabinde sözleşmenin feshi hususunda varılan mutabakat çerçevesinde taraflar arasında fesih protokolünün akdedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların karşılıklı iradeleri ile feshedildiğini, fesih protokolünün mahiyeti itibariyle davacı-karşı davalı tarafından hiç yerine getirilmemiş ve getirilmeyecek olan sözleşme konusu işleri ve davacı-karşı davalı tarafından 25.10.2013 tarihine kadar yerine getirilmesi gereken feshe konu işleri kapsadığını, ancak davacı-karşı davalının 10.10.2013 imza ve 11.10.2013 yürürlük tarihli fesih protokolünün konusunu oluşturan söz konusu işlere ilişkin taahhütlerine de yerine getirmediğini, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı irade ile feshedilmesinin davacı-karşı davalının taahhütlerini zamanında ve mutabık kalınan kalite standartları çerçevesinde yerine getirmemiş olmasından kaynaklandığını, bu durumun fesih protokolünün akdedilmesi sonrasında da devam ettiğini, davacı-karşı davalının fesih protokolü kapsamında 25.10.2013 tarihine kadar yapması gereken işleri yapmaması nedeniyle projenin tamamlanmasında gecikmeye neden olduğunu, müvekkilinin proje kapsamında 3.kişilere yönelik taahhütlerini yerine getirmekte gecikerek kar mahrumiyeti kaybına uğradığını ve müvekkilinin sözleşme konusu işleri daha yüksek maliyetle 3.şahıslara yaptırmak zorunda kaldığını, davacı-karşı davalı tarafından taahhüt edilen işlerin 3.kişilere yaptırılması sebebiyle müvekkili şirketin katlanmak zorunda kaldığı ilave maliyet tutarının 957.207,02 TL olduğunu, yine davacı-karşı davalı tarafından taahhütler yerine getirilmediğinden müvekkilinin taahhütlerinin ifasında da gecikmeler yaşandığını ve binanın kiracıya tesliminde gecikildiğinde ve bu nedenle kar mahrumiyeti yaşandığını, bu gecikmeler nedeniyle de müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek, sözleşme konusu işlerin bir kısmının hiç ifa edilmemesi nedeniyle üçüncü kişilere yaptırılan işlerin bedelleri ile müvekkilinin kar mahrumiyeti dahil olmak üzere uğradığı maddi zarara karşılık fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında 04.06.2013 tarihli … Projesi İnce İşler Sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmede teminat mektuplarının ne şekilde paraya çevrileceği hususunun belirtildiği, 6098 Sayılı Kanun’un 125.maddesi uyarınca temerrüde düşen borçlu hakkında kullanılabilecek seçimlik hakların düzenlendiği, karşı tarafın bu yolları kullanarak daha fazla menfaat elde etme ihtimali varken, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere düzenlenen fesih protokolü ile davacı-karşı davalı yüklenicinin daha fazla zarardan kurtulduğu sabit bulunduğundan fesih protokolünün korkutma neticesinde değil tamamen sözleşmenin süresinde ifa edilmemesi nedeni ile tarafların karşılıklı rızalarına uygun fesih edildiği, davacı-karşı davalının sözleşmede belirtilen edimlerini zamanında, tam ve ayıpsız halde yerine getirmediği, bu nedenle, geçerli olan fesih protokolünün düzenlendiği hususu dikkate alındığında davacı-karşı davalının kusurundan kaynaklanan fesih nedeni ile kar kaybı talebinin mümkün olmadığı, davacı-karşı davalının sözleşmede belirtilen edimlerini zamanında, tam ve ayıpsız halde yerine getirmemesi nedeniyle özgür iradesi ile imzaladığı 04.06.2013 tarihli … projesi ince işler sözleşmesi uyarınca karşı tarafın teminat mektubunu paraya çevirme girişiminde bulunmasında hukuka aykırı bir davranış biçimi görülmediği, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 10.10.2013 tarihli fesih protokolünde feshe konu işlerin üçüncü kişilere yaptırılması durumunda oluşabilecek fiyat farkının, sözleşmenin karşılıklı anlaşarak feshedilmesi sebebiyle yükleniciye rücu edilmeyeceği kabul edildiğinden iş sahibinin yükleniciden yeni firmalara daha pahalı iş yaptırdığından bahisle herhangi bir talepte bulunamayacağı, karşı davacının manevi tazminat istediği konuyu kapsamına alacak şekilde 6102 Sayılı Kanun kapsamında düzenleme olmadığı, davacı tarafın manevi tazminat isteminin yasal dayanağının 6098 Sayılı Kanunun 58.madde olabileceği, manevi tazminat şartlarının oluşabilmesi için kişilik hakkının zedelenmesinin gerektiği, somut olayda işin geç teslim edilmesinin kişilik hakkının zedelenemesini gerektirecek bir yönü bulunmadığı gibi davacı- karşı davalının, karşı davacının kişilik haklarına saldırdığına yönelik herhangi bir eyleminin bulunduğunun yasal ve yeterli kanıtlarla ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davada; davacı-karşı davalı tarafın 10.10.2013 tarihli fesih protokolünün iptali, müsbet zarar tazminatı ve manevi tazminat davasının reddine; karşı davada; davalı-karşı davacı tarafın maddi ve manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir. Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmenin kurulmasından yaklaşık bir ay sonra, 2013 Temmuz ayında, davalının sözleşmeye konu binayı komple olarak … A.Ş ye kiraladığını, davalı ile kiracı … arasındaki kira akdinde, katların açık ofis olarak bırakılmasının kararlaştırıldığını, bunun sonucunda davacı müvekkilinin üstlendiği bölme duvarları işinin iptal olduğunu ve sözleşme bedelinin davalı tarafından 4.600.000,00 TL’ den 1.372.000,00 TL’ye indirildiğini, bu hususun delil dilekçelerinin “1” no lu eki olan 01.07.2017 günlü e-postada “duvar ve sıva imalatları revize olmuş” beyanı ile belirtildiğini, nitekim binanın şu an itibarı ile … tarafından kullanılan mevcut halinde, katlarda davacının yapacağı duvarlar olmaksızın, açık ofis olarak kullanılmaya devam edildiğini, davacı müvekkilince bu nedenle müspet zarar talep edildiğini, davalının elindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesi için muhatap YKB’na yazı yazarak, müvekkilinin iradesini kırdığını ve ibraname imzalamaya icbar ettiğini, mahkemece binada keşif taleplerinin rapor alındıktan sonra değerlendirmek üzere red edildiğini ve 19.12.2016 günlü ara kararında bilirkişi heyetine, davacının müspet zarar talebini incelenme görevini verdiğini, ancak karara dayanak alınan 16.10.2017 günlü bilirkişi heyet raporunda ise, dava konusu olan sözleşme bedelinin 4.600.000,00 TL’den 1.372.000,00 TL’ye indirilmesine bağlı müspet zarar taleplerinin incelenmediğini, dava konusu olmayan fiyat farkı kaleminin incelenerek görüş bildirildiğini, buna bağlı olarak raporda, 143 günde 3.222.300,00 TL lık iş yapılması gerekirken 608.300,00 TL’lık iş yapıldığının hesaplandığını, bu halde bu kadar yüksek rakamlı bir davada, bu temel hatalar ve bunlara yaptıkları itirazların incelenmesi için keşif ile ek rapor alınması gerekirken ve mutat uygulama da bu yönde iken, bunun dışına çıkılarak teknik olarak hatalı olduğu sabit olan raporun esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle, taraflar arasındaki sözleşmenin, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile feshedildiğini, davacı- karşı davalının fesih protokolünü kendi özgür iradesi ile rızaen imzaladığını, sözleşme konusu işlerin 3.şahıslara yaptırılmasının, davacı-karşı davalı tarafından talep edildiğini, mahkemece sözleşmenin feshinin tarafların karşılıklı ve özgür iradeleriyle gerçekleştiğine hükmettiğini, bu nedenle yerel mahkemece davacı-karşı davalının sözleşmede belirtilen edimlerini zamanında, tam ve ayıpsız halde yerine getirmediğinden davacı-karşı davalının kusurundan kaynaklanan fesih nedeni ile kâr kaybı taleplerinin reddedildiğini, müvekkili şirketin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi yoluna gitmeyi istemesinin sözleşmesel haklara uygun olduğunu, bahsi geçen 2 adet teminat mektubunun , davacı-karşı davalının da belirttiği üzere, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri uyarınca davacı-karşı davalının sözleşmede tanımlanan yükümlülüklerinin, müvekkili şirketin doğrudan ya da dolaylı tüm zarar ve ziyanların ve müvekkil şirket tarafından davacı-karşı davalıya yapılan avans ödemesinin teminatını teşkil etmek amacıyla müvekkili şirkete verildiğini, davacı-karşı davalının, fesih konusu protokol taahhütlerini yerine getirmesi gereken nihai tarih olan 25.10.2013 tarihine kadar yerine getirmeyerek proje kapsamında sebebiyet verdiği gecikmenin daha da artmasına neden olduğunu, buna bağlı olarak müvekkili şirketin, söz konusu proje kapsamında 3.kişilere yönelik taahhütlerini yerine getirmekte gecikerek kâr kaybına uğradığını ve sözleşme konusu işleri daha yüksek maliyetler ile 3.şahıslara yaptırmak zorunda kaldığını, bu nedenle müvekkili şirketin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi yoluna gitmesinin sözleşmesel haklara uygun olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme konusu işlerin 3.kişilere verilmiş olması nedeniyle müvekkili şirketin davacı-karşı davalının katlanmakla yükümlü olduğu meydana gelen ilave maliyetlere katlanmak zorunda kaldığını, bu hususun dosyada mübrez … ince işler mukayesili icmal tablosu ile de sabit olduğunu, söz konusu icmal tablosunda da davacı-karşı davalı tarafından ifa edilmeyen sözleşme konusu işlerin 3.kişilere yaptırılması sebebiyle müvekkili şirketin katlanmak zorunda kaldığı ilave maliyet tutarının, 957.207,02 TL olup, davacı-karşı davalının aksi yöndeki beyanlarının müvekkil şirket tarafından kabulünün mümkün olmadığını, katlanmak zorunda kalınan kar maliyet tutarının son derece anlaşılır ve hakkaniyete uygun şekilde tespit edildiğini, davacı-karsı davalı tarafça iddia edilenin aksine müvekkil şirketin kar mahrumiyeti yaşamasının nedeninin davacı-karsı davalının taahhütlerini yerine getirmemesi olduğunu, müvekkili şirketin, davacı-karşı davalının taahhütlerini yerine getirmemiş olması sebebiyle, kendi taahhütlerinin ifasında da gecikmeler yaşadığını, binanın kiracıya tesliminde geciktiğini ve bu nedenle kar mahrumiyeti de yaşandığını, bu bağlamda müvekkili şirket ile imzaladığı kira sözleşmesine istinaden binada kiracı olarak yer alan … A.Ş.’nin, bina tesliminin gecikmesi nedeniyle kiranın ötelenmesini müvekkili şirketten talep ettiğini, … A.Ş.’ye kiralanan binanın aylık kirasının 1.956,833 USD/Ay olduğu düşünüldüğünde de müvekkili şirketin kâr kaybı yaşadığının aşikar olduğunu, sözleşmenin 32. Maddesinde ” yüklenici nam ve hesabına üçüncü kişilere yaptırılan islerin tutarı, yükleniciye göre ödenmesi gereken bedelden fazla ise, aradaki fark hak edişinden ve temiatından kesilir. Yüklenici lehine olan farklar dikkate alınmaz. Bu müdahaleden dolayı yüklenicinin herhangi bir zarar ve ziyan veya tazminat talebi hakkı bulunmamaktadır” şeklinde düzenleme bulunduğunu, sözleşme maddesi ile 6098 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları gereğince sözleşme konusu bir kısım edimlerin hiç ifa edilmemesi sebebiyle 3.kişilere yaptırılan söz konusu işlerin bedelleri ile müvekkili şirketin uğradığı mahrum kalınan kâr da dahil olmak üzere maddi zararına karşılık şimdilik 10.000,00 TL (fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla) tutarındaki maddi tazminatın da müvekkili şirkete verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin … Projesi kapsamında davacı-karşı davalının taahhüdü altında bulunan işleri mutabık kalınan zaman ve şartlar dahilinde yerine getireceğine güvenerek bir takım sözleşmeler akdettiğini ve 3. şahıslara karşı birtakım taahhütlerde bulunduğunu, ancak davacı-karşı davalının taahhütlerini yerine getirmemesi sebebiyle müvekkili şirketin ticari itibarının/saygınlığının zedelenmesine ve dolayısıyla kişilik haklarının ihlaline sebebiyet verdiğini, bu durumun müvekkili şirketin maddi zarara uğramasına sebep olmakla birlikte aynı zamanda manevi açıdan da zarara uğramasına sebebiyet verdiğini belirterek usul ve yasaya yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Asıl davada davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 04.06.2013 tarihli … A.Ş. … Projesi İnce İşler Sözleşmesi akdedilmiştir. Bu sözleşme ile davacı, yüklenici sıfatıyla İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı tarafça inşa edilen … Projesinin ince işlerinin yapımını üstlenmiştir. Sözleşmenin 3.maddesi gereğince, davacı yüklenici, davalının maliki bulunduğu … Projesi kapsamında ince işlerini işbu sözleşme ve eklerinde, ilgili yönetmeliklerde, teknik şartnamelerde ve birim fiyat tariflerinde belirtildiği şekliyle yapmayı kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmenin 4.maddesinde, sözleşme bedeli 4.600.929,00 TL olarak kararlaştırılmış, maddenin devamında, davacı yüklenicinin artan işleri de bu sözleşme hüküm ve birim fiyatları ile yapmakla yükümlü olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin 9.maddesinde, davacı yüklenicinin sözleşmeye konu işlerin tamamını en geç 25.12.2013 tarihine kadar, eksiksiz ve noksansız bîr şekilde tamamlayarak geçici kabule hazır hale getireceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5.1.maddesinde, davacı yüklenicinin sözleşmede tanımlanan her türlü yükümlülüklerinin ve yüklenici sebebiyle iş sahibi davalının uğrayacağı doğrudan ya da dolaylı tüm zarar ve ziyanın teminatını teşkil etmek üzere sözleşme bedelinin %10’u oranında gayri kabili rücu olarak kesin, kati süresiz ve takyidatsız, iki adet teminat mektubu verileceği belirlenmiş, madde kapsamında davacı yüklenici tarafça, … Bankası Sarıyer Şubesi’nce tanzim edilen 06.06.2013 tarihli ve her biri 460.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 920.000,00 TL bedelli 2 adet kesin teminat mektubu davalı iş sahibine teslim edilmiştir. Sözleşmenin 41.maddesinde,davacı yüklenici tarafından sözleşme ve eklerinde belirlenen vecibelerden herhangi birine, mücbir sebep olmaksızın kısmen veya tamamen riayet edilmediği taktirde davalı iş sahibinin bir ihtarname ile bu vecibelerin yerine getirilmesi için kendisine münasip bir süre verileceği, bu sürenin işin süresine tesir etmeyeceği gibi, gecikme tazminatına da mani olmadığı, verilen süre içinde davacı yüklenici yanca ihtarname hükümlerine riayet edilmez ise başka bir ihtar ve merasime ve hüküm almaya hacet kalmaksızın davalı iş sahibinin sözleşmeye feshetmeye ve teminatı irat kaydetmeye yetkili olduğu düzenlenmiştir. Dosya kapsamında bulunan belge ve bilgilerden; sözleşme konusu işlerin asıl davada davacı-karşı davada davalı tarafından sözleşmede belirlenen şekil ve şartla ve mutabık kalınan kalite standartlan çerçevesinde iş planında belirtilen sürelerde yerine getirilmediği gerekçesiyle asıl davada davalı-karşı davada davacı şirket tarafından, asıl davada davacı- karşı davada davalı yana söz konusu aykırılığın giderilmesi için Beyoğlu …Noterliği’nin 18.09.2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, sözleşmenin 4.maddesinde, asıl davada davacı yüklenicinin artan işleri de sözleşme hüküm ve birim fiyatları ile yapmakla yükümlü olduğu kabul edildiği halde, davalı iş sahibine 25.20.2013 tarihinde e-mail yoluyla gönderdiği analizlerde 219.553,24 TL gaz beton ve sıva birim fiyat artış talebinde bulunduğu ve asıl davada davalı iş sahibine Beyoğlu … Noterliği’nin 26.09.2013 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek işçi konteynırlarının halen temin edilmediği, kule katlarındaki duvar tip ve imalatların değiştirildiği, bu nedenle gecikmenin asıl davada davalı iş sahibinden kaynaklandığı, sözlü anlaşma ile işin teslim tarihinin 15.02.2014 tarihinden 25.12.2013 tarihine çekildiği ancak belirtilen eksiklikler ve değişikliklerden sorumlu olmadıklarının belirtildiği, asıl davada davacı-karşı davada davalının birim fiyat artışı talebi karşısında asıl davada davalı-karşı davada davacı tarafça teminat mektuplarının nakte çevrilmesi yoluna gidildiği, akabinde taraflar arasında 11.10.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere, 10.10.2013 tarihli fesih protokolü imzalandığı, bu prokolden sonra asıl davada davacı- karşı davada davalı tarafından 01.11.2013 tarih ve 14986 numaralı kesin hakedişe ilişkin fatura düzenlenerek taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen bu fesih protokolü ile, tarafların sözleşmenin 11.10.2013 tarihi itibariyle sona erdirilmesi hususunda mutabık kaldıkları, buna göre asıl davada davacı yüklenicinin 25.10.2013 tarihine kadar yaptığı ancak eksik ve kusurları bulunan sözleşme konusu işleri düzelterek asıl davada davalı iş sahibine teslim edeceği, diğer taraftan da belirtilen fesih tarihine kadar iş bu fesih protokolünün ekinde yer alan program dahilinde, asıl davada davalı iş sahibinin yapılmasını uygun bulacağı sözleşme konusu işleri yapacağı, sonrasında tarafların bir araya gelerek fesih tarihi olan 25.10.2013 tarihi itibariyle seviye tespit tutanağı düzenleyip kesin hakediş dosyasını hazırlayacakları, seviye tespit tutanağı düzenleyip kesin hakediş yapılması öncesinde eksik ve kusurlu imalatların belirlenmesi halinde, asıl davada davacı yüklenicinin bu işleri fesih tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde yapacağı, aksi takdirde davalı iş sahibi tarafından yaptırılıp bedelinin (belgeli ve faturalı bedeller olması kaydıyla) davacı yüklenicinin her türlü alacaklarından ve/veya teminatlarından kesileceği, kesin hakediş sonrasında tarafların karşılıklı hesap mutabakatı neticesinde, borçlu tarafın, alacaklı tarafa bakiye bedeli en geç 30 günlük sürede ödeyeceği, ödemenin eksiksiz ve tam yapılmasından sonra asıl davada davalı iş sahibinin, asıl davada davacı yüklenici tarafından verilen sözleşmeye konu avans ve teminat mektuplarını asıl davada davacı yükleniciye iade edeceği ve tarafların birbirlerini sözleşme ve ekleri kapsamında her hangi bir alacağı kalmadığından en geniş anlamda gayri kabili rucü ibra etmiş olacağı, asıl davada davacı yüklenicinin anılan sözleşme kapsamında tamamlamadığı işlerin 3.kişi-firmalara verilmesi- verilecek olması nedeniyle asıl davada davalı iş sahibinden her hangi bir talepte bulunmayacağı ve taraflar arasında akdedilen anılan sözleşme kapsamında tamamlamadığı işlerle ilgili olarak asıl davada davalı iş sahibinden hiçbir başlık altında her hangi bir hak, alacak, tazminat vs. talebinde bulunmayacağı, feshe konu işlerin üçüncü kişilere yaptırılması durumunda oluşabilecek fiyat farkının, sözleşmenin karşılıklı anlaşarak feshedilmesi sebebiyle asıl davada davacı yükleniciye rücu edilmeyeceği kararlaştırılmış, bu belge taraflarca imza altına alınmıştır. Asıl davada davacı yüklenici, fesih protokolünün sözleşme kapsamında davalı iş sahibine teslim edilen banka teminat mektuplarının nakte çevrileceği korkusu ile imzalatıldığından bu protokolün geçersiz olduğunu, bu nedenle sözleşmenin feshinin haksız olduğunu ve sözleşmenin başında üstlendiği işlerin bir kısmından davalı iş sahibi tarafından vazgeçilmesi nedeniyle kâr kaybı oluştuğunu ve şirketinin ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, asıl davada davalı- karşı davada davacı iş sahibi ise, karşı davasında, fesih protokolünün tarafların özgür iradeleri ile imzalandığını, davacı yüklenicinin sözleşme gereğince üstlendiği edimlerini zamanında ve eksiksiz yerine getirmediğinden sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, fesih protokolü gereğince davacı yüklenicinin 25.10.2013 tarihine kadar yapması gereken işleri dahi yapmadığından şirketin üstlendiği projenin geciktiğini, bu nedenle protokol kapsamındaki işlerin de 3.şahıslara yaptırılmak zorunda kaldığını ve gecikmeden dolayı kâr kaybına uğradıklarını ileri sürerek uğradığı maddi ve manevi zararın tahsilini istemiştir. Taraflar arasında sözleşmeye, sözleşmedeki iş bedeline, davacı tarafça işin 608.315,31 TL’lik kısmının yapıldığına ve fesih protokolünün varlığına yönelik bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, davacı yüklenici tarafından varlığı inkar edilmeyen ancak korkutma ile imzalatıldığı ileri sürülen fesih protokolünün geçerli olup olmadığı, sözleşmenin davalı tarafça fesihinin haklı olup olmadığı, bu kapsamda tarafların maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadıkları noktasında toplanmaktadır. Dosyada bulunan mali müşavir …, inşaat mühendisi … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 16.10.2017 tarihli bilirkişi kurul raporunda, TBK’nın 37. ve 38.maddeleri uyarınca tarafların birbirlerini korkutmak veya 3.kişiler vasıtasıyla etki altına almak gibi bir durumun somut olayda gerçekleşmediği, sözleşmenin süresinde ifa edilmemesi nedeniyle tarafların karşılıklı rızalarına binaen sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin 143 gün sonra sona erdirildiği, asıl davada davacı yüklenicinin sözleşmede belirtilen edimini yerine getirmediği, sözleşme taahhüdü olan 4.600.929,00 TL tutarındaki ince işlerin günlük birim fiyatının 22.553,57 TL olduğu, sözleşmenin fesih tarihi olan 25.10.2013 tarihi itibariyle asıl davada davacı-karşı davada davalının iş yerinde 143 gün faaliyet göstermesi sonucu toplam 3.225.160,51 TL’lik iş yapması gerekir iken 608.315,31 TL’lik iş yaptığının tespit edildiği, fesih tarihi itibariyle 3.225.160,51 TL- 608.315,31 TL= 2.616.845,20 TL eksik iş yaptığı, bu itibarla sözleşmenin feshine asıl davada davacı-karşı davada davalının sebebiyet verdiği, haklı fesih nedeniyle asıl davada davacı-karşı davada davalının maddi tazminat talebinde bulunamayacağı, fesih protokolü gereğince asıl davada davalı-karşı davada davacının da yükleniciden herhangi bir talebinin olamayacağı belirlenmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. Yukarıda açıklanan bilgi ve belgeler ışığında, mahkemece denetime elverişli, 16.10.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak, taraflar arasında imzalanan, varlığı ve içeriği ihtilaf konusu olmayan 10.10.2013 tarihli fesih protokolü gereğince tarafların birbirlerini ibra ettikleri, karşı davada davacı yanın sözleşme kapsamında verilen teminat mektuplarının nakte çevrilmesi yönündeki eyleminin, tasarrufun iptalini gerektirecek şekilde irade sakatlığı sebeplerinden olamayacağı, karşı davada davacı iş sahibi tarafından protolün imzalandığı tarihte iş seviyesinin tespit ettirilmediği gibi asıl davada davacı yüklenicinin protokol gereğince 25.10.2013 tarihine kadar yapması gereken işlerin neler olduğunun belirlenmediği ve olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle asıl ve karşı davadaki tüm taleplerin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih ve 2014/1387 Esas, 2018/184 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davacı-karşı davalıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı-karşı davacıdan alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.