Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1255 E. 2020/1621 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1255
KARAR NO: 2020/1621
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI: 2016/876 Esas, 2018/404 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin ticari amaçla satın aldığı aracına 26/04/2016 tarihinde davalı şirkette soğutucu taktırıldığını; aracın soğutucu taktırıldıktan 15 gün sonra seyir halinde iken kompresörden ateş çıkması üzerine müracaat ettiği davalı firmanın klima kompresörünün patladığını tespit ettiğini ve değişimi yapılarak müvekkiline teslim edildiğini; müvekkilinin 15/06/2016 tarihinde otobanda seyir halindeyken hiçbir uyarı, belirti, ikaz gelmeksizin aracın stop ettiğini, aracın kaputu açıldığında klima kompresörünün yan yatmış olduğunun gözlemlendiğini; aracın yetkili servise götürüldüğünde, servisin hasarın garanti kapsamı dışında olduğunu, sonradan takılan klima kompresörünün hatalı montajdan, kilitli civata kullanılmaması sebebiyle kompresörün seyir halinde yerinden çıkması sonucu radyatör hortumunu deldiğini bildirdiğini belirterek, ayıplı ifa sebebiyle tespiti yapılan 16.290,48 TL araç tamir bedelinin, ayıplı olarak monte edilen soğutucu izolasyon proje bedeli olan 10.285,00 TL’nin ve müvekkili şirketin aracı kullanamadığı dönemde emsal günlük 300,00 TL kira bedelinin ticari avans faizi ile davalı şirketten tazminine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu hasara neden olan araç arızasının müvekkili tarafından montajı yapılmış klimadan kaynaklandığına dair delil olmadığını, ilk olarak takılan kompresörün arıza yapması sonucunda değişim yapılırken yeni kompresörün silikonlu gevşemez vidalar ile yerine monte edilerek noksansız ve sağlam biçimde davacıya teslim edildiğini, kompresörün 02/04/2016 tarihinde monte edildiğini ve 23/04/2016 tarihinde arıza şikayeti ile gelindiğinde aylık bakımı da yapılarak tam ve sağlam biçimde teslim edilmiş olduğuna dair iki servis formunun bulunduğunu, kompresör montajının yeniden yapılması üzerinden 54 gün geçtikten sonra civatasının kırılmış olmasının sadece civatanın kilitli bir civata olmayışı nedenine bağlanmasının kabulünün mümkün olmadığını, silikonlu şekilde yerine monte edilen civatanın durduk yere yerinden çıkamayacağını, söz konusu kompresörün devrilmesi olayının, sürücünün aracı yanlış kullanması veya meydana gelen bir kaza sonucu olmuş olabileceğini, araçta motor arızasının meydana geldiği 15/06/2016 tarihinden tespit için mahkemeye başvurulan 01/08/2016 tarihine kadar geçen 47 gün içerisinde davacının beklediğini ve aracı kullanmaya devam etmiş olabileceğini, müvekkili hakkında davanın husumetten reddi gerektiğini, gizli ayıplı olan ikaz vermeyen aracın kendisinin olduğunu, tespit raporuna bağlı olarak talep olunan ve davalının bilgisi dışında yapılan araç tamirine ilişkin fahiş gider ile yasal dayanağı olmayan montaj bedelinin iadesi ve kira bedeli taleplerinden müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın servis hizmetlerindeki ayıplı iş sebebiyle araçta meydana geldiği iddia edilen zarar kalemleri ve olayın oluşu dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında aracın servisteki yetersiz ve eksik hizmet sebebiyle araçtaki sonradan ortaya çıkan hasarların sonradan takılan soğutma ünitesinin hatalı montajından kaynaklandığı teknik raporlar ve dosyadaki delillerle anlaşılmış olup davalının gizli ayıpta ikaz vermeyen aracın imalat hatası olduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiş ve sürücünün ve diğer şahitlerin ifadesine göre; aracın ikaz vermemesinden dolayı aracın gizli ayıplı olduğu, bu sebeplerle; davalı firmanın %75, davacı firmanın ise sürücüsünün soğutma sistemine (ısı göstergesi) gerekli dikkati göstermeyen davacının aracını kullanmakta olan sürücüden % 25 bu işten kusurlu olduğu, davalının oluşan bu zarar talebinden bu anlamda sözleşme kapsamında sorumlu olduğu anlaşılmış olmakla birlikte, gelen servis kayıtları tamir ve faturalardan arızanın türüne göre söz konusu aracın şirket tarafından 20 iş günü kullanılamadığını iddia etmiş olup 20 günlük araçtan yoksun kalma süresi kabul edilebilir olup, 20 gün araçtan yoksun kalma bedelini tespi edilen bedelin yanında yol yardım arıza tespit 470,60 TL olduğu ve soğutucu ekipman, izolasyon proje bedeli olarak ödenen KDV dahil 10.285,00 TL olduğu, rayice uygun olduğu görüldüğü, mahkemece hakkaniyete uygun bulunduğundan davalı servis hizmetlerinin ayıplı olarak yapılması sebebiyle davalının kusuru oranında davacı alacağını tahsil edebileceğinin anlaşıldığı, davacı sürücüsünün kusuru yönünden ise Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, (BK m.43/1; TBK’nın 51/1) zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği, (BK m.44; TBK m.52) bilirkişi raporuyla davacı yönünden kusur indirimi toplam bedelden yapılarak yeniden kusuru yönünden ayrıca indirim yapılamasına gerek görülediği, oluşan bu toplam zarardan davalının kusuru oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, toplam bedel üzerinden kusur oranına göre mahkemece hesaplanan 24.784,56 TL tamir bedeli ve soğutucu ekipman proje bedeli ve diğer kalem bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/55 D.iş sayılı tespit raporunun tanziminden önce davalı müvekkilinin davet edilmediğini; savunmayı yapma imkanı tanınmadığını ve tespit raporunun tebliğ olunmadığından rapora itiraz hakkı da tanınmadığını davaya dayanak yapılan hasar tespit raporunun hukuki değeri olmadığını; bilirkişi raporlarının yanlış, çelişkili ve karar korumaya elverişli olmadığı halde karara dayanak yapıldığını; dava konusu aracı kullanan sürücünün arıza ikazına dikkat etmediğinin raporda açık biçimde vurgulanmış olduğundan sürücünün kusurunun %25 değil %100 olarak belirlenmesi gerektiğini; alınan tüm raporlarda; aracın arıza esnasında ikaz işareti vermemesi nedeni ile gizli ayıplı olduğunun vurgulandığını, gizli ayıplı olan araçtan aracı üreten firma sorumlu olacağından dava konusu hasar ile ilgili müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini; davayı gizli ayıplı aracın üreticisi ve satıcısı firmalara ihbar konusundaki talepleri hakkında bir karar verilmemiş olduğunu; tespit raporunda motorda meydana gelen hasar toplamı KDV dahil 16.290,48-TL. olarak tespit edildiği halde, itirazlarına rağmen tüm raporlarda 10.285,00 TL bedelli soğutucu ekipman, izolasyon proje bedelinin alacak kalemlerine eklendiğini; klimanın vidasının gevşek monte edilmiş olması halinde, montaj ile dava konusu hasar arasında geçen 15 gün içinde duyulabilecek bir sarsıntı olacağını ve iddia olunan cıvata kırılmasının gerçek olası halinde klimanın motorun üzerine devrilmesi sonucu meydana gelecek gürültüyü kolayca duyabilecek olan sürücünün aracı derhal durdurarak motor hasarının meydana gelmesini önleyeceğini; bu konudaki itirazına karşılık olarak alınan ek raporda meydana gelecek gürültünün duyulup duyulmayacağı konusunda açıklama yapılmadığını; ek raporun yetersiz olduğunu; tespit raporuna karşı itirazların mahkemece resen değerlendirilerek yeniden ve karar kurmaya elverişli rapor alınmaması ve haklı itirazları giderilmeden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici tarafından davacıya ait araca 26/04/2016 tarihinde soğutucu takıldığı, 15/06/2016 tarihinde aracın seyir halindeyken kompresörün yerinden çıkması sonucu radyatör hortumunu deldiği belirtilerek araç tamir bedeli, ayıplı olarak monte edilen soğutucu izolasyon proje bedeli ve aracın kullanılamadığı dönem için kira bedelinin tahsili talep edilmiş, davalı tarafça ayıplı iş yapılmadığı, aracın gizli ayıplı olduğu ve davacının kusurlu olduğu savunulmuştur. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için iş sahibine teslim edilen eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Mahkemece yargılama aşamasında farklı bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve eldeki dava açılmadan önce araç üzerinde tespit yapılarak rapor alınmıştır. Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/ 55 D.iş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda, aracın motor hasarlarının sonradan takılan soğutma kompresörünün hatalı montajından dolayı olduğu; aracın motor soğutma suyu boşaldığından sürücü beyanına göre aracın ikaz vermemesinden dolayı aracın gizli ayıplı olduğu; aracın bu durumda sürekli kullanılamaz olduğu ve araçtaki motor hasar miktarının tespit tarihinde 16.290,48 TL olduğu; aracın kullanılmasından dolayı emsal araç günlük kira bedelinin 300,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda, aracın soğutma sisteminin devre dışı kalmasının araçta ısı göstergesinde işaret vermesini gerektirdiğini, ancak sürücünün ikaza dikkat etmediği veya algılayamadığı kanısına varıldığını; bu durumda araçtaki motor anzasının ve bunun tamiri için harcanan miktarın % 75’inden, arizanin temel nedenini oluşturan “Kompresörün seyir halindeyken yerinden çıkması sonucu radyatör hortumunun delinmesi” olup, davalı firmanın sorumlu olduğunu, % 25’inden ise soğutma sistemine gerekli dikkati göstermeyen davacının aracını kullanmakta olan sürücüden kaynaklandığını civata kırılmasının hizmetin ayıplı yapıldığını gösterdiğini; aracın ikaz vermemesinden dolayı aracın gizli ayıplı olduğu belirlenerek meydana gelen hasardan davalı firmanın %75, davacı firmanın % 25 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporlarına göre meydana gelen hasar ve arızaların davalı yüklenicinin taktığı kompresörün seyir halindeyken yerinden çıkması nedeniyle radyatör hortumunun delinmesi sonucu oluştuğunun ve davalı yüklenici ile birlikte iş sahibinin de sorumlu olduğu kusur oranının belirlendiği; bilirkişi raporlarının denetime açık ve bilimsel verilere uygun olduğu, araçta oluşan hasarın giderilmesi için gereken masrafın 16.290,48 TL tamir, 470,60 TL yol yardım arıza tespit, 10.285,00 TL KDV dahil soğutucu ekipman, izolasyon proje bedeli olarak ödenen bedel ve aracın 20 iş günü makul tamir süresine göre toplam 6.000,00 TL araç mahrumiyet bedeli toplamı üzerinden kusur oranına göre 27.046,08 x %75 = 24.784,56 TL’den davalının sorumlu olduğu belirlenerek, bu miktar için davanın kabulüne dair verilen mahkeme kararı usul ve yasaya, açıklanan gerekçe ve gerektirici sebeplere uygun olduğu; davalı vekilinin 26/03/2018 tarihli dilekçesi ile ihbar için süre talep etmesine rağmen sonraki 09/04/2018 tarihli celseye kadar ihbar dilekçesini ibraz ederek tebliğ ettirmemesi karşısında davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, yerel mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2018 tarih ve 2016/876 Esas, 2018/404 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.693,03 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 459,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.233,13 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 30/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.