Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1224 E. 2020/1450 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1224
KARAR NO: 2020/1450
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2014/1637 Esas, 2017/784 Karar
DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN DAVA (İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/670 Esas sy)
DAVA: Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ: 04/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 06/07/2007 tarihli sözleşme ile davalının Antalya … Hastanesi Dış Cephe giydirme işinin yapımını üstlendiğini; davalının işin yapımı esnasında, davalı tarafın sigortalı çalışanı … isimli işçinin 25/07/2007 tarihinde şantiye şef yardımcısının talimatı ile şaft boşluğu olarak tanımlanan yerdeki iş takımlarını toplamaya başladığı anda şaft boşluğunu kapatan playwoodun sabitlenmemiş olması nedeni ile üzerine basması sonucu yüksekten düşerek yaralandığı; meydana gelen iş kazası nedeni ile davalı tarafın işçisinin davacı ve davalı aleyhine davalar açtığını; sözleşmeye aykırı davranarak ve mali mesuliyet sigortası da yaptırmayarak çalışma ortamında işçileri için gerekli iş güvenliği tedbirlerini de almayan davalının kusurlu bulunduğunu; Antalya 4. İş Mahkemesin’nin 2014/287 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen kararın manevi tazminat yönünden kısmen onandığını belirterek; asıl davada dava dışı işçi tarafından davacı aleyhine başlatılan Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yatırılan 33.980,43 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini; birleşen davada ise Antalya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan 19.507,00 TL ödemenin; SGK tarafından müvekkili ve davalı aleyhine açılan Antalya 3.İş Mahkemesinin 2013/456 Esas sayılı dosyası kapsamında verilen hükmün, Antalya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takibe konulması sonucu müvekkili tarafından yapılan 15.850,00 TL olarak ödenen toplam 230.457,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili asıl davada, davalının ikametgahının bulunduğu Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu; dava dışı .. .’un yaralanmasına ilişkin olay nedeniyle alınan bilirkişi raporunda saptandığı gibi şaft boşluğunun emniyet tedbirlerini alma yükümlülüğünün bizzat davacıda bulunduğunu; hiç kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin uygulanmak sureti ile sona erdiğini, davacının sözleşme uyarınca sigorta yaptırılmadığı iddiasının dinlenilmeyeceğini, davanın süresinde açılmadığını; birleşen davada ise davadaki istemin zamanaşımına uğradığını; Antalya 4. İş Mahkemesi’nin 2014/287 Esas, 2014/284 Karar ve Antalya 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2009/841 Esas, 2013/287 Karar sayılı dosyalarında şaft boşluğuna ilişkin güvenlik tedbirlerini alma yükümlülüğünün davacı tarafta olduğunun belirlendiğini; davacı zamanında ve usulüne uygun olarak gerekli önlemleri almış olsa idi olayın gerçekleşmeyeceğini ve davalının da tazminata ve ceza davasına muhatap olmayacağını, davacının sigorta yaptırmadığını belirterek, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; somut olayda; davalı/alt işverenin çalışanın iş kazası geçirmesinde; tarafların kusur oranları tespit edilirken iş güvenliği mevzuatı ile taraflar arasındaki eser sözleşmesine ilişkin kanuni düzenlemeler/Borçlar Kanunu hükümlerinin dikkate alınmasının gerektiği; bu kapsamda, söz konusu iş kazasının meydana gelmesinde, davalı şirketin toplam sorumluluğunun %65 olarak belirlendiği; bilirkişilerce tespit edilen kusur oranlarına göre; esas davada davacının ödediği 33.980,43 TL’nin %65’lik kısmı olan 22.087,28 TL’nin 01/10/2014 ödeme tarihinden itibaren tahsilinin talep edilebileceği; birleşen davada, toplam 230.950,00 TL ödeme yapıldığını; davacının, dava dilekçesinde 230.457,00 TL talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince dosyada bilirkişilerce tespit edilen kusur oranına göre davacının ödediği 230.457,00 TL’nin %65’lik kısmı 149.797,05 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren rücuen davalıdan talep edebileceği; bu nedenlerle, davacının, rücu alacağını tahsil için işbu esas ve birleşen davaları açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu; 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nda rücu davalarında zamanaşımına dair özel bir düzenleme bulunmamadığı; ödeme tarihinden itibaren bir yıllık sürenin geçmesi ile rücuen tazminat davasının zamanaşımına uğrayacağı kuralının ise yargısal içtihatlar ile geliştirildiği; ancak, 6098 Sayılı TBK’nın 73. maddesiyle rücu davalarında zamanaşımı süresi ilk defa olarak yasal düzenleme altına alındığı; bu maddenin ikinci fıkrası ile de, tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişinin, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmemiş olması halinde zamanaşımının, hangi tarihte işlemeye başlayacağı özel olarak düzenlendiği; somut olay, belirtilen bu yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde; rücu istemi için getirilen iki yıllık zamanaşımı süresi, 6098 Sayılı TBK ile ilk kez düzenlendiği ve davacı adına yapılan ödeme tarihleri ile rücuya esas tazminat dosyasının kesinleşme tarihi 6098 Sayılı TBK döneminde olduğuna göre; ödeme tarihinden itibaren iki yıllık sürenin uygulanacağı; bu açıklamalar kapsamında, davalının, esas ve birleşen davadaki talebin zamanaşımına uğradığına yönelik savunmasının yerinde bulunmadığı, davacı tarafça açılan davaların sübut bulduğundan, asıl davanın kısmen kabulü ile, 22.087,28 TL’nin 01/10/2014 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile; 149.797,05 TL’nin, 19.507,00 TL’sinin 23/02/2015 ödeme tarihinden itibaren; 45.000,00 TL’sinin 01/04/2015 ödeme tarihinden itibaren ve 85.290,05 TL’sinin 26/11/2015 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; eser sözleşmesinde müvekkilinin kusuru olsa dahi meydana gelecek iş kazalarından davalının münhasıran sorumlu olacağının hüküm altına alındığını; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15/D ve 8/6. maddeleri gereği davalının sorumluluğunun sadece kusur sorumluluğuna dayanmadığını, meydana gelen zararları ödemekle yükümlü olduğunun belirlendiği; Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 2004/2687 Esas, 2004/3049 Karar sayılı ilamında da işin devamı sırasında meydana gelecek kaza sonucunda oluşacak her türlü mesuliyetin yükleniciye ait olduğunun kararlaştırılması halinde alınan bilirkişi raporuna göre iş sahibinin hile yada ağır kusurunun olmaması halinde sorumluluktan kurtulacağı, sözleşme hükmünün bu şekilde düzenlenmesinin 818 Sayılı BK nın 99. maddesi hükmü gereğince sözleşme hükmünü batıl hale getirmeyeceğinin hüküm altına alındığını; mahkemece sözleşmenin bu maddelerinin değerlendirilmeden karar verildiğini; bilirikişi raporuna göre müvekkilinin kusuru hafif kusur sayıldığından dolayı 818 sayılı BK nın 99. maddesi gereği davalı taraf ödenen tazminat miktarının tamamından sorumlu olduğunu; sözleşmenin 15/D maddesi gereğince davalı tarafın iş güvenliği tedbirlerini almakla ödevli olduğunu; iş yeri güvenlik tedbirlerini almayan ve ağır işlerde çalışma raporu olmayan işçiyi işyerinde eser sözleşmesine aykırı olarak çalıştıran davalı tarafın, müvekkili şirketin meydana gelen iş kazası nedeni ile uğramış olduğu zararlarının tamamını tazmin etmekle yükümlü olduğunu, zira ağır işlerde çalışması yasak olan işçiyi müvekkilinin bilgisi olmadan şantiye alanında çalıştıran davalı tarafın sözleşmenin bu hükmünü açıkça ihlal ettiğini; sözleşmenin 8. maddesi gereği davalının meydana gelen iş kazalarında ilgili hasarları teminat altına almak için iş veren mali mesuliyet sigortasının yaptırılmasının gerekli olduğunu, mahkemece bu hususlara dikkat etmeden kusur oranlarını esas alarak davanın kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; TBK’nın 73. maddesine göre açılan davalarda kusur değerlendirmesinin genel hükümler çerçevesinde yaplması gerektiğini, iş sağlığı ve iş güvenliği hükümleri çerçevesinde alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu; iş mahkemesi dosyalarında alınan bilirkişi raporu ile çeliştiğini; işçinin düşerek yaralandığı şaft boşluğu olayının yüklenilen dış cephe ile ilgisi olmadığını; davacının TBK 69.madde gereği kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu;davalı tarafça yapılan 20/04/2014 tarihinde 40.000,00 TL, 23/11/2015 tarihinde 33.900,00 TL, 25/04/2016 tarihinde 91.868,00 TL, …icra müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyasında 15.815,00 TL olmak üzere toplam 181.593,00 TL ödemelerin bilirkişi tarafından değerlendirmeye alınmadığını; Antalya 4.iş Mahkemesi’nin 2014/287 Esas sayılı dosyasında davanın davacıya yöneltildiğini, kendisinin sorumlu olmadığını; bilirkişinin faiz hesaplaması ve faiz oranı yorumunun hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda kusur oranının iş sahibi ile yüklenici arasındaki sözleşmenin niteliği, eser sözleşmesinin özellikleri, TBK. hükümleri dikkate alınarak düzenlendiğini; bu kapsamda, söz konusu kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin toplam sorumluluğunun %65 olduğu bildirildiği; davalının sigorta yaptırmayarak sözleşmeyi ihlal ettiği ancak davacının da buna zımnen göz yumduğunu, bu durumda bu hükme dayanılamıyacağını belirtmiştir. SMM bilirkişi tarafından düzenlenen 12/05/2017 tarihli raporda; dosyada bilirkişilerce tespit edilen kusur oranlarına göre esas davada davacının ödediği 33.980,43 TL’nin %65’lik kısmı olan 22.087,28 TL’nin 01/10/2014 ödeme tarihinden itibaren tahsilinin talep edilebileceği; birleşen davada, toplam 230.950,00 TL ödeme yapıldığını; davacının, dava dilekçesinde 230.457,00 TL talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince dosyada bilirkişilerce tespit edilen kusur oranına göre davacının ödediği 230.457,00 TL’nin %65’lik kısmı 149.797,05 TL’nin ödeme tarihinden itibaren davalıdan talep edebileceği belirtilmiştir. Dava, eser sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen kaza nedeniyle, davcı yüklenici tarafından davalı alt yüklenici aleyhine açılan rücuan tazminat istemine ilişkin alacak davası olup, mahkemece, kusur konusunda inceleme yapılarak ödenen tazminat için davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ve rücu davalarında kusurun ve buna dayalı olarak yapılan tazminat hesabının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre araştırılıp, değerlendirilmesi gerekir. Tarafların kusurunun SGK ve işçi sağlığı ile iş güvenliği mevzuatına göre incelenip değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalı vekili işçinin düşerek yaralandığı şaft boşluğunun yüklenilen dış cephe ile ilgisi olmadığını savunduğuna göre, mahkemece eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar konusunda uzman teknik bilirkişiler ile bir muhasebeci bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulundan, meydana gelen kazada işçinin yaralandığı işin davalının üstlendiği iş kapsamında olup olmadığı, yaralanmanın yüklenilen iş yapılırken meydana gelip gelmediği tespit edilip, sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, eser sözleşmesi ilişkisi çerçevesinde tarafların sorumluluğunun tespit edilip, buna göre davacının rücu talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça iş kazası sonucu ödemek zorunda kaldıkları tazminatı, rücu koşullarının varlığı halinde icra takibine konulmuş ise icra takip masrafları, harçları, icra vekâlet ücreti ve bu miktar tazminatın mahkeme vekâlet ücreti, masrafları ve kararın kesinleştiği kabul edilen tarihe kadar işlemiş faizi ile toplamı kadarını talep edebilir. Hükmedilen tazminatın kesinleştiği tarihten sonra yapılan icra masraf ve faizlerin geç ödeme yapılmak suretiyle zararın artmasına neden olması halinde bu miktarlar rücu borçlusuna yükletilemez. Bu nedenle, mahkemece, icra dosya asılları getirtilerek takip tarihi itibarı ile davalıdan istenebilecek rücuen alacak miktarı konusunda teknik bilirkişilerce belirlenecek hususlarda da değerlendirilerek, rücu edilecek alacak varsa tespiti için muhasebeci bilirkişiye hesaplama yaptırılması ile bilirkişi kurulundan ayrıntılı, denetime elverişli ve gerekçeli rapor alınıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ödenen miktar esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2017 tarih, 2014/1637 esas, 2017/784 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.