Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1211 E. 2019/1064 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1211
KARAR NO : 2019/1064
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI : 2017/68 Esas, 2018/162 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 17/09/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, kapı imalatı ve montajı yapım işini konu alan taşeron sözleşmesi kapsamında iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekilleri tarafından usulünce istinaf edilmiştir. Davacı taşeron, davalının yapımını üstlendiği dört proje kapsamındaki inşaatlarda daire iç kapıları, çelik kapılar ve yangın kapıları imalatını ve montajını tamamlayarak teslim ettiğini, barter usulü kendisine devri gereken 8 ve 10 nolu dairelerin devredilmediğini, bu bağımsız bölümlerin 3. kişilere devredildiğini belirterek iş karşılığı davalı adına kesilen toplam 421.354,40 TL bedelli 4 adet faturanın davalı tarafından itiraz edilmeyerek kendi ticari defterlerine kaydedildiğini, davalı tarafından kesilen 8.673,14 TL ‘lik iade faturasını da kabul etmeyerek iade ettiklerini, davalının 29.12.2016 tarihli hesap mutabakatinde iade faturası bedeli düşülerek 343.917,69 TL borçlu olduklarını kabul ettiklerini belirterek 353.294,42 TL asıl alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı iş sahibi (yüklenici) ise, sözleşmeyi doğrulayarak işin tamamlanmadan ayıplı olarak terk edilmek suretiyle eksik olarak bırakıldığını; sözleşmenin 4. Maddesi hükmüne göre davacının ancak tapu talebinde bulunabileceğini, bedel isteyemeyeceğini, dava tarihinde 10 nolu bağımsız bölümün devri için davacıya ihtarname tebliğ ettikleri halde davacının tapuya gelerek taşınmazı almadığını, davacıya borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusu da, sözleşmeye konu 4 projeden birine hiç başlanmadığını bir tanesinde ise 8.000,00 TL ‘lik ayıplı işler bulunduğunu diğer iki projenin tam olarak ifa edildiğini, davalı adına kesilen faturaların itiraz edilmeden aynen davalı ticari defterlerine kaydedildiğini, davacının talep edebileceği imalat bedelinin 338.912,00 TL olduğunu 10 nolu bağımsız bölümümün halen davalı adına kayıtlı olması nedeniyle sözleşme gereği taşınmaz olarak alma haklı bulunduğundan para olarak ücret talep edemeyeceğinden ancak fark bedel olan 3.912,00 TL ‘nin tahsilini talep edeceğini belirterek bu bedel üzerinden kısmen kabul ve 782,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine dair verilen karar her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir.Davacı taşeron vekili istinaf talebinde özetle; taraf defterlerine göre müvekkilinin 353.294,42 TL alacaklı olduğunun isbatlandığını, ayıplı imalat bulunmadığı gibi bu konuda da kendilerine herhangi bir bildirim yapılmadığını, 3.935,00 TL bedelli faturanın dikkate alınmadığını talep konusu taşınmazlarda birinin davadan önce 3.kişilere devredildiğini, sözleşme resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu belirterek davanın kısmen reddi kararı ile davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili ise istinaf talebinde özetle; sözleşme gereği davacının nakit talebinde bulunamayacağını, barter usulü gereği taşınmaz talep edebileceğini işin tutanakla teslim edilmeyerek fiilen terk edilmek suretiyle sözleşmenin haksız olarak fiilen feshedildiğini, muaccel bir alacaktan bahsedilemeyeceğini bu nedenle davanın reddi gerektiğini, icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. Taraflar arasında kapı imalatı ve montajı işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Sözleşmeye göre sözleşmeye konu imalatın tamamlanıp teslim edilmesi halinde davacı yükleniciye 8 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin devredileceği, 8 numaralı bağımsız bölüm için 350.000,00 TL, 10 numaralı bağımsız bölüm için ise 335.000,00 TL değer belirlendiği, yüklenicinin malen ödemeyi kabul ettiği, hiçbir surette nakit ve/veya kambiyo senedi ödemesi talep edemeyeceği, bu hususta iş sahibi aleyhine yasal yollara başvurulamayacağı kabul edilmiştir. Davacı, sözleşme konusu işin tamamlanarak teslim edildiğini ancak sözleşme bedeli olarak kendisine devri gereken 8 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin 3.kişilere devredildiğini ileri sürerek iş bedeli alacağının tahsili amacıyla giriştiği icra takibine davalı/borçlu iş sahibinin haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş; davalı iş sahibi şirket ise, sözleşmeyi doğrulayarak işin tamamlanmadan terk edilmek suretiyle eksik ve ayıplı olarak ifa edildiğini, sözleşmenin 4.maddesine göre davacının bedel talep edemeyeceğini ancak tapu talebinde bulunabileceğini, dava tarihi itibriyle 10 nolu bağımsız bölümün devrine hazır oldukları davacıya ihtaren bildirdiklerini, borçlu olmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre 8 nolu dairenin 3.kişiye devredildiği ve ancak 10 nolu dairenin hala davalı iş sahibine ait olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 4.maddesine göre davacının 10 nolu bağımsız bölümün tapusunu istemesinde yasal bir engel bulunmadığı halde her ikisi için bedel talebinde bulunmuştur. Sözleşmede iş bedeli olarak bedelleri belirlenen 8 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin verileceği bunların bedellerinin de toplamda 685.000,00 TL olduğu anlaşıldığına göre sözleşme götürü usulde imzalanmıştır. Götürü usulde yapılan eser sözleşmelerinde yüklencinin hak ettiği iş bedelinin saptanmasında ya da iş sahibinin ödemesinin fazla olup olmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilen imalatın eksik ve kusurları da dikkate alınarak tüm işe oranın belirlenmesi, bulunacak bu oranın toplam iş bedeline uygulanarak hak edilen bedelin tesbiti ve bulunacak bu tutardan kabul edilen veya yasal delillerle kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanmalıdır. Somut olayda, karara esas alınan bilirkişi raporunda iş bedeli belirtilen yöntem uygulanarak belirlememiş, birim fiyat üzerinden hesaplamalar yapılmıştır.O halde, yapılan açıklamalara göre hukuka aykırı yöntemle hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar ederek kurulan hüküm hatalı olduğundan mahkeme kararının kaldırılarak yukarıda belirtilen şekilde yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih, 2017/68 Esas, 2018/162 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.