Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1188 E. 2020/1405 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1188
KARAR NO: 2020/1405
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2015/845 Esas, 2018/138 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 02/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak davacı tarafından davalı aleyhine girişilen ilamsız icra takibine vaki itiraz üzerine İİK m. 67 hükmüne göre açılmış itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin inşaat işleri ile iştigal ettiğini, Irak’ta müteahhitlik hizmetlerinde bulunmak amacıyla takip borçluları …, … ve diğer ortakları arasında 24.12.2011 tarihli Protokol ve Ortak Girişim Anlaşması yapıldığını, sonrasında, takip borçluları olan Girişim Ortaklarının Irak Ülkesi Kut İli Suvvayrah İlçe Spor Müdürlüğü Suvvayrah Gençlik Stadı inşaatının yapım ihalesini yüklenici firma olarak üstlendiklerini, davalı …’ın ise ihale konusu işi üstlenen Ortak Girişimin proje ortağı olduğunu, ihaleyi alan davalı ve diğer Girişim Ortaklarının, yapılacak bir kısım işleri 20.07.2012 tarihli sözleşme ile 150.000,00 USD karşılığında taşeron firma olarak müvekkili davacıya verdiklerini, 20.07.2012 tarihli sözleşme ile iş yapımı için 150.000,00 USD ve müvekkilinin geri almak üzere finans desteği olarak koymuş olduğu 50.000,00 USD olmak üzere toplam 200.000,00 USD bedelin 75.000,00 USD, 65.000,00 USD ve 60.000,00 USD olarak en son 20.10.2012 tarihinde müvekkiline ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin taşeron olarak üstlendiği edimi yerine getirdikten sonra, davalı …’ın Ortak Girişimin ortaklarından …’i devre dışı bıraktığını ve daha sonra Irak’lı ortakları ile yapmış olduğu sözleşme ile onların alacaklarını ödeyerek ihalenin tek yüklenicisi durumuna geldiğini, davalı …’ın tek yüklenici durumuna geldikten sonra, davacı müvekkilinin doğmuş bulunan tüm alacaklarını şahsen ödeyeceğini belirterek müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi olan … ile 13.05.2013 tarihinde protokol yaptığını, takip borçlusu …’in takibe itiraz dilekçelerinde, davalının ihaleyi yalnız başına yürütme kararı aldığını ve davacının doğmuş alacaklarının davalı tarafından ödeneceği şeklinde protokol yapıldığını açıkça belirttiklerini, davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen 13.05.2013 tarihli Ek Protokole göre, davacı müvekkilinin yaptığı işin karşılığının 150.000,00 USD olduğunu, davacının Ortak Girişime 50.000,00 USD finans desteği sağladığı ve ayrıca 18.000,00 USD harcama yaptığını, davacının doğmuş alacağına karşılık … tarafından … adına düzenlenmiş 30.07.2013 vadeli 170.000,00 TL meblağlı senedin davacı firma ortağına verildiğinin açıkça belirtildiğini, 13.05.2013 tarihli Ek Protokolde belirtilen 218.000,00 USD davacı alacağına mahsuben verilen 170.000,00 TL meblağlı senedin gününde tahsil edildiğini, 30.07.2013 tarihinde tahsil edilen senedin USD karşılığının 88.060,00 USD olduğunu, davacı müvekkilinin 218.000,00 USD alacağından 88.060,00 USD’nin ödendiğini, kalan bedelin ise ödenmediğini, müvekkili tarafından davalı hakkında 118.000,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin davalıdan 129.940,00 USD alacaklı olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, mahkemenin yetkili olmadığını, davacı ile … isimli firma arasında sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin proje ortağı olduğunu, davanın sözleşmenin asıl tarafı olan …’e yöneltilmediğini, müvekkilinin sözleşmenin asıl tarafı olmadığını, müvekkilinin husumet ehliyeti olmadığını, müvekkilinin sözleşmeye proje ortağı olarak imza attıktan sonra, işin üzerine yıkıldığını, davacının sözleşmeye göre 50.000,00 USD ödeme yapması gerektiği halde böyle bir ödeme yapmadığını, kendi edimini yerine getirmediği için diğer taraftan edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, davacının inşaat edimini üstlenmesine rağmen, inşaatı tamamlamadığını, inşaat tamamlanmadığı için hak edişlerin alınmadığını, davacının kötüniyetli olarak işi yapmadığı halde müvekkilinden ödeme talep ettiğini, işin ne durumda olduğunu, ne kadarlık iş yapıldığı veya yapılmadığının dilekçeden anlaşılamadığını, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, alacak miktarının likit olmadığını, sözleşmede işin bedelinin 150,000,00 USD olarak belirlendiğini, fazlası ile ilgili bir taahhüt olmadığını, davacının 50.000,00 USD teminatı yatırmadığını, müvekkilinin davacıya 88.000,00 USD ödeme yaptığının davacının da kabulünde olduğunu, müvekkilinin ayrıca işçilerin çalışma bedelleri ve giderlerini de ödediğini, davacının Irak’ta başka bir işe birlikte girmeleri konusunda ve işe yeterliliği konusunda müvekkilini ikna ettiğini, sonrasında işi yarım bırakarak müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile de, müvekkilinin sözleşmede kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu, fakat kefalet şartlarının oluşmadığını, oluşsa bile önce alacaklıya müracaat edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkemece, davacının davalıdan finansman desteği olarak ödediği 50.000,00 USD ile, iş bedeli olarak 150.000,00 USD olmak üzere 200.000,00 USD alacağının bulunduğu, buna karşılık davalının davacıya 170.000,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemenin karşılığının 88.220,00 USD olduğu, yapılan ödemenin mahsubu ile davacının davalıdan 118.000,00 USD alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin sözleşmede taraf olmadığını, 21/11/2012 tarihli feragatnamenin müvekkili lehine yapılan alacağın temliki niteliğinde olduğunu, bu belgenin davacı taraf lehine herhangi bir hak doğurmadığını, müvekkilinin 20/07/2012 tarihli sözleşmeyi kefil olarak imzaladığını, sözleşmede kefilin sorumluluğu bakımından azami miktar ve tarih bulunmadığını, eş muvafakatinin de alınmadığını, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
24/12/2011 tarihli “Protokol ve Ortak Girişim Anlaşması” başlıklı sözleşme ile davalı, dava dışı … şirketi, …, …, … arasında ortak girişim anlaşması yapılmıştır. Dava dışı … şirketi, davalı ve dava dışı diğer ortakların, yüklenici sıfatı ile üstlendikleri Irak Ülkesi Kut İli Suvvayrah İlçe Spor Müdürlüğü Suvvayrah Gençlik Stadı işinin tamamlanması için 20/07/2012 tarihinde davacı taşeronla sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme ile davacı şirketin ayrıca işin başında sonradan geri almak üzere 50.000,00 USD koyması, işin karşılığında davacı yükleniciye 150.000,00 USD ödenmesi, davacı tarafından verilen 50.000,00 USD de dahil olmak üzere toplam 200.000,00 USD borcun 75.000,00 USD, 65.000,00 USD ve 60.000,00 USD olmak üzere geri ödenmesi kararlaştırılmış, sözleşme …, …, … ve davalı tarafından ana firma kefili ve müşterek proje ortağı sıfatıyla imzalanmıştır. Davacının sözleşme ile üstlendiği işi eksiksiz teslim ettiğine dair iş sahibi … Şirketi ve davacı şirket tarafından 21/10/2012 tarihli teslim tutanağı düzenlenmiştir. 13/05/2013 tarihli protokolde ise davacının yaptığı işin karşılığının 150.000,00 USD olduğu ve davacının ortak girişime 50.000,00 USD destek sağladığı ve ayrıca işle ilgili 18.000,00 USD harcama yaptığı, buna karşılık davalı tarafından … adına düzenlenen 30/07/2013 tarihli 170.000,00 TL bedelli senedin verildiği beyan edilmiş, protokol davalı ve davacı şirket yetkilisi İbrahim Demir tarafından imzalanmıştır. Bahsi geçen bu sözleşme ve tutanaklara göre; davacı şirketin, dava dışı iş sahibi … ile davalı ve dava dışı ortaklarının ihale ile üstlendikleri stad yapımı işini, taşeron sıfatıyla devraldığı ve işi tamamlayarak teslim ettiği anlaşılmaktadır. Davalının, sözleşmelerde … firmasının kefili olmasının yanı sıra “proje ortağı” sıfatıyla imzalarının yer almasına ve yine 13/05/2013 tarihli protokolle davacının geri ödenmek üzere verdiği 50.000,00 USD, iş bedeli olarak 150.000,00 USD ile yine iş nedeniyle harcanan 18.000,00 USD olmak üzere toplam 218.000,00 USD alacağını kabul etmesine göre davalının kefalet şartlarına dayalı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece, davacının her iki tarafın da kabulünde olan 170.000,00 TL davalı ödemesinin USD karşılığı dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2018 tarih ve 2015/845 Esas, 2018/138 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 20.924,46 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 5.231,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.693,35 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 02/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.