Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1184 E. 2020/1277 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1184
KARAR NO : 2020/1277
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI : 2016/1025 Esas, 2018/374 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, ispatlanamayan davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında davalıların 2 adet dairesinin tadilat ve dekorasyon işlerinin müvekkili şirket tarafından yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, müvekkili tarafından edimin tam ve eksiksiz yerine getirlemisne rağmen bakiye iş bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, müvekkili tarafından yapılan işlerin karşılığı olarak kesilen 3 adet faturadan 2 adetinin teslim tarihinden 35 gün sonra müvekkiline iade edildiğini ileri sürerek iş bedeline istinaden kesilen fatura tutarları toplamından, davalı tarafça müvekkiline ödenen avans tutarları çıkartıldıktan sonra kalan 188.365,03 Euro ile 2.977,79 TL bakiye iş bedelinin 15/10/2015 fatura teslim tarihinden itibaren işleyecek aylık %40 gecikme faizi ile birlikte davalılardan tahisiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, müvekkilinin diğer davalı şirketin sahibi olduğu … Ltd Şti’nde 18/01/2007 tarihinden beri mali müşavir olarak çalıştığını, dava konusu işin yapıldığı taşınmazların müvekkiline ait olmadığı gibi taraflar arasında yapılan sözleşmenin müvekkili ile de bir ilgisinin bulunmadığını savunarak müvekkili yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …. Ltd. Şti. vekili, davacı ile müvekkili şirket müvekkilinin maliki olduğu … Mah., … Sok., No:… Beyoğlu/İstanbul adresindeki taşınmazda tadilat yapılması konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, müvekkilinin davacıya iş bedeli olarak yurt içinde toplam 202.670 Euro ve 16.543,30TL, yurt dışından da davacı hesabına toplam 28.300 Euro ile davacı şirketin yetkilisi … banka hesabına toplamda 9.880 Euro para yatırıldığını, ancak davacının üstlendiği edimini eksiksiz yerine getirmediğini işini süresinde tamamlamadığını, buna rağmen davacı tarafça müvekkiline 76.700 Euro bedelli bir fatura gönderildiğini, müvekkili tarafından İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2015/162 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırıldığını, alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafça yapılan iş bedeli toplamının 82.850,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin davacıya gönderdiği ihbarname ile aralarındaki sözleşmeyi fesh ettiğini, hali hazırda alacaklı olan tarafın müvekkili şirket olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, keşfen yapılan inceleme neticesinde, dava konusu her iki dairede de yapılan tadilatların tamamlanmadığı, keşif tarihinde taşınmazların halen şantiye alanında olduğu, bilirkişi raporuna göre, tarafların ticari defterlerinin örtüşmediği, bunun nedeninin davacı tarafça davalıya kesilen 20/10/2015 tarihli 314.335,03 Euro ve 10/10/2015 tarihli 19.521,09 TL tutarındaki faturadan kaynaklandığı, davacı tarafça dosyaya sunulan ve tarafların imzasının olmadığı yapılan işler tablosunda belirtilen bedellerin kabul edilmesi halinde KDV dahil 134.464,54 Euro hesaplandığı, dava konusu işlerin serbest piyasa fiyatlarına göre belirlenmesi halinde ise, dava tarihi itibariyle yapılan iş bedelinin KDV dahil 141.600,00 TL olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça davacıya toplamda 202.670 Euro ve 16.543,30 TL tutarında ödeme yapıldığı ve söz konusu ödemelere ilişkin banka dekontlarının bulunduğu, ayrıca her iki tarafın yasal defter kayıtlarında söz konusu ödemelerin yer aldığı nazara alındığında, davalı tarafça davacıya yapılan ödeme tutarlarının her iki durumda da hesaplanan bedellerin üzerinde olduğu, dolayısıyla davacının davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle, davacının davası subut bulmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, delillerinin tam toplanmadan ve dosya kapsamında yeterli inceleme yapılmadan karar verildiğini, tanıklarının dinlenmediğini, 125.970,00 Euro ve 16.543,30 TL için, KDV ilave edilerek fatura düzenlenmesi hususunun, davalı Şirketin kabulünde olduğunu ve bu durumun e-postalar ile sabit olduğunu, davalı şirketin kabulü doğrultusunda dahi, 125.970 Euro ve 16.543,30 TL’nin KDV tutarı olan 22.674,60 Euro ve 2.977,79 TL borçlu olduğunun açık olduğunu, davalı şirketin 125.970,00 Euro ve 16.543,30 +KDV’yi kabul etmesine rağmen kötü niyetli olarak, düzenlenen 2 faturanın tamamına itiraz ettiğini, tarafların mutabık olduğu toplam iş avansı ödemesi 190,970,00 Euro ve 16.543,30 TL ye ilaveten 76.700 Euro tutarlı faturanın KDV’si için ödenen 11.700 Euro ile birlikte müvekkiline ödenen toplam tutarın 202.670 EURO VE 16.543,30 TL olduğunu, müvekkilinin davalıya fatura edilmeyen davalının kabulündeki 125.970 Euro’nun üzerine bu bedele dahil olmayan ve sonradan yapılan yapılan işlerin bedelini ilave ederek 130.150,00 Euro ve 7 yıl boyunca davalıya vermiş olduğu tasarım ve proje yönetimi hizmetlerinin bedeli olarak 136.235,62 Euro olmak üzere toplam 266.385,62 Euro + KDV’si 47.949,41 Euro toplamı 314.335,03 Euro tutarlı 12.10.2015 tarihli faturayı düzenlediğini, bu tutardan davalının ödediği 125.970 Euro ‘yu mahsup ederek kalan 188.365,03 Euro yu talep ettiğini, yine davalı şirketin kabul ettiği ve ödemesini yaptığı 16.543,30 TL için 09.10.2015 tarihli faturayı kestiğini ve bu faturanın KDV si olan 2.977,79 TL yi talep ettiğini, müvekkili tarafından kesilen 09.10.2015 ve 12.10.2015 tarihli faturalara davalı tarafça 8 gün içinde itiraz edilmediğini, tadilat ve dekorasyon işlerinin davalıdan kaynaklanan nedenlerle 7 yıl sürdüğünü, belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir.Taraflar arasında, davacı yüklenici tarafça davalı şirketin maliki olduğu iki adet dairede tadilat yapılması işinin üstlenildiğine, dolayısıyla sözleşmenin varlığına ve davalı iş sahibi şirket tarafından davacı yükleniciye iş bedeli olarak 202.670 Euro ve 16.543,30 TL ödeme yapıldığına ilişkin bir ihtilaf yoktur. İhtilaf bakiye 188.365,03 Euro ve 2.977,79 TL KDV iş bedeli alacağından kaynaklanmaktadr.Davacı yüklenici şirket tarafından, davalı iş sahibi şirket aleyhinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile 09.10.2015 tarihli 19.521,09 TL ve 12.10.2015 tarihli 314.339,03 Euro bedelli 2 adet fatura alacağından ödenmeyen bakiye 188.365,03 Euro karşılığı 605.934,46 TL asıl alacak ve 2.977,79 TL KDV bakiye alacağı olmak üzere toplam 605.934,25 TL alacağın tahsili için 12.07.2015 tarihinde ilamsız takip yapılmış, davalı şirketin itirazı üzerine takip durdurulmuştur.Takip konusu faturalar, davalı şirket tarafından Beşiktaş …. Noterliği’nin 19.11.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya iade edilmiştir. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 25/09/2018 tarih, 2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.Somut olayda, davacı yan, davalıya fatura edilmeyen ve davalının kabulündeki 125.970,00 Euroluk iş bedeli üzerine bu bedele dahil olmayan ve sonradan yapılan işlerin bedelini ilave ederek 130.150,00 Euro ve 7 yıl boyunca davalıya vermiş olduğu tasarım ve proje yönetimi hizmetlerinin bedeli olarak 136.235,62 Euro olmak üzere toplam 266.385,62 Euro + KDV’si 47.949,41Euro toplamı olan 314.335,03 Euro tutarlı 12.10.2015 tarihli faturayı düzenlediğini, bu tutardan davalının ödediği 125.970,00 Euroyu mahsup ederek kalan 188.365,03 Euroyu talep etmiş, davalı ise, davacı tarafça yapılan işin bedelinin ödendiğini, dava konusu faturada yazılı işin yapılmadığını savunduğundan ve faturada yapılacak işe dair bir ayırıntı bulunmadığından, faturada yazılı işin yapıldığını ispat külfeti davacı taraftadır.Davalı iş sahibi şirket tarafından İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/162 D.iş. sayılı dosyasından yaptırılan tespit akabinde hazırlanan 05.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının sözleşme kapsamında yapmış olduğu işlerin bedeli 82.850,00 TL olarak hesaplanmıştır.Dosyada bulunan, inşaat mühendisi …, mali müşavir … ve mimar … tarafından hazırlanan 05/12/2017 tarihli bilirkişi kurul raporunda; davacı tarafın 2010, 2011, 2015, 2016 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, 2012, 2013 ve 2014 yılları yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, davalı tarafın 2010, 2011, 2012, 2013, 2014,2015 ve 2016 yıllarına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, tarafların yasal defterlerinin örtüşmediği, tarafların yasal defter kayıtlarının örtüşmeme nedenlerinin davacı tarafça davalıya kesilen 314.335,03 Euro ve 19.521,09 TL tutarındaki faturadan kaynaklandığı, söz konusu fatura muhteviyatı hizmetlerin davacı tarafça davalıya verilip verilmediği hususunda yapılan teknik incelemelerde, davacı tarafça dosyaya sunulan ve tarafların imzasının olmadığı yapılan işler tablosunda belirtilen bedellerin kabul edilmesi halinde, tespit edilen yapılan işler bedelinin KDV hariç 113.953,00 Euro, KDV dahil 134.464,54 Euro olduğu, dava konusu işlerin serbest piyasa fiyatlarına göre belirlenmesi halinde, dava tarihi itibariyle serbest piyasa fiyatları esas alındığında, yapılan iş bedelinin KDV hariç 120.000,00 TL, KDV dahil 141.600,00 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafça davacıya toplamda 202.670,00 Euro ve 16.543,30 TL tutarında ödeme yapıldığı, söz konusu ödemelerin davalı tarafça davacıya yapıldığının banka dekontlarından anlaşıldığı, ayrıca her iki tarafın yasal defter kayıtlarında söz konusu ödemelerin yer aldığı, davalı tarafça davacıya yapılan ödeme tutarlarının her iki seçenekte de hesaplanan bedellerin üstünde olması nedeniyle davacının talep edebileceği herhangi bir alacağının olmadığı belirtilmiştir.O halde, mahkemece tespit bilirkişi raporu ile bilirkişi kurul raporları hükme esas alınarak ayrıntısı bulunmayan dava konusu fatura bedeli işi yaptığını iddia eden davacının bu idiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2016/1025 Esas, 2018/374 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.