Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1165 E. 2020/1472 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1165
KARAR NO : 2020/1472
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI : 2014/415 Esas, 2017/1348 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTANBUL 10 ATM İLE BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ATM’NİN 2013/33
ESAS SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava, borçlu olmadığının tespiti; birleşen dava ise, cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl davaya yönelik istinafında, davalı yüklenicinin sözleşme şartlarına aykırı hareket ederek işi süresinde teslim etmediğini belirterek asıl dava yönünden verilen kararın hatalı olduğunu; birleşen davaya yönelik istinaf talebinde ise, ilk bilirkişi kurulu raporuna göre gecikmenin 51 gün olarak doğru hesaplandığı halde sonradan alınan ve gecikmenin 36 gün olduğunu belirten raporun hükme esas alınarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı yüklenici vekili ise istinaf başvuru dilekçesinde özetle, asıl davanın reddine yönelik kararın doğru olduğunu belirterek, birleşen dava yönünden istinafında; kararlaştırılan cezai şartın fahiş olması nedeniyle geçersiz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmiş olsa dahi fahiş cezadan indirim yapılması gerektiğini, bilirkişi ücreti ve yapılan diğer yargılama giderleri belgeli olduğu halde aleyhe hüküm kurulduğunu, karşı taraf yetkilisi … ile imzalanan tutanak davasında diğer 2 adet tutanağı kabul etmediklerini, gecikmeden davacı iş sahibinin sorumlu olduğu buna ilişkin tanık anlatımlarının değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılarak birleşen davanın da tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasında 13.08.2012 tarihli asansör montaj işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı iş sahibi asıl davda, davalının sözleşmeye aykırı davrandığını belirterek iş bedeli karşılığı verdiği çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini; birleşen davada ise, işin süresinde teslim edilmediğini belirterek cezai şart alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini; davalı yüklenici ise, her iki davaya yönelik cevabında, işi sözleşme şartlarına uygun olarak teslim ettiğini, gecikmenin davacı iş sahibinden kaynaklandığını belirterek her iki davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, işin tamamlanarak tutanakla teslim edildiğini, menfi tespit davasına konu çekin iş bedeli karşılığında verildiğini belirterek asıl davanın reddine, gecikmenin davalı yükleniciden kaynaklandığı kabul edilerek, yüklenicinin, 36 günlük gecikme nedeniyle sözleşmenin 4.maddesi uyarınca günlük 5.000 Euro’dan toplamda 18.000 Euro cezai şart bedelinden sorumlu olduğu belirterek bu miktar üzerinden birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı yüklenicinin asıl davaya konu çek nedeniyle borçlu olup olmadığı; birleşen davada ise, gecikmenin kimden kaynaklandığı, gecikilen zamanın süresi ve kararlaştırılan cezai şart bedelinin fahiş olup olmadığı noktasındadır. Dosya kapsamına göre ilk 10 günlük gecikmenin davacı iş sahibinden kaynaklandığı ihtilafsızdır. Mahkemece alınan iki bilirkişi kurulu raporları arasında gecikilen süreler bakımından; biri gecikmenin 51 gün, diğeri ise gecikilen sürenin 36 gün olarak belirlemiş olması nedeniyle çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin de giderilmediği anlaşılmaktadır. İşin geç teslimiyle ilgili tanık anlatımları da değerlendirilerek gecikilen süre yönünden ve gecikmenin kimden kaynaklandığı ile ilgili her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilerek yükleniciden kaynaklanmayan gecikmelerin sözleşme süresine eklenmesi gerekir.O halde, oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden alınacak raporla yukarıda yapılan açıklamalara göre inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle gecikilen sürenin kesin olarak tespitinden sonra sonucuna uygun yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılarak gereği için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usule ilişkin sebep nedeniyle KABULÜNE,2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2017 tarih, 2014/415 Esas, 2017/1348 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.